hesabın var mı? giriş yap

  • 'kendilerini romeo&juliet gibi gören çiftlerin çoğu aslında safiye ile faik gibiler'

    ben demedim o dedi..

  • yararları saymakla bitmez. saymayı bir denersek;

    *mikroorganizmalar (antiviral, antifungal, antiprotozoon, antiparazitik ve antibakteriyal ) üzerine antibiyotik etkiye sahiptir. özellikle mantarlara karşı çok etkilidir. çiğ olarak veya yağı kullanılır.

    *antiseptik özelliği vardır. crotonaldehy de sarımsaktaki değerli bir iç antiseptik görevi gören bakterisittir. grip, nezle, ses kısıklığı, astım rahatsızlıklarına iyi gelir. terleticidir, ateş düşürülmesine yardım eder.

    *bademcik enfeksiyonlarında; 1 yemek kaşığı bal içerisine, 1 diş sarımsak doğranır ve yavaş yavaş yutulur.

    *öksürük ve bronşitte; kıyılmış bir diş sarımsağı, yarım litre süt ile 15 dk. kaynatılır günde iki fincan içilir. yada; yeteri kadar sarımsak koyun sütü ile haşlanır, tereyağı ile pişirilir, bal ilave edilerek macun haline getirilir, birer kaşık yutulur.

    *romatizma ve eklem iltihaplarında şikayetleri azaltır.

    *bağışıklık sistemini güçlendirici ve hücre koruyucudur. (afrika'daki aids'li çocukların ölüm nedeni sayılan kriptokok'ların neden olduğu menenjit, çin'de sarımsak kullanılarak tedavi edilebiliyor. abd'de erişkin aids'li hastalarda görülen yemek borusu, boğaz, ağız enfeksiyonlarına neden olan kandida grubu mikroorganizmalarda sarımsağa karşı savunmasızdır.) çiğ olarak veya yağı kullanılır.

    *kanserle mücadele eden interferonun üremesini sağlar.yapılan araştırmalar sonunda sarımsak tozunun yiyecek ve içeceklerde katkı maddesi olarak bulunan nitratların, n-nitrozoaminler gibi vücutta kanser yapan bileşiklere dönüşmesini engellediğini, sarımsağın yapısındaki allisinin tümör gelişmini engellediğini; radyasyon nedeniyle oluşabilen kanserler üzerinde de etkisi olduğu saptandı. düzenli kullanımının barsak kanserleri üzerinde önleyici etkisi olduğu savunulmaktadır. bütün bu antikanser etkilerde sarımsağın güçlendirdiği bağışıklık sisteminin rol oynadığı düşünülmektedir. sarımsağın yapısındaki selenyum ve kükürtte bu etkiye katkıda bulunmaktadır.

    *kardiyovasküler güçlendiricidir. serum kolesterol seviyesini ve trigliserit oranını düşürür ve hdl/ldl oranını düzeltir.

    *trombositlerin damar içinde pıhtılaşmasını engelleyen etkisiyle, damar tıkanıklıklarından kaynaklanan rahatsızlıklara karşı, hem koruyucu hemde tedavi edici rolü vardır. çiğ olarak veya yağı kullanılır.

    *tansiyon düşürücüdür.
    -250 gr. sarımsak, 6 tane limon suyunu cam kavanozda bir hafta bekletilir, öğlen yemeğinden önce 1 çay bardağı ılık suya 1 çay kaşığı koyulup içilir. 15 kaşığa kadar arttırılır. sonra 1'er eksiltilir, 1 kaşığa indirilir. yılda 3 kez tekrarlanır. (kolesterol içinde kullanılır)
    -6 diş sarımsak havanda dövülür. bir kahve fincanı votka içinde bir hafta bekletilir, sonra uygun bir şişeye süzülür. her gün yarım kahve fincanı suya 10 damla damlatılarak içilir.

