hesabın var mı? giriş yap

  • tarih: 06.04.2013 cumartesi
    yer: hamurabi istiklal caddesi şubesi

    izmirli kız: boyoz var mı?
    kasiyer: evet var hanımefendi.
    izmirli kız: ne'li var?
    kasiyer: ıspanak ve peynirli
    izmirli kız: boyoz sade olur bir kere! (çekip gider)

    aga boyoz sade olur madem, neden "ne'li var?" diye soruyorsun, izmir' den buraya kadar laf sokmak için mi geldin?

    sge: ama güzeller, haklarını vermek gerek.

  • "ama devlet masum, ama sadece bir polis var, ama olay münferit, ama başbakanımız mısır'a üzülüyor ağlıyor, ama devletimizi rahat bırakın, allah rahmet eylesin ama kahramanlaştırmayın. ama ama ama..."

    bazıları tarafından hep "ama"larla anılan hatta anılmayan, katledilmesine içten içe oh olsun denilen kardeşimizdir. bu devletin, bu devletin zihniyetinin ve onun katıksız destekçilerinin katlettiği onlarca insandan biridir. bir polis varmış sadece katledilmesinde, bu da devlete yüklenemezmiş. ulan ethem'i öldüren, onlarca kişiyi çoluk çocuk demeden gaza boğan, gözünü çıkaran, tekerlekli sandalyeli adama bile tomadan su sıkan, sahilde kızın saçlarını yolan, ocakbaşlarından sürükleyerek adam toplayan, 68 gündür 15 yaşında çocuğun komada olmasına sebep olan kimler?

    hangi dava uğruna can vermeye değermiş? ulan çocuk isteyerek, bilerek öldü sanki, hatta sopalara kafa attı, duran tekmelere vücudunu çarptı. öldürenler senin zihniyetindeki şerefsiz pezevenkler, polise de yardım ettiklerini söylemişler. hala daha kahramanlaştırmayın diyorsun.

    katilsiniz ve bunun her gün hatırlatılmasından rahatsızsınız. evet klavye başındaki akpli, bu zihniyeti, bu yapılan zulümleri destekliyorsan, hak veriyorsan, polis iyi iş yaptı diyen bakanları, başbakanı alkışlıyorsan sen de katilsin, sen de dilsiz şeytansın. yarım yamalak ağızla allah rahmet eylesin diyerek kimseyi kandıramazsın. bu çocuk da, öldürülen diğer insanlar da unutulmayacak, her gün hatırlanacak, her gün isimleri tekrarlanacak, her gün sizin katil olduğunuz suratınıza çarpılacak onlarca kez. siz bizim kardeşlerimizi öldürdünüz ve bu işten öyle kolayca sıyrılamayacaksınız.

  • başlığı açan yazarın iyi niyetini anlıyorum, yardım etmek isterken yaptığının çok doğal bir hareket gibi geleceğini de tahmin ediyorum, bana da öyle gelirdi ama zaten hiç kimseye izinsiz dokunulmaması gerekliliği bir yana, görme duyusunu kaybetmiş birinin birden sırtında bir el hissetmesi çok ürkütücü olabilir onun adına. şehirde binbir türlü insan var ve herkes iyi niyetli değil. kibar bir şekilde derdini anlatmış. anlayışla karşılamak gerek.

  • kalitesi giderek düşen fast food zinciri.

