hesabın var mı? giriş yap

  • kış aylarında sokakta müzik yapan insanların hem ellerini hem de içini ısıtabilecek, onları motive edip işlerini keyifle yapmalarına katkı sağlayacak, bahşiş bırakmaktan daha anlamlı, güzel bir davranış.

    kalabalık bir caddenin kaldırımlarında müzik yapıyorum. güneş yolu ısıtsa da kaldırımlar hep gölgede kalıyor. ben de soğuğa çözüm olarak parmak uçları kesik eldivenlerimi giyerek yapıyorum müziğimi. tabi bu önlemim kısa bir süreliğine soğuğu engelliyor.

    bir dükkanın önünde yine bir gün müziğimi yaparken, dükkan sahibi yanıma gelip ''kolay gelsin'' dedi. teşekkür etme anlamında gülümseyip başımı salladım. adam geri içeri girip, yaklaşık 2 dakika sonra geri yanıma geldi. elindeki kupayı yanıma bırakıp ''için ısınsın, hava çok soğuk'' dedi ve geri dükkanına girdi.

    hala güzel insanların olduğuna inandım.

  • limuzinsiz adım atmayan chuck bass'ın neden ilk bölümde okula belediye otobüsüyle gittiğini çözemediğim dizi. limuzin sanayideydi heralde o sırada.

    2013 editi: gossip girl'ün çözülemeyen yegane gizemi sıfatını koruyor.

  • şekerin iyisi de zararlı, kötüsü de zararlı olabilir. lakin bir firmanın pancar şekeri üzerinden reklam yapıp, premium olmayan ürünlerine glikoz şurubu katması, "ama glikoz şurubu var" diyince de "e pancar da zararlı ehühehe" demesi nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça. biz çıkıp da hede marka gofret glikoz şurubu kullanıyormuş diyor muyuz? kullandığını biliyoruz, o da kullanmıyorum demiyor, pancar şekeri kullanıyorum gibi bir iddiada bulunup müşteri çekmiyor.

    adam mı seviyorsunuz siz?

    linki de tekrardan vereyim: http://i.imgur.com/okxufy7.jpg

    edit: bak güzel kardeşim. pek anlamıyorsun, tekrar anlatayım. sen "pancar şekeri kullanıyorum" diye firmanın reklamını yapıyorsan, senin ürünlerine glikoz şurubu koyma lüksün yoktur. damlasını bile koyamazsın, koymamalısın. tamamını pancar şekeriyle yapar, gerekiyorsa da pahalıya satarsın, isteyen alır, isteyen almaz. "niye pahalı" diyene de "çünkü tamamen şeker kullandım" der kapağı verirsin.

    tek bir ürününde bile glikoz şurubu kullanıp ucuza mal etmek derdindeysen o zaman da çıkıp firmanın reklamını "pancar şekeri kullanıyorum" diye yapamazsın, yapmamalısın. istiyorsan firmanın değil, sadece glikoz şurubu kullanmadığın o ürünün reklamını "pancar şekeri kullanıyoruz" diye yapabilirsin, bunda bir sakınca yok.

    ama sen "torku firması" pancar şekeri kullanıyor diye reklam yapar, sonra da ürünlerine glikoz şurubu katarsan bunun bahanesi yok. bunun adı ticarette sahtekarlık, yalancılık olarak geçer. pancar şekerinin de aynı derecede zararlı olması veya ağaç dikip orman yapman seni bu konuda haklı çıkarmaz, tüketiciyi yalan reklamla kandırma hakkı vermez. bu kadar basit.

