hesabın var mı? giriş yap

  • sokakta çöp karıştıran dalmaçyalıları, husk'yleri, terier'leri görünce içimi bir hüzün kaplıyor...

    sokak köpeği doğuştan "alfa". çöpten yemeye alışmış. çomar doğmuş, çomar ölecek. işini biliyor, fırsatçı, uyanık, açgözlü. hayatında hiç sevgi görmemiş, onun için kendinden başkasını sevmiyor.

    ama sen asil bir köpeksin, kuru mamalarla beslenmişsin, yıkanmışsın, bakılmışsın, sevilmiş, şımartılmışsın. sonra birden bire sokakta tek başına bırakılmış, "başının çaresine bak" denmişsin.

    allah hiçbir canlıyı gördüğünden geri koymasın... çok zor çok...

  • geçtiğimiz günler şunu yaşadım; eşimle yemek yedikten sonra restorandan çıkarken ben biraz geride kaldım önüme iki genç kız atladı, eşim de ben geliyorum düşüncesi ile kapıyı tutuyor tabi kızlarımız da sandı ki onlara özel yapılmış bir hareket.* kapıyı tutuyor diye teşekkür etmek şöyle dursun yan yan bakıyorlar filan. salak bunlar, ciddi söylüyorum kafaları çok çalışmıyor ondan üzerinize alınmayın beyler.

  • ben de bu durumda dünya'dan çeşitli örnekler paylaşayım:

    ortalama bir okul günü finlandiya'da 5, sinagapur ve almanya'da 5.5, kanada ve japonya'da 6, avustralya ve yeni zelanda'da 6.5, abd'de 6.8, çin ve hollanda'da 7, güney kore'de 8 ve tayvan'da 8.5 saat. bu süre türkiye'de ise 8-9 saat arasında (ikili öğretim düzeni hariç).

    öğrencilerin okulda bulundukları süre estonya 175, abd 180, finlandiya, hong kong, yeni zelanda ve bizi kıskanan almanya'da 190, singapur ve kanada 193, hollanda 200, japonya 210, güney kore 220 gün. bu süre türkiye'de ortalama 180 gün.

    demek ki, okul saatlerini veya okula gidilen gün sayısını arttırmak çok da işe yaramıyor. dünyanın en iyi eğitimlerinin verildiği finlandiya, abd- almanya, kanada vs gibi ülkelerde okul süreleri bizdekinden çok daha kısa olmasına rağmen pisa gibi uluslararası sınavlarda sağımızdan atıp solumuzdan geçiyorlar. kendi yazdığını okuyamayan, anlayamayan öğrenciler mevcut.

    okul gün sayısının ise genellikle daha sıcak memleketlerde daha kısa olması yönünde bir eğilim var. daha soğuk ülkeler ise biraz daha uzatabiliyor. ancak bu konuda dünya ortalamasından çok geride olmadığımız gibi bizden kat be kat daha iyi eğitim veren ülkelerle yaklaşık gün değerlerine sahibiz.

    özet olarak, istersen okulu tüm sene boyunca açık tut, istersen okulu sabah sekiz akşam sekiz yap, eğitim zihniyetini modern düzeye çıkartmadıkça malesef hiç bir yere varamazsın.

  • zorlu $ehir $artlarinda kocaman kamyonlar, kendisini kuyrugundan cevirip duvara firlatmak isteyen ilkokul cocuklari arasinda dogan; yurumeyi ogrenen, cop kari$tiran, olecegini anladigi zaman ormanlik bir yere kadar zorla yuruyup kimseye cesedini gostermeyen $ey.. ki$ gunleri yeni parketmi$ arabanin sicak kaportasi uzerinde gozlerini kapatmi$ bir $eyler du$unurken gorebilirsiniz.

    rahat ev $artlarinda yumakla oynarken, radyatorun kenarinda pencerenin pervazinda uyurken, 4 aylik yavru-bodur boyuyla sicak sobayi merakla patiledikten sonra can havliyle bir yerlere ko$tururken de $ahit olabilirsiniz kendisine..

    ku$ avlayayim derken ciktigi direkten inemeyip aglarken de gorulebilir, bahar aylarinin sonlarinda kendisine yeti$meye ugra$an yavrularini gezdirirken de..

    genelde cikarlarinin bilincinde, tek ba$ina olmayi fazlasiyla seven, yakindan takip ettiginizde kendi ki$iligini olu$turup diger turda$larina gore daha 'agresif', 'cikarci', 'oyuncu', 'dost' gibi sifatlar kazanabilen estetik ve kadinsi yaratiklardir.

    gunde 18 saat uyurlar.

