ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
muhammad the messenger of god
-
izlemeyenlerce hz. muhammed’e hakaret ediliyor diye protesto edilen film.
aslında hakaret falan yok. tamamen iran yapımı bir film olmasından mütevellit eleştirilmekte. zira peygamberin tasviri falan da yok ortalıkta. 3 saatlik filim
bir yerinde çocuğun parmaklarının arasından gözü görünmekte. bir yerde ise profilden
kirpikleri. onun dışında üzerinde yerel kıyafetlerle görünen bir çocuk var. sadece saçlarını görebiliyoruz
çoğunlukla da başı örtülü birisini. sesi zaten yok. konuştuğu yerler sessiz. alt yazı ile anlatılıyor.
şimdi burada hakaret nerde ben anlamadım?
şöyle internette gezinince kimler bu filmi izlemeyi günah sayıyor görmeniz mümkündür.
cübbeli ahmet denilen kişi. kimdir kendisi?
“peygamber efendimiz bugün yaşasaydı mahmut hoca efendimize benzerdi” diyen adam.
“rüyamda peygamber efendimizi gördüm, aynı mahmut hoca efendimize benziyordu” diyen adam.
giyildiğinde rüyanızda hz. muhammed’i göreceğiniz vaadiyle mes satan kişi.
bunlar peygambere hakaret sayılmazken bu filim mi hakaret.
dahası allahu ekber nidalarıyla peygamberin dini adına çocuklar öldürülürken ona hakaret yok
ve buna sessiz kalırken vicdanlar rahat ama bu filme susunca vicdanlar rahatsız.
islam’ın ve dahi dinlerin asıl meselesi bu zaten. özü vicdan olan dinin vicdansızların eline kalmış olması.
benim mümin kardeşim bu yobazların yaygara koparmasına bakma. al çoluğunu çocuğunu git filmini izle.
hem sanata doy hem de peygamber aşkına.
thy hostesinden gelen mektup
-
hasbelkadar bir iş sahibi olan ve her insan gibi işine sahip çıkan bir çalışanın mektubudur.
çalışanların haklarından bihaber dallamalarca eleştirlebilmektedir.
beğenmediğin amerikada nba oyuncuları greve gitti.
git son ütücü ol mu dedin.
insanda ar olur, insanda haya olur.
he bebeğim o bıraksın işi, giy eteği git sen çalış.
toplama bilgisayarlara şahit olmuş efsane nesil
-
hala en iyi bilgisayarın toplama bilgisayar olduğunu bilmeyen kestane nesil tarafından anlaşılamayan nesil.
aselsan'ı özelleştirme kapsamında katar'a satmak
-
bence dolar, zarar, kredi falan hikaye. malum şahıs bu ülkeden nefret ediyor. midesi bulanıyor. tek sevdiği içinden geldiği arap milliyetçiliği. vatanı son taşınmazına kadar arap ülkelerine peşkeş çekmek için elinden geleni yapıyor. çünklü iğreniyor türkiye isminden, türk isminden. arap kardeşleri için her şeyi yapar.
anne baba diyalogları
-
anne: necati hoşgeldin.. aldın mı burak'ın fotolarını!! (baba liseden mezun olan kardeşin okuluna gitmiş, mezuniyet fotolarını almıştır)
baba: aldım aldım... (suratı biraz limoni, kendisi az buçuk keyifsizdir)
anne: ver bakıyım...
baba: al.. (anne zarfı açarken baba dikkatle tepki olcer)
anne: necati bu burak değil ki!!!
baba: değil mi... ?
anne: sen oğlunu tanımıyo musun necati???
baba: ya aslında bana da bi gariplik var gibi geldi, ama butun resimlere baktım burak'ınki yoktu, en çok bu çocuk benziyodu bende bunu aldım geldim...
anne: bulamadıysan başka çocuğun resmini niye alıyosun??
baba: emin olamadım ne biliyim, fotografcı da iste abi sana cok benziyo kesin senin oğlundur bu dedi... yanılttı beni eşek herif...
bu sırada ben ve kardeşimin gülmekten gozunden yaş gelmiştir, anne sinirinden güler, hatta baba da dayanamaz kendi kendine güler...
baba: ya bakın ama kravata da dikat ettim bak burak seninki de boyle çizgili değilmiydi oğlum ya... ??
anne: necati ilk iş yarın gidiyosun o okula değiştiriyosun o resimleri, bu olaydan da bahsetmiyoruz kimseye...
not: bu olay tek bir kelimesi abartılmadan aktarılmıştır.
mfö ve bülent ecevit'in inanılmaz sohbeti
-
belirtildiği gibi söylenen şarkı (bkz: bülent ecevit) şiiridir.
"sonra''
burada bitsin mi hikaye
başlasam mı yeniden her şeye
yine tanrı mı olsam
yaratsam mı kendimi
ateşle havayla suyla mı
yalnız eniyle boyuyla mı
neyle kursam
boş mu versem tanrılığa
bir başıma otursam
ne ateş ne hava ne su
ne en ne boy
ne habil ne kabil
ne soy
ne ben ne tanrı
kendi sesinden
mola yerinde otobüsü kaçıran yolcuların akıbeti
-
orada çalışan işçileri nerden buluyorlar sanıyordunuz? evet artık biliyorsunuz.
#dahagüzelolacak
-
imamoğlu'nun sloganı bile çalınmış
ahmet davutoğlu'nun efsane sözü
saniyelik salaklıklar
-
izmir'in ilçelerinden birine gitmiştim iş için, belediye binasında hesap işleri odasını arıyorum, baktım küçük bir odada bir kadın oturuyor, daldım odaya ve sordum kadına, kadın aniden panikle dışarı attı beni. meğer belediyenin hoparlörlerinden anons yapacakmış kadın, bütün ilçe benim "hesap işleri ne tarafta acabağağağğ" sesimle çınladı. ulusa seslendim lan resmen, keşke anlamlı bir şeyler söyleyebilseydim.
rte'nin ilber ortaylı'yı eleştirmesi
fiziki kitap okuyanların e-kitap nefreti
-
yanımda taşıdığım bir kindle'ım var. ki bana göre e-kitap'ın en büyük avantajı hacmi ile ilgili. ancak günün epey bir kısmında mecburi olarak bilgisayar ile haşır neşir olmaktan, yine sürekli akıllı telefon ile temas halinde olmaktan -ki çok insan hale bunun farkında olmasa da- bedeninizde oluşan statik elektriklenme bazen rahatsız edici boyutta olabiliyor.
o yüzden gece okuduğum kitapların hepsi (fiziki ne ola ki bu arada?)basılmış kitaplardır. o bahsettiğini z e-kitapların hepsi de pil ile çalışır. yine statik elektrik oluşturmak için başka bir ortam sizin anlayacağınız.
insanların yaptıklarını yargılamadan önce biraz düşünün de fikirlerinizi yazın. sanırım bu jenerasyonun yeni özelliği. geçen gün de toplu taşım araçlarında kitap okuyanları şov yapmakla suçlamıştı bir başka yazar.
bazen e-kitap tercih etmemek, akıllıca bir sebep olabilir. nefret değil.
ateist ahlakı
-
bir "tecavüz ederim, hapse girmem, çalarım, utanmam" değildir.
edit: imla.