    ürünlerini sevmiyor, bok atıyor falan da değilim. ben sadece kandırılmak, aptal yerine konulmak istemiyorum o kadar. televizyonda "pancar şekeri pancar şekeri" diye reklamını görüp de "oh lan helal torku'ya" diyip oğluma aldığım gofretinin üstünde "glikoz şurubu" yazısı görmek, adama ayakta sikilmiş hissi yaşatıyor çünkü.

    edit 2: torku "%100 pancar şekeri" diye reklamı torku banada için yapıyor denmiş aşağılarda. hayır canım kardeşim, "torku firması" için yapıyor. televizyon reklamı da var. şimdi arayıp bulma şansım yok. lakin resmi internet sitesinde, bizzat yukarıda linkte fotoğrafını verdiğim gofretin de bulunduğu ürün gamının en üstünde kab-bak gibi yazıyor bu iddiaları.

    resmi site: http://www.torku.com.tr/urunler/liste/cikolata
    caps: http://i.imgur.com/og3n1sr.jpg
    caps: http://i.imgur.com/yfsbytx.jpg

    edit: ahaha yukarıda caps'i bulunan resmi sitedeki "gdo'suz ve yüzde 100 pancar şekerinin hammadde olarak kullanıldığı torku çikolata" ibaresi "pancar şekerinin hammadde olarak kullanıldığı torku çikolata" olarak değişmiş. ne kadar da güzel. pancar şekerinin yüzdesi de yok, "gdo'suz" ibaresi de. yani içine %99 glikoz şurubu, %1 pancar şekeri katsan bile doğru oluyor bu ifade. algı yönetimine gel. gdo kısmına hiç değimiyorum bile.

  • tam bir azim örneği adam. yılmadan, yıkılmadan devam etmenin kanlı, canlı örneği. hayatından kısa anekdotlar verelim görelim:

    1981 yılında henüz 20 yaşında iken metallica'nın kurucuları arasına katılmış, 1983 yılında alkol ve uyuşturucu bağımlılığı yüzünden tekme yemiş..

    1983 yılında o tekmeyi yedikten sonra kendini daha çok uyuşturucuya vermek yerine mücadele yoluna gitmiş dave ellefson ile birlikte megadeth'i kurmuş..

    2 yıl süren yoğun uyuşturucu ve alkol tedavisinin ardından 1985 yılında ilk albümüne` :killing is my business... and business is good` yeni kurduğu grubuyla imza atmış..

    ilk albümle sesini yeterince duyuramamış ancak ilk albüm sonrası gelen peace sells... but who's buying? ve so far, so good... so what! albümleriyle altın çağına çok yakın olduğunu cümle aleme anlatmış. o altın çağ gruba marty friedman'in katılması ile olmadık bir şekilde gelir..

    1990 senesinin eylül ayında diğer albümleri gibi sessiz sedasız piyasaya sürülen rust in peace albümüyle tam anlamı ile patlama yapar. albümün karakteristik yapısı, içerdiği inanılmaz agresif hava, muhteşem riffleri ve soloları ile geniş kitlelerce artık bitti denilen thrash metal camiasını birbirine katar.

    mustaine bu yola çıkarken amaçladığı şeyi yani metallica'dan daha büyük olmayı başarmaya çok yakındır. ve hakkıdır da. zaten üstün olan gitar tekniğini, marty friedman gibi bir çok ama çok yetenekli bir gitaristle birleştirince ortaya çıkardığı şahaserler metallica kalesini yıkmaya yetecek güçtedir.

    tahtı sallamaya emin adımlarla gider. klasik, taşlamış ve çok yetenekli bir grup kurmayı becermiştir sonunda. dave ellefson, marty friedman, nick menza gibi isimlerle rust in peace harikası sonrası birbilerinden güzel üç albüm daha yapmayı becerir.

    şubat 1992 de çıkan countdown to extinction albümü megadeth in tarihinde en çok sattığı albüm oluvermiştir. albümün tarzını rust in peace'e göre biraz yumuşatmış daha geniş kitlelere yayılmayı hedeflemiş ve sonuçta başarılı olmuştur.

