hesabın var mı? giriş yap

  • zara markasının türkiye de ürettiği bir pantolonu aynı tarihte bir çok avrupa ülkesinde sattığından daha pahalıya satarak ülkemiz vatandaşlarını kazıklamasıdır. onca lojistik maliyete rağmen sadece bu ürünü değil bakabildiğim tüm ürünlerin fiyatları, diğer avrupa ülkelerinden hemen hemen %70 e kadar daha pahalı olabilmekte . pantolon aynı pantolon, kumaş ve dikiş bire bir aynı, üretim yeri türkiye yorumu size bırakıyor, bu fiyatlardan alışveriş yapan herkesi sevgiyle kucaklıyorum.

    türkiye 229.95 tl

    united kingdom 16 gbp (güncel kurla 159 tl)

    bulgaria 30 leva ( güncel kurla 137 tl)

    not:bu durumun vergiden kaynaklandığını düşünenler için kutukcu çok güzel açıklamış.

    not 2: fiyatlar aynı tarihte ve bütün ülkelerde birinci indirim döneminde alınmıştır.

    not 3:ülkemizdeki kira ve çalışanlara ödenen ücretler gibi giderlerin diğer avrupa kıtası ülkelerinden çok daha düşük olduğunu ve aslında firmanın ürünü diğer ülkelerden çok çok daha ucuz fiyatlara satabilmesi durumunda aynı karı elde edebileceğini de unutmamak gerek.

  • bir emre belezoğlu beyenatı.

    emre, trt'de yayınlanan bir dini programda inançlı olmanın faziletlerini anlatıyor:

    --- spoiler ---

    “mallorca maçı öncesi odada dört oyuncuyuz. isimlerini söylemeyim. o gün maçtan önce odada bulunan diğer abilerle birlikte dua ettik. namaz tesbih işte… o gün maçı 4 golle biz kazandık. golleri de odanın içindeki 4 kişi attı. o zaman duanın önemini bir kere daha anladık. allah’a hamd olsun”

    --- spoiler ---

    nasıl bir kafa anlayamadım doğrusu,
    maç sanki seyirci ve basına kapalı oynanmış gibi..

    neyse, memleket yangın yeri.. bu da böyle bir saçmalık işte

    ilgili haber
    aramaya inanmak

    edit: link ölmüş, düzelttim.

  • beyaz show devam ediyor olsaydı hepsini aynı tişörtlerle bu hafta konuk olarak görürdük.

  • kendi halindelikleri.

    hayır "kendi halindelik" olarak adlandırılan şey her türlü cezbediyor ruhumu ama bir kadının, kendi halindeliği her zaman daha çekici görünüyor.

    ne bileyim taciz edesim geliyor o halini durmaksızın. misal bir otobüs durağında "na na na na" diye melodi mırıldanan bir kadına ıslığımla eşlik ediyorum, gülüyor.

    bir rock barda bütün gece boyunca içki servisi yapmaktan canı çıkmış ama kendi halinde olan şu sarı saçlı garsona "bira isteyeceğim ama çok yorgun görünüyorsun bu akşam, kendim alayım mı?" diye soruyorum, gülüyor.

    ne bileyim istiklal caddesi'nde şu şeytana ortaklık edenin adıyla anılan kitap kafede kasiyer kızdan kitap alırken kolunun iç tarafındaki yara izine istinaden "kolun iyi mi" diye soruyorum "bugün belki de 200 kişi geçti buradan ama soran olmamıştı, sağolun" diyor, gülüyor.

    sadece kadınlara değil hee... yaz sıcağında mesela eve dönerken sıcak sıcak pide almak için "bilmemne taş fırın" adlı fırına giriyorum, sıcaktan bayılmış fırıncılara "bu civardaki en hızlı ve lezzetli pideleri siz yapıyormuşsunuz" diyorum, gülüyor.

    sipariş verdiğim kendi halinde-emekliliğini kovaladığına bahse varım- olan kır saçlı garsona "geçen yarım saat gelmedi ama önümüzdeki yarım saatten çok ümitliyim" diyorum, gülüyor "önümüzdeki yarım saat için iddialıyım" diyor.

    kendi halindelik güzel şey velhasılı. ama en çok da bir kadındaysa ve siz ona aşık olmak üzereyken, o bütün kendi halindeliğini kuşanmışsa, kendine hayat karşısında rol kesmeye gerek duymamışsa.

    gereksiz mi uzattım ne? kendi halimdeyim olum işte, idare edin.

