hesabın var mı? giriş yap

  • --- `tam spoiler olmasa da "spoiler yapar mıyım" kaygısı güdülmeden yazılmıştır` ---

    zaman yolculuğunu en muhteşem kullanan, üstelik kurgusundaki zaman anlayışından dolayı da neredeyse her zaman yolculuğu içeren filmin düştüğü sebep-sonuç ilişkileri kaosuna düşmemiş film.

    elbette ki zaman yolculuğu işlenmesi zor bir temadır.. yirmi sene öncesine gidip bir adama ters ters bakmak, kelebek etkisi sonucu üçüncü dünya savaşına yol açıp yirmi sene sonrasını insanların neslinin tükendiği bir çöl haline getirebilir. ama yirmi sene sonrası bir çölse oradan birisinin geçmişe gelip ters ters bakması mümkün değildir, bu durumda savaş da çıkmaz ve herşey eskisi gibi olmalıdır.. bu durumda yirmi sene sonrasından birisinin gelmesi tekrar mümkün hale gelmiştir, bu böyle uzar gider.. bu paradokslar batağında zaman yolculuğu konusu işlemeye kalkışmak bile cesaret isteyen bir iştir. (geçmişte asansörü bulan adam ölünce gelecekte asansörlerin yokolduğu ancak asansör boşluklarının aynen kaldığı komik filmleri hatırlayınız)

    bu film ise zaman yolculuğunu bambaşka bir yaklaşımla ele alır. şöyle ki bu filmde a olayının b'nin sebebi olması için b'den önce gerçekleşmiş olması gerekmemektedir. çocuk james cole ve yetişkin james cole aynı tarihte aynı yerde bulunabilirler. bunun sebebi olayın gerçekleştiği tarihten yıllar sonra james cole'un geri gönderilmesidir. ancak geleneksel bilim kurgu mantığının aksine, havaalanındaki olaylar bir kere olmuş, zaman geçmiş, cole büyümüş ve tekrar gönderilip ikinci seferde olaya dahil olmuş değildir. james cole'un yetişkin hali, olay ilk gerçekleşirken de oradadır. bu klasik zaman anlayışını sarsan bir mantık olsa da bütün filmdeki olaylar sadece bir kere ve filmde gösterildiği haliyle gerçekleşmiştir.

    iki boyutlu canlılar düşünelim, sadece x-y düzleminde yaşayan.. çok güzel bir örnek olmasa da bütün ömrünü bir masanın üstünde geçiren bir solucan bizim modelimiz olabilir. bu solucan sabit bir hızda, üçüncü boyut olan z yönünde masayla beraber hareket etmek zorunda bırakılsın. asla üçüncü boyutu anlayamayacak bu canlılar, örneğin masaya tepeden bir kitap koyduğumuzda bu cismin nereden geldiğini asla idrak edemeyecektir. bu solucan yalnızca kendisiyle aynı hızda z yönünde hareket eden cisimlere akıl erdirebilir. aynı şekilde n boyutta işlem yapabildiği halde 3 boyuta sıkışmış ve zaman içinde zorla yol alan insanoğlu da, dördüncü boyut olarak değerlendirilebilecek "zaman" kavramındaki alışık olmadığı bağlantıları algılayamamakta çok haklıdır, ama bu durum bu bağlantıların olamayacağı anlamına gelmez.

    bu filmde de bu olgu sonuna kadar zorlanmıştır. filmdeki zaman anlayışına göre herşey herşeyin hem sebebi hem sonucudur. "ama şu değişik olsaydı" demek anlamsızdır, çünkü başından sonuna kadar tüm "zaman" zaten olmuş bitmiş bir video kasedi gibidir. geçmişe giden birisi geçmişi değiştiremez çünkü olaylar zaten o geçmişe gittiği için bu şekilde gelişmiştir.

    bu özelliği sayesinde bu film bence bir sci-fi başyapıtı ve modern kader anlayışının temelidir.

    railly: peki sen bizi kurtarmaya mı geldin yani?
    cole: sizi nasıl kurtarabilirim ki? bunlar zaten oldu bitti..

  • sayın simon bey ve ekibinin "iz bırakmamak için" saftirik averaj nordik kadınların kredi kartını kullanmak üzerine kurduğu dolandırıcılık hikayesini anlatan netflix yapımı.

    hikayedeki kritik detay özel jetler. özel jetler genellikle özel havacılık limanlarına inerler, güvenlik koridoru 2 metre falandır, valizler fazla didiklenmez, pasaport polisi pasaportunuz sahte mi diye evirip çevirip bakmaz, soru sormaz. hatta bazen, bazı ülkelerde vize bile sormaz, soruyormuş gibi yapar. bu avrupa da bile hemen hemen böyledir. sık özel jet kullanan biriyseniz xray'e bile girmezsiniz. ve en önemlisi özel jet pahalıdır. ciddi anlamda pahalıdır. bir hafta 8 kişilik bir özel jet kiralamanın 150.000 usd seviyesinde maliyeti vardır. maliyetine sizi uçurabilecek jeti olan birini bulmak da zordur..

    herifler 7/24 özel jetle avrupada fink atıyorlar, kaldıkları yerler, gittikleri mekanlarda harcadıklarıyla birlikte aylık minimum 750.000 usd masrafları var. bu para öyle 3-5 hatta 10 saftirik hatundan sömürülebilecek bir tutar değil.

