hesabın var mı? giriş yap

  • sonunda izleme imkanı bulduğumuz terry gilliam filmi. yer yer sahne arası kopuklukların sürekli masalsılığa bağlanması seyirciyi biraz sıksa da masalsı yönü kuvvetli, anlatacağı bir derdi olan güzel bir yapımdı. filmi iki kısma bölmek gerekirse ilk yarı daha iyi diyebiliriz. toby nin yıllar öncesine geri döndüğü sahneler ve anıları içindeki yolculuğu epey keyifliydi. adam driver gerçekten rolünün hakkını vermiş. olga da patranun karısı rolü için iyi seçilmiş.

    olay örgüsü ikinci yarı yavanlaşıp rüyalara saplanmasa film çok daha iyi olabilirdi. yönetmenin hayranı olan izleyiciler için keyif verici bir film.

  • (bkz: make way for tomorrow) 1937 yapımı leo mccarey klasiği. borçları nedeniyle banka tarafından evlerine el konulması neticesinde ayrı düşen yaşlı bir çiftin, yeniden bir araya gelme yollarını aramasını aktarır. konunun evrenselliği nedeniyle çeşitli coğrafyalardan yönetmenleri etkilemiştir. herkese her zaman tanıdık gelebilir. son yarım saati duygusal insanları bayıltabilir.

    (bkz: ballada o soldate) ikinci dünya savaşı'nda, gösterdiği cesaretin karşılığı olarak ailesini ziyaret etmek isteyen bir askerin, kısa izin süresince annesine ulaşmaya çalışmasını anlatan 1959 yapımı sovyet filmi. bu bakımdan yol filmi olarak bile sayılabilir. haliyle eğlenceli yanları vardır. ancak körüklü bir dramadır. tren istasyonunda askerin kepini takıp şirinlik yapan zhanna prokhorenko'nun o hâlleri ise hâlâ aklımdan çıkmamıştır.

    (bkz: ko to tamo peva) 1980 yapımı harika bir yugoslav filmi. kara mizah nasıl yapılmalı sorusunun iyi cevaplarından biri aynı zamanda. tıpkı balkanlar gibi bir yanıyla komedi (komedi olması için filmdeki otobüs yetiyor), bir yanı savaş, diğer yanı trajedi. çamurlu yollarda giden döküntü bir otobüs ve içindeki birbiriyle alakasız yolcular, onların her birinin alakasız sorunları, inatlaşmaları, absürt absürt olaylar, çingene müzikleri, savaşın bazı bambaşka yüzleri ilgi çekici geliyorsa, bu film ilginizi çeker.

    (bkz: le plaisir) 1952 yapımı, max ophüls imzalı, ortak teması zevk olan üç farklı hikayeden oluşan bir film. zevkin etrafı saflık, aşk ve ölümle çevrilidir. stanley kubrick ve jean-luc godard'ın da favori filmlerinden biri.

    (bkz: yoidore tenshi) bir kurosawa filmi ne kadar kıyıda köşede kalmıştır emin değilim. gerçek anlamda bataklığın yanıbaşında mesleğini icra eden alkolik bir doktor ile suç bataklığına saplanmış bir çete üyesinin yollarının kesişmesini anlatır. doktor alkolik ve huysuz, hastası da bir çete üyesi ve en az onun kadar huysuz olmasına rağmen, birbirlerine kimseye güvenmedikleri kadar güveneceklerdir. bu arada savaş sonrası japonya'sına dair izleri takip etmek de mümkün olacaktır.

    (bkz: az ötödik pecset) yine savaş yılları. bu sefer adres macaristan. dört arkadaş, arkadaşlarının restoranında içip sohbet ederlerken, bir yabancı aralarına dahil olur. gündelik konuşmalarını tüketip sohbetin sonlarına yaklaştıkları sırada, içlerinden biri ortamdakilere bir soru yöneltir. sonrasında filmi izleyenler de dahil olmak üzere herkesin iç hesaplaşması başlar. bana göre gerçek bir başyapıttır.

  • yilmaz ozdil'den biraz bilmeceli bulmacali yazi yazma dersi almaliydi. oyle direkt yazilmaz soyle yazacaksin:

    onu sattilar...
    bunu sattilar...
    sunu da sattilar...
    bunlari da sattilar...
    onlari da sattilar dogru...

    ... (sayfa boyu satilanlar tek tek bu sekilde listeleniyor) ....

    geriye satmadiklari ne kaldi?

    * * *

    merak etmeyin onu da satarlar bunlar!

  • bugün iltifat ettiğim bir kadının bana söylediği söz. normalde zaten çok iddialı birisi değilim ama bir insana direkt böyle denmez ki. üzüldüm ulan , gerçekten bir an çok kötü hissettim.

    edit : askıntı olmadım asla. cok kibarca çıkma teklifi ettiğim kadinin tepkisi bu oldu. senden etkileniyorum vs cinsinden şeyler demiştim sanırım. bir anda zaten cok şaşkına uğradım. ozguveni yerle bir ediyor böyle tepkiler. normalde umursamaz birisiyim ama insan tipsiz , asiri çirkin hissediyor.

    uzun zaman sonrasında gelen edit : arkadaşlar başlık arada hortluyor bi şeyler eklemek isterim. olay gerçek. troll ya da cool story diyen komplo teorisyenleri oluyor. inanmayanlar için keşke ekran görüntüsü alsaydım . bu sözler sarf edildi maalesef . daha öncesinde de degistirmemin mümkün olmadığı fiziksel bir kusurumdan dolayi bu şekilde incitici yorumlara maruz kalmıştım. profilimde biraz gezinirseniz insanlardaki sahtelikten bıkmış, biraz realist biraz da sert fikirlere sahip bir insan olduğumu göreceksiniz. ben insanlara bir günde küsmedim.

    çıkma teklifi kısmına takılanlar olmuş. olayı yaşadığım gün epey üzgündüm. kafam epey dağınıktı. bi şeyler içme teklifi demek istedim yani. yazmaz olaydım çıkma teklifi mi kaldı diyip duruyorsunuz :)