    öğrencilik yıllarımda part-time olarak yaklaşık 2 yıl boyunca bünyesinde yer aldım bu zincirin. o zamanlar daha farklıydı falan diyeceğimi sanmayın hemen. o zamanda kalite tavan yapmıyordu ama günümüze oranla daha idare edilebilir bir seviyedeydi. neyse değinmek istediğim konu o değil zaten. lezzeti, kalitesi, servis hızı, cartı curtu hepsi tartışılır. yazılan pek çok entryede hak veriyorum ama hak veremediğim ya da nasıl desem canımı sıkan asıl konu çalışanlarına hak etmedikleri laflar denilmesi. hemen " sen orada çalışmışsın tabi laf dedirtmiceksin" triplerine de girmeyin. işi yavaş yapan yok mu ? e tabiki var. ha senin istediğini bir değilde ikinci hatta üçüncüde anlayan yok mu? var tabiki. ama hepsi mi öyle ? sen genelleme yaparak gerizekalılar dersen ha bende orada bi dur arkadaşım bak o iş öyle değil derim sana. nasıl mı? dur anlatayım. restoranın açılış saatinden 2 saat önce gelirsin oraya. o yediğin hamburgerinin içindeki her şey hazır gelmiyor. hepsini açılış ekibi hazırlıyor. o soğanlar öle halka halka mı çıkıyor sandın? otur bir çuval soğanı ayıkla, onları makinada öle halka olacak şekilde kesmeye çalış ondan sonra geç karşıma bi konuşalım. iki saat boyunca tüm o malzemeleri hazırlamak zorundalar. geçen haftanın o gününe göre belirlenir miktarlar. dokuz kap domates diyorsa, o dokuz kap yapılacak sekizle kalmaz. yetiştirmek zorundasın. yetiştirdin mi açılışı eyvallah. aslansın kaplansın. ama daha dur bitmedi iş. restoran açılıyor hacım iş daha yeni başlıyor. sabah pek yoğunluk olmaz ama öğlen oldu mu hah sıçmalık vakti geldi demektir. o yoğunluğu senin en kısa sürede atlatman beklenir. servis hızı denen bişey var. bu süre 2.5 dakikadır. ( pişme süresi olan ürünler hariç misal fish royal, bean burger ) tepenede dikildi mi müdür hah çok güzel. o yoğunluk, o koşturma, o baskı, ha bide kasada açlıktan beni yiyecek bi müşteri. buyrun cenaze namazına. hadi o yoğunluğuda başarıyla atlattın. vallahi aslansın kaplansın. sıra senin ödülünde. yemek vakti! yarım saat içinde yemeğini yer girersin içeri. ha bu yarım saat içinde eğer ki olurda bi yoğunluk gelirse hayal olur o yarım saat.15 dakikada girersin 10 dakikada da. ama daha dur yine bitmedi. akşam üstü yine bi yoğunluk gelir. ha bu yoğunluklarında bi saati bi zamanı vardır. rush denir buna içerde herkes rush geldi diye bağırır. o rush varya senin canına okur canına. yok açılış değilde kapanışsın diyelim. tüm o yoğunluğu çekersin akşam restoran kapanınca bide o restoranın tüm alet edevatının yıkanmasını çekersin. ha bide sevkiyat geliyorsa vallahi zil takıp oynarsın. niye mi? o sevkiyat gecenin ikisinde üçünde gelirse sen oradan sabahın altısında yedisinde çıkarsında ondan. kendinden ağır kolileri taşımak zorunda kalırsında ondan. ertesi gün tekrar işe gelirsin o yorgunluk ve uykusuzlukla. sonrada biri geçer karşına sırf siparişini anlamadı diye yada yemeğini istediği sürede getirmedi diye yada şirketin ona dayadığı sos prosedürünü sanki kendi koymuşta uyguluyor diye sana gerizekalı der.

    yaran mı varda bu kadar gocundun diyenleri duyar gibiyim. evet var. banada dediler gerizekalı. hatta daha ağır laflar kullandılar. ben öğretmenlik okudum. karşıma bi eğitimci geçipte sırf yemeğini çabucak alıp gidemedi diye ( ürünün pişeceği ve bekletilebileceği söylenmesine rağmen ) “ben bir eğitimciyim sen ise ancak burada çalışabilen bi gerizekalısın” dediğinde kanıma dokundu. orada çalışan insanların her biri einsteindır demiyorum ama insandır diyorum. orada 3 çocuklu ailesini geçindirmeye çalışanda var öğrencilikte ailesine yük olmamak için çalışanda. orada kısaca ekmek parasını çıkarmaya çalışan insanlar var. onlara gerizekalı,embesil diyen sen insan mısın diyorum bende.

  • en ufak mevzuda arabadan silah-bıçak-sopa (duruma göre) ile inenlere denk gelse topuklayacak olan ama sürücünün bayan olduğunu görünce artislik yapma gereği duyan motorcunun videosudur.