  • hemen yukarıda bir mal değneği var, ciddiye almayınız. gerçek istatistikler şöyle:

    1. her sene 20.000 kişi kanser olup 15.000'i ilk yılda ölmüyor sayın cahil ve bok atıcı. kanser olan kişi sayısı yılda 100.000. daha ilk cümlende yalan söylediğin ve araştırmadan salladığın belli

    2. sayın bok atıcı ve cahil, bak bakayım şu sunumun 36. sayfasına. ne diyor? her on senede bir kanserden sağkalım oranları düzenli olarak artıyor. yani, kanser tedavi edilebilir bir hastalık ve başarı oranımız hızla yükseliyor. tamam mı salak herif? : http://www.turkcancer.org/…ve-davranis-mart2014.pdf

    3. çocuk onkolojisinde kemoterapinin başarı oranı % 85'lerde. oku duyarsız ve cahil herif: http://www.medikalakademi.com.tr/…mi-mehmet-kantar/

    niye ben bu adama gerizekalı, duyarsız ve cahil diyorum? çünkü:

    1. duyarsız, çünkü bir sürü kanser hastasının okuduğu bir başlığa geip desteksiz ve dayanaksız şeyler yazabiliyor. ailesinde kanser hastası olup da bu gerizekalıya inanabilecek kadar zor durumda olan o kadar insan var ki. herkese acil şifalar dilerim, hasta yakınlarına da dayanma gücü. merak etmeyin, modern tıp bu gerizekalıların iddia ettiği kadar başarısız vs değil, inanın ve mücadele edin

    2. cahil, çünkü taaaaa binlerce yıldır insan evrimiyle beraber gelişen bir hastalıklar kümesi hakkında (kanser) şöyle bir cümle kurabiliyor: "siz ve sizin gibi sivrisinek kafalilar doktor olsaydi bu kanser illetine bu kadar yildir coktan cozum bulunmustu." allah bilir, okudğu iki facebook postuyla gelmiş buraya doktorlara bok atıyor. cahil çomar seni, yıkıl!

    3. gerizekalı, e çünkü gerizekalı.

    hiç bundan sonra güzellikle söz anlatmak yok, adam olan şu yukarıdaki bir sürü doğru bilgi dolu şeyi okuyunca zaten akıllanır. hala buraya gelip desteksiz bok atanlar gerizekalıdır

    bu tür yalanlara karşı tıklayınız : yalansavar http://yalansavar.org/

  • ilay (4 yaşında)...

    ilay: anne çişim geldi.
    romica: git yap kendi kendine, aaa büyüdün artık.
    ilay: ya yaparım da, tuvalette nikroplar var! sen yaptırt o yüzden.
    romica: tamam ben yaptırırım ama onun adı nikrop değil, mikrop.
    ilay: ben de öyle dedim, tuvalette nikroplar var.
    romica: tuvalette mikroplar var, miiiiiiiii, tekrar et miiiii...
    ilay: miiiiiiiiii...
    romica: mikrop
    ilay: mikrop
    romica: afferin, gel elini yıkayalım, neden tuvalletten sonra elimizi yıkarız?
    ilay: pis olmasın diye.
    romica: evet, neden pis olur peki?
    ilay: çünkü tuvalette * nik...
    romica: çünkü tuvalette ne var?
    ilay: off, bok var!!!
    romica:!!%*?!!