    *astım içinde yukarıdaki hazırlanan karışımdan her gün 1 kesme şeker üstüne, 10 damla damlatılarak yenilmesi faydalıdır.
    -200gr. sarımsağı 400 cl suyun içinde kaynatılır. kaynattıktan sonra sarımsak sıkılır, aynı ölçüde şeker eklenir. hazırlanan şurubun ağzı sıkıca kapatılır. her gün yemeklerden önce 3 çorba kaşığı alınır.

    *kan şekerini düşürür. sarımsağın etken maddelerinden allicin önemli derecede hipoglisemik etki gösterir. çiğ olarak veya yağı kullanılır.

    *midedeki yanma, gastrit ve mide iltihaplarına iyi gelir. hazmı kolaylaştırır. iştah açıcıdır.
    sindirim enzimlerinin akışını uyarır ve vücuttan deri yoluyla toksinlerin atılmasını sağlar.

    *böbrek taşlarının düşürülmesine yardım eder.

    *kabızlığı giderir. yetişkin insanlarda barsak parazitlerini düşürür.
    -500 gr sarımsağı ezip 1 litre kaynar suya atılır 1 saat kadar bekletilir, 1 kg şeker ilave edilir. 3 hafta boyunca her sabah aç karnına 2-3 kaşık içilir.

    *kulak ağrısında; zeytinyağında ısıtılmış sarımsağı süzüp soğuttuktan sonra ağrıyan kulağa konur.

    *histeride, hastaya ezilmiş sarımsak koklatılır.

    *her gün yenilen bir diş sarımsak gözdeki kılcal damarları açar daha iyi görmeyi sağlar.

    *yara ve çıbanlarda; -sarımsak suyu kullanılır
    -yaraları dezenfekte etmek için 10 gün boyunca 30gr. kesilmiş sarımsağı ezerek oluşturulan karışım kullanılır.

    *erkekler için afrodizyaktır.

    *siğil ve nasırlarda ; bir baş sarımsak yağlı kağıda sarılarak pişirilir. birkaç gün bekletildikten sonra kullanılır. nasır veya siğili olgunlaştırıp, kökünden sökülmesine yardımcı olur.

    *ergenlik sivilcelerinde, arpacıkta; günde birkaç kez sürülür.

    *zehirlenmelerde; yılan, akrep sokması, kuduz köpek ısırmalarına karşı sarımsak faydalıdır. sarımsağın yapısında ki bazı kükürt bileşikleri ağır metallere (kurşun, civa, kadmiyum, arsenik) ve gıda katkılarına, gıda boyalarına, koruyucu ve tatlandırıcılarına bağlanarak onları zararsız hale getirerek koruyuculuk sağlar.

    *saçkıran ve uyuzda kullanılır.

    *saç dökülmesinde; 1 baş sarımsak ayıklanır. 1 fincan zeytinyağında sarımsaklar kavrulur. bu yağ süzülüp saç diplerine sürülür. mümkünse 3 gün yıkanmaz bir ay boyunca 2-3 kez svı saçlara sürülür ve 5-6 saat sonra yıkanır. (bu karışımın sebep olabileceği basuru engellemek için, hıyar, marul, veya ebegümeci tohumlarıyla beraber kullanılır.)

    saçların beyazlamasında sürekli kullanımın (40 gün günde 1 diş) etkisi vardır.

    sarımsak yağı-su karışımı tarım ürünlerini zararlı böceklere karşı korur.

    tavsiye edilen genel kullanım

    *kış aylarında gülsuyu ile yenilmeli

    * taze sarımsaktan elde edilen ve kokusu giderilmiş olan sarımsak yağıda kullanılabilir.

    *çiğ olarak yendiğinde, ünlü kokusunu veren allisin bileşiği pişirmeyle bozulur ama bu sarımsağın antibiyotik etkisini kaybetmesine de neden olur.

    *sarımsak suyu yeşil sarımsak yapraklarının sıkılması ile elde edilir.

