hesabın var mı? giriş yap

  • vay arkadaş. oy kaybı baya yüksek sanırım, atatürk sevgisi ile başlayıp devam eden, o saatte anca sarhoşlar gezer diyenlerden nerelere geldik, yakında 22:00 sonrası alkol satışının da önünü açarlar bunlar.

  • istanbul: mor ve ötesi, madrigal, hey douglas.

    ankara: bengü, buray, koray avcı, sabahat akkiraz, onur akın.

    adana: cem adrian.

    antalya: edis.

    mersin: sertap erener, can bonomo, atiye.

    muğla: melek mosso.

    şöyle biraz baktım da chp'nin tüm büyükşehirleri alması sayesinde milli bayram kutlamalarında kalite baya artmış gözüküyor. diğer sanatçılara saygısızlık olmasın ama eskiden belediye konserleri mustafa ceceli, alişan, demet akalın ve 4-5 aynı ismin etrafında dönüp duruyordu.

    şimdi tam anlamıyla yeni neslin dinlediği sevdiği isimler sahne alacak. bunların yanında bir sürü cumhuriyet tarihini anlatan etkinlikler var.

    özlemişiz böyle coşkulu kutlamaları.

  • biri ciksa sorsa, dunyada ciddi anlamda uzerinde calisilmis en ucuk, en cilgin, en inanilmaz proje hangisidir? dusunmeden project orion cevabini veririm.

    olay yillar once ilk nukleer bomba denemeleri yapilirken basliyor. fizyon'un inanilmaz gucunu goren bilim adamlari bunu bir itici guc olarak kullanip kullanamayacaklarini arastiriyorlar. teorik hesaplamalar ve fizibilite calismalari surerken iki beklenmedik olay oluyor:

    1- sovyetler sputnik'i uzaya gonderiyorlar, amerikan halki dehsete dusuyor ve devletin yapacagi karsi hamle ne olursa olsun destek veriyorlar.
    2- operation plumbbob nukleer bomba arastirmalari sirasinda, 900kg lik celik bir parca nukleer bombanin patlamasiyla uzaya firliyor.

    bunlar olurken iki ayri proje uzaya ulasmak icin yarisiyorlar birisi kimyasal itici sistem kullanan ve halka acik olan nasa, ikincisi hava kuvvetleri icinde gelistirilen project orion.

    projeyi basite indirgemek gerekirse; cogumuz kucukken torpilin uzerine teneke kapatilip patlatilinca tenekenin havalandigini (ve tabii ki parcalandigini) gormusuzdur. tenekenin cok saglam oldugunu hayal edin ve torpili de oyle bir yerde patlatiyoruz ki teneke dumduz yukari firliyor. simdi bunlara ek olarak tenekenin icinde 2000 tane torpil oldugunu ve bu torpillerin belirli araliklarla alttaki delikten duserek tenekenin altinda patladigini gozunuzun onune getirin. sonuc ayni suna benzer bir goruntu veriyor.

    bu video'da torpil yerine patlamasi daha hassas bir sekilde kontrol edilebilen c4 kullanilmis. kimyasal patlayicilar birkac kiloyu, bu sekilde uzaya kadar goturebilirler peki boyutlari buyutursek ne olur? iste project orion'da amaclanan buymus.

    gokdelen boyutlarinda ve tamamen celik gibi saglam malzemelerden bir uzay gemisi uretip, icine binlerce kucuk nukleer bomba koyarak bu sekilde yorungeye gondermeyi planlamislar. tabii gorev yorungede bitmiyor oradan sonra bu patlamalara devam ederek isik hizinin yaklasik %10 una ulasarak uzak gezegenlere hatta yildizlara gidilmesi planlanmis. her hangi bir kalkis agirligi sinirlamasi olmadigi icin (her nukleer bombanin gucune gore, 4.000ton ile 8.000.000ton) istenilen her malzeme ve yuzlerce astronot uzaya gonderilebilecekmis.

    ornek olarak yuzeyde 1 yil surecek mars arastirmasi projesi yapilmis, 4000ton'luk hayvani uzay gemisi nukleer patlamalar ile dunyadan kalkip marsa gidecek, sonra yine nukleer patlamalar ile yavaslayip mars yuzeyine inecek, ardindan ayni teknolojiyi kullanarak dunyaya geri donecekmis. yani uzayda montaj falan sozkonusu degil okuz gibi uzay gemisini bombalari patlata patlata marsa kadar goturmeyi planlamislar. bir de karsilastirma yapmak gerekirse; ay'a ulasmayi saglayan saturn roketinin kalkis agirligi 3350ton, fakat roket yorungeye ulastiginda 130tona dusuyor, oradan ay'a ulastiginda ise sadece 52ton. project orion da kullanilan benzer uzay gemisi kalkista 4000ton yorungeye ulastiginda 1600ton ve ay'a vardiginda 1200ton malzeme tasiyabiliyor.

