ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
age of empires'teki köylü kadın
-
çilek toplar, odun keser, altın çıkarır, taş çıkarır, gıkı çıkmaz. yiğittir, ölene kadar, kurt kapana kadar çalışır. halberdier olsun, skirmisher olsun savaş dışında bi boka yaramaz ama bu yiğit kadın icabında town house girer ok atar, yeri gelir bombard cannonlara bakım yapar, trebuşetleri parlatır. yeri gelir tamircidir, kaleyi onarır. netekim bütün medeniyetin efendisidir.
vegan oğlum bugün ne yedi
-
(bkz: çocuk istismarı)
hakan çalhanoğlu'nun kenan sofuoğlu'nu tanımaması
whatsapp için türkçe karşılık önerileri
-
(bkz: na'app)
5 milyon tl bakiye üstünün %60'ına varlık vergisi
-
saçmalığın daniskası.
para işlerinden anlamadığın belli.
böyle birşey yapmaya kalktığın anda ülkede 1 tane hesabında 5 milyon olan adam bulamazsın.
kimse parasını türkiye'de tutmak zorunda değil. yurtdışında bir hesap açıp oraya aktarır parasını.
sen de bankalarında yaşadığın likidite problemiyle kalakalırsın.
milletin kullandığı krediler o 5 milyon üstünde bankada parası olan adamların parası.
mihail tal
-
mikhail tal'ın sovyet şampiyonalarından birinde büyük usta vasiukov ile oynadığı oyun “the hippopotamus game” olarak bilinir. oyunun bir safhasında atını feda etmek durumundadır, bir çok mümkün varyasyon vardır, ancak bunların sonuçlarını düşündükçe, atı feda ettiği zaman hiçbir şey elde edemeyeceğini de görür. ne yaparsa yapsın, rakibi, karşılık olarak iyi bir hamle yapacaktır. aklı dağılır ve bambaşka düşünceler içinde iken, aniden çocuk şiirleri yazan korney ivanovich chukovsky’nin, “the telephone” adlı absürd şiirinden, bir hipopotamın bataklıktan kurtarılmasının ne zor olduğu ile ilgili bir dörtlük, ilham gibi gelir aklına:
yuck. just my luck/to get stuck/hauling a hippo/out of the muck!"
etimolojik olarak da “nehir atı” anlamına gelen hipopotamla ilgili bu dörtlük, onu bambaşka yerlere sürüklemiştir. aynı zamanda bir mühendis de olan mikhail tal, artık tüm konsantrasyonunu buraya vermiştir: bir hipopotam, bataklıktan nasıl kurtarılır? aklına gelen çözümler arasında krikolar, manivelalar, helikopter ve hatta ip merdiven dahi vardır. uzun uzun düşündükten sonra, bu kurtarma operasyonu ile ilgili yenilgiyi kabul eder ve “boğulacak, çare yok” diye düşünür. aklına düşen “bataklıktaki at”ı feda ederken, aynı zamanda, satranç tahtasındaki atı da feda eder. kazanan tal olur. ertesi gün gazetelerde kendisinin, 40 dakika düşünüp hesap yaparak, atı feda edip son derece başarılı bir hamle yaptığını eğlenerek okuyacaktır.
alternatif yunus günçe şiirleri
-
başım diyorum,
belada .
falan da filan da,
cüzdanımı unutmuşum helada
kız arkadaşı kız kardeşiyle aldatmak
-
sonunda tüm ailenin trenle trabzon'a gitmesine sebep olan üzücü olay.
ha bir de ali rıza bey ölüyor. :(
(bkz: yaprak dökümü)
kitap okumuyorum eksikliğini hissetmiyorum
-
doğrudur. eksikliğini dahi hissedemez.
norveç'in 800 milyar dolarlık tasarruf fonu
-
http://www.bbc.com/news/business-28882312
norveç'te herkesi milyoner yapmaya yetecek kadar paranın tutulduğu fondur efendim.
bir yanımız elbette arapların petrolleri bittikten sonra düştükleri açlığa fakirliğe üzülecek. ama öbür yanda petrolden kazandıkları paranın %96sını tutan, dubai gibi pislik merkezlerine harcamayan ülkeler var. medeniyetin gözünü seveyim.
yiğit özgür
-
süper mizah cevherine sahip insan. "albüm çıkardığı takdirde almayan şerefsizdir" dedirten karikatürist.
entel imajına sahip bir adam mobilyacı önündedir:
- şu dolap ne kadar?
- sana 120'ye olur..
- bana mı? beni tanıyo musun ki baştan indirim ayağı yapıyosun... hah hah haay.. bayılıyorum şu satıcılara..
- sen cimecik'li kadir değil misin? hani köyde eşeklerin peşinde koşarken şehre gelip şiir eleştirmeni olan...
- 120 milyon benim için de uygun bi rakam...
çok malzeme var bu adamda, çok..