hesabın var mı? giriş yap

  • bir şeylerin düzeltebilmesi için önce farkındalık gerekir. izdihamın içinde olanların “ben ne yapıyorum? neden bunu yapmak zorunda kaldım?” demesi gerekir. ama şu an olan; “oh ucuza aldım kar ettim.”
    sorunu kabullenmezsek daha çok izdihamlar görürüz.

  • şu zor günlerde en çok ihtiyacımız olan sevgi insanı.

    hikayeme gelince;

    25 senelik hayatımda ilk kez bugün rastladım kendisine. okul harcını yatırmak maksadıyla koyuldum yola. çeşitli genişlik ve derinlikteki su birikintilerinin üzerinden atladım, sağından solundan dolandım. amacıma ulaşmak için önümde sadece 15 metrelik bi mesafe kalmıştı. gel gelelim 15 metrelik bu mesafenin sol tarafında duvar, sağ tarafında ise, ortasında şu zamana kadar gördüğüm en heybetli su birikintisini barındıran, tek tük arabaların geçtiği bi yol vardı. kaldırım da en fazla 40cm genişliğinde.

    o esnada pda'ime --objective update-- mesajı geldi: -ekmek al!!*

    daracık kaldırım üzerinde ilk 5 metreyi sorunsuz olarak yürüdüm. önümde koskoca bi 10 metrelik mesafe vardı daha. o sırada köşeyi hızla bi araç döndü. panikledim. kaçacak hiçbir yerim yoktu. hiç bu kadar çaresiz kaldığımı hatırlamıyorum. eğer o hızla gelmeye devam ederse donuma kadar ıslanıcam. duvarla bütün oldum, gözlerimde dehşet ifadesi... artık sadece o sürücünün insafına kalmıştım. zaman yavaşlamıştı o an sanki, bütün algılarım keskinleştiğini hissettim hatta bi ara uzay geometrisinden 1-2 alan formülü bile hatırlar gibi oldum. aracın su birikintisine varmasına bir kaç metre kalmıştı ki artık gözlerimi kapadım. ne olduysa o an oldu işte. ıslanmamıştım... gözlerimi açtım. araba yavaşlamış, içindeki şoför ise bana bakıp gülümsüyordu. gülümsedikçe etrafa ışık saçıyordu adeta. zaman normal seyrine döndüğünde arkasından bakakaldım öylece. medeniyet dediğin böyle bir şey olsa gerek dedim içimden. gittim harcı yatırdım. eve giderken de ekmeği unuttum...

    bu nasıl bir empati yeteneğidir a güzel insan

    (bkz: yağmurlu havada su sıçratan şoförler)

  • valla seytan bunlar. hemen karsi atak yapip madde siralayayim.
    1 ilgiden etkilenmeyin
    2 yapmadiginiz sey icin ozur dilemeyin
    3 bir ayagi kapida olani kapiyi acip komple disari atin

  • bu durumu hissederek anlayamazsınız. algoritmalar değiştikçe tüketilen veri miktarı da değişir. bunun önüne geçmek için telefonunuza varsayılanın haricinde bir ağ monitörü yükleyerek takip etmeniz gerekiyor (bkz: glasswire). filtreleme seçenekleri işletim sistemine gömülü istatistik yazılımlarına göre daha gelişmiş olduğu için operatör çakallık yapıyor mu yapmıyor mu daha kolay anlıyorsunuz.

    yaklaşık 2 yıldır hem güvenlik sebebiyle hem tüketimi kontrol altına almak için network monitör uygulamalarını kullanıyorum. şimdiye kadar uygulama ile operatör arasında en fazla 100 mb fark çıkmıştır. her 3 ayda bir paketim daha hızlı bitiyor evet ama monitör operatörü doğruluyor. işin içinde çakallık olduğunu düşünmüyorum.

    kotanızın hemen dolmasının sebebi teknoloji ilerledikçe, dünya 1080'i 4k'ya çekerken hala 1 gb - 2 gb gibi tarifeleri raflarında barındıran operatörlerdir. elin gevuru daha kalitelisini üretir ve piyasaya sürer. bizimkiler onlara ayak uyduramaz ve halkı gb saydırmaya devam eder.

    işin teknik kısmına gelince. izlediğiniz videonun kullandığı sıkıştırma teknolojisi, bitrate değeri, ses kalitesi gibi faktörler kullanım miktarını etkiler.

    mesela bir formatta 1 saatlik full hd video ~400 mb civarı veri aktarımına sebep olurken diğer formatta ~200 mb'a kadar düşebilir. bunu anlamanızın imkanı yok. ilgilenenler için ufak bir veri tüketimi ölçüm sitesi.

  • en güzel tepkiyi türbanlı iki ablamız vermiş, "hayır neden rahatsız etsin, gel biz de sarılalım"

    iyi güldürdüler akşam akşam, hay siz çok yaşayın.