    projenin ayrintilari bunlar. peki uzerinde bu kadar calisilar, butun hesaplamalari yapilan proje neden rafa kaldirilmis? iki ana nedenden dolayi:

    1- projeyi hazirlayan ekibin iki secenegi varmis, ya nasa gibi herseyi halka acik yapacaklar ya da ortulu askeri bir proje olacak. zamanin soguk savas sartlarindan dolayi kolay olan ikinci secenegi secmisler. projenin sunumunu uzayi kesfedecek bir kapsul olarak yapmak yerine, sovyetler birligine operasyon duzenleyebilecek cok amacli askeri bir tasit olarak yapmislar. model sunumu john f kennedy'e gosterilmis, fakat baskan bunun uzay savaslarina neden olacagini(ve buyuk ihtimal sovyetlerin o zamandaki uzay araci ustunlugunu) dusunerek geri cevirmis.

    2- projenin hayata gecirilecegi yillarda, bir yandan da partial test ban treaty'nin gorusmeleri surmekteymis. bu anlasma her ne kosulda olursa olsun atmosferik nukleer denemeleri yasakliyor. amerika anlasmaya, uzayin kesfi icin nukleer itici guc kullanimina izin verilmesi maddesini ekletmeyi dusunmus ve bunun ne kadar pratik olduguna karar vermek icin project orion hesaplamalarindan da birinci derece sorumlu olan freeman dyson'a danismislar. dyson yaptigi hesaplamalarda her gemi kalkisinda yayilan radyasyonun yaklasik 10 kisiyi oldurecegi sonucuna varmis. ayrica radyasyonun verecegi dolayli zararin hesaplanamamasi, dyson'un projenin iptalinden yana karar vermesine neden olmus. hesaplamalari uzerinde yillarca calistigi ve bir cok arkadasinin hayallerini susleyen orion projesini rafa kaldirtmis.

    proje bugun aktif olmasa da iki sekilde kullaniliyor:

    birincisi, project longshot, project daedalus ve project icarus gibi yeni ve zararli olmayan benzer projelerin gelistirilmesinde.

    ikincisi ise, dunyaya carpmasi olasi bir goktasinin tespit edilmesi sonucu, goktasini yokedebilecek gucteki hidrojen bombasinin hedefe ulastirilmasinda. gunumuz teknolojisiyle bunu yapabilecek tek sistem bu. buradan hareketle, halihazirda bir orion uzay gemisi uretildigini farzedebiliriz veya en azindan kucuk olcekli bir maketi denenmistir.

    projeyi gelistirenlerin cogu hala hayatta ve uzayi kesfetmenin tek yolunun orion'da planlanan sistemden gectigini dusunuyorlar. tabii ki insan hayatinin oneminden dolayi, zararsiz fuzyon patlayicilari gelistirilene kadar projenin rafta kalmasini destekliyorlar.

    insan dusunmeden edemiyor, eger sartlar farkli olsaydi 1960li yillarda mars'ta ve saturn'un uydularinda arastirma yapan insan kolonileri olacakti. hatta belki de baska bir yildiza dogru gitmeyi goze alan cilgin bir ekip su siralar hedeflerine variyor olacakti.

    artik sorulan soruya siz de yanit verebilirsiniz.

  • evlenmeden önce istisnasız bütün evli tanıdıklarım "evlenme" diyordu. evlendim.

    şimdi bekar bütün tanıdıklarıma "evlenme" diyorum. biliyorum onlar da evlenecekler.

    bu evlenecek olanlar da zamanı gelince başkalarına "evlenme" diyecekler. bunu da biliyorum.

    garip bir döngü var, bu konunun üzerine gidilmesi lazım.

  • artist's shit ve artist's breath şeklinde kendini ifade etmesinin yanısıra, artist's autograph* ile de canlı insanların vücuduna imza atarak onların bile sanat malzemesi haline getirilebileneceğini savunan şahsiyettir. marcel duchamp'nın üstündeki etkisi barizdir.

