hesabın var mı? giriş yap

  • top bu adamdayken yaşadığım güven hissini bir tek insan hakları evrensel beyannamesini okurken yaşıyorum.

  • 7 liraya bardakta mısır satanından 15 liraya tavuk döner kesenine, 50 liraya hatıra fotoğrafı çekeninden tut ailesiyle nefes almaya giden garibanlara bir külah çekirdeği 5 liradan kitlemeye çalışan yankee'lerin kol gezdiği bir yer olurdu. bütün o sevimsiz arnavut kaldırımları çekirdek kabuklarıyla ve sigara izmaritleriyle dolup taşardı.

    giriş de 30 lira falan olurdu. içinde koccaman bir otopark olurdu, otoparkın 1 saati 20 lira falan olurdu. otopark, parkın 5'te birini kapsardı.

    alakalı alakasız her yere mevlana heykelleri dikilirdi falan.

  • hızlı yemek yemek doğrudan kilo aldıran bir şey değil ancak yine de uzak durulması gereken bir şey.

    hızlı yemek yemek kilo alımına çeşitli şekillerde katkıda bulunabilir. hızlı yemek yediğinizde, vücudunuz tok olduğunu anlama şansına sahip olmadan önce ihtiyacınızdan daha fazla kalori tüketme eğiliminde olursunuz. bu, aşırı yeme ve artan kalori alımına yol açabilir ve bu da zamanla kilo almanıza sebep olabilir.

    ek olarak, çok hızlı yemek yemek havayı yutmanıza neden olabilir, bu da şişkinliğe ve rahatsızlığa neden olabilir. bu, geçici bir şişkinlik olsa bile, fazladan ağırlık taşıyormuşsunuz gibi hissetmenize neden olabilir.

    hızlı yemek yemek, genel sağlığınızı etkileyebilecek uygun sindirim ve besin emilimini de engelleyebilir. bu nedenle, yemek yerken yavaşlamanız ve zaman ayırmanız, vücudunuzun yiyeceklerinizdeki besinleri düzgün bir şekilde sindirmesine ve emmesine izin vermek önemlidir.

    genel olarak, hızlı yemek doğrudan kilo alımına neden olmasa da, aşırı yemeye ve zamanla vücut ağırlığının artmasına neden olabilecek diğer faktörlere katkıda bulunabilir. yemek sırasında yavaşlamak ve dikkatli olmak, bu olumsuz etkilerin önlenmesine ve genel sağlığın iyileştirilmesine yardımcı olabilir.

    kaynak

  • debe editi: #115674846 afiyet olsun.

    cag kebabi %100 kuzu eti veya oglaktan yapilir.
    doner cogunlukla dana + kuzudan yapilir dana eti baskindir.
    cagda kiyma olmaz.
    bazi yorelerde donere kiyma konur bazilarinda direkt kiymadan yapilir.
    cag kebabinda reyhan olur.
    donerde olmaz.
    doner tam pismis olarak servis edilir.
    bu yuzden dik olarak takilir ve yagini daha az kaybeder.
    kuzu eti zaten cok yagli oldugundan yagini kaybetse de lezzetinde eksilme olmaz.

    birinin dik birinin yatay olmasinin sebebi budur. eskiden doner de yatay yapilirdi ancak eti kuru oldugu icin sonradan dik yapilmaya baslanmistir.

    hatta bu konu hacivat karagöz neden öldürüldü filminin ufak bir sahnesinde irdelenmistir.

    ayrica;
    cag kebabinin pisirmesinin bir kismi siste donerek bir kismi ise cag ya da bico adi verilen porsiyonluk sislerde yapilir.
    cag cok yedirtir.
    doner bir yerde tikar.

    ikisinin tadi size ayni geliyorsa kotu bir haberim var;
    muhtemelen tat alma duyunuzu kaybettiniz, korona oldunuz.

  • karşı apartmana yeni insanlar taşındı, içlerinden biri de 90+ yaşlarında, gri uzun ve gür saçları olan bir kadın. camda sigara içerken ilk karşılaştığımda, parmaklarıyla pervaza yapışıp, ağır ağır inip kalkarak bir çeşit saklambaç oynuyordu. kadın deli ve ben, delileri acayip severim. yine sigara içtiğim bir gün, gri kadın bana bir şey işaret etmeye çalışıyor gibi geldi, aramızda yaklaşık 10 mt olduğu için iyice odaklandım ve kadının bana hareket çektiğini gördüm. kolunda 2 kalın altın bilezik şıngırdarken hareket çekiyordu bana, şlak şlak ses geliyordu ve aşırı mutluydu. mutluluğunu bozmak istemedim ve sadece gülümsedim. bu yaklaşık 1 ay böyle devam etti, camdaki deli beni görünce buruşuk yüzünde güller açıyor, o gri saçları elidor çılgın bukleler şampuanla yıkanmışçasına kabarıyor, önce "hey karşıdaki kadın, ben buradayım" dercesine el sallayıp sonra başlıyordu şlak şlaaaaak hareket çekmeye. bazen sırtını dönüp omuz başından elini uzatarak nah işareti de yapıyordu. ben de sakince sigaramı içerken kah hafifçe gülümsüyor, kah aydınlatma direklerini sarsan kahkalar atıyor, deli komşumun kim bilir gençliğinde ne güzel olduğunu, ne canlar yaktığını, şimdiyse bertha mason gibi tıkıldığı balkonda onu hayata bağlayan tek şeyin bana hareket çekmek olduğunu düşünerek efkarlanıyordum. sonuçta hepimiz yaşlanacağız ve delireceğiz. şahsen sir anthony hopkins gibi delirmeyi isterim.
    neyse, cumartesi yine akşamüstü cama sigaraya çıkmıştım, kokumu aldı ya da zihnefendarlık yeteneğine mazhar olmuş, fıtı fıtı geldi. önce her zamanki reveransını yapıp el salladı ve hareket çekme seansına geçti fakat biraz durgundu. onu neşelendirmek için ilk kez ben de kendisine hareket çektim. şlak sesi onunki kadar yüksek ve pürüzsüz çıkmadı ama olsun. önce donakaldı, ulan dedim kadına felç indirdin terbiyesiz, ölmüş babaannen yaşında kadına neden hareket çekiyorsun. sonra aman allahım bir sevindi bir sevindi. kendi etrafında dönmeler, öpücük atmalar. bir süre neşe içinde şlaklaştık. 2 gündür görmüyorum ve aşırı endişeliyim. gidip sorsam ne diyeceğim, "pardon sizdeki gri gandalf'la her gün 3 vakit aşık atışması gibi birbirimize hareket çekiyorduk, afiyette mi acaba" desem mi, kararsızım ya.

    neredesin camdaki nene, nolur geri dön :(

    edit: sabah körü işe giderken, prensesimi gördüm iki kez. mutluyum, umarım cama çıkacak vakti de bulurum.

  • üzüleyim diyorum, birden aklıma patlayan bombadan sonra 100 dolar tarife açan taksiciler geliyor, uberi duraklarına çağırıp dövmeleri geliyor, sonra birden vazgeçiyorum ve daha beter olmalarını diliyorum.
    ayrıca;
    (bkz: svihs)

  • geçen gün mezarlıktan geçerken bir mezar taşı gördüm aynen şöyle yazıyordu; "biz de gezerdik siz gibi siz de geleceksiniz biz gibi..." ulan adam ölmüş hala laf sokuyor...