ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yoğurtçu parkında kruvasan yiyen göksu
-
kendisini tanımıyorum ama bugün kadıköy yoğurtçu parkında arkasında bırakmış olduğu yaşanmışlıkları paylaşmak istedim.
afiyet olsun diyorum başka da bişey diyemiyorum. (bkz: eğitim şart)
görsel
görsel
görsel
ekstra avokado soslara da üzüldüm açıkçası. edit1: bunu ve bu şahsın ismini torbadaki fişten öğrendim. resim 3e tikkatli bakınız.
edit2: kedi köpek diyenler, tüm resimleri tekrar biraz da düşünerek incelesinler. yerde dik duran torbadaki avokado soslarını kedi köpekler mi bankın oturulacak yerine çıkarmış? ve hatta tadına bakıp yarım bırakıp sonra peçetelere ağızlarını mı silmişler? ayrıca bu kedi köpekler içtikleri tütünün torbasını da yere atmışlar bakınız.
burada olay herşeyin yendiği gibi diğer insanların oturacağı yere bırakılması. hem de bu parkta adımbaşı çöp kutusu varken.
nespresso
-
turkiye'de cok pahali, vay 55tl olur mu diye yazan yazana. buyrun nespresso hakkinda biraz bilgi ve kisisel fikir.
ilk defa 1976 yilinda bir nestle calisan tarafindan ortaya koyulmus bir konsept bu nespresso. ismi herkesin tahmin edebilecegi gibi nestle ve espresso kelimelerinin birlestirilmesinden geliyor. nestle ilk yillarda piyasada cok basarisiz olmus.
sonrasinda nestle bu konsepti 1986 yilinda (yani ilk seferinden 10 sene sonra) japonya'da piyasaya surmus, sonra da isvicre'de.
1990 yilindan sonra yavas yavas basari yakalamaya baslamis bu urun. biraz piyasanin gelismesi, biraz da nestle'nin bu urun icin krups, siemens ve benzeri sirketlerle patent anlasmasina girip onlarin "makine" uretmesine izin vermesi ile olmus.
nestle'nin nespresso konsepti ve makinalari ile ilgili 1,700 civarinda patenti var. ama 2012 yilindan itibaren yavas yavas bu patentlerin sureleri dolmaya baslamis. piyasaya son 5 senede daha cok "nespresso uyumlu kapsul" cikmaya baslamasinin sebebi de bu suresi dolan patentler (mevzubahis piyasa dunya piyasasi).
nestle bu suresi dolan patentleri uzatmaya ya da yenilemeye calisti ama olmadi. simdilerde bunun etkilerinin onune gecebilmek icin yeni bir konsept ve "teknoloji" surduler piyasaya. kuzey amerika'da su anda piyasada.
bu yeni konseptte "kapsul"ler uzerinde bir barkod var. makinalar bu barkoddan kahvenin en iyi nasil hazirlanmasi gerektigini okuyor ve one gore hazirliyor. barkod yoksa kahve hazirlamiyor ya da kotu sekilde hazirliyor kahveyi.
kahve hazirlama teknigi de farkli, klasik espresso mantigi ile degil (kahveden yuksek basincli su gecirmek) yeni kesfettikleri "centrifusion" teknigi ile. sicak su kapsullere ortadan girip 7.000 rpm ile donen kapsullerden cikiyor. daha iyi kahve yapiyormus, daha iyi aroma cikartiyormus gibi aciklamalar var.
belki bu aciklamalar dogrudur ama benim gorusum "bu is ekonomik"...
hulasa, nespresso dedigin sey kahve konusunda dunyada neredeyse "tekel" olan nestle'nin temel urununu pazarlama seklidir. konsepti 42 yasindadir. uzerindeki patentler bitmeye baslamistir. kisa sure icinde iyice "commoditised" hale gelir.
uçak yolculuğu sırasında sinir eden olaylar
-
iniş biniş ve taksinin uçuştan daha fazla zaman alması
iphone'un en büyük sorunu
-
yazilmiş ama hakikatten iphone'daki en büyük sorun makineye artik tapma noktasina gelmiş kullanıcılardır. aynı sorun android telefon kullanicalarinda da görülmektedir. ne mutlu kullanıp da bokunu cikarmayanlara.
