hesabın var mı? giriş yap

  • kahvaltıcıdayız arkadaşımla. arkamızda da sürekli feys de feys tivitır da tivitır fotoğraflarından bahseden muhtemelen liseli ağırlıklı bi grup var. kahvaltıcı aşırı kalabalık, bi gürültü bi kıyamet. bu arkamızdaki grup da sağa sola koşturmaktan perişan olmuş garsonlardan birini çağırdı. gelişen muhabbet:

    -buyrun ne istemiştiniz?
    +(kameralı telefonu uzatarak) ya bizi çeker misineeez?
    -sizi şu an hiç çekemem, aşırı yoğunuz da.

    hayatımda duyduğum en güzel kinayeydi galiba lan.

  • 24 şubat 1836'da, teksas'ın etrafı, meksikalı santa anna'nın kontrolü altındaki ordu tarafından sarılmıştı. teksas'ı koruyan kuvvetin başında ise william barret travis adında ibir komutan vardı. teksas'ın kendi birliklerinin de santa anna'nın ordusunun üstesinden gelecek sayı üstünlüğüne sahip olmadığının farkındaydı.

    bu şartlar altında yapabileceği tek bir şey vardı: yardım çağrısı.

    travis, destek kuvvet talepli bu mektubu, "the people of texas and te all americans in the world" diyerek teksas halkına ve dünyadaki tüm amerikalılara ithaf etti, bununla da kalmadı mektubu death and victorydiye imzaladı. daha sonra işbu mektup bu ad ile anılacaktı.

    mektubun muazzam bir etkisi oldu ve durumun aciliyeti büyük bir farkındalık yarattı. öyle ki, mektuba cevaben gonzales'ten 32 adam geldi 1 mart 1836'da.

    mektup kulaktan kulağa önce new orleans'a, oradan boston ve new york city'e yayıldı. zira, birleşik devletler sınırından yüzlerce mil uzaklıktaki alamo'dan, washington dc'den birçok vatandaş bölgeyi korumak amacıyla, bölge düşmeden önce, 6 martta, yetiştiler.

    söz konusu mektubun bu denli etki yaratmasının nedeni travis'in kelimlerein gücünü anlamış olmasıdır. travis mektubu yazarken dünyadaki tüm amerikalıları adres göstermiştir. bu kelimeler vatan aşkını alevlendirmek için özellikle seçilmiş kelimelerdi ve travis tüm amerikalıları kendi davası olan teksas etrafında topladı.

    kısa bir mektup ile teksas devrimini, tiranlığa karşı amerikan özgürlük savaşına çevirdi.

    teksas'ta, gönüllülerin çoğu harekete geçti, sam houston'ordusu 21 nisan 1836'da santa anna ordusu üzerinde büyük bir zafer kazandı. bu bozgun ile teksas cumhuriyeti doğdu ve on yıl sonra meksika savaşına neden olacak
    olaylar zinciri başladı.

    birleşik devletlerin bu zaferi amerikanın doğusunu da batısını da tek bir millet altında topladı.

    sonuç olarak, travis tarafından yazılan death and victory, amerika'nın ve dünyanın kaderini şekillendiren mektup oldu.

    mektubun aslı şu şekildedir:

    commandancy of the alamo
    bejar, feby. 24, 1836
    to the people of texas & all americans in the world

    fellow citizens & compatriots

    ı am besieged, by a thousand or more of the mexicans under santa anna ı have sustained a continual bombardment & cannonade for 24 hours & have not lost a man the enemy has demanded a surrender at discretion, otherwise, the garrison are to be put to the sword, if the fort is taken ı have answered the demand with a cannon shot, & our flag still waves proudly from the walls ı shall never surrender or retreat. then, ı call on you in the name of liberty, of patriotism & everything dear to the american character, to come to our aid, with all dispatch the enemy is receiving reinforcements daily & will no doubt increase to three or four thousand in four or five days. if this call is neglected, i am determined to sustain myself as long as possible & die like a soldier who never forgets what is due to his own honor & that of his country victory or death

    william barret travis,

    lt. col. comdt.
    p.s. the lord is on our side. when the enemy appeared in sight we had not three bushels of corn. we have since found in deserted houses 80 or 90 bushels and got into the walls 20 or 30 head of beeves. travis

  • "iyi o zaman evlenince haber ver" gibi bir cevapla hayvanlığın sınırlarını zorlamak da mümkündür.

