hesabın var mı? giriş yap

  • taksici üç lira bozuk yok deyince, üç liralık daha sür dedim. fakiriz ama saf değiliz çok şükür.

  • günümüz post-modern anlayışın zerk ettiği ve hatta dayattığı bir absürt vak'a.

    tanığı tanıklıktan, anıyı "an"dan, ispatı hakikatten değerli görmek.

    atmosferin, yerini piksellere bırakması.

  • kurtlar vadisi pusu'yu izleyenler bilirler ki
    tamamen güncel olaylara göre dizayn edilmiş bir düzlemde çekildi o dizi.polat alemdar'da fetönün tetikçisi olup ergenekoncuları teker teker temizliyordu.pala karakterinin pusu'daki dengi iskender büyük'tür.ikisi de devlet için özel operasyonlar icra etmiş ve derin devletle çok sıkı ilişkileri olan büyük savaşçılar.pala, fetöcü polat alemdar'ın asla sahip olamayacağı bir karizmaya ve savaş becerisine sahiptir.adam koskoca güneydoğu'yu , ırak'ı arşın arşın gezmiş, apo'ya suikast için suriye'ye yollanmış birisi.polat alemdar ise 3.katip olarak görev yaptığı kosova'dan özel kodla davet edilerek istanbul'a geliyor ve kendisine tevdi edilen kurtlar vadisi operasyonu görevine başlıyor.dizi gösterilen flashback sahnelerinde polat alemdar'ın 1-2 kere kosova'da tatbikatlarda yer aldığını ve iyi bir fiziksel/mental eğitimden geçtiğini anlıyoruz.ama pala gibi hayatın tedrisatından geçmiş birisi değil.hüsrev ağa kendisine diyor ya " ben de insan tanıyorsam almanya'dan hariciyeci olarak gelmişsin elin tutsa tutsa kalem tutar" işte polat alemdar özünde budur.aynı hüsrev ağa ise pala ile konuşurken başlarda çok rahat ve sakinken daha sonraları işler biraz karışınca pala'nın ağırlığı altında eziliyor.hatta pala'nın " bu listede senin bildiğin tanıdığın adamların ismi vardı, biz bu listeyi sana verecektik ki gölgen altındakiler ateşimizden yanmasın.madem gölge tepeden vurdu güneş ayağımızın altıdır." dediği kısımda pala ile göz( daha doğrusu gözlük ) teması bile kuramıyor.bana göre konseyin karahanlıdan sonra en bilge adamı bile ezim ezim eziliyor pala karşısında.belki bir nebze karahanlı hariç ( o da her şeyi iş olarak düşündüğü için kendisine ve konseyine rakip istemiyor) kimsenin şüphelenmediği polat alemdar'ın devlet ajanı olduğunu ufak bir ikili diyalogdan sonra anlıyor.eğer pala, polat alemdar'la istanbul'da değil de türkiye'nin başka bir kentinde carpışsaydı engin saha tecrübesi, her türlü çetin koşula ayak uydurabilme becerisiyle kazanan taraf olurdu.istanbul pala'yı değil ama paranın cazibesine kapılan ortakları kral faruk ve bedir'i bozdu.bu adamlar sonuçta yıllardır dağ bayır gezerek terörist avlayan bunun neticesinde cebine 3 kuruş para girmemiş adamlar.memati dediğiniz adam, kofti kabadayı çakır'ın sağ tahsil işleriyle ilgilenen bir külhanbeyi.muhtemelen pala, kral faruk ya da bedir'in görmediği kadar çok parayı çakır'ın sağ kolu olarak idare ediyordur.abdülhey ise farklı bir kişilik, bence kgt değil de sadece istihbaratla bağlantısı olsa pala'nın ekibine katılıcak sadece susup işini yapacak türden birisi.yine de pala'nın kulak kestiği sahnede nasıl irkildiğini hatırlarsak bu ekibin abdülhey üzerinde kalıcı hasar bıraktığını söylemek yanlış olmaz.özetle pala, ekibiyle birlikte kurtlar vadisine gelmiş en mert, vatansever tiplemedir.kendisine reva görülen bu sonu hiç hak etmemekle birlikte polat alemdar'dan çok daha kudretli bir karakterdir aynı zamanda çok daha sağlam temelleri olan bir ekibe sahiptir.

  • zamanında sahiplerinin gezi'de eylem yapan muhalif gençlere "it, köpek" diyebildiği kızılkayalar, dünya'nın en iyi ıslak hamburgerini bedava bile dağıtsa almayacağım için beni ilgilendirmeyen fiyattır.

    bunların hepsi kardeş, amca çocuğu servet gider memiş gelir.

  • ben çağdaş bir ebeveynim arkadaşım! her ne kadar çocuk daha çağdaşlığımı gösterebileceğim yaşa gelmediyse de ben kendimi biliyorum. çocuğumla arkadaş olacak, onunla dertleşecek, gece gezmelerine birlikte çıkacağız bunları biliyorum, ben çağdaş bir babayım arkadaşım.

    ama ne oluyor, nasıl oluyor bilmiyorum ama benim de dahil olduğum geniş bir çağdaş baba grubu yeni doğan çocuğunun kırkı çıkana kadar (kırkı çıkmak) hurafelerin esiri oluyor ya da bir tek ben böyleyim ama genelleme yapınca kendimi daha rahat hissediyorum. aman çocuğun üstünden bir şey verme, kırkı içinde her banyo suyuna saçı güzel olsun diye tarak, el işi güzel olsun diye tığ koy, banyo suyunu elekten geçir su kırk delikten geçsin, kovaya yumurta kabuğundan kırk kere su doldur bahtı güzel olsun. bezlerini gece atma, çamaşırlarını gece dışarıda bırakma, burnunu sık burnu güzel olsun, kulağının üstüne yatır kepçe olmasın ve daha neler neler. çağdaş baba olma yolundaki ilk adımlarımda hurafelerin bayrak taşıyanı oluyorum farkında değilim.

    aynı çağdaş baba yine aynı hurafelerin izinde. resmen kayınvalidem ile hurafe yarıştırıyorum. o diyor ki “bizde çocuğun kırklık suyuna tuz konmaz, ben diyorum ki yanlış biliyorsun azıcık tuz koyup koltuk altına ayaklarına süreceksin ki ayakları, teri kokmasın. o diyor ki çocuğun göbeğini boş bir alana göm içi ferah olsun ben diyorum ki hayır üniversite bahçesine gömelim ki bir ayağı okulda olsun. kendimi tanıyamıyorum, gece kayınvalidesi ile oturup çay içerken hurafe tokuşturtan bir oldum.

    ben çağdaş bir ebeveynim arkadaşım, çocuğun kırkı içindeki banyo suyuna soğan kabuğu koyup, “duruluk, geldiği yere gitsin murdarlııık” diyecek biri değildim. biraz daha büyüsün bakalım, sanırım içimdeki çağdaşlık henüz açığa çıkmaya hazır değil.

  • ulan mbappe'yi dunya gozuyle izleyelim diye konya'ya gittik, hasan ali sag olsun adami sahadan sildi.

    helal olsun milli takim!

  • ilk 4 madde için ölmeye ve öldürmeye hazırım.
    bunun ülkücü olmakla alakası yok.
    t.c. nin temeline dinamit koyup yıkmak isteyenlere cevabımdır.