  • sevgili erkek okuyucu,

    sevgilisi olsun, yakın arkadaşı olsun, aileden biri, iş arkadaşı ya da herhangi biri olsun çevresindeki erkeklerin hal ve tavırlarına dikkat eden bir kadın olarak nacizhane bazı fikirlerimi paylaşmak istedim... ister saçma bulur hemen okumayı bırakırsın, ister anlamlı bulur hayatına uygularsın orası sana kalmış... hepsini uygulamasan bile kafana yatanları bile uygulasan emin ol kadınların gözünde pirim yapacağın kesin... fazla uzatmayım özetle benim gözümde bir erkekte şık duran davranışları sıralamaya başlayım.

    1 - kapılardan geçerken yol vermek: çok standart, genel bir görüştür esasında bu... emin olun yanınızdaki her kim olursa olsun, yaşı kaç olursa olsun ve aranızdaki ilişki tipi ne olursa olsun ( sevgili, arkadaş, aile..) bu davranış her zaman yanınızdaki dişi üzerinde etki yaratır ve size puan kazandırır. eğer geçtiğiniz kapı kapalı ise bu kapıyı açmanız gerçekten de bir kadın için herşeyden de öte gerçekten müteşekkirlik uyandıracak bir tavırdır da aynı zamanda... bazen kapılar çok ağır olabiliyor ve gücünüz yetemeyebiliyor o nedenle kapıyı açarak size dostça bir yardım elinin uzanması gerçekten de çok şık bir davranış... tabi bunun karşılığında karşınızdaki kadının da size teşekkür etmesi de bir kadın için şık bir davranıştır.

    2- araba kapısı açmak: bu biraz farklı. bu her kadına yapılmaması gereken bir davranıştır bence. bu sadece sizin için özel olan bir kadına yapılmalı; sevgiliniz veya anneniz gibi. aslında bunun herzaman yapılması da gerekmiyor ama örneğin özel bir gece dışarı çıkıyorsanız, özel bir yemeğe gidiyorsanız, bir düğüne gidiyorsanız ya da o gün sevgiliniz çok özenerek giyinmiş ve çok şıksa, arabaya binerken önce kadına kapıyı açmak ve dinmesine yardımcı olduktan sonra kapısını kapatmak her zaman çok şık bir davranıştır. hoşluk verir, sevgiliyi daha bir çok sevdirir..

    3- dik merdivenlerden inerken veya yüksek bir yerden inmesi gerektiğinde elinden tutmak: bunun için illa bir kadının sevgiliniz olmasına gerek yok... bunu tamamen iyi niyetle ve yardım amaçlı yaptığınız sürece karşınızdaki kadını tanımasanız bile, karşınızda rahatsızlık uyandırmazsınız, bilakis çok şık duran bir hareket olur. bazen merdivenler çok dik oluyor ve özellikle topuklu ayakkabınız varsa inmeniz çok zorlaşıyor ama sizn elinizi tutarak destek veren biri olduğu taktirde inişiniz daha kolaylaşıyor ve düşme riskiniz de azalıyor. tabi burana elini tutmaktan kastım el ele yürümek değil son bir kaç basamak bile olsa önden inip avuç içinizi açmanız ve kadının elini sizin elinizin üzerine koyarak destek alması..

    4- restaurantta masaya otururken veya kalkarken sandalyesini tutmak: bu da özellikle şık bir akşam yemeğine gittiyseniz çok şık duran bir davranıştır. elbette garsonlar da bunu yaparlar ama sizin kendi kadınınızın sandalyesini tutmanız ve onu rahat ettirmek istediğinizi ona göstermeniz bir kadin için önemlidir.. özellikle düğün dernek gibi cicili bicili kıyafetler ve yüksek topuklularla sizin o sandalyeyi itmeniz ve çekmeniz hem çok zor oluyor hem de sizinle ilgilenen ve size kendinizi iyi hissettiren biriyle birlikte olduğunuzu hissetmek gerçekten insanı daha da fazla karşısındakine aşık ediyor..

    5- montunu tutmak: bu da her zaman olmasına pek ihtiyaç olmayan bir durum olsa da ara ara kadınınızın montonu/mantosunu/ceketini tutmanız ve giydikten sonra hafifçe sarılıp öpmeniz çok çok çok şık!!!