  • ekşi sözlük yazarı olup başka bir sözlükte "ekşi sözlük'ün osmanlı tuğrası ile dalga geçmesi" gibi genelleyici başlık açabilen mal değneklerini bize göstermiştir.

    ulan kurma kolu, bir de artık yazmama sebebidir falan demişsin. sen zaten yazma bu kafayla burada.

    ekşi sözlük diye tek bir ortak akıl yok, her yazar kendi görüşünden sorumludur diye ben sana anlatma ihtiyacı duyuyorsam sen cidden yazma zaten burada.

    üstelik keyfini kaçıran durum da söz konusu değil bu arada. kimsenin tuğraya laf ettiği yok, arabasına tuğra çıkartması takanlarla bir dalga geçme söz konusu olan. sapla samanı ayırmayı bile bilmiyor.

    hele ki osmanlı için "bu toprakların gerçek sahibi" demiş ki of ki ne of. birader bu toprağın gerçek sahibi üzerinde yaşayan halktır. osmanlı o dönemin hükümranıydı, şu anda değil. sen illa ki ben teba olacağım, hür düşünce, özgürlük falan beni bozar diyorsan sevdir git mutlakiyetle yönetilen bir ülkede yaşa, kralın, padişahın, emirin uzuvlarını öperek ömrünü geçir, biz iyiyiz böyle.

  • beyinsizsiniz arkadaş, hakikaten beyinsizsiniz.
    pamir'in 13 milyon nüfuslu istanbul'da kaybolduğu, babasının aktif twitter kullanıcısı olarak takipcisi çok olan bir dolu insana twit atarak durumdan haberdar ettiği, bunun için de hayvani nüfuslu istanbul'dan toplam 300 kişinin kalkıp aramalara katılması sonucu, tuhaf insanlarin konuyu köpürtmesi ve toplumsal bi mesele haline gelip fikir belirtmenin yeri haline gelmesinin göz ardı edilip, 300.000 nüfuslu bir ilde polise başvurularak 2 saat sonra biri tarafından kaçırıldığı öğrenilen 9 yaşındaki bir çocuğun haberinin gazete ve televizyona yansıdıktan sonra twitter'da da fotoğraflarının dolaşmasıyla karşılaştırabiliyorsunuz. evet arkadaşım çocuk kars'ta yaşıyor haliyle oranın efradı çocuğu arıyor, senin kalkıp üzerine konuşman da o çocuğun bulunmasına sebep olmuyor. çocuk kaybolduktan 2 saat sonra bir adamla uzaklaştığını gösteren kayıtlar zaten olayı bir adli mesele haline getirmiş ve inceleme başlatılmış. bunun üzerine kars sokaklarında el duyuruları dağıtılmış halk aramış, yani insanların tepkileri pamir olayından farklı değil. tek fark pamiri arayanlar istanbul'da, twitter mwitter kullandıkları için de sen olayı görüp abuk subuk ötebiliyorsun, ama 9 yaşındaki mert'i kars'taki insanlar twitter'dan değil sokakta aradığı için bundan yeni haberdar oluyorsun. ama yine de ben bu haberi twitter'ı açar açmaz görüyorum.
    ne pamir ne de mert sizin mide bulandırıcı mantığınıza meze yapılmamalı, geçtiğimiz günlerde berkin-burakcan ikiliği yaratanların yine bir ikilikten medet umması... ne diyeyim, cidden hastalıklı bir toplum olma yolunda ilerliyoruz. bokunuzda boğulursunuz umarım.

  • üst edit: * isimli çaylak arkadaşımızın bir duyurusu var.

    bahçelievler medical park hastanesinde tedavi görmekte olan menşure çeçen için covid 19 tedavisi görmüş iyileşmiş kişilerden çok acil b rh(+) kan ihtiyacı vardır. iletişim 05359394343

    ---------------

    yaklaşık 2 haftalık süreç sonunda gerçekleşendir.

    şiddetli öksürük, boğaz ağrısı, üşüme-titreme, şiddetli bel ağrıları, koku ve tat kaybı semptomlarını yaşadım. covid-19 pozitif olduğuma emindim aslında. çünkü daha önce yaşadığım hiç bir hastalığa benzemiyordu. ilk günler bel ağrılarım için ağrı kesici kullandım. bana gerçekten iyi geldiğini söyleyebilirim.

    covid-19 sonucumdan emin olmak ve resmi ilaç tedavisine başlayabilmek için 2 nisan günü devlet hastanesine gittim. tomografi yapıldı ve sonucunda herhangi bir virüs bulgusuna rastlanmadı. aynı gün burun sürüntüsü alındı. 7 nisan'da covid-19 pozitif olarak test sonucum çıktı.