  • sanırım gizli bir örgüte üye olan amcadır.

    bu örgüt yetiştirdiği emekli amcaları türkiye'deki tatil beldelerine en az 1 kişi olmaları şartı ile gönderiyor ve sabah markete ekmek almaya giden insanların karşısına aniden çıkarıp 'sabah deniz çarşaf gibiydi, kaçırdınız mis gibi denizi' demeyi amaç ediniyor.

    eğer şu yaşınıza kadar bu amcalardan biri ile karşılaşmadıysanız hiç korkmayın. elbet bir gün sizin de bu amcalardan birisi karşınıza çıkacak ve sabah çarşaf gibi olan denize girmediğiniz için kendinizi kötü hissetmeniz için elinden geleni yapacaktır.

  • özellikle yaşlıları vuran tuzak. zamanında beni de vumuşluğu var mutlaka detay fatruranıza bakın.

    babam 85 yaşında. telefonunda çıkan mesajlar olduğunda tuşlara rastgele basıyor. bimcell üzerinde bu şekilde bir sürü abonelik ittirmişler. sim menü üzerinden abonelik iptali yok, hangi aboneliklere üye olunduğunun bilgisi yok. tüm abonelikleri iptal seçeneği yok.

    müşteri hizmetleri desen abonenin kendisi arasın yakınının araması ile iptal edemeyiz diyorlar.

    gelen eski mesajların içeriğine bakıp iptal için gerekli doğru sms mesajını bulup doğru telefon numarasına göndermek gerekiyor.

    sim menü uygulaması kaldırılamıyor. durdurulamıyor.

    sadece yaşlılar için risk değil. genelde telefon görüşmesi bittikten sonra ekranda görünüyor, ekran kilidi henüz kapanmadığı için yanak temasıyla bile onay butonuna basılabiliyor ve haberiniz olmuyor.

    kötü niyetli bir uygulama. hukuki yolunu yordamını bilen varsa bir el atsın şu işi gündeme getirelim.

  • başta şempanzeler, goriller, orangutanlar ve gibonlar olmak üzere diğer primatlarla aramızda ortak olan sayısız paydadan biri.

    insan, saydığım diğer primatlarla ortak atadan türemiş bir hayvan ve her ne kadar evrim süreci boyunca iki bacağı üzerinde dik durabilme yetisinin yanında iki ayak üzerinde yürüyebilme ve koşabilme yetisini de kazanmış ve bunda zamanla ustalaşmış olsa da, dört ayak üzerinde yürüyen atalarının izlerinden tamamiyle arınmış değil. bir primat olan insan, bugün dört ayak üzerinde yürümüyor belki ama iki ayak üzerinde yürürken bile dört ayak üzerinde yürüyen kuzenleriyle aynı uzuvsal hareketi yapmaya devam ediyor.

    primatlar, "sağ bacak + sol kol" --> "sol kol + sağ bacak" şeklinde formülleştirilebilecek çiftli bir kombinasyona göre yürüyorlar. kediler ve köpekler gibi "quadrupedal", yani dört ayak üzerinde hareket eden diğer pek çok hayvan türü ise "sol kol" --> "sağ bacak" --> "sağ kol" --> "sol bacak" şeklindeki tekli bir nizama göre yürüyorlar.

