hesabın var mı? giriş yap

  • vosvoslu başkan jose mujica'nın bugün bir yerde çay içerken herkesin samsung'larıyla onun fotoğrafını çekmesi üzerine yaptığı espri. adam tek cümleyle teknolojik kalkınmadan dışa bağımlılığa, üretimsiz tüketimden gereksiz lüks sarfiyatına öyle bir eleştiri yapmış ki, insan hayret ediyor.

    türkler kapıyı tok sesle kapatıyor, almanlar kazanıyor.
    türkler kanepeyi monte ediyor, isveçliler kazanıyor.
    türkler bombalıyor, amerika kazanıyor.
    ulan hatta türkler evlenmeye niyetleniyor, bulgarlar kazanıyor.

  • annesi ilkokul mezunu olan bir yazar olarak söylüyorum ki, imkanları olmadığından zamanında okuyamadığı için 3 çocuğunu da üniversitelerde okutmuş ömrümden ömür versem hakkını ödeyemeyeceğim kişidir.

    anneliğin diplomayla yapılmadığını bilmeyenlerin beyanıdır.

  • yugoslavya yok olduğunda filistin neredeydi? siz neredeydiniz?

    not: evet o kadar saçma bir argüman. müslüman boşnaklara 4 sene sahip çıkmadınız şimdi arap kardeşlerinize sahip çıkıyorsunuz, bırakın bu din kardeşliğinizi, siz cidden araplara tapan varlıklarsınız ve sizin dininiz değil kanınız arap ki eğer dininiz müslümanlık olsaydı o zaman cevap verirdiniz bütün dünyanın gözü önünde.

    edit: favlamayın arkadaşlar çünkü siz favladıkça bana kalırsa biz banlanacağız.

    anarşist mod devrede: uygur türklerine yapılan zulüme siz ne zaman karşı çıktınız, madem o kadar türksünüz, müslümansınız ve haksızlığa karşı dilinizi yutturmayacağınız o şeytana karşı sürekli göğüs gerdiniz, peki neden onlar o kadar işkenceyi çekti? uygur türkleri gidip çin hava sahasına paraşüt ile asker indirtip turistleri ve masum insaları mı vurdurttu? kutsallarını karış karış satıp sonra bana geri ver mi dedi?
    düşünsene bir şey senin kutsalın mesela sevgilin, ailen, çocuğun, eşin veya en basitinden kardeşin, bunların hepsini satıp ve özellikle sevmediğin insanlara satıp sonrasında ise hak iddaa etmek nasıl bir saçmalık olabilir?

    daha azerbaycan muhabbetine dahi girmiyorum, allahınızdan korkun be! çünkü bizde bir tane var en azından.

  • yıllarca takıntılı derecede beynimi işgal etmiş konulardan biri. evrendeki her şey gibi hayal gücü de, insan zihni de bileşiktir, maddedir. bu konunun yetkili abisi david hume idir.

    zihin, evrenin tasarımını aşamaz çünkü kendisi tasarımdır, adeta evrensel sabit gibi. hayal ettiği her şey izlenimlerinin bileşkesi olacaktır. beyin gördüğü ile aynıdır. (bkz: #76009932) uzaylıların hep insan suretinde hayal edilmesi buna iyi örnektir. daha iyi bir örnek ise tanrıların daima suret ve kişilik olarak insanlara benzemesi, bunun zamanla "tanrı insanı kendi suretinde yarattı"ya dönmesi ve tanrı kavramının ilk olarak baba izleniminden ortaya çıkması ve de cennet tasvirleri. bu ilham, esinlenme vb. kelimelerle dilde zaten yer bulmuştur ama fiziksel nedenleri pek düşünülmez. insanlık tarihindeki zihinsel aktarım, "şeylerin" dönüşümü görünenden çok daha sert, sığ ve basittir, bu nedenle farkettikçe acı verici olabilir.

    yaratmak eylemi ise oksimoron durumdur. baştan hatalıdır. bilinçli tanrının bir şey yaratması için önce yaratmak eylemini yaratması gerekiyor. paradoksa düşüyor. tanrı kaldıramayacağı bir taş yaratabilir mi gibi. duyuların/izlenimlerin dışında bilgi edinebilen bir beyne sahip olsaydın tüm evrenin bilgisini bir anda edinebilirdin, ama yine edineceğin bilgi bu evrenin bilgisi olduğundan farklı bir şey olmazdı. aslında acayip farklı bir şey olurdu ama maddesel özgünlük boyutunda olmazdı... bu noktada "hiçbir şey yaratılmamıştır" altında toplanan savları incelemek üzere yola çıkıyoruz.

    ayrıca bu konuyla ilişkili diğer konular:
    determinizm ve özgür irade paradoksu
    kolektif bilinçaltı
    nebuch - fikrin sahibi`

    ed: imla

  • judeo-christian mitolojide elma, bilgi ağacının yasak meyvesidir; ilk insanlar adem ile havva ile birlikte sahneye çıkar ve insanın cennetten dünyaya düşme vesilesi olmuştur.** yunan mitolojisinde herakles'ten yapması istenen on iki zor işten biri hesperides bahçesindeki yunan hayat ağacından yetişen altın elmalardan birini koparmaktır. bu elmaların aşk tanrıçası afrodit'in armağanı olduğu söylenir. aslında aşağı yukarı her kültürün kendine özgü elma hikayesi vardır.

    henry david thoreau'ya göre 'kesinlikle en soylu meyve'dir elma. new york kentinden* (bkz: big apple) macintosh* bilgisayarlarına kadar birçok şeyi temsil eder. ingiliz'in dilinde, bir çocuk, anne ve babasının gözündeki elmadır (bkz: the apple of my eye)*; kötü bir şey ise 'çürük elma'dır. süleyman'ın şarkısı'nda elma ağacı sevgiliyi temsil eder.**** nazım'a göre, elma, biz onu seviyoruz diye onun bizi sevmesine gerek olmayandır. (bkz: tahirle zühre meselesi) elma, yılların cemal süreyya'sını cemal süreya yapandır. (bkz: elma/#1787285) rivayet olunur ki newton'un kafasına düşerek aklını başına getiren ve böylece yerçekimi kuvvetini keşfetmesini sağlayan da yine elmadır. salvador dali içinse elma, bir rahibenin kıçı ya da bir kafatasındaki göz yuvası olabilir pekala.

    işin ironik yanı şudur ki bir botanikçi bakış açısıyla aslında yalancı bir meyvedir elma. (bkz: yalancı meyve) armut, ayva, muşmula ve üvez gibi elma da rosaceae* familyasına mensup ağaçlarda yetişen, özel türden çekirdekli bir meyvedir. ama gerçek meyveler gibi etli kısımları döllenmiş yumurtadan oluşmaz; onların çevresinde eklentili olarak büyür. bugün yediğimiz elmalar zamanında orta asya dağlarında yetişen yabani malus sieversii'den alınma malus domesticus adlı ağaçtan geliştirilmiş çeşitlerin meyveleridir.

    dünyada bu çeşitli renklerde, çekirdekli, etli ve kabuklu meyve kadar anlam yüklenmiş ve sembolik statü kazanmış meyve -herhalde- yoktur.**

  • cool bir hareket. geçen kampüste yürüyorum, başladı bu elleriyle kollarını ovuşturup ''üşyrm yhaa x('' falan demeye. sigaramın dumanını diğer tarafa üfledikten sonra yavaşça dönüp o bomba cümleyi söyledim, ''koş ısınırhahahha yalanın sonunu getiremiyorum. kız üşüyorum dese komple okulu yakarım ısınsın diye amk öyle naçar durumdayım.