    6- yemeğe aynı anda başlamak: yemek siparişleri genellikle masaya aynı anda gelir ama bazen arada 1-2 dakika da olsa bir zamanlama farkı olduğu zaman eğer yemeğiniz önden gelmişse ve cok açsanız yine de mümkünse sabredin derim. henuz kadının yemeği gelmeden sizin yemeğinize başlamanız hiç hoş durmuyor gerçekten. aslında bu genel geçer bir kural... yanınızda sevgiliniz, arkadaşınız (kadın,erkek fark etmez) her kim olursa olsun bu dikkat edilmesi gereken bir davranıştır.

    7- kadeh vurmak: içtiğiniz bir bira da olsa 500 liralık bir şarap da olsa ilk yudumdan önce göz göze gelerek kadeh vurmak önemlidir...

    8- çiçek almak: belki de en önemlilerinden biri... en azından benim için çok ama çom önemlidir!!! her kadın sevmez çiçek bu da bir gerçek ama kadınların %80 i için çiçek önemlidir... değerlidir... her daim prim yaptırır!!! utanmayın çiçek erkeğin elinde çirkin duran bir obje değildir... yolda elinde çiçekle yürüyen bir erkek bile etraftaki kadınların gözünde şıktır!! ha şunu da söyleyim kadın da çiçek alır... erkeğine çiçek verir... ama bu hayat boyu 1 kere olabilecek bir duygu yoğunluğuyla yapılabilecek kadar ender bir olaydır çoğu zaman... yani eğer bir kadın size çiçek almışsa ne şaşırın, ne utanın sadece o kadını sevin arkadaşlar!!

    9- baska kadinlari kesmemek: simdi, sevgili erkek okuyucu, umarim biliyorsundur ki biz kadinlar sizin yaptiginiz bir cok davranisi genellikle fark ediyoruz, kimisinde olay cikartsakta kimisini gormezden geliyoruz ya da anlamamisliktan geliyoruz ama emin olun siz etraftaki bir kadina caktirmadan da bakmaya calissaniz biz bunu fark ediyoruz. karsiliginda aldiginiz tekpilerimiz sadece tolerans seviyelerimizle alakali oluyor genellikle.... ve biliyoruz ki tum erkekler etraflarindaki kadinlara bakarlar! kimse kimseyi kandirmasin :))) bunu bu kadar emin soyleyebiliyorum cunku tum kadinlar da ayni sekilde etraflarindaki erkeklere bakarlar ve flort de ederler... hatta kadinlar genel olarak yuzdeye vuruldugu zaman erkeklerden daha fazla bile cevrelerindekilerde zararsiz flort ediyor olabilir...bu anlamda aslinda erkek ve kadin birbirinden cok da farkli degildir sadece olayi yonetme ve sinirlandirma sekilleri farkli olabilir... tabi bu elbette kisiden kisiye de farklilik gosterir o net!!! ancak ve ancak en onemli konu sudur ki, bu durum her iki taraf icin de gecerlidir ki yaninizdaki kadin sizin kankaniz yakinliginda bir kadin olmadigi takdirde ister sevgiliniz olsun iste herhangi bir kadin olsun, onunla birlikteyken etrafinizdaki kadinlari lutfen kesmeyin , ozellikle bastan asagi suzup, kalcalarina bakmayin!!! bu gecekten bir kadin gozunde cok yakisiksiz ve kotu bir izlenim uyandiran bir davranis oluyor ve emin olun karsinizdaki kadinin gozunde baya! bir puan kaybediyorsunuz... yaninizda bir kadin varken ve onunla konusurken etraftaki kadinlar ilgi alaniniz disindaymis gibi davranmaniz emin olun sizin karizmanizi cok daha fazla arttiran ve kadinin gozunde saygi uyandirmanizi saglayan birsey oluyor..