    *yedikten sonra ağız kokusunu gidermek için; önlem olarak küçük parçalar halinde suyla yutulur, birkaç kahve çekirdeği veya karanfil çiğnenir. ayrıca eczanelerden de hulasası (hapı) temin edilebilir.

  • gecen hafta dunyanin boyut olarak bilinen en buyuk canlisiyla tanistim. burada bahsettigim canli uzaydan gozlemlenecek kadar buyuk ve yaklasik 2500 yasinda. ustelik kendisinin farkina sadece son 10-15 senede varilmis...

    burada bahsettigim canli armillaria ostoyae isminde dev bir mantar. mantarin boyutu 7 bin donum kadar ve yaklasik 1500 futbol sahasi buyuklugunde, yani ortalama bir sehir boyutunda. su anda oregon'un dogusunda yer alan bu mantar yuzlerce yil boyunca kizilderililere hizmet vermis. kizilderililer yuzlerce yil boyunca bunun parcalarini kesip kesip yemisler ve bir cok hastaliga derman oldugunu dusunmusler. beyaz insan buraya gelince de en basta buna dikkat etmemis. ormanin ortasinda duran kocaman bir mantar uzaktan bakinca binlerce mantardan olusan ufak bir orman gibi gozukmus.

    https://player.slideplayer.com/…ta/images/img89.jpg

    bundan sonra bazi bilimadamlari bu ormandaki mantarlarin hepsinin birbirinin aynisi oldugunu gormusler ve bunun sebebini merak etmisler. dna testi dahil bir cok test yapilmis ve ormanin binlerce ufak mantardan degil tek ve dev bir mantardan olustugunu, "ufak mantarlarin" da aslinda bu tek mantarin dallari ve yapraklari oldugunu anlamislar. ustelik mantar ve kokleri yerin epeyce altina iniyor ve bir sehir buyuklugunde bir alani kapliyormus. mantarin yerin altindaki kokleri herhangi bir sehrin altindaki metro kadar karmasik bir duzenege sahipmis. zaten mantarin tum koklerini birlestirince ortaya yuzlerce km'lik bir cisim cikacakmis.

    bu arada oregon sadece dunyanin en buyuk canlisina degil ayni zamanda dunyanin en buyuk agacina da ev sahipligi yapiyor (edit: redwood'lar haric, gerci redwood'lar da ucundan kiyisindan oregon'a dokunuyor). eyaletin guneybatisindaki doerner fir isimli agacin uzunlugu tam olarak 330 feet yani 100 metre. ozel koruma altindaki agacin 450-500 yasinda oldugu tahmin ediliyor. tirmanmak icin profesyonel lisansa sahip olunmasi gereken bu agaca tirmanmak da oldukca zor bir is cunku ozel alet ve donanimla bile agacin en ustune tirmanmak saatlerce suruyor.

    http://media.oregonlive.com/…eeb373f0465_medium.jpg

    dunyanin en buyuk hayvanina gelince onun da oregon'a bir organik bagi var. pasifik okyanusunda yasayan 30 metre uzunlugundaki ve 180 ton agirligindaki mavi balinalar yilda 4 defa oregon kiyilarina geliyor ve sahil kesiminden ciplak gozle izlenebiliyor. ne yazik ki bundan 3 sene once 25 metre uzunlugunda bir mavi balina burada kiyiya vurdu ve hayatini kaybetti.

    https://www.opb.org/…ticle/blue-whale-oregon-beach/

    dunyanin en buyuk canlisi, en buyuk agaci ve en buyuk hayvaninin yollarinin ayni cografyada (oregon) kesismesi ne kadar ilginc bir tesaduf.

  • yazarın, okuruyla yemeğe çıkmasının etik olmadığını gördüğümüz yürümedir. bu sonuçla dünyaca ünlü yazarlar bekar olarak ölmeye mahkumdur. *

    haspama bak ya sanki öğretmen–öğrenci ilişkisindeki etikten bahsediyor ahahahaha.

