hesabın var mı? giriş yap

  • j.k.rowling açısından değerlendirdiğimde doğruluğuna inandığım açıklamadır.

    zira harry ile hermione , ron ile de ginny evlenseydi unutulmaz bir son olurdu.

    hatta daha sansasyonel bir son için harry ile ron'u, hermione ile de ginny'i evlendirecekti ki o zaman rowling ölümsüz olacaktı.

  • işyerinde hali vakti yerinde olduğu belli olan bi abi keyifle anlatıyordu; 18bin ödeyecekmiş de 4bin de destek çıkmış.

    bir zamanlar eğitime katkı payı alınıyordu, ödeyemeyen yavrular vardı, onlar ne olacak?!
    okula giderken giyecek ayakkabısı olmayıp da, zemheride terlikle okula giden çocukların yaşadığı ülkede verilen destektir.
    hey gidi adalet hey!

  • dün yayınlanan masterchef türkiye isimli yarışmada acun ılıcalı'nın gerçekleştirdiği eylemdir.

    yarışmacı yemeği bitirmiş ve jüriler tadım yapıyorken kapı açıldı ve patron acun ılıcalı şort, tişört ve plaj terlikleriyle yayına girdi. lakayıt tavırlarla konuşmaya başladı ve kendisine "siz" diye hitap eden diğer kişilere "sen" ile başlayan cümlelerle hitap ederek geyiğine devam etti.

    tam bir "anadolu şehirlerinde bulunan 20 kişilik kobi patronu" ukalalığı ve şımarıklığı!

  • insanın içini acıtan koalalar.

    lan zaten üşengeçin tekisin, kırk yılın başı böyle bir şey yapıyorsun. az dikkatli tutunun şu ağaca.
    yavrım ya, düştükten sonra da aşşağıdan hala sesleri geliyor.

    bi de alttaki youtube'a yükleyen adamın açıklamalarını okudum, 6 metreden düşmüşler ama ciddi bir şey yokmuş. ertesi gün devam etmişler atraksiyona.

    üzücü.

  • dinlemenin bile acı verdiği ses kaydıdır. çağrı merkezi çalışanlarının da yetersizliği göze çarpmıştır.

    kapı numarası sormak, ''sizin gibi çok vaka var'' demek, sakinleştirecekleri yerde daha da panik yaratmaları nasıl bir eğitim aldıklarını gösteriyor.

    binaların durumu belli, 112 çalışanları eğitimsiz, kurtarma ekipleri tekbir çekip birbirleriyle kavga eder. nereden tutsam elimde kalıyor.
    büyük istanbul depremi öncesi, beni daha da umutsuzluğa sürükledi bu kayıt.

  • geçen gün tarlabaşı'nda gezerken yerde bir kredi kartlarını buldum. soyadı başarır olan birisine aitti. anında kartı alıp hsbc'nin 444 0 111 numaralı telefonunu aradım. çıkan ince sesli adama dedim ki "kanka bi kart buldum yerde iptal ediyosan et etmiyosan ben tekel bayiye girip bi kasa bira alıyorum". neyse bu adam hemen kart numarasını aldı benden, ismini cismini söyledim, kapattım, dedi.

    yalnız telefondaki müşteri temsilcisi çok mutlu oldu. kart sahibi adına defalarca bu duyarlılığımdan dolayı teşekkür etti. o kadar duygulandı ki eminim dudakları da titremiştir konuşurken çünkü sesi de çatallaştı 1-2 yerde.

    sonra da benden adımı ve telefon bilgimi istedi ve verdim. kartı kırıp atmamı söyledi, kırdım, 7 parçaya böldüm ve her bir parçasını taksim alt geçit inşaatının farklı bir köşesine attım.

    ben de sanıyorum ki bana maddi değeri yüksek, teşekkür babında hediyeler, parfümler filan gönderecekler. beklediğim gibi çıkmadı. sesi titreyen müşteri temsilcisinin de sesi dürüstlüğümden duygulandığı için değil kerizliğimden umutlandığı için heyecandan çatallaşmış.

    3 günde bir kredi vermek için arıyorlar.

    bu ara krediye ihtiyacı olan olursa mesaj ışığımı yaksın.

    bana düşük faizli kredi veriyorlarmış. çeker veririm size, siz ödersiniz bana aydan aya. ne olacak.

  • vakti zamanında (bkz: düşün ki o bunu okuyor) başlığına bir entry girmiştim. o entryden sonra 4-5 tane mesaj geldi. mesajlardan bir tanesinde kadın bir yazar yazdığım şeylere dayanarak kendisinin eski erkek arkadaşı olduğumu iddia etti.

    ilk 2 gün falan dalga geçtiğini zannettim, sonra ciddi ciddi bana ".....'sın işte kıvırma" , "bu başlığa yazacağını biliyordum" , "çok özledim seni, bir kere daha deneyelim" vb gibi abuk subuk mesajlar atmaya başladı. kendimi ispat etmek için ne yaptıysam inandıramadım. fotoğraf gönderdim " başkasının fotolarını atıp beni vazgeçiremezsin" diyerek iyice bokunu çıkarmaya başladı.

    sonra ver numaranı arayacağım diyerek numarasını istedim, arayıp da sesimi duyunca başkasına mı arattın dese de ikna oldu sonunda. bu sefer de 3 gündür konuşuyoruz bir kahve içeriz artık di mi deyince, durduk yere diyaliz merkezi aramamak adına her yerden engelledim.

  • kazadır. fakat tekrarının yaşanmaması için her türlü önlemin alınacağı, işçinin ailesini mağdur edilmeyeceği ve ciddi tazminatlar ödeneceği aşikar olan bir devlette gerçekleşmiştir.

    not: tek haneli işçi ölümlerinin haber niteliği taşımadığı ülkeden yazıyorum.

  • her gün parçacık çarpıştıranlar tarafından eleştirilendir. nedir başarı abi onu söyle bana? on yıldır çalışıyorum, patron zırıltısı çekiyorum. müdür olsam mı başarı, bu bok gibi iş hayatında? marie curie olsam mı başarı? erkeklerin hepsi birer pierre curie veya einstein mı? yoksa van gogh veya beethoven mı? siz başarılı beyler, gece 10'lara kadar mesai yapmak mı başarı? yoksa beyninizi elin kalantorunun cebini biraz daha doldurmak için tüketmek mi?

    başarı ne biliyor musunuz ?

    mutlu olabilmek. kimisi bunu ev kadını olup çocuk yapmakta bulur, kimisi çılgın gibi çalışmakta. ama tek bildiğim mutlu insan diğer insanların kıçı, başı, hayat tercihleriyle uğraşmaz, kendi işine bakar.

    edit: 25 yıldır ben canımın istediği saatte kalkamıyorum, gündüz istediğim saatte istediğim yere gidemiyorum. bir insan evladı şu veya bu şekilde bu özgürlüğü elde edebilmişse başarılıdır bence mesela.