    1994 yılında klasik kadro ile gelen youthanasia albümü dönemin şartlarına yavaştan uymuş 80'ler devrinin kapandığını bizlere adeta göstermiş, albüme yazdığı tüm parçalarda hard rock'a yakın bir sound benimsemiştir. ilginç olan şudur ki; 2 yıl sonra metallica ya load albümüyle birlikte yöneltilen tarzda yumuşama eleştirilerinin hiçbirinden nasibini almamıştır. hatta albüm countdown to extinction dan sonra en çok satan albüm olmuş ve çoğu megadeth fanının beğenisini kazanmıştır.

    başarılı üç albümden sonra cryptic writings albümü 1997 yılında piyasaya sürülür. bir başka başarıyı daha yakalar amerikan listelerinde ilk sıraya oturur. youthanasia sonrası grubunu özüne döndürmeye çalışmış kısmen başarılı olarak gene güzel bir albüm ortaya koyabilmiştir. trust ile grammy adayı dahi olmuştur.

    mustaine ard arda gelen dört başarılı albümden sonra rehavete kapılmış bu iş bitmiştir havalarına girmiş olacak ki klasik kadrosu ile yaptığı en berbat albüm olan risk'i 1999 da piyasaya sürer. albüm megadeth fanları tarafından şiddetle eleştirilir, youthanasia albümü ile almadığı tarzda değişme eleştirilerini bir bir herkesten almaya başlar. zira albüm hem tarzda değişmeler hem de vasat parçalar içerince thrash metal camiasını tümden karşısına almıştır. aynı kemikleşmiş 80ler metal camiası o sıra metallica'nın load ve reload albümüne de ateş püskürmektedir.

    eleştirilerden nasibini almaya başlayan mustaine'in yakasına gençken birçok kez yaşadığı talihsizlikler yeniden yapışır. risk albümü sonrası friedman enterasan biçimde gruptan ayrılma kararı alır. klasik kadronun bel kemiği olan gitar virtüözünün gruptan ayrılması megadeth bitti, mustaine bitti yorumları ettirse de mustaine gitardan anladığı kadar gitaristten de ne kadar anladığını ortaya koyar ve al pitrelli'yi gruba dahil eder. bu sıra gruptan nick menza mustaine tarafından kapı dışarı edilir ve klasik kadro dağılır..

    al pitrelli'li yeni megadeth 2001 yılında the world needs hero albümünü piyasaya sürer. albüm şaşırtıcı biçimde başarılı çıkar ve youthanasia esintileri içerir buram buram. sertlik arayan saf thrash metal hayranlarının umudu bu albümle de boşa çıkar. albüm tek kelime ile underrated teriminin karşılığı olacaktır. 4 albümle zirveye oturan megadeth, hayranları tarafından üvey evlat muamelesi görmeye başlar. 2000li yıllarla birlikte doğan tekno müzik, pop rock, nü metal, alternative rock gibi yeni akımlardan ziyadesi ile etkilenen müzik dünyası yeni bir çağa girer. hard rock, heavy metal, thrash metal eski gücünde değildir. bunun ilk farkında olanlar ise bizzati bu tarzda müzik yapan gruplardır.

    mustaine ise 2002 yılında böbrek taşını aldırmak için girdiği hastaneden sakat bir sol kol ile çıkar. böbrek taşı için aldığı ağrı kesicilerle uyuşan sinirleri sol kolunun üzerinde uyuması ile büyük zarar görür. sol koluyla bırakın birşeyler tutmayı yumruk dahi yapamaz.. bu olay sonrasında 6 aylık fizik tedaviye başlayan mustaine ilk iş olarak grubunu dağıtır.

    mustaine fizik tedavi sırasında hırsını, azmini, hiçbir şeyden vazgeçmemesini gösterir ve tabiri caizse sol koluna gitar çalmaktan, eşya tutmaya herşeyi yeniden öğretir..

    2004 yılında yeniden gitar çalmayı öğrettiği koluyla grubunu tekrar toplama kararı alır.

    devamı haftaya artık.. ha unutmadan;

    (bkz: copy paste değil alınteri)