  • daha kısaları mutlaka vardır ama en kısalarından biri olmaya aday, en azından ilk mektupla cevap mektubunun arasındaki uzunluk farkı açısından dereceye girebilecek, tarihe geçmiş bir mektubun hikayesi şöyledir.

    ikinci dünya savaşı'nın sonlarına doğru, 1944 kışında belçika, lüksemburg ve biraz da fransa topraklarında cereyan eden bir muharebede (bkz: battle of the bulge)** fransa üzerinden yardıra yardıra almanya'ya üzerine doğru ilerleyen müttefik ordularına karşı neredeyse son sıkımlık güçlerini birleştirerek bir karşı taarruz başlatan almanlar, abd ve ingiliz kuvvetlerinin birleşme ihtimalini kesmek amacıyla ardennes dağları yönünde saldırmışlar, müttefiklere önemli zaiyatlar verdirmişler ve bu süreçte bastogne bölgesinde abd birliklerini kuşatmayı başararak asker sayısı ve techizat üstünlüğüyle inisiyatifi bir süreliğine ele geçirmişlerdi.

    işte o arada, alman panzer birliklerinin komutanı korgeneral* heinrich freiherr von lüttwitz, üste çıkmanın verdiği heyecan ve hevesle karşısındaki mevzilerde konuşlanmış abd 47. kolordusuna vekaleten komuta eden tuğgeneral anthony mcauliffe'e bir mektup göndererek abd birliklerinin teslim olmalarını resmen talep etmiştir. 22 aralık 1944 günü, bir binbaşı, bir teğmen ve iki erattan oluşan bir alman muhabere heyeti, belçika'nın bastogne şehrinin güneybatısındaki amerikan mevzilerinden içeri ellerinde bir beyaz ateşkes bayrağıyla dalıp mcauliffe'e iletilmek üzere şu ültimatom mektubunu vermişlerdir:

    "kuşatılmış bastogne şehrinin abd'li komutanına,

    savaşın talihi dönmektedir. bu kez bastogne ve civarındaki abd kuvvetleri güçlü alman zırhlı birliklerince kuşatılmıştır. daha fazla sayıda alman zırhlı birlikleri orteuville yakınlarından our nehrini geçmiş, marche'yi ele geçirmiş ve hompre-sibret-tillet'ten geçerek st. hubert'e ulaşmışlardır. libramont da alman birliklerinin elindedir.

    kuşatılmış abd askerlerini topyekün imha edilmekten kurtaracak sadece tek bir ihtimal vardır: o da kuşatılmış şehrin onurlu bir biçimde teslim edilmesidir. bu hususu değerlendirmeniz için bu mektubun elinize teslim edilmesinden itibaren iki saatlik bir süre tanınacaktır.

    eğer bu teklif reddedilecek olursa, bir alman topçu kolordusu ve altı ağır uçaksavar taburu bastogne ve civarındaki abd askerlerini imha etmek üzere hazır beklemektedir. ateş emri işbu iki saatlik sürenin hemen ardından verilecektir.

    bu topçu ateşinin neden olacağı bütün ciddi sivil kayıplar, meşhur amerikan insancıllına uygun düşmeyecektir.

    alman komutanı."

    ---orijinali---
    to the u.s.a. commander of the encircled town of bastogne.
    the fortune of war is changing. this time the u.s.a. forces in and near bastogne have been encircled by strong german armored units. more german armored units have crossed the river our near ortheuville, have taken marche and reached st. hubert by passing through hompre-sibret-tillet. libramont is in german hands.
    there is only one possibility to save the encircled u.s.a. troops from total annihilation: that is the honorable surrender of the encircled town. in order to think it over a term of two hours will be granted beginning with the presentation of this note.
    if this proposal should be rejected one german artillery corps and six heavy a. a. battalions are ready to annihilate the u.s.a. troops in and near bastogne. the order for firing will be given immediately after this two hours term.
    all the serious civilian losses caused by this artillery fire would not correspond with the well-known american humanity.
    the german commander.
    --- --- ---

    bu mektup üzerine, bu lüttwitz kafayı sıyırmış olmalı diyen mcauliffe'in resmi cevabı, albay joseph harper tarafından daktiloyla yazılmış ve bekletilen alman heyetine verilmiştir:

    "alman komutanına,

    nuts!

    amerikalı komutan"

    ---orijinali---
    to the german commander.
    nuts!
    the american commander
    --- --- ---

    mektubu alan alman heyetindeki binbaşı, cevabın kısalığı karşısında şaşırmış ve o tek kelimenin anlamını çıkaramayınca albay harper'e sormuştur. harper de bunun "canınız cehenneme" anlamına geldiğini söyleyip almanları kendi karargahlarına geri göndermiştir.

    bu olaydan sonra general mcauliffe'in lakabı "nuts" olarak üzerine yapışmıştır.

    lüttwitz'in tehditi olan topçu ateşi hiç gerçekleşmemiştir. ancak almanlar abd mevzilerine karşı yoğun bir piyade ve tank saldırısı başlatmışlar ve bunlara ek olarak alman hava kuvvetleri de şehre yönelik taarruza destek vermiştir. bastogne'u savunan 101. hava indirme tümeni, 4. zırhlı tümen'in 26 aralık'ta yetişerek cepheyi tahkim etmesine kadar geçen süre boyunca alman ilerleyişini durdurmayı başarmıştır.