  • şöyle bir başlığı taradım. gizem denilenlerin aslında çoğu çözülmüş ama yeterli ilgi gösterilmediği, gerçekten merak edilmediği için yazarlarımıza gizem olarak kalmışlar.

    - kayıp malezya uçağının bazı parçaları bulundu, düştüğü kesinleşti.
    en basitinden hürriyet haberi

    - mısır piramitlerinin dönemin köleleri tarafından nasıl yapıldığını açıklayan binlerce bilimsel yazı mevcut. hatta görsel olarak anlatan national geographic belgeselleri var. mühendisliği ve matematiğinin dönemin çok da ilerisinde olmadığını anlatan makaleler mevcut.
    al, izle. türkçe hemide

    - piri reis'in haritası. gerçekten çok başarılı bir çalışmadır ama gizemli bir tarafı yoktur zira dünyanın belirli bölgelerine yoğunlaşmış uzmanların eserlerini bir araya toplayan, çok başarılı bir eserdir. juan de la cosa (1500), cantino (1502), caverio (1505), waldseemüller(1507), rosselli (1508) ve günümüze ulaşmayan pek çok harita çizimden faydalanıldığı düşünülmektedir. hatta reis haritanın yanına şöyle bir not düşmüştür: “20 farklı avrupa menşeili harita, büyük iskender zamanında çizilmiş 8 haritadan, arapların 1 hindistan haritasından, portekizlilerin zamanımızda çizdikleri 4 asya haritasından ve kolonbo’nun batıda çizdiği 1 haritadan faydalandım. bunları karşılaştırmalı olarak inceleyip çıkarımlarda bulunarak bu haritayı ortaya çıkardım.” daha neyin gizemi amk!
    güzel bir açıklama

    - antikythera mekanizması. inanılmaz karmaşık bir plenatarium'un nasıl olup da bu kadar eski bir çağa dayandığı herkese büyük bir gizem gibi gelmektedir. oysaki temelinde bilginin bir sonraki bilim adamı tarafından alınıp daha da geliştirilerek aktarılması temeline dayanan bir üründür. antikythera mekanizmasını ilk üretenin archimedes (arşimet) olduğu daha sonra bir işgal esnasında romalılar'ın eline geçtiğini gösteren kanıtlar var. archimedes'in 2 makinesine el koyduklarını anlatan ganimet kayıtları var. ikisini de "çarklı mekanizma" olarak tanımlamışlar. efsanelere konu olan antikythera mekanizması bu olaydan yaklaşık 150 yıl sonraya tarihleniyor. muhtemeldir ki arşimet'in yaptığı daha büyük ve daha basit mekanizma alınıp; zamanla başka başka bilim adamları tarafından daha küçük ve karmaşık bir cihaza dönüştürülmüştür. islam bilim adamları da roma ve bizans'tan çıkan bu tarz cihazlardan etkilenip, benzer çarklı mekanizmalar üretmiştir.
    bu konuda detaylı bir çalışma yapmış bilim adamlarının belgeseli

    - uzaylılar gerçekten var. olmaması imkansız. lakin iletişim kurmamızda büyük oranda imkansız. okursanız, öğrenirsiniz.
    fermi paradoksu

    - kara deliklerin gizemli bir tarafı kalmadı. gözlemlendi bile! her türlü dinamiği çözülmüş durumda.
    kara delik gözlemi
    eee oku öğren

    - anti madde de elde edilmesi dahil pek çok yönüyle net.
    antimadde gözlemi

    - dünyada canlılığın başlangıcı ile yapılmış deneyler ve çok mantıklı açıklamaları mevcut.
    güzel bir belgesel gariptir, bilim de dinler gibi çamurdan yaratıldığımızı söylüyor.
    son gelişmeler

    - 11 eylül ikiz kuleler saldırısını amerika mı yaptı? evet, destekleyen kanıt çok.
    sadece bir tanesi, ararsanız derya var.

