hesabın var mı? giriş yap

  • babam devlet memuruydu. ayın 15'nde maaş yattığı zaman ne yapar ne eder izin alır beni de yanına çağırırdı, okul olmadığı saatlerde. daha sonra beraber sırasıyla; su, elektrik ve telefon faturaları yatırırdık. ki şu an faturaları düzgün yatırma alışkanlığım buradan gelir. neyse.

    işin en güzel ve saçma olan kısmına gelirsek; her şeyi bitirdikten sonra mutlaka bana iskender ısmarlardı o maaş gününde. ama şöyle bir şey vardı. ben yerdim o karşımda her zaman ben aç değilim sen ye derdi, beni izlerdi. nereden bilebilirdim ki o zaman ki çocuk aklımla paranın yetmediğini, kendini boğazından kesmekten imtina etmediğini. ah be babam. özlüyorüm o günleri.

    yıllar yıllar geçti şimdi paramızı kazanıyoruz çok şükür. allah babamızı başımızdan eksik etmesin de geçmişte yiyemediği her şeyin acısını çıkarıyor şu an babam. baba çikolata alıyorum bana da al, baba muz alıyorum bana da al, baba magnolia alıyorum; ismi ilginçmiş bana da al. sen başımızda ol her şeyi önüne sererim babam. vefat etmiş babalara allah rahmet eylesin. babaları sevin, sarılın.

  • sevmediğim kişiliktir. gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, gücü olanın yanında, gücü ve karizması olmayanın karşısında bile olma tenezzülünde bulunmayacak kişidir. bir programını izlemiştim, bedenen özürlü fakat zihnen çok pratik bir insanı konuk etmişti. ismini hatırlamıyorum ama adam bir buluş yapmıştı. icat sahibiydi. adamı küçümser bakışlarını, aman bitse de gitsek hallerini, senle ne diye muhattap oluyorsam tavırlarını ismini duydukça hatırlıyorum.

    ama bu aynı insanı acun ılıcalı'nın karşısında, yahut karizması olan kadın veya erkek kişilerin karşısında ezilip büzülürken, onları gereksiz övgülere boğarken görüyoruz. sevmiyorum kendisi gibi burnu yüksek, içten pazarlıklı kişileri. para ve güç herşey demek değildir.

  • 1993-94 eğitim öğretim döneminde ilkokula başlamıştım babam hergün 500 lira verirdi. simit ise 1000 liraydı. hacı abi diye bir adam vardı simit satardı ilk teneffüs okulumuz çok küçük kantini olmayan bir okul olduğu için sadece simit alabilirdik. hacı abi ilk zamanlar bana yarım simit verirdi. sonraları ise vermemiş, geri kalan yarısını satamıyorum kimse senden başka yarım simit almıyor demişti. bende bana göre fazla harçlık alan arkadaşlarımla ortak simit alır arkadaşa aldığım simitten yarısını verirdim. benim sayemde bir buçuk simit yiyen çok arkadaşım oldu. ikinci dönem 500 lira tedavülden kalkınca çok sevinmiştim. çünkü babam artık bana 1000 lira veriyordu. ama simit 2500 lira olmuştu. enflasyonu daha 7 yaşında tatmışım. şimdi ne zaman simitçi görsem fazla fazla alır etrafımdaki çocuklara veririm. belki ceplerinde sadece yarım simit parası vardır diye.

    edit; imla.

  • liyakata, yeterliliğe göre değil il, ilçe başkanlarıyla akrabalık derecesine göre işe alır, beline bekçi diye silah takarsanız bu hadiseler elbette şaşırtmayacaktır.

  • elinde bıçakla kalabalığa doğru yardıran genç içeren görüntüler.

    mermiden hızlı koşamamış ve muhtemelen demirden zannettiği, etten kemikten bedeni delinmiş.

    demek ki neymiş; karşında devlet ve görevlileri varsa, çakallığın alemi yokmuş. artizlik mermiden korumazmış. "nasılsa silah kullanamaz" diye, molotof atıp yaktığınız, bıçakla satırla kestiğiniz kolluk güçleri artık silah kullanıyormuş.

  • bi keresinde,3-4 yaslarindayken,mutfaga girmistim ve omrumde ilk defa kadayıfla karsılasmıstım:annem kadayıf yapmıstı ve ben de kadayıfı babam zannettim cunku babam kıllı bir insandı ve annemin babamı öldürdügünü sonrada yemek yaptıgını dusunmustum,babamın pistikten sonra kıllarının o hale geldigini zannedip babam eve gelene kadar mutfakta oturup aglamıstım,annemin cok kızdıgını hatırlıyorum.

  • şurada görülebilecek olan bir karadeniz somonuna ait açıklama. adam çamur haline gelmiş lağım suyu gibi bir birikintinin önünde durmuş "eski halinden çok daha güzel oldu. eskiden çok atıl durumdaydı. allah devletimizden razı olsun." diye açıklama yapıyor hahah. karadenizi müsilaj kaplasa demek ki "oh oh çohiyi oldu allah devletümüzden razı olsun" deyip içinde yüzecek. bu halkın başına ne gelse az gerçekten ya. ben asla yeterince belamızı bulduğumuzu düşünmüyorum.

  • türk tabipleri birliğinin bugün yaptığı basın duyurusunun başlığıdır.

    biz de. biz yani, berkinin, burakcanın, ali ismailin, ethemin, mehmetin aileleri. gezide yaralanan, hakarete uğrayan, taciz edilen herkes.

    başbakan erdoğan’ın duygu durumundan

    endişe duyuyoruz!

    “gezi olaylarını faiz lobisi çıkardı.”

    “dolmabahçe camii’nde içki içtiler.”

    “benim başörtülü bacılarıma saldırdılar.”

    başbakan recep tayyip erdoğan’ın gezi direnişi’nden bu yana kullandığı ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dili hekimler olarak kaygıyla izliyoruz.

    dün gaziantep mitingi’nde berkin elvan’la ilgili söylediklerini dinlediğimizde ise dehşete kapıldık.

    normal/de hiç kimse çocuklarını kaybetmiş iki aileyi karşı karşıya getirmeye çalışmaz.

    normal/de hiç kimse ekmek almaya giderken polis tarafından başından vurulan, 269 gün ölümle pençeleştikten sonra hayatını kaybeden 15 yaşındaki bir çocuğu terörist ilan etmez.

    normal/de hiç kimse oyun çağında öldürülen bir çocuğun mezarına konan oyuncak misketleri “demir bilye” olarak çarpıtmaz.

    normal/de hiç kimse daha iki gün önce evlâdını toprağa vermiş bir anneyi miting meydanında yuhalatmaz.

    bizler hekimiz.

    insanın bin bir ruh halini, bin bir duygu durumunu biliriz.

    başbakan erdoğan’ın duygu durumundan endişe duyuyoruz.

    fevkâlâde endişe duyuyoruz.

    kendisi, çevresi, ülkemiz adına endişe duyuyoruz.

    endişemizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.

    türk tabipleri birliği

    merkez konseyi

    http://www.ttb.org.tr/…/haberler/basbakan-4447.html