    10- ev ziyaretlerinde el bos gitmemek: evet diyelim ki bir kadinla flort etmeye basladiniz ve isler yolunda gitti sizi evine davet etti ya da bir arkadasiniz yeni bir eve cikti ve siz de hayirli olsun a gidiyorsunuz ya da bir arkadasiniz dogum yapti ziyaretine gidiyorsunuz vs vs vs... kadinlar konu olunca bir ev, hastane ziyareti varsa sizin icin şık duracak davranis giderken bir cicek, cikolata, ev hediyesi, sarap vs vs artik o anki durum ne getiriyorsa o ama mutlaka kibarlik amacli buna dikkat etmek gerekir, hostur, guzeldir, şık durur...

    11- esya tasirken yardim etmek: kadinlari bilirsiniz pek minimalist olmayi beceremeyiz biz.. o yuzden hep cantalarimiz agirdir bizim... bazen etrafima baktigimda eli kolu canta, poset, laptop ile dolu bir kadin ve yaninda elini kolunu sallaya sallaya yuruyen erkekler goruyorum ve aklim gercekten bu durumu almiyor.. nasil olabilir de bir erkek bu kadar kayitsiz ve kaba olabilir diye düşünmeden edemiyorum... bunun centilmenlikle bile alakasi yok... bu kabul edilemez bir durum bence... yaninizda bir kadin 15 kilo esya tasirken lutfen bu kadar kayitsiz olmayin ve elinden bir iki parca esya alip yardimci olun derim...

    evet buraya kadar okuduysan eger demekki azicik olsun ilgini cekti bu soylediklerim diye dusunuyorum :) o halde simdilik bunlari uygulamakla basla o zaman, ben aklima geldikce eklemeler yapacagim, su anda sarap kafasiyla ancak bu kadar yazabiliyorum idare et ;)

    kib optm bye..

  • kurulması için çalışmalar 1892 yılında başladı ve bitirilmesinin ardından açılışı düzenlenen bir balo eşliğinde 1895 yılında yapıldı. mimarı ise istanbul'a öncesinde de birçok eser kazandıran alexander vallaury idi. zamanının en ihtişamlı yapısı olarak tepebaşı'ndaki yerini aldı. yapıldığı dönemde osmanlı sarayları dışında elektrik verilen, dolayısıyla istanbul gecelerini aydınlatan nadir yapılardandı. ilk elektriikli asansör yine pera palas otel'deydi. o dönemde musluktan sürekli sıcak su akan tek bina özelliğine de sahipti. bu muhteşem yapı, 2. meşrutiyetin ilanı, 1. dünya savaşı, istanbul'un işgali, kurtuluş savaşı, türkiye cumhutiyeti'nin kuruluşu ve 2. dünya savaşı gibi dünyanın tarihini değiştiren birçok önemli olaya sessiz tanıklık etmiştir. mustafa kemal atatürk 1917'de, daha sonraları da sık sık ziyaret edeceği otelde ilk kez konakladı. 1926 yılında otelde istanbul'daki ilk moda defilesi düzenlendi. 1934 yılında agatha christie'nin ''doğu ekspresi'nde cinayet'' isimli romanı yayınlandı. pera palas otel romanın başlıca esin kaynakları arasındaydı. 2006 yılında beşiktaş deniz ve turizm yatırımları sanayi anonim şirketi tarafından üst kullanım hakkı alındı ve otel geniş kapsamlı bir restorasyona girdi ve 1 eylül 2010 tarihinde hizmete kaldığı yerden devam etti. tarihe tanıklık etmiş pera palas, müze-otel olarak tanımlanmaktadır. metex design group tarafından yapılan restore çalışmaları, 23 milyon euro'luk yatırımla başarıyla tamamlanmıştır.

  • çalışma bakanlığı tarafından hazırlanıp işçi cinayetlerine ilişkin patronu ve devleti aklamaya yönelik yayınlanan kamu spotu

    eskiden gizli gizli yaparladı böyle algı yaratma işlemlerini fakat artık demek istedikleri şeyi kendi kesimleri anlamaması endişesinden spotunun sonunda "iş kazası diye bir şey yoktur" yazma ihtiyacı da hissetmişler.

    gözlerimiz "fıtratında var" cümlesini aradı...