  • şu an için öne çıkan yeni teknik direktör adayları şöyle:

    mikel arteta: arsene wenger sonrası hoca arayışının son ana kadar favorisi olan arteta, arsenal yönetiminin cesaretli davranamayıp daha tecrübeli bir isme yönelmesinin kurbanı olmuştu. o günden beri pep'in altındaki stajyerliğine devam etti ve büyük ihtimal arsenal yönetiminin kapısını çalacağı ilk isim olacak. guardiola'nın şampiyonlar ligi'ni kazanması halinde city'i bırakacağı dedikoduları, arteta'nın tercihini de yakından etkileyecek. arsenal görevini şu an kabul etmeyip, yazın guardiola'nın kararını beklemek istemesi olası. her ne kadar başta pep olmak üzere geleceğinin parlak olduğu söylense de, kendisi hala bir kapalı kutu.

    freddie ljungberg: arteta gibi geleceği parlak bir başka kapalı kutu. ljungberg'in şansı, beklentinin tamamen sıfırlandığı bir takım devralmış olması ve önümüzdeki altı ayda kendini kanıtlama fırsatının olması. ljungber, u23 takımının hocalığını yaptığı için genç oyuncuların tamamını çok iyi tanıyor ve elindeki malzemeden iyi verim alma olasığı yüksek. man utd'ın, solskjaer tecrübesinin çok iyi sonuç vermemiş olması, arsenal yönetiminin benzer bir yola girme konusunda tereddüt etmesine yol açacak ve yönetim, daha tecrübeli bir hocayla anlaşılması halinde freddie'yi yardımcı olarak takımda tutmayı tercih edecektir.

    erik ten hag, julian nagelsmann, mauricio pochettino: bu üç ismi aynı kategoriye koyabiliriz çünkü her üçü de arsenal'in isteyeceği ancak elde edemeyeceği isimler olarak göze çarpıyorlar. bayern münih, real madrid, man utd gibi takımların hoca arayışında olacağı bir dönemde, avrupa'nın en gözde hocalarının arsenal'i tercih etmesi biraz zor gözüküyor.

    nuno espírito santo: arsenal'in hoca adaylarının içerisindeki sürpriz isim wolves hocası santo. raul sanllehi ve jorge mendes arasındaki yakın ilişki nedeniyle, arsenal'in bu ismi hemen yarın takımın başına getirebilme opsiyonu var. her ne kadar wolves'un başında çok başarılı bir çizgisi olsa da, taraftarın kendi ilişki ağı içerisinde tercihler yapma ısrarından rahatsız olmaya başlaması nedeniyle, raul sanllehi için çok riskli bir tercih olur. santo, aynı emery gibi "orta sıraların hocası" damgasını yiyecek ve en ufak bir formsuzlukta baskı altına girecektir.

    brendan rodgers: eğer arsenal'in başında hala ivan gazidis olsaydı belki rodgers favori aday olabilirdi. ancak, raul sanllehi kişisel olarak anlaşabileceği hocalara yönelecek gibi duruyor. rodgers'ın iyi bir hoca olup olmadığı hala tartışılıyor ancak sırf ortaya nasıl bir takım çıkacağını merak ettiğim için kendisine şans verilmesini isterdim.

    massimiliano allegri: arsenal yönetimi ile anlaşması imkansız gibi gözüküyor. zaten arsenal'i reddettiği ve daha büyük projelerden birisini istediği yazıldı italyan basınında.

    marcelino garcia toral: valencia'nın eski hocasından ağzı yanan arsenal'in yine aynı yola girmesi biraz zor gözüküyor. aynı santo gibi, marcelino da çok hızlı bir şekilde baskı altına girebilir.

    marco rose: gladbach'ın yetenekli hocası riskli olarak görülecek tercihlerden birisi.

    rafael benitez, carlo ancelotti: eğer arsenal yönetimi illa ki tecrübeli bir isim getirmek isterse şansı yükselecek hocalar. her ikisinin de arsenal'in aradığı isimler olduğunu sanmıyorum.