hesabın var mı? giriş yap

  • acun medya'da çalışan çok yakın bir arkadaşımdan aldığım bilgiye göre bundan sonra konseyde isim yazdıktan sonra çömleğe atış yapılacakmış, eğer isim yazılan kağıt çömleğe girmezse o oy geçersiz olacakmış :(

  • mutfakta alt dolaba eğilmiş tencereleri yerleştirmeye çalışırken telefonun çalmasıyla kafayı aniden kaldırıp tezgaha hızla çarpmak, o hızla yere düşmek, kalkmak için tutunacak birşey ararken su damacanasının pompasına abanmak, bütün suyun üstüne foşlaması. (bkz: based on a true story)

  • iş için bi şehirdeyim. ertesi gün saat 15'te toplantı var. otelde gece kendi kendime "öğlene kadar yatarım, sonra kalkar giderim" dedim. uyandığımda saat sabahın 6 sıydı. dön dön uyuyamadım. çıktım dışarıya. şehir merkezinde yürümeye başladım. yürü yürü vakit geçmez. saat 9'a doğru sinemanın önünden geçiyorum. "bi film izleyeyim bari vakit geçer" dedim. köstebek filmi girmiş o ara gösterime. sinema 10'da açılıyormuş, bekledim açılsın diye. açıldı, gişeye yanaştım "köstebek'e bir tane bilet" dedim. "filmi oynatmamız için en az 3 bilet satılmalı" dediler. lan manyak 3 bilet al otur izle filmi işte.

    ben ne yaptım? sinemanın önünden geçenleri çevirdim "çok güzel film buyrun beraber izleyelim" diye. 2 kişi buldum oturduk izledik filmi.

  • yasananlar mi daha korkunc yoksa olay sonrasi ekiplerin ruya gormussunuzdur ehe mehe, hadi sizi baristiralim tarzi yaklasimi mi daha korkunc. karar veremedim.

  • umarım alemin kerizi bir tek ben değilimdir. konu ne olursa olsun. ( siyasi, futbol, türk kızı/erkeği, troll'lemelerini devre dışı bırakarak konuşuyorum ) bir başlık altında ciddi bir şekilde dönen tartışmada taraf olamıyorum. ilk girilen entry'yi okuyorum ve direkt "e yani, adam %100 haklı" diyorum. karşıt görüşteki yazıyı okuyorum. bu kez de tıpkı bir yavşak gibi, derhal ilk entry'nin sahibi yazarı satıyorum. "he lan, bu doğru söylüyor, diğeri bok yesin aq" diyorum. böyle böyle yazılanların hepsini okuyorum. ve evet. hepiniz haklısınız lan :/

    yani bu nasıl iş ben anlamadım. ruhumdaki gevşeklikten mi kaynaklanıyor. çok mu iyi niyetliyim yoksa. "yazık ya o da üzülmesin, tamam lan tamam o da haklı :/" diye mi düşünüyorum. bilmiyorum. sanırım benden kaynaklı bir tutarsızlık bu. o yüzden nerede bir gürültülü tartışma var, derhal damlıyorum başlığa. içiniz rahat olsun. en az 1 şukela oyunuz cepte. yazılanların hepsine artı oy veriyorum. herkes haklı abi napayım :/

  • bilgisayar başında izlerken gece gece canımı sıkmış video'dur. böyle şeyleri doğal ortamda canlıların kendi habitatlarında olurken bir belgeselde falan izlerken rahatsızlık duymuyorum, sonuçta doğa acımasız bir sistemdir ve her şey olması gerektiği için oluyordur. ama şöyle insan eliyle yapılan sentetik ortamlarda sırf haz amacı güden bir iki piç kurusu tatmin olsun diye canlıların yaşam hakları suistimal edilmiyor mu ifirit oluyorum. şerefsiz piçler.

  • şu yargılanacaksınız lafını kemalistler söylese anlarım da bu cemaat abilerine ne oluyor onu çözemedim. ülkedeki her türlü rezilliğin, nifağın, pis işlerin altından sizin imzanız çıkıyor. sanki dün yurt dışına kaçan zekeriya öz sizden değilmiş gibi tavır aldınız bir anda. gören de sanır ki cemaat yıllardır ülke bekası için çalışan, vatan sevdalısı bir oluşum. bazen çok gülesim geliyor, bazen de bulut.