  • aile hekimliğinin zorluklarından biridir gezici hizmet. mesleki jargonu mobildir.

    evet ortada bir hizmet vardır ama devletçe içeriği belli değildir. türk işi yani. her ilde farklı şekilde uygulanır. kimi köye gider ilaç yazar, kimi aşı yapar, kimi yatan hastalara bakar, kimi de hiç gitmez gitmiş gibi yapar.

    yıllar önce bulunduğum doğu ili genelinde, ailelerin maddi ve coğrafi imkansızlıktan hastaneye ulaşması zor olduğundan, aşı-izlem gibi uygulamalar yapılıyordu mobilde. biz de giydik önlüğümüzü, gittik aşı ve izlem yapmaya. tabi köyde bir korku havası, beyaz önlüğü gören çocuklar kendini oradan oraya atıyor.

    bir evin kapı girişinde aşı yaparken, arkadan birinin yaklaştığını hissettim, sırtıma dokundu. dönüp baktığımda önünü ilikliyordu yaşlıca bir amca. doğu şivesi ile "hocam çok yaşlı bir babam var, ölüm döşeğinde ama rica etsem bir tansiyon bakar mısın, çok üzülüyorum." dedi.

    zaten hayır demezdim ama bu nezaket karşısında bekletemedim bile. aile sağlığı çalışanı aşıları yaparken ben de gittim dedeye bakmaya. yürürken oğlu, dedenin ne kadar dindar olduğunu anlatıp durdu. 10 yıldır yatıyormuş kısmı felçli ve 10 yıldır sürekli tesbih çekip dua ediyormuş. geldiğimizde ben dedenin olduğu odaya girince, oğlu da terlik getirmeye yandaki evine gitti.

    köyde yaşayanlar bilir, evin dışında ufacık bir odada yatıyor dede. giriş kapısı 170 cm. penceresi yok. her taraf yeşile boyanmış, kapı bile. köşede hafif bir yükselti kenarında delik, hem tuvalet hem banyo. duvarda dedenin, siyah beyaz flu askerlik fotoğrafı ama tavana sıfır :) bir de üzerinde bilmem ne ticaret yazan, kenarları iğrenç kırmızı plastikten kare şeklinde ve çok ses çıkaran saat, tabi o da tavana sıfır. sanırım bir de kuran var başucunda asılı. yerler plastikten yapılmış ahşap desenli örtü (bkz: marley) ama zemin düz olmadığı için taşlar batıyor ayağa. ve yaz günü bile soğuk yerler.

    aklımda soru işareti. 10 yıldır televizyon olmayan odada ölmeyi bekleyen dede. sıkılmadan bunalmadan. sürekli yorgan altından tesbih çekerek 10 koca yıl.

    yer yatağına uzanmış, arkası dönük, üstünde 5 kat yorgan.

    yatağa yaklaşıp dedeyi uyandırmak adına silkeledim. "dede, dedee, deeeeddeeee"

    hafiften hareketlenir gibi olunca, ben de arkamı döndüm çantadan tansiyon aletini almak adına.

    o sırada bir hızlı hareket oldu dededen. ne olduğunu anlamadım. birden doğruldu, ben de hızlıca anlamak için ona doğru dönünce göz göze geldik. gözlerini sonuna kadar açmıştı. ve susuz kalıp çatallaşmış sesine rağmen bağırdı bana.

    dinim islam, kitabım kuran, peygemberim muhammed aleyhisselam.

    olayı anladım ama gülmekten konuşamıyordum. dede sınavına çok iyi çalışmıştı ama muhtemelen beyaz önlük yüzünden kafası karışıp, cevapları yanlış zamana denk getirmişti. hani yetkim olsa alırdım cennete. o kadar kesin, kararlı, inanmış söyledi. sonra bende beklediği azraili mi bulamadı yoksa farkına mı vardı bilmiyorum arkasını dönüp yine yattı.

    bir iki ay sonra da zaten defin raporu için geldi oğlu.

    dedem umarım cevapların doğrudur. ne güzel şey değil mi, böylesine inanmak :)