hesabın var mı? giriş yap

  • amerika'da iki genç adam ot içerken yakalanır ve mahkemeye çıkarlar.
    yargıç, "sizler iyi insanlara benziyorsunuz, size hapse girmeden önce ikinci bir şans vermek istiyorum. bu hafta sonu dışarı çıkıp, insanları uyuşturucu kullanmamaları için ikna etmeye çalışacaksınız" der ve mahkeme pazartesi gününe ertelenir.

    pazartesi günü gelir ve yargıç ilk adama ne yaptığını sorar.

    -sayın yargıç, 17 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
    + 17 mi? harika. bunu nasıl yaptın?
    -diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: 0 o ve dedim ki, büyük olan uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük olan uyuşturucu kullandıktan sonraki.

    bunun üzerine yargıç "bu takdire şayan bir yöntem" der ve ikinci adama döner "ya sen ne yaptın?"

    -sayın yargıç, 156 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
    + 156 mı?!! bunu nasıl yaptın?
    -benzer bir diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: o 0 ve dedim ki, bu hapse girmeden önceki g*t deliğiniz...

  • oksijen yoğunluğunun çok fazla olduğu bir dönem. kelebeklerin, haşerelerin kartal boyutuna yakın boyutlarda olmasına sebep olacak bir bolluk. tırtıllar yılanlar kadar.

    ağaçlar da güneşe ulaşma isteği yüzünden gittikçe uzuyor. fakat gövdelerinde esnekliği ve dayanıklılığı arttıracak bir yapıtaşı henüz gelişmemiş. bu yüzden rüzgarlarla ve ağırlığıyla devrilerek, canlılığını bu döngüde devam ettirdiler.

    daha sonra lignin adı verilen, ağaçlara esnekliği ve dayanıklılığı arttıracak yapıtaşı nihayet evrildi ve ağaçlar daha uzun ve daha dayanıklıydı. bu sefer sıra ayrıştırıcılarda.

    ayrıştırıcılar; lignin'i tanımadıkları için onu ayrıştıramadılar. ağaçlar da tam olarak ayrışmadan, bünyesindeki oksijeni havaya salarak, karbon molekülleriyle birlikte yer altına gömüldü.

    yaklaşık 50 milyon yıl sonra termit, lignini parçalayabilen ayrıştırıcı evrildi. fakat o zamana kadar milyonlarca ağaç yerin altına karbonlarla birlikte gömüldü ve metamorfik işlemlerle karbonları kömüre çevirmeye başladı.

    bugün sibirya olarak bildiğimiz bölgede, volkanik faaliyetler sonucunda, o ağaçlardan oluşan kömürler yanmaya, bu kömür dumanıyla birlikte; atmosfere karbondioksit ve yoğun metan ve sülfür gazı salmaya başlamıştır. radyoaktif kül parçaları da yüzeyde yükselmiştir.

    bu olay, iklimi bozdu, bozulan iklime çoğu canlı uyum sağlayamadı. sülfirik asit sisi dünya'ya güneş ışığının girmesini engelledi ve kaçınılmaz son; sıcaklıklar sıfırın altına düştü. mini bir buzul devri.

    püskürmeler bittikten sonra asit sisi yüzeye indi fakat karbondioksit gazı havada kalmaya devam etti ve küresel ısınmaya sebep oldu.

    küresel ısınma devam ettikçe okyanuslarda; dipteki sular ile yüzeydeki sular yavaşça karıştı. deniz zeminindeki soğuk sular ısınmaya başladı. (yavaşça çünkü bu olay hemen gerçekleşemez. suyun en yüksek yoğunluğu +4 santigrat derecededir. bu sıcaklık en diplerde görülür. (bkz: göllerde sıcaklık tabakalaşması) sular da iyi bir ısı ileticisi değildir, hiç iletmiyor anlamına gelmez. o yüzden bu olay yavaşça gerçekleşmiştir) çökeltilerde donmuş metan gazları da böylece çözünmüş oldu ve gaz fazına tekrar geçmeye başladı ve yüzeye yükselmeye devam etti.

    karbondioksitten daha fazla ısıyı absorplayabildiği için; salınan metan gazı ile ısınmış olan hava daha da ısındı ve ozon tabakası tahrip oldu.

    okyanusların dolaşım sistemi kapandı. dolaşım olmayan okyanuslarda, oksijen de tükendi. ve denizde canlılık çok ciddi derecede sekteye uğradı.

    bu anaerobik ortama, anaerobik yaşam türüne uygun canlılar uyum sağladı ve atık ürün olarak hidrojen sülfür zehirli gazını üretmeye başladılar.

    bu gaz da karadaki bütün bitkileri ve hayvanları öldürdü.

    the great dying

    edit: imla

  • allahtan biri yanina gelip "atam sen kalk da ben oturam." geyigini yapip, yerine oturmamis.