2-b sınıf başkanlığı anketi
-
en azı oyu ceyhan almıştı oyumu ona verdim. ezilenlerin, dışlananların, sesi olmayanların sesi olmaya devam edeceğiz.
#2bceyhanyalnızdeğildir
40 bin oy editi: arkadaşlar verilen oy sayısı 40 bine'e dayandı. bu süre içerisinde ceyhan'ın gerçekten yalnız olmadığına inanmak istedim. belki benim entryim ceyhan için bir ses olur dedim, bir ışık olur, bir kıpırdama olur dedim ama bana rağmen durum pek değişmedi. çocuk gerçekten yalnızmış. benim aldığım fav sayısı çocuğun aldığı oydan fazla. artı oyları saymıyorum bile. utancımdan entryi silecek noktaya geldim.
bilal erdoğan'ın ibb başkan adayı olması iddiası
-
başkanım 20 dakikanız varsa 5 dakikalık bir şey anlatacağım.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
bugun tramvayda sahit oldugum,kelimesi kelimesine aktaracagım diyalog da yaran adi altinda incelenebilir.
tramvayda yolculuk etmekte iken hemen yanimda oturan 40 li yaslardaki bir adamin karisiyla diyalogudur.
adam -alo mehtap,ben tramvaydayim,
yarim saate orhan da olurum.
seni de duraktan aliriz.
karisi -(muhtemelen) hangi durak?
adam- yahu hangi durak olacak,evin onundeki...
orhan'in arabayla geliriz,beyaz reno toros...
karisi-(muhtemelen) nasil bir araba o?
adam-stey$in vagon,beyaz toros...
karisi-(anlamiyor herhalde ve muhtemelen sorusunu yineliyor)anlamadim nasil bir araba bu?(muhtemelen)
adam- yahu uzun beyaz bir araba,toros iste...
kadin-(ne diyorsa artik)
adam- kartal yok mu kartal, onun gibi bir sey,uzun...
yav stey$in ne bilmiyor musun?
kadin-...........
adam- yahu nihan,tamam bosver,sen 20 gece durakta ol.ben arabadan inince gorursun toros neymis.
kadin- (muhtemelen) nihan da kim?
adam-ne bileyim ben nihan kim?toros,kartal...kafa mi biraktin bende?
kadin-(ikna olmamis olacak ki muhtemelen sorusunu tekrarliyor)nihan kim dedim?
adam-yahu kadin torosla kartal farketmiyor senin icin mehtap nihan ne farkediyor?...allahim yahu
kadin-(ne diyorsa?)
adam-otobusteyim simdi...
kadin-(muhtemelen) hani tramvaydaydin?
adam-tramvay tramvay...tramvaydayim,kafami karistirdin iyice...
neyse hadi 20 gece durakta ol...
13 yıldır akp'nin bitiremediği bir icraat var mı
adresi zor bulunca eczaneyi yıkan yaratık
-
polise adalete o kadar güven yok ki polisi aramak yerine ilacı verip göndermeyi daha güvenli buluyor eczanedekiler.
abd'de kullanılan ortak çamaşır makineleri
-
avrupanın da birçok ülkesinde aynı uygulama var. isviçre'de şehrin merkezinde iyi sayılabilecek bir apartmanda otururken, tüm apartman ortak kullanırdı makineyi. üstelik de tam bir isviçreli planlaması ile. elindeki kartı makinenin üstündeki switch'e sokardın ve kullanılan elektrik senin dairenin sayacını çalıştırırdı. böylece kimsenin hakkı geçmezdi.
10 dairelik apartmanda, hiçbir zaman da sıra olmazdı. giderdin, yıkardın. o kadar.
işe ekonomik açıdan baktığımızda türkiye'yi düşünelim. koca bir makine ve pek de ucuz sayılmaz. haftada max 3 kere çalışır ve toprağın değerli olduğu bir ülkede, dairenin kullanım alanından çalar. isviçrede çoğu evin, oda kapılarının sürgülü olduğunu, böylece daire kullanım alanlarını arttırdığını da ekleyelim. çamaşır makinesinden nereye geldik amk. sonuç israfın önüne geçmektedir :)