    8 nisan günü sağlık bakanlığı benimle temasa geçerek ilaç tedarik ettiler. aynı zamanda ailemin diğer üyelerini, temas durumunu soruşturdular. gün içinde bütün aileme evde test yapıldı.

    getirilen ilaçlar (bkz: tamiflu) ve (bkz: plaquenil)

    ilaç tedavi süresi 5 gün. ilaçlar bittikten sonra eğer semptomlar devam ediyorsa tekrar test yapılması öneriliyor. hasta kendini iyi hissediyorsa teste ihtiyaç duyulmuyor. doktorumun dediğine göre kişisel izolasyon yeterli oluyor. ben bunu bilmediğim için tekrar hastaneye gidip test yaptırdım. kendimi iyi hissediyordum ama iyileştiğime emin olmak istedim. böylece 14 nisan günü yaptırdığım test sonucu negatif çıktı.

    not: yaşım 26. erkeğim. istanbul'da yaşıyorum. sigara kullanmadım, kullanmıyorum. düzenli spor yaptığım söylenemez. 65 kilo, 176 boyundayım.

    soru oldukça editleyerek bilgi vereceğim.

    edit1: * temaflu olarak yanlış yazdığım ilacın adını tamiflu olarak düzeltti. teşekkür ederim.

    edit2: test sonuçlarının açıklanma algoritmasını bilmiyorum. ilk testim 5 gün sonra açıklanmışken, ikinci testim aynı günün akşamında açıklandı. diğer aile üyelerimde de durum böyle. kardeşimin testi 2 gün sonra çıkarken, babamın testi 7. gününde hala sonuç bekliyoruz.

    edit3: * nick'li arkadaşımız ilaç isimlerini yazmamam gerektiğini, stokçuların suistimal edebileceğini söylüyor. bildiğim kadarıyla bu ilaçlar hükümet yetkilileri tarafından söylendi. konu ile ilgili bilgisi olan arkadaşlar yol gösterirse memnun olurum.

    bir kardeşim pozitif, bir kardeşim negatif çıktı( ki bizimle aynı semptomları yoğun bir şekilde yaşadı. bu sebeple test sonucunun hatalı olduğunu söyleyebilirim. doktorumun belirttiğine göre hata oranı yüksek). annem, babam ve diğer kardeşimin test sonuçları hala çıkmadı.

    yazdığım iki ilaç dışında başka ilaç veriliyor mu bilmiyorum. bize sadece bu ikisi verildi. bende herhangi bir yan etki olmadı. ama kardeşimde mide bulantısı, ishal, mide sancısı yaşandı.

    edit4: (bkz: #105430288) ben aralık ayından beri işsizim. vaktimin çoğunu da evde geçirdim. özellikle türkiye'de vakalar görüldükten sonra sürekli evdeydim. ancak evde çalışanlar olduğu için, onlardan bulaştığını düşünüyorum.

    edit5:(bkz: #105430550) yaşadığım apartmanda 15 yaşından büyük herkese test yapıldı. toplam 23 kişi. 10 kişi pozitif, 4 kişi negatif olarak açıklandı. diğer 9 kişinin sonucu henüz çıkmadı.

    edit6: (bkz: #105431173) henüz testim negatif olarak açıklanmamışken aile hekimime kan bağışı yapabileceğimi söyledim. sadece ben değil, hastalığı atlatan bütün ailemin kan vermesini sağlayacağım.

  • benim.

    denklem aslında çok basit.

    yaşamak istemediğin şeyi yaşatmayacaksın, dürüst olacaksın, adam olacaksın. bu kadar.

  • bu durum jerry seinfeld tarafından şu şekilde betimlenmiştir:

    "bence tüm o havaalanı, havayolları kavramı sadece bize 9 dolara ton balıklı sandviç satmak için yapılmış kocaman bir dolap. bence sağlanan o kar, tüm havayolları sektörünü ayakta tutuyor. yani bir düşünün. terminaller, uçaklar hepsi dikkat dağıtmak için, siz de böylece ton balıklı sandviçten yediğiniz kazığı anlamıyorsunuz."

  • kırmayın. kendi dünyalarının önemli bir anısı demek ki. ılk defa duyuyormuş gibi merakla dinleyin. soru sorun, yorum yapın.

    zaman gelir babanızın sesini bile unutursunuz da o topraktan bir kerecik seslensin istersiniz.

    hem üç günlük dünyada niye üzersiniz ki adamcağızı. çok mu önemli işiniz var. alt tarafı instagramadaki kadınlara bakıp laf yetiştiriyorsunuz. sonra da yapabilirsiniz.

    debe editi bencil, bireyselliğe odaklı, kırıp dökmekten zerre korkmayan ve nezaketsiz bir toplum olmaya doğru evrilirken, bu yazıya bu kadar güzel tepkiler geleceğini ummuyordum. hâlâ birilerinin yüreğinde merhamet saklı. çok mutlu oldum. öyleyse umut var demektir. var olun.