    (bkz: #25809734)

  • kazanırken sadece onların kazandığı, kaybedince hepimizin kaybettiği, ya herro ya merro şeklinde yönetilen bir ekonomi modelini uygulayan hazine ve maliye bakanı açıklaması... allah gani gani belanızı versin.

    bu arada onlar hiçbir zaman kaybetmiyor. hani yanlış anlaşılmasın, kendisi hep beraber kaybedeceğiz dediği için cümleye nebati'nin demecini ekledim. mesela bugün merkez bankası 1 milyar dolarlık satış gerçekleştirdi ve bu dördüncü müdahalesi. bu 1 milyar doları kim aldı mesela? daha önceki 3 müdahalede alım yapanlarla bugünkü alımı yapanlar arasında aynı kişi var mı?

    ayrıca mb'nin net döviz rezervi eksilerdeyken kimin parasıyla piyasaya müdahale ediliyor? bugün dolarını sattıkları, yarın çıkar ver benim dolarlarımı derse merkez bankası nereden çıkarıp verecek o dolarları? şu olay bir şirketin başına gelse bankruptcy durumu meydana gelir. bakın benim alanım ekonomi değil ama biraz bilirim. işletme okurken econ 101 verdiler. şu yapılan bildiğin kumardır ve adam dalga geçer gibi bitersek hepimiz biteceğiz gibi fantastik ve talihsiz bir açıklama yapıyor. yemin ediyorum kafayı yiyeceğim.

    ve yine faiz indirecekler. tüm bu olanlara rağmen, faizi çıkıp tekrar indirecekler. halkın alım gücü falan kimsenin umrunda değil. asgari ücret 5000 olsa 1 ay sonra yine %20 düşecek alım gücü.

    daha çok şey söylenir de neyse. size oy verenlerin ve sizin allah belasını versin.

  • artık üşenmeyi bir kenara bırakıp kendisiyle ilgili tecrübelerimi yazacağım almanya'nın güzel şehridir. şubat-temmuz 2016 arasında erasmus yaparken bu yazıyı yazmaya niyetlenmiştim ancak üşendiğim için sürekli ertelemiştim. baştan uyarayım oldukça uzun ve bol resimli (bazıları kendi çektiklerimden) bir yazı olacak, konu bremen olunca çenem düşüyor.

    erasmus ile kendisine gelmeden önce hakkında hep çok küçük bir şehir olduğuyla ilgili yazılar okuyup orada sıkılmadan nasıl yaşayacağım diye endişelenmiştim. evet, 500 bin nüfuslu bremen gerçekten de küçük bir şehir. hele istanbul gibi 20 milyon nüfuslu bir yerden geliyorsanız ilk anlarınızda tam olarak bocalamanız tamamen normal. doğal olarak büyük şehirden gelen biri olarak büyük şehir yaşamına uygun hareketlerde bulunuyorsunuz; hızlı hızlı yürümek, otobüse koşmak, otobüs durağa henüz gelmeden ayağa kalkıp kapı kenarına yaklaşmak vb. ama burası küçük olduğu için yavaş yaşayan bir şehir, insanlar otobüs durağa gelip kapılarını açmadan yerlerinden kalkmıyorlar bile, ya da kimse otobüse yeni binen birinin şoförle konuşup bilet alması arasında geçen yaklaşık 2-3 dakikalık sürede oflayıp puflamıyor. doğal olarak bazı şeyleri ilk başta garipsiyorsunuz ama sonra her şeye adapte olmaya başlıyorsunuz.

    peki bremen'de alışmanız gereken en önemli şey nedir? kesinlikle bisikletliler... burada size araba çarpmayabilir ama bisiklet çarpabilir. çünkü arabadan daha fazla bisiklet var ve bisiklet yolları bizim alışkın olduğumuz şekilde değil. eğer bisiklet yolu yoksa bisikletliler epey dikkatli oluyorlar ama eğer bisiklet yolu varsa epey hızlı gidiyorlar ve bu noktada dikkat etmeniz gereken sizsiniz.

    bisiklet uyarımı da yaptıktan sonra biraz bremen'i tanıtayım. otobüs ve tramvay haritası ile bremen yaklaşık olarak böyle bir alan. cuma ve cumartesileri toplu taşıma 24 saat oluyor, ancak diğer günler bazı seferler 00.30 bazıları ise en geç 01.30 gibi biter sabah 04.30 ya da 05.30'a kadar çalışmaz. seferler çok dakiktir ve bunları telefonunuza indirebileceğiniz fahrplaner veya db navigator gibi uygulamalardan takip edebilirsiniz. bremen'de arabaya ihtiyacınız olmadan her yere gidebilirsiniz.

    gelelim turistik olarak gezilebilecek yerlere; marktplatz şehrin en merkezidir. eğer şanslıysanız bu alana kurulan etkinliklere denk gelebilirsiniz. bu meydanda bulunan beck's mekanı oldukça sevimlidir. bu arada beck's demişken bu biranın ana üretim yerinin bremen olduğunu biliyor muydunuz? beck's'in burada büyük bir fabrikası var ve neredeyse her gün 12.90 euro gibi bir fiyata tur düzenliyorlar. detaylı bilgi için bu linke tıklayabilirsiniz. turda bira yapımından beck's tarihine kadar çeşitli bilgiler öğrendikten sonra bar kısmına geçiyorsunuz ve burada bir saat içerisinde size verilen biraları içme hakkınız var. denemeniz adına 5 bardak bira size verilirken sonuncu birayı siz listeden seçiyorsunuz ve şişe ile geliyor. yaklaşık önünüzde şöyle bir manzara oluşuyor. işin güzel yanı içmek için bir saat süreniz olduğu için hızlıca hepsini içiyorsunuz ve kafalar güzel turu sonlandırıyorsunuz. herkese tavsiye ederim