ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
boğaziçi caz korosu'nun ntv'ye attığı gol
-
güzel bir sabaha başlangıç olmuştur...
böylesi müstehcen bir türkü zaten yeterince yüz kızartmıştır eminim, ama sonunda o kırmızılık mora nasıl döndü görmek isterdim...
edit: bu kadar kırmızı elbiseli kadın olması da zaten ayrı bir gol...
ekşi sözlük'te başlık açmanın paralı olması
rüştü'nün yediği her golden sonra ofsayt umudu
-
tam olarak şu şekilde gerçekleşir;
0/
/|
/\
fiş toplamak
-
fiş toplarken dikkat edilmesi gereken bir takım hususlar da yok değil. mesela emekli değilseniz temizlik malzemesi fişlerini kullanamıyorsunuz ya da sinema bileti çalışan kesimin kullanabileceği bir fiş değil. bir takım yanlış anlaşılmalar olabiliyor. tamam sinema çok açık madem işin gücün var ne ararsın sinemada, haytalıkta mantığı mevcut. lakin temizlik malzemelerinde durum farklı " çalıştığın sürece nasıl olsa kirleneceksin şimdiden yıkanmana gerek yok ilerde emekli olunca yıkanır temiz pak evinde oturursun" şeklinde bir anlayış akla gelebilir ama bu doğru değil. burada amaç türk halkı arasında artık unutulmaya yüz tutmuş milli bir değerimiz olan "paylaşma" geleneğini yine gündeme getirmek. şahsen ben sinema biletlerimi ve temizlik malzemesi fişlerimi toplumdaki emekli kesim için biriktiriyorum. vergi iadesinin verilmesine yakın bunları emeklilere dağıtıyor kendimi zekat vermiş bir mümin gibi huzurlu hissediyorum.
tema'nın cengiz holding'in bağışını iade etmesi
-
doğru ise ülkede son zamanlarda gördüğüm en dik ve onurlu duruş.
tıpkı bir çınar gibi..
evlenmelik erkek mesleği
-
bizim şirkette iki temizlik işçisi var (ahmet ve murat diyelim). çok temiz, dürüst, çalışkan arkadaşlar.
ahmet üç kuruş daha rızıklanmak için öğlen arasında yakındaki başka bir şirketi temizlemeye gidiyor. ahmet bir gün bir neden dolayı oraya gidememiş ve murat'a "sen git, ben bugün gidemeyeceğim" demiş. murat da kabul etmiş.
şirkettekiler murat'ın yaptığı temizliği daha çok beğenmiş ve "bundan sonra ahmet gelmesin, hep sen gel" demişler. murat da ahmet'e "kardeş bana böyle böyle dediler, ben kabul etmedim. ne hata yaptıysan git düzelt, rızkından olma" demiş. ahmet ertesi gün öğlen arasında o şirkete tekrar gitmiş ama şirkettekiler "sen gelme murat gelsin" demişler. ahmet, murat'a bunu söylemiş, murat da "kardeş sadece senin rızan olursa giderim, aksi takdirde ekmediğinden olmanı istemem" demiş. ahmet de "tamam, ben razıyım" demiş.
evleneceğiniz erkekte meslek aramadan önce ahmet ve murat'taki gibi "adamlık" arayın. böyle adamlar gerekirse sırtında taş taşır yine de akşam çorbanızı kaynatır.
ek ve edit: dün entry'yi yazdıktan sonra murat'a bu konuyla ilgili "nasıl gidiyor?" diye sordum. laf açıldı. oradan aldığı paranın bir kısmını ahmet'e veriyormuş. helal alın teri önemli dostlar.
ve debe editi: mutlu topluma giden yol karılarınızı ve kızlarınızı sevmekten geçer. özellikle kız çocuklarınızı çok sevin ve mutlu olmaları için her şeyinizi vermeye hazır olun. ola ki ahmet ve murat gibi adamlarla evlenirler...
15 haziran 2016 rusya'nın zeytin dalı uzatması
nusr-et
-
demin vedat milor'un ziyaretine denk geldim..
nusret abimiz dedi ki "cumhuriyet tarihinin en iyi dönerini yapıyoruz..".
size bu özgüveni aşılayan, her hafta bi araba parası döken o tayfanın amk. yaşın daha 40 yok her boku siz en iyi yapıyonuz demi. he..
hiç yapılmadığı için gurur duyulan şeyler
-
hiç leopar desen kullanmamış olmak. ne sandın? elbette karınca incittim.
akılda biri varken başkasıyla beraber olmak
-
herkes kötü diyor, adice diyor, çirkin diyor tamam ama beynine nasıl söz geçirebileceğini söyleyemiyor kimse. aksi de mümkün olmuyor işte kimi zaman. misal benim kira borcum 3 olmuş, ev sahibim gitmiyor aklımdan, gitmiyor amk. ne yapayım lan ne yapayım ben, manitayı mı terk edeyim, ne edeyim. konuşurken herkeste laf bol tabi.
nihat hatipoğlu
metroda yaşanan dumur olayları
-
gün itibariyle şahit olduğum tatlı bir evlilik teklifi.
yanımdaki elemanın bir anda üzerindeki kazağı çıkararak, üstünde "x benimle evlenir misin?" yazılı tişörtü sevgilisine göstermesi, akabinde amerikan filmi havası yakalayan metro yolcularından alkışların kopması, klasik olduğu üzere elemanın diz çöküp yüzüğü kızın parmağına takması ve en güzeli de yolculardan bembeyaz saçlı yaşlı bir teyzenin "annenin-babanın haberi var mı kızım?" diye sorması.