    - hitler'e ne oldu? öldü süsü verildi ve arjantine kaçtı. orada cia kontrolünde uzun süre daha yaşayıp, eceliyle öldü. bunu kanıtlayan bir belgesel izlemiştim.
    ilgili haber

    - dünyanın uydusu olan ay hz. muhammed tarafından 2'ye bölündü mü? tabii ki hayır. hz. muhammed sihirbaz değil, normal insandı.
    kuran'a inanıyorsanız eğer
    bunlar yazıyor
    mucizeler hakkında

    - evren simülasyon mu? uzun bir mesele ama kafamda oturan bütün kanıtlar bunu gösteriyor, evet.
    güzel bir belgesel edit: bu link patlamış. through the wormhole with morgan freeman adlı tv programının 6. sezon 4. bölümü olan do we live in matrix videosu vardı ama başka bulamadım, belki siz bulursunuz.
    tıpkı video oyunları gibi biz gözlemleyene kadar gerçekliğin var olmadığını kanıtlayan deney

    - wow sinyali büyük ihtimalle patlayan bir kuyruklu yıldızın yaydığı radyo sinyali idi.
    şöyle bir açıklama var

    - madde/enerji neden var? var olma olaslığı mevcut olduğu için. hiç bir şeyin var olmadığı ve her şeyin var olduğu durumların var olma olasılığı bir birine eşittir. yani tamamen hiçlik, hiç bir şey yok, olasılık bile yok. böyle bir durumun var olması için karşıtının da var olup, bu durumu belirtmesi gerekeceği için “tamamen hiçlik” olasılıksızdır. karşılığında "varlık" da olması gerekir.
    jim holt - ted konuşması - türkçe altyazı seçebilirsiniz.
    okuyabilirsiniz

    - karanlık enerji ve karanlık madde. tam olarak netleştirilmiş bir durum olmasada kuramsal olarak “gizem” seviyesi geride bırakıldı bence.
    hiç bir şey açıkladığını söylemeyiz ama aydınlatıcı bir türkçe kaynak

    - bilinç nedir ve nasıl işler? çok net bilimsel olarak ortaya konmuştur. araştırılıp, öğrenilebilir.
    güzel bir sunum - türkçe altyazı ile izleyebilirsiniz bu linki açtığınızda sağ frame'den benzer içerikte sunumları da izleyebilirsiniz.

    - çamaşır makinesinde kaybolan çoraplar :)
    nereye gidiyorlar
    aslında saklanıyorlar

    başlıkta aslında gizem değil “uydurma hikayeler” veya “gerçeğinden oldukça bağımsızlaşarak abartılı bir hal almış hikayeler” diyebileceğimiz saçma “gizemler” var. onlara girmeye gerenk yok.

    lakin bir tanesi başlıkta çok popüler: dyatlov geçidi olayı.
    sebebi ani soğuk ısırığıdır efendim. aslında yüzeyden bir kaç kilometre yukarıda gezinen çok soğuk hava ani basınç değişimi ile yüzeye çöker. yüzey birden -15/-20 dereceden -70/-80 arasında bir noktaya gelebilir. sonra hızlıca eski haline döner. bu durumda azcık da olsa çadır, özel giysiler... v.s. soğuğa karşı dayanıklı korumanız varsa kısmen hayatta kalsanız da aniden çıldırırsınız. vücudunuz yanıyor gibi hisseder üstünüzü başınızı yırtar, soyunmaya başlarsınız. mantıksız hareketler sergilersiniz. kemiklerinizde küçük çatlaklar varsa aralarında donarak genişleyen sıvılar kemik kırıklarına yol açar. manyak acılar duyarsınız ve manyakça hareketler sergiler, hatta uzuvlarınızı kesebilirsiniz. olayı baştan sona incelerseniz bu teorinin oturduğunu göreceksiniz.

    edit: açıklamaların altlarına linkler koymaya devam edeceğim.
    edit2: linkler sürekli uçuyorlar. düzeltiyorum bir kaç ay sonra yine uçuyorlar. link denen şeyin bu kadar değişken bir şey olmaması gerekir ama olmuyor.

  • kokuya neden olan bakterilerin bile pislikten ölmesi sonucu ortaya çıkan durum. nasıl bir pislikse artık..

  • benim işimin polisi sevmek olmaması fakat polisin görevinin beni korumak olmasından kaynaklanır.

  • zaman zaman tuhaf çalışan monologlarına tanık olduğum hazır yemekçi.

    geçenlerde bir şubesinde sipariş ettiğimiz hamburgerler 15 dakika geçmesine rağmen hala gelmemişti. kasadaki kız en sonunda "siz gidin; ben masanıza getiririm" diye bizi gönderdi.

    elinde hamburgerlerle geldiğinde gecikmenin sebebini sorduk. kız aynen şöyle dedi:
    "valla ben de bilmiyorum ki... dalacam bigün hepsine zaten!"