hesabın var mı? giriş yap

  • bölgeye, kente göre değişen bir kavram.kimi 2 süper film olur, kimi süper olmasa da 3 film olur.bunları bir başlık altında toplamak anılarımıza zarar verir.ayrıca show tv starlarından emanuelle ayrı justine ayrı değil mi?neyse mevzumuz bu değil elbette.çok saçma çünki.
    uzatmadan mevzuyu anlatıyim.biz ortaokuldayken bizim şehirde de var idi bu sinemadan.hem de şehrin göbeğinde.uzaktan uzaktan afişleri keserdik anca.bazen türk filmleri olurdu hasan değil basan alır, kartal pendik gittik geldik, bu kutu başka kutu gibi yaratıcılık sınırlarını zorlayan film isimleri.biz çok tartıştık bi gün arkadaşla ve arkadaşa: 'olum kentin göbeği, girerken çıkarken bi tanıdık görür, rezil oluruz!' dedim.kerhanacı da nerden öğrendiyse: 'olm ergenlik bu, anlayışla karşılarlar, bunlar bizim ihtiyacımız!' gibi, felsefik bi kalıba sokmaa çalışıyor kendini.bi gün cesaretimizi toplayıp gittik.girdik içeriye, on kişi var yok.bi amca vardı en arkada, kasketli, bi elinde tesbih, bi eli zikinde, töbe töbe..bi zikine, bi yüzüne baktık, başımızla hafif selamladık hörmeten.neyse ortalara oturduk.eski bi salon, oturaklar tahtadan, döşemeler ahşap.içeride kesif bi koku..ilk film soft, biz ilk filmde fena olduki tuvalete kaçtık.ikinci ve üçüncü film şiddet içeren sahneler vardı.neye uğradığımızı şaşırdık tabi.salondan gıcırtılar ve kemer sesleri ve düğmeli kot pantolonlardan düğme sesleri yükselmeye başladı.biz de işe giriştik utana sıkıla.ulen daha ne olduğunu anlamadan önümüzdeki bir genç delükanlı bize döndü ve:' 31 mi çekiyonuz leeen!çekin çekin!' dedi.ve önüne dönüp, söylemini eyleme döktü.şaşırdık tabi.ama ilginç filmler oluyordu.anlatırsam büyüsü kaçar mı,kaçmaz.bi tanesinde mesela, atv motorun üstünde samanlıkta..zihinlerimiz açıldı tabi..vay be ne düşünceler, fantaziler, dedik.neyse ne.bir rivayete göre bizim havasını teneffüs ettiğimiz salonda garip bi olay vuku bulmuş.arkadaşlar gitmişler bigün, birisini arkaya oturtmuşlar.gerekçesi ise: 'birader sen çok attırıyon, üstümüze başımıza gelmesin!'.çocuk kabul etmiş arkaya oturmuş.ama arkada başka şeyler olmuş tabi..çok amiyane oluyor farkındayım.ama mühim mesele.uzadı da.toparlarsak, arkaya oturtulan arkadaş, yani tanımlamamıza tıpatıp uyuyor, arkadaş olmanın, arkada olmanın hakkını, öndeki arkadaşının kafasına bir güzel vangogh sarısı, sarı mercedesi, ne bileyim balkız..değişiyor işler işte.ama yakın tarihte önemli bir şeysi var bu sinemaların.

  • uzun zamandır içinde bulunduğum insanlardır.
    haftasonları starbucks'a giderim. bir kahve alırım. boş masalardan birine oturup dizüstü bilgisayarımı çıkarır otururum. bilgisayar yoksa da elimde telefon olur.
    twitter'da timeline'ı 10'larca kez yenilemekten başka birşey yapılmıyor o telefonla. bazen de sözlüğe bakıyorum okunacak birşeyler var mı diye.
    kulaklığım genellikle takılı oluyor. parça listemde ne varsa onlar çalıyor bir taraftan.
    kahvem bitince de kalkıp gidiyorum.
    evden çıkıp cafede tek başına oturmak biraz mantıksız gelebilir ama "tedbil-i mekanda ferahlık vardır" demişler. ben de öyle yapıyorum. bir parça daha iyi oluyor sanki.

  • ne zaman göz önünde bir yerde olsa sözlük çöküyor. geçen konferansa geldi okula o zaman da yavaşladı. televizyona çıkıyor sözlük kepenk indiriyor. evinde bir dinamoyla sözlüğü ayakta tuttuğunu düşünüyorum. fare gibi giriyor tekerleğin içine, koşuyor sanki.

  • bu adamın gönderilmesinde (gitmesinde) payı olan herkese bir sözüm var. sizin ben amınıza koyim.

  • --- spoiler ---
    değişemeyen ve dönüşemeyen bir muhalefet iktidarı da değiştiremez. ülkeye demokrasiyi getirebilmek için önce kendimizi değiştirmeliyiz.
    --- spoiler ---

    işte budur başkanım. işte budur be!

    t: sonuna kadar haklı olan açıklamalardır.

    her zaman arkandayız chp seçmenleri olarak…

  • ne evlatlar var amk diye içlendiren bi soru. biz daha hala "anne iki liran var mı bozuk minibüse bincem" diye para istiyoruz.