    bence bu dolandırıcılığı sadece gezip tozmak daldan dala atlamak için yaptıklarını düşünmek çok naif. muhtemelen bir takım meta'ları taşıyorlar gittikleri yerlere. sürekli bir sevkiyat var. mykonos'a ne taşıdıklarını tahmin etmek zor değil mesela..

    peki neden cash harcamıyorlar da başkasının kredi kartını kullanıyorlar? çünkü adamların playground'u avrupa. türkiye'ye gelse cebinden bi tomar euro çıkarır istediği mekanda istediği parayı pataküte harcar. kimse de noluyo lan demez. ama avrupada bu işler biraz farklı, bazı ülkelerde, restoranlar 500euro banknotu nakit versen kabul etmiyor, hatta yavaş yavaş nakitten çıkmaya çalışan ülkeler var (bkz isveç). kısaca herifleri çok muhtemel interpol sürekli izlediği için iz bırakmamanın eğlenceli yolunu bulmuşlar. zira simon bey şu an özgür ve hiç de fakir bir hayat yaşamıyor, hatunlardan kazandığı serveti yiyor diye düşünmüyorsunuz herhalde..

    çoğunlukla nordik seçiyor çünkü kuzey avrupa ülkelerinde kredi geçmişi temiz göçmen olmayan vatandaş için bankadan ihtiyaç kredisi almak, kredi kartı limiti arttırmak diğer avrupa ülkelerine göre daha kolay. refah seviyesi de yüksek olduğu için en dipteki bile fazla zorlamadan, legal yollardan bir kaç ayda 250.000 euro limit açabilir. türkiye'de hatun ayıklasa max 10-15bin euro limit açar üstüne 1 milyonluk trip yer.

  • canlı bomba olmaları içinmiş bir de.

    ışid militanlarında beyin olmadığını zaten biliyorduk da, hani o babalık içgüdüsü falan da yokmuş amk.

    "10 ve 11 yaşlarında abdullah ve ahmed adlı iki çocuğunu ışid'e canlı bomba olması için türkiye'ye getiren naser al-shayeq adlı baba, avrupa'yı dehşete düşürdü."

    avrupa da dehşete düşüp duruyor amk, işte rte gibi bir liderleri olmadığındandır, burada bir yıl yaşasalar şaşırmamayı öğrenirler.

    link

    edit: (bkz: 14 yaşındaki bir türk'ün ışid'e katılma hikayesi) başlığım neden buraya taşındı lan? ne alakası var? başlıktan tasarruf mu ediyoruz?

  • mütecaviz masalarda sevdayı
    biz tükettik, biz öldürdük.
    mücrimdik belki de
    ezelden belayı
    biz çağırdık, biz sündürdük
    aşkın rakı,
    aşkın balık,
    aşkın domates ve havuç,
    aşkın anason kokuyor.

  • sevgilinizden mi ayrıldınız? patronunuzdan azar mı yediniz? okulu mu uzattınız? parasız mı kaldınız?

    hiç tasalanmayın ve biraz şu fotoğrafa bakıp, sorunlarınızın aslında insanoğlunun kendi eliyle yarattığı yanılsamadan ibaret olduğunun farkına varmaya çalışın.

    bakın burada dünya 1 pikselden bile küçük, 0.12 pikselcik kadarız. önce insanı ürperti kaplıyor, sorunlarını düşününce bir rahatlama geliyor.

    buradaysa yine voyager 1 kardeşimizin çektiği, güneş sistemini oluşturan gezegenlerden* bir kısmının ufak kataloğu var;

    http://www.nasa.gov/…/thumbnails/image/pia00453.jpg

    cassini, voyager 1 çeker de ben durur muyum diyerek satürn'ün çevresinden bir başka güzelliğe imza atmış;

    http://upload.wikimedia.org/…h_smiled_-_preview.jpg

    antidepresan niyetine bakabilirsiniz bu fotoğraflara, cidden işe yarıyor.

  • sözcü gazetesinde yer alan habere göre, almanya’da alman vatandaşı olduktan sonra izinsiz şekilde türk vatandaşlığını geri alan türklere kötü haber geldi. 2000 yılından sonra yeniden türk vatandaşlığına geçtiği tespit edilen türk kökenlilerin alman vatandaşlığı iptal ediliyor. habere göre kuzey ren vestfalya vatandaşlık dairesi, bu durumda olanlara mektup göndererek iptal kararını bildirdi.

    iptal kararı ile ilgili gönderilen mektupta, bilgilerin türkiye’den alındığı belirtiliyor. habere göre isimler ysk’nın türkiye’deki partilere ilettiği listelerden elde edildi.

    açıkça ifade edeyim ki, hiç üzülmedim. adamlar sahtekarlık yapmış. hem alman parasını alayım hem de türkiye vatandaşı olarak oy kullanayım, rahatça girip çıkayım. yok öyle yağma! affeder mi elin almanı?

    gelsinler o çok hasret kaldıkları türkiye'de yaşasınlar.

    kaynak
    kaynak

    edit; haberin sahte olduğu söyleniyor ama değil. 14 temmuz salı günkü sözcü'nün ilk sayfasında var.