  • benim de aralarında bulunduğum erkek grubu.

    âşık olduğum muhteşem varlık tamamen kendi isteği ve seçimiyle benim koynumda uyumayı seçiyorsa bundan daha ötesi zaten olamaz. onun o cennet kokusu, bebek mışıldamaları ve inlemeleri, teninin hissi, kalbinin atışı, boynunun altından doladığım koluma* ve elime verdiği uyku kokulu minik öpücükler, beline sardığım elimi okşaması, ayaklarını ayaklarıma sürtmesi, sıcacıklığı... bağrına alıp uyumak için daha nefis ne olabilir? hele bir de uykusuz bir gün geçirmişsem, sıcacık bir banyo ve ardından bu, aynen nasıl yattıysam öyle kalkarım ve çok da dingin, huzur dolu ve dinlenmiş olarak uyanırım.

  • karikatür gibi bir adamdan bahsedeceğim şimdi size, babamdan. ahlak değerleri yerlerde, çok kolay yalan söyleyebilir ve para için yapmayacağı hiçbir şey yok. ben ortaokula gidene kadar çocuklara harçlık verildiğinden falan hiç haberim yoktu. kış günü herkes evde şapka ve montla oturuyor zannediyordum. normali böyleymiş gibi hani. gözünüzde yeteri kadar canlandıysa hikayeye geçiyorum.

    iş çıkışı nasıl olduysa babamın canı kola içmek istemiş. büyük bir markete girmiş. eskiden kola kapaklarından hediye çıkıyordu şimdi de öyle mi bilmiyorum. aklına şahane bir fikir gelmiş. kolaları tek tek açıp kapaklarına bakmak.

    1, 2, 3……8,15,20…. derken güvenlik farketmiş. kavga dövüş açtığı bütün kolaları aldırmışlar.

    o gün babam bir kamyonet dolusu kolayla eve geldi. odanın birine dizdi kolaları kimseye de vermedi. bir sene boyunca şerbet gibi kola içti. bu konu hakkında konuşulmasını da yasakladı. çünkü yaptığından değil, ava giderken avlandığı için utandı.

    edit: bu kadar ilgi göreceğini hiç düşünmeden yazmıştım. çok fazla mesaj alıyorum bunun için bir anı daha yazma ihtiyacı doğdu :))

    babam bir gün 200 gr kıyma alırken kasapta etin çok pahalı olduğu kanaatine varıyor. “ineği kendim alsam bütün mahalleye kasabın yarısına bile satsam kar ederim” diye düşünüyor. çiftçilik yapan bir akrabamızdan o zamanın fiyatıyla 12 liraya inek alıyor. aldığı yerde kestiriyor.

    geriye etleri satma kısmı kalıyor. hatırladığım kadarıyla ilkokul öğretmenim bile ucuz et almak için evimize gelmişti. annem günlerce konu komşuya et satmaya çalıştı. evin her tarafı torba torba et doluydu.

    12 liralık inek babamın hesapladığı gibi kar getirmedi. 11 lira gibi bir fiyata bütün etleri sattı inek aldığı akrabayla da hayatı boyunca konuşmadı.

    çünkü hesaplarına göre kar etmeliydi, kar edemediği için kazıklandığını düşündü.

  • hic denemedim ama sanirim soyle bir yol izlerdim.

    -selam:) alkolle aran iyi sanirim pek etkilemiyor seni:)
    -sanane desem
    -sarhos oldugunu dusunurum
    -gulumseyip evet desem.
    -bana asildigini dusunurum:)
    -evine gidelim mi? :)

    oha lan cok kolay oldu. hayal diye belki.

  • 2 gündür benim çocuk isyanlarda. günde 1,5 saat youtube izleme hakkı vardı. prenses elif filan. baba, youtube niye açılmıyor diye başımın etini yedi. ben de tayyip amcan kısmış interneti diye anlatmaya çalıştım. 5 yaşındaki çocuğun bile daha şimdiden antipatisini kazandın reis.