hesabın var mı? giriş yap

  • e kardeşine verin o parayı o baksın o zaman?

    edit: şu kısım silinmiş: "kardeşim ileri seviye ingilizcesi olan mühendis, bu paraya her sabah 6 da kalkıp 2 saatte işe gidiyor, akşam 8 de dönüyor, cumartesi yeri gelince ücretsiz mesai yapıyor."

  • serçenin bir tanesi bahar günü dalgın dalgın uçuyormuş.
    bir anda farketmiş ki, bir yolun üstünde uçuyor ve karşıdan da motorsikletli bir adam geliyor.
    her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile...
    serçe "çotan daank" diye kaska çarpıp düşmüş.
    şimdi, motorcu arkadaşımız, allahı var sıkı bi hayvansever.
    doğal olarak hemen atlamış motordan; koşmuş serçenin yanına.
    serçe baygın yatıyor...
    kıyamamış, bırakamamış yolda; almış getirmiş eve.
    eskiden kalma bir de kafesi var evde..
    baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş..
    yanına da az biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış....
    bizim serçe bir müddet sonra ayılmaya başlamış..
    daha tam seçemiyor ortalığı..
    hafif bulanıklık var yani...
    bi bakmış parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde...
    birden dank etmiş vaziyet:
    motorcuyu öldürmüşüz beeeee...!!!!!!

  • napsın olm adamlar taş mı yesinler, cicileyip süsleyip satıyorlar işte. sanki üzümlü kekin içinde üzüm, kıymalı pidede kıyma varmış gibi şeyapıyorsunuz. çoğu sektör yalan dolandan ibaret, hepsi para kazanmak için uyduruyor bir şeyler. sanki 1 şişe fairy 18 bin tabak yıkıyor.

  • hayatta 4-4-2 yerine 1-2-1 taktiğini uygulamaya çalışmaktır.

    1 kişi çıkılır tatile, her şey yolunda giderse 2 kişi tatil yapılır ve eve yine 1 kişi dönülür.
    görüldüğü üzere orta sahayı kalabalık tutmak bu taktikte de çok önemlidir.

  • benim var bir iki tane.
    milli takım kampı bulunduuğm şehre gelmişti.
    kimler kimler yok ki tanju, rıdvan, feyyaz, metin, ünal karaman, engin ipekoğlu, oğuz çetin falan.
    neyse, o zaman liseliyiz.
    hergün gidip izliyoruz bunları, millet imza alıyor, kızlar peşlerinde.
    biz de beşiktaşlıyız ayıptır söylemesi.
    bizim sarı fırtına yanında iki futbolcuyla beraber, tabir-i caizse takımdan ayrı düz koşu yapıyor.
    biz de iki üç arkadaşız.tribünden aşağı inmişiz, tellerden izliyoruz.
    aslında daha o yaşlarda bile ünlü falan görünce gidip hemen konuşayım falan derdinde biri değildim.ama gaza geldim ben de.
    neyse, "metin abi" "metin abi" diye çağırdık biz bunu.
    eliyle tersledi bizi, azarlar gibi bir şeyler söyledi. "görmüyor musunuz çalışıyorum" gibisinden.
    buz kestik hepimiz.hiç kimse tek laf edemedi.
    fena halde kırılmıştık.
    haklıydı aslında.
    ama en azından selam verip geçebilrdi.
    o gün bugündür metin'i sevmem.
    aynı kamptan bir başka anı.
    bu sefer feyyaz.
    otobüsün içinden insanlara bakıyor.
    yüzlerce kişi var ortamda.
    el sallıyorum, fark etsin istiyorum, garsona el kaldırırsınız da görmeyince kafayı kaşırsınız ya öyle.
    sonra nasılsa fark etti beni, gözgöze geldik, gülümsedi, el salladı o da.
    feyyaz'ı zaten severdim.o günden beri daha da sevdim.hem o metin'in yerine olsaydı asla azarlamaz, kibar feyzo gibi gülümserdi bize.

    ünlü olmak hakikaten çok zor ve ilginç. adam (metin) 25 sene önce birine atar yapmış. belki o gün canı çok sıkkındı, belki o gün çok kötü bir haber almıştı.bilemeyiz ama karşı taraf hala unutmamış o azarlar tavrı.
    diğer yandan diğer adam, kalabalıkta birini fark etmiş ve el sallamış.sorsan hatırlar mı? ama 25 sene sonra o selam hiç unutulmamış.

  • gerçekten de hayatımda gördüğüm en inanılmaz mantık hatası olabilir. "iyi bir çocuk olursanız, bir gün siz de şirinler'i görebilirsiniz" şartına rağmen gargamel isimli koca herif şirinler'i görebilmektedir. adam hem çocuk değil, hem de iyi değil. yaa yaa.

  • lan bu audi kupasina kim istedi katilmayi. bize skoda kupasi falan olsaydi soyle sparta prag, legia varsova falan.