hesabın var mı? giriş yap

  • 5 euro karşılığında alınan çok iyi bir sandviçtir. fakat video başlığından anlaşılacağı üzere sicilyada bir paninoteca'dan satın alınıyor. sicilya şartlarına göre 5 euro o kadar küçük bir meblağ olarak karşılık bulmuyor. aynı sandviçi kuzeyde milano'da, firenze'de, pisa'da, roma'da daha doğrusu italya'nın büyük kısmında yeme ihtimaliniz yok denecek kadar az. bu fiyatlar sicilya'ya özel ve oradaki yaşam kalitesiyle paralel olarak seyrediyor.

    fakat olur da yolunuz sicilyaya düşerse panino değil arancini ve cannoli deneyin, zira bunlar sicilyaya özel yöresel tatlar. panino yiyecekseniz de panino con milza deneyin.

  • annemdir.

    içinde babamın isminin yazdığı ince, düz, sade bir halka ama annem için her şeyden değerli. bu alyans annem için ne kadar değerliyse babamın alyans takmayışı da o kadar dertti. babam nişanlandıktan kısa bir süre sonra ekonomik sebeplerden dolayı kendi yüzüğünü satmak zorunda kalmış. yıllarca belini doğrultamadığı için de ikinci bir alyans alamamıştı.

    anneler malum kirli çıkıdır, ellerine üç beş kuruş geçse hep biriktirirler. ne zaman kenarda köşede bir birikim yapsa babama yüzük almayı teklif ederdi, babam da çok isterdi, birçok erkeğin aksine alyans takmayı sevdiğini söylerdi, her ne kadar çok kısa bir süre takmış olsa da belki de tadını çıkaramadığı için hep içinde kalmıştı. ama yıllarca annemin birikimleri hep farklı yerlere, onlara göre bir alyanstan daha gerekli olan yerlere yani bize harcandı; kardeşim ve bana.

    nihayet yıllar sonra annem de işe girmiş çalışıyorken alyans alacak kadar parayı biriktirdiler. hiç unutmam hep beraber gittik seçmeye, bir tane beğendik içine annemin adını yazdırdık. ikisi de öyle mutluydular ki.

    bir süre taktı babam alyansını. sonra hastalandı, art arda ameliyatlar, kemoterapiler, işten ayrıldı. ekonomik sıkıntılar yine başladı derken babam yine alyansını satmak zorunda kaldı. bir alyans kaç para edebilir ki? en azından bizim aldığımız çok bir şey değildi ama hayat bazen insanı bir liraya bile muhtaç edebiliyor, işte öyle bir zamanda sattı babam alyansını. her ne kadar üzülseler de buna mecbur olduklarını farkındaydılar. yine alırız dedi babam anneme.

    yine alırız dedi ama yine alacak kadar yaşayamadı maalesef.

    annem için bu alyans babamdan sonra parmağından çıkması düşünülecek bir şey bile değildi, gözü gibi, ne bileyim eli gibi bir şeydi. insan eşi ölünce gözünü çıkarıyor mu? en fazla kalbini çıkarıyordu sanırım, bu da öyle bir şeydi.

    yine alırız demişti ya babam, o hep istediği ama almanın bir türlü kısmet olmadığı alyanstan kardeşimle ben aldık anneme, babamdan dört yıl sonra içine ikisinin adını yazdırdık. 27 yıldır hiç çıkarmadığı incecik alyansının üstüne taktı, sanki babam yıllarca parmağında taşımış da ölümünden sonra anneme emanet etmiş gibi, öyle bir bağlılıkla.

  • dünya üzerindeki en erkek oyunuymuş*

    futbol ile rugby arasında bir oyun olup, kesinlikle koruyucu kıyafetler kullanılmıyor. hatta kıspet kadar, vatikan polisi isviçreli muhafızların giydiğine benzer renk ve kesimlerde bir şort giyiyorlar.
    erkek oyunu dediysek bazı kuralları da yok degil;

    -mesela kafaya tekme atmak hoş karşılanmıyor. yumruk, itekleme, darp vs. serbest, kaosu önleyecek kimi kuralları var ama ben bilmiyorum.
    16. yüzyıldan beri oynandığı biliniyor. benim tahminimce de insanlık yaratıldığından beri oynanan bu oyuna kısıtlamalar 16.yy. da getirilmiş olabilir. bir de isim koymuşlar. halbuki memleketimizde de bu oyun sıklıkla oynanır. trafikte, maç çıkışlarında, toplu gösteri ve yürüyüşlerde sergilenen bu spor, ne yazık ki ülkemizde kurumsallaşamamıştır, her türk vatandaşı amatör düzeyde, bir şekilde icra etmektedir.
    konumuza dönelim;
    ilk resmi kural kitabı 1580de yayınlanan bu sporu, ilk olarak aristokratlar oynamış, hatta vatikan içinde papanın izlediği maçlar da yapılmış.
    bir karış çamurla kaplı bir sahada oynanıyor*
    bildiğimiz futbol topunu andıran bir topu kaleye taşımaya çalışıyorlar elleriyle vs. diğer takım engellemeye çalışıyor, amerikan futbolundaki gibi topu taşıyan adama siper oluyor takım arkadaşları.
    ama öyle böyle değil,hakikaten insan insana bunu* nasıl yapar,anlayamıyorum.
    bir de video vereyim de tam olsun.
    http://www.youtube.com/…y3e&feature=player_embedded

  • sonunda hakiki atalarımıza ait bir şeyler buluyoruz. sikmişim neo-ottomanları benim atalarım aha bunlar.

    ek. sakın bana o tarihlerde anadolu'ya daha gelmemiştik bıdı bıdısıyla gelmeyin.

  • ebu bekr el bağdadi'nin yutub'a biraz sonra koyacağı duyumlarını aldığım bir video.

    videoda bağdadi sıfır makyajla yer alacakmış.

  • ilber ortayli'nin direkt olarak cahilsiniz demesinden daha agir ifadedir.

    hocamiz bir muhabbete girer, fransa'nin tarihinden bahsederken fransizca kelimeleriyle zihinleri yorar ve ardindan "biliyorsunuz, puşkin bu okuldan (buraya fransizca bir sey gelecek) mezun olmustur ve hem fransizca ve hem rusca'ya hakim olmustur..."

    isin garibi, karsisindakiler de böyle konusuyor. insanda "ulan bir ben mi bilmiyorum bu bilgiyi" yükü olusturur, ic sikintisi yaratir.

  • şöförler her fırsatta kornalarına basıyorlar, sarı ışık yanar yanmaz, birbirlerine trip yapmak için, minibüsçüyse müşteriyi yoklamak için falan, sürekli korna zırt zırt zırt. eğer dışarıdaysanız bunu çok iyi görüyorsunuz ama araçlar dış seslere karşı iyi yalıtıldığından ve şöförlerimiz yayalara saygı göstermek için fazla öküz olduğundan kornaya abanan öküz oranı da sürekli artıyor.

    peki bu öküzleri yola getirmek için ne yapıyoruz? tabi ki korna sesinin bir kısmını aracın içine veriyoruz, eğer başkalarını rahatsız etmeye / kendisi de rahatsız olmaya değecek bir husus varsa, bassın kornaya. ama eğer sokaktilerin keyfini boş yere kaçırmaya niyetliyse, araç içinde birazcık kendi keyfinin bozulmasını da göze almalı.

    beyinciği hedef alışıyla olsun, türk insanının anladığı dilden konuşuşuyla olsun, bence eşsiz bir plan.
    teşekkürler ben, büyüksün türkiye.

  • hiç unutmuyorum, bir keresinde "aşık olduğum adamın evine yakın bi otel tuttum, orda kaldım, o gece bissürü şarkı yazdım o otel odasında..." demişti.
    kendisi güzel, kafası güzel, yüreği güzel kadındır.
    damardır, ağırdır, zordur.

    rahat bırakın lan bu kadını! ne diyosa doğrudur, türkiye'nin en güzel kadınıdır.

  • sonuçları trajikomik olabilir bunun. çocuk solak işte ne zorluyorsun sağ elini kullandırmaya.

    evet efenim gelelim olayın gerçeklik boyutuna. insanlarımız sol eli kullanmanın, yemek yemenin vesairenin haram olduğu düşüncesiyle çocukları sağ el kullanmaya zorlarlar genelde. pek sık görünür bu durum toplumumuzda.

    arkadaşlarımla birgün yürüyoruz yolda. bir tanesinin cep telefonu çaldı. çocuk durdu konuşmaya başladı; ama bildiğin durdu, yürümüyor. "hadisene cem, hadi yürü cem" dedik çocuk kıpırdamıyor. neyse sonra kapattı telefonu. neden yürüyerek konuşmuyorsun diye sordum. sonra başladı anlatmaya:

    "ben küçükken solakmışım, sol elimle yazmaya çalışıyorken bizimkiler 'oğlum sol elle yazı yazılmaz sağ elle yaz' diyerek zorladılar beni. şimdi iki elimle de yazı yazabiliyorum; ama böyle aynı anda iki işi falan yapamıyorum. yürürken telefonla konuşamıyorum, yürürken merdivenden çıkarken falan sakız çiğneyemiyorum" diye döktü içini garibim.

    sonra en bombası geldi:

    "bir gün patates kızartıyorum tavada. sol elimde kızarmış olan patatesleri aldığım tabak duruyor, sağ elimle de tavadan kızaranları alıyorum kevgirle. hani yağını süzmek için aşağı yukarı sallarsın ya kevgiri; ben de başladım sallamaya. sonra farkettim ki kevgiri değil, sol elimde tuttuğum tabağı sallıyormuşum, bütün patatesler yere döküldü."

    işte böyle de dengesiz olabilir çocuğunuz. aman diyim zorlamayın*.

  • alternatif bolluğu. herkes yazmış zaten. aynı şeyi tekrarlıyoruz ama durum bu. sosyal medya. karşı cinse hemencecik ulaşabilme ve yeni insanlarla kolayca kaynaşabilme şeysi. şurada bile çok değil 24 saat içinde en az 10 tane evli erkek kandırabilirim.uzun süreli ilişki için değil ha. tek gecelik ilişki teklif etsem, 10 erkekten en az 4 tanesi adres ister. koşa koşa gelir. peki bu aldatma değil midir? bal gibi de aldatmadır. bir entry giriyorum, hop mesaj; evli erkeklerin sevmeye hakkı yok mu? yok lan. git karını sev. hayvan herif. ne aranıyorsun sağda solda pislik.

    kadınlar da aynı bok. farklı mı ki sanki. şimdi siz iştesiniz, kim bilir karınız kiminle mesajlaşıyor. allah bilir...

    güven çok güzel bir duygu. allah herkese kendi gibi bir eş nasip eder inşallah. siz aldatıyorsanız aldatılın 10 misli. sadıksanız eşiniz 10 katı daha sadık olsun. herkes dengini bulsun.