    bu hareketleri görselleştirmek için, bundan yüz yıl kadar evvel ardışık hayvan hareketi fotoğrafları çekmeye başlayarak sinemanın mimarlarından biri olduğu gibi evrimsel biyoloji çalışmalarına da çok kıymetli materyaller sunmuş olan eadweard muybridge'e danışabiliriz. misal, bu ardışık fotoğraf dizisi, muybridge tarafından çekilmiştir ve bir primat olan bir babunun yürüyüşünü göstermektedir. bu fotoğraf dizisinde ise koşmakta olan bir insanı hareket halinde görüyoruz. görüldüğü gibi, evrim ağacının aynı ana dalını paylaşan birer ara dal olan babunlar ile insanlar, aynı uzuvsal yasaya göre hareket ediyorlar. bu yasaya göre bir primat, sağ bacağıyla eş zamanlı olarak sol kolunu ileri taşıyor ve yerle temas ettiği zaman aynı işlemi sol bacağı ve sağ kolu ile tekrarlıyor.

    şimdi bir de, genetik anlamda ancak uzaktan akraba olabileceğimiz diğer hayvanların hareketlerine bakalım:

    bir at,
    bir keçi,
    bir kedi,
    bir inek,
    bir fil.

    bu ardışık fotoğraf dizilerinde gördüğümüz dört ayaklı hayvanları hareket anlamında biz primatlardan ayıran, onların arka ayaklarını yürümek için kullanırken ön ayaklarını, yani kollarını yürümek dışında bir amaçla kullanamıyor oluşları. misal, bir insan iki ayağı üzerinde yürürken ellerini kullanıp su içebiliyor. aynı şekilde bir şempanze, iki ayağı üzerinde yürürken ellerini kullanıp muz yiyebiliyor. primatların omurga yapıları ve kemiklerinin dizilimi bunun için uygun pozisyonda. fakat atlar, keçiler, kediler, inekler ve filler, ancak dört ayak üzerindeyken hareket edebilen hayvanlar. bunu, bu hayvanlar ile primatların el-ayak yapılarını karşılaştırarak da görebiliyoruz. bu hayvanlar, böyle bir durumda oldukları için yürürken üç bacaklarını yerde bulunduruyor, ancak tek bacaklarıyla ilerleyebiliyorlar. insan haricindeki diğer primatlar ise "sağ kol + sol bacak" gibi çaprazlama uzuv çiftleri kullanarak hareket edebiliyorlar.

    bir başka deyişle, uzuv kullanımı açısından "diğer dört ayaklılar < insan haricindeki primatlar < insan" şeklinde bir sıralama yapabiliriz. zira insan, diğer primatlardan ayrı olarak "dört ayaklılık"tan kurtuluşu yansıtıyor. gelişmiş bir alet kullanma becerisine sahip olan insan, yürüdüğü sırada kollarını özgürce kullanabildiği için doğadaki diğer türler karşısında da avantaj yakalamış oluyor.

    entry'nin başında da belirttiğim gibi, çaprazlanmış çiftler halindeki bacak-kol salınımımız, dört ayaklı atalarımızdan kalan bir miras olarak varlığını sürdürüyor. dahası, bu miras, yürüyüş ve koşu sırasında bize kolaylık sağlayan bir fonksiyon vazifesi de görüyor. 2009 yılında cosmos magazine'de yayınlanan bir makaleye göre, kollarımız sallandıkları sırada yürüyüşümüze %12 oranında bir efor kolaylığı sağlıyorlar. kulağa küçük bir miktar gibi gelen bu oranın, 10 kg'lık bir sırt çantasına eş değer bir yükü ortadan kaldırdığı belirtiliyor. yakın zamanda the journal of experimental biology'de yayınlanan bir makaleye göre ise, koşarken kollarını sallayan bir insan, kollarını arkasında sabit tutan bir insandan %3, kollarını göğsünde birleştiren bir insana kıyasla %9, kollarını başının üzerinde birleştiren bir insandan ise %13 oranında daha az enerji harcıyormuş.

    bu bilgiler ışığında insanın sokağa çıkıp elini-kolunu sarkaç gibi sallaya sallaya dolaşası, koşturası geliyor.