hesabın var mı? giriş yap

  • bu adam ya da kadın;

    ortak bir hobinin paydasında buluşup, yıllardır kurduğun hayallerine baş rol olmayabilir.

    senin yerken mutluluktan gözünü yaşartan balığı, ağzına sürmeyebilir.

    tuttuğun takımı tutmayabilir.

    en sevdiğin filmi hiç izlememiş, en sevdiğin kitabı hiç koklamamış, en sevdiğin şarkıda hiç göz yaşı dökmemiş olabilir.

    aynı dili bile konuşmuyor olabilir.

    senin ak dediğine o kara bile diyebilir.

    ama günün sonunda, sana sarıldığında içinde yılların kırdığı ne varsa iyileştiriyor ise , dünyanın en güzel ipeğini onun teninde, en güzel kokusunu onun boynunda buluyorsan, evlenmek için geçerli ve güzel nedenin var gibi.

    " senin bir yönün var, orada durur yaşarım"
    (bkz: turgut uyar)

  • kendime sürekli olarak "oğlum, sen türkçe biliyorsun; alt yazıları okumana gerek yok" diye telkinde bulunsam da aksini yapamadığım yarışma.

  • bir şeyler düşündükten sonra bir de bakarsınız ki aslında kitap okuyorsunuz ve o sayfadaki hiçbir şeyi anlamamışsınız.

  • benim için en büyük problem babamların beni komşuya gönderip müsaitseniz size oturmaya gelcez dedirtmesiydi.

    arkadaş o yaşta komşudan para dilenir gibi hissederdim kendimi. neyse ki komşuluk öldü de kurtulduk bunlardan.

  • anladım sonu yok yalnızlığın
    hergün çoğalacak
    her zaman böyle miydi bilmiyorum
    sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak
    alışır her insan, alışır zamanla kırılıp incinmeye
    çünkü olağan yıkılıp yıkılıp yeniden ayağa kalkmak

    yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
    acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
    bekliyorum bekliyorum bekliyorum
    hadi gelin üstüme korkmuyorum
    yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
    acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
    bekliyorum bekliyorum bekliyorum
    hadi gelin üstüme korkmuyorum

    bulutlar yüklü ha yağdı ha yağacak üstümüze hasret
    yokluğunla ben başbaşayız nihayet
    bulutlar yüklü ha yağdı ha yağacak üstümüze hasret
    yokluğunla ben başbaşayız nihayet

    soz muzik sezen aksu

  • ortalama bir düğünle yine standart bir ev düzme masrafını toplayıp kendilerine yatırım yapsalar belki hayatları değişecek çiftlerin dramıdır. herkesin ihtiyaçlar hiyerarşisine kimse karışamaz ama siksok bir televizyon ünitesiyle yemek takımına vereceğin parayla dil kursuna yazılabilirsin hiç olmadı. o parayı orta direk olarak sitcom dekoruna gömüyorsan o zaman başka şeylerden mahrum kalıyorsun hiç beni yeme. uzun süre o evden çıkamamayı garantiledin bir kere.

    doğrudan aile evinden çıkıp evlenenleri bir kenara koyarsak hep şunu merak etmişimdir, bu insanlar bu zamana kadar mağarada mı yaşıyorlardı? yani iyi kötü birer televizyonları, çalışır halde çamaşır makineleri, oturacak koltukları yok muydu da her şeyi baştan aldırıyorlar? ben olsam düşünüyorum da evden kitaplarımı iki üç sevdiğim eşyamı alırım, ya da karşı taraf ne lazımsa getirir hangi evde yaşanmaya devam edilecekse yerleşilir, zaruri eksikler tamamlanır oturulur. çok istersen istediğin model alırsın bir şeyler. iki kişiyiz ona göre gardrop düşünelim denebilir, ekstra bir çalışma masası alınır. olan perdeyi atıp yenisini almak nedir biri bana bunu izah etsin mesela. o parayla git kendine istediğin kıyafeti al üstünde paralansın.

    velhasılı çok acayip ve hafiften de çakallık kokan işler bütünüdür bu evleniyorum şımarıklığı. ailelerin sırtına yük, o da olmadı borç batağıdır. ele güne gösteriş yapmak için değer mi sevdiğin insanla strese girmeye diye düşündürür. gümüş takımda yemezse, sıfır çarşafta uyumazsa ölecek hastalığı olan misafir gelmesin zaten. o paraya piyano alınır, gitar alınır, tatile gidilir... çok acayip, anlamadığım, anlamadığım için de yaşıtlarımca salak olarak değerlendirilmeme sebep olan acayiplikler silsilesidir.