hesabın var mı? giriş yap

  • şu cümle tam sabah gazetesi okurunun zeka seviyesine göre ibretlik:
    "hoca efendiyle konuştum bütçe de sıkıntımız yok size sınırsız para ama seçimi alın israil'le abd'ye yalancı çıkmayalım"

    ahahahahahahaha

    keşke konuşmanın son metni şöyle bitseydi daha inandırıcı olurdu:

    "yakında tüm dünyayı ele geçireceğiz avnicim ! hadi faiz lobisi ve dış güçlerle beraber zavallı müslümanların işlerini bitirelim. ama tayyibe dikkat edelim. paralelin işini bitirecek. çok zayıfladık. onun sarayı var ve onu çok kıskanıyoruz. lanet olsun. ben camide bira içip bir kaç türbanlı dövüp geliyorum. yaşasın 28 şubat! nihahhahaha"

  • eski sevgilisiyle evlense, ondan da önceki sevgilisini özlicekti dedirten bulgu. sorun evlilik müessesesinin kendisinde, bunun kişilere atfetmeye gerek yok. evlenmeyin arkadaş.

    edit: bu entryde evlilik müessesine fazla haksızlık ettiğime kanaat getirdiğim için düzeltme yapıyım istedim. birbirimize ve kendimize dürüst kalacaksak neden evlenmeyelim de; çevremizde cereyan ettiği haliyle, uyduruktan bir evlilikte, bu tür saçmalıkların olması normaldir bence. nostalji duygusuyla lan eskiden x'le ne mutluydum falan gibi triplere girmek olası kötü ilişkilerde. kötü ilişkiler de genelde evlilik oluyor zaten. ilişki olsa duramazsın zira*

  • bu cümleyi kuranların azalarak bitmesini beklemek.

    tek bir başlıkta, türk olmak aşağılanmış, kız olmak aşağılanmış, en büyük beklentisi diyerek, en büyüğünün bile kimbilir ne saçma bir şey olacağı vurgusu yapılmış.

    bizi kendi halimize bırakın, sizden tek beklentimiz bu. tek beklentimiz, bir türk kızı olarak, daha doğrusu bir türk kadını olarak, adaletli bir ortamda yaşayabilmek. sokakta, çalışma hayatında, özel hayatımızda abuk sabuk engeller olmadan yaşayabilmek. insan olarak görülebilmek.

    kalanını biz hallederiz.

  • (bkz: mustafa kemal atatürk)

    debe editi: arkadaşlar, bugün ağrı'da bulunan cengiz çıkrık ortaokulu'nun kitaba ihtiyacı olduğuna dair mesaj aldım. ekşisözlük ahalisi olarak yardımcı olmak isteyenler olur diye mesajı olduğu gibi paylaşıyorum.

    "ağrı/patnosta bir okulda türkçe öğretmeniyim. okulumuzun maalesef ki bir kütüphanesi yok. öğretmenler odasında küçük bir kitaplığımız var ama içi boş. uzun zamandır bu gruptaki paylaşımları takip ediyorum ve grup içindeki dayanışmayı oldukça beğeniyorum. bu konuda kimler bize yardımcı olur diye düşünürken birden siz değerli arkadaşlardan yardım isteme fikri geldi aklıma. 5,6,7 ve 8. sınıf düzeylerine uygun; kullanılmayan, bir köşede okuyucusuyla buluşmayı bekleyen hikaye ve romanlarınızı bize ulaştırabilirseniz hem ülkemizin okuma kültürüne katkı sağlar hem de okulumuzdaki bu eksikliği tamamlamış olursunuz.
    ağrı/patnos "merkez ptt" veya cengiz çıkrık ortaokulu olarak gönderebilirlermiş.
    iyi günler diliyorum."

  • 13 milyar yıl lafı nereden çıktı bilmiyorum, ama webb'den gelen ilk fotoğraf smacs 0723 galaksi kümesinin 4.6 milyar yıl önceki hali ile evrenin en eski noktalarına ve geçmişine dair en net ve keskin bakışımızı gösteriyor. burada kastedilen şey; evrenin 4.6 milyar yıllık uzak geçmişindeki bu yıldızlar ve soluk galaksilere dair daha önce elimizde olmayan netlik ve keskinlikteki görüntülerin elde edilmesi. evrenin en eski halinin görüntüsünü elde ettik demiyor yani.

    kaynak

    neyse... linkteki açıklamada şöyle diyor:

    "bu fotoğraf, yaklaşık olarak şayet elinize bir kum tanesi alıp bunu da göğe doğru bir kol boyu uzakta tutmuş olsaydınız, o kum tanesinin gökyüzünde kapladığı kadar bir alanı gösteriyor."

    bu fotoğrafta gördüğünüz parlak yıldızlar ve onların yanındaki galaksiler bize o kadar uzak ki, o noktadan evrendeki en hızlı şey olan ışığın bize ulaşması dahi 4.6 milyar yıl sürüyor. şimşek çaktığında nasıl ki ses şimşekten daha sonra, gecikmeli olarak geliyorsa; işte bu fotoğrafı oluşturan, james webb'in lensine düşen her bir ışık da bize kaynağından gecikmeli olarak geliyor. yani 4.6 milyar yıl lagli olarak bu galaksi kümesini görebiliyoruz. içinde bulunduğumuz şu anda, bu fotoğrafta gözüken galaksilerin ne durumda olduğunu da ancak 4.6 milyar yıl sonra bilebileceğiz. çünkü ışık hızı evrendeki en hızlı şey (yerçekiminden bile hızlı) ve onun bu mesafeden bize ulaşması bu kadar sürüyor. örneğin, güneş ile dünya arası yaklaşık 8 ışık dakikasıdır. yani ışık 8 dakika sonra bize ulaşır ve biz güneşin gerçek halinden 8 dakika öncesini görürüz. öyle ki şu anda güneş ansızın yok olsa, dünyanın bunu görsel olarak farketmesi farketmesi, hatta güneşin yörüngesinden çıkması dahi 8 dakika sürerdi.

    fotoğrafa dönersek... bir başka ilginç nokta fotoğraftaki bazı galaksilerin bükülmüş, uzamış gözükmesi. bunun sebebi görüntülenen galaksi kümesinin devasa kütlesi ve kütle çekimi sebebiyle arkada gözüken galaksilerin bize doğru gelen ışıklarını da bükmesi. çok klasik olacak ama uzayı esnek bir çarşaf gibi düşünürseniz, bu çarşafın üzerine koyduğunuz her cisim kendi kütlesiyle orantılı bir göçük üretecektir. çarşafın bir ucundan bir misket yuvarladığınızda nasıl ki bu göçükler sebebiyle misket düz ilerleyemeyip yolu üzerindeki göçüklerin ne kadar yanından geçtiğine bağlı olarak bir falso alıyor ve yolu değişiyorsa, işte bu ışıklar da bu devasa galaksilerin, belki karadeliklerin yanından geçerken falso alıyor, bükülüyor. biz de bunları olması gerekenden farklı şekilde ya da farklı yerde görüyoruz. buna yerçekimsel mercek deniyor. mesela karadelikler o kadar yoğun ve bizim çarşafı öylesine göçürüyor ki misket, yani ışık, yoluna devam edemeyip bu göçüğe düşüyor. bize gelen ışık olmayınca da, biz o göçüğü simsiyah bir nokta, yani karadelik olarak görüyoruz. burada bir ek bilgi olarak, albert einstein da işte meşhur teorisiyle, ışıkla birlikte zamanın da çarşaftaki göçükte bir nevi farklı hareket ettiğini, çünkü zaman ile uzayın eğer aynı şey değilse bile en azından iç içe geçtiğini söylüyor. göçüğe düşen gözlemci için kendi deneyimlediği zaman ve zaman algısı da yavaşladığından zaman onun için sanki normal gibi ilerlerken, dışarıdan o göçüğe bakan biri için göçüğe düşen kişi yavaşlamış, eğer bu göçük bir karadelikse zamanda neredeyse donmuş gibi gözüküyor. göçükteki ise sanki kendisi normal zamandaymış gibi ona dışarıdan bakanları çok hızlanmış görüyor (bkz: interstellar). çünkü her gözlemcinin referansı, herkesin zaman normali, kendi içinde bulunduğu zamanı ve zaman algısı oluyor. kısaca karadeliğin ağırlığı altında aynı ışık gibi zaman da bükülüyor, ilerleyemiyor.

    yine james webb'e dönersek... işte james webb tüm bu arka plan bilgilerini ve onlarcasını içeren fotoğrafı hubble'a kıyasla hem daha net, hem daha teknolojik hem de hızlı şekilde bize aktarıyor. öyle ki hubble için haftalar sürecek bu görüntüyü yakalama işini, 12.5 saat gibi inanılmaz bir sürede yapıyor. ve bu bizim edindiğimiz henüz ilk, demo fotoğrafımız. yarın da yine daha önce bakılan ve daha net görülmek istenen bazı bölgelerden fotoğraflar paylaşılacak. peki ya james webb uzay teleskobu'nu hubble gibi bir yere haftalarca sabitlersek, daha uzağa bakarsak, daha yakını bir kez daha bu sefer daha net olarak görürsek, başka dalga boylarında incelersek ne olur? işte webb'in potansiyeli de burada yatıyor.

    webb, hubble'a kıyasla daha açık gözlerle evrenin ve yaşamın sırlarını bize göstermeye çalışacak.

  • bi kere dolmusta onumdeki adam inicem diye seslenicegine
    "bismillahirahmanirrahim" diye baarmisti.

  • sayesinde eski ve riskli binalarda oturmanın bütçesel bir mecburiyet değil de bir tercih meselesi olduğunu da öğrenmiş olduk.

  • meclis başkanı cemil çiçek'in milletvekillerine aylık 3000 tl fazla ödeme yapıldığını ortaya çıkaran sayıştay'a cevabı. evet sayın başkan eğer ortada bir haksız ödeme varsa tabii ki yedi ceddine borç çıkaracaksınız. çok uzun yıllardır imtiyazlı bir kitle mensubu olduğunuz için siz belki bilmezsiniz ama normal vatandaşa tam da bu uygulanıyor. diyelim babanız vefat etti ve devlete vergi borcu var. devlet bu borcu eşinden çocuklarından çatır çatır üstelik faizi ile alır. borçlu milletvekili olunca imtiyaz talebi neden? madem bu uygulamayı haksız buluyorsunuz bunu genel bir uygulama haline getirin ve tüm vatandaşlara uygulayın. kimse babasının, dedesinin borçlarını ödemek zorunda kalmasın ya da milletvekili de olsa kuzu gibi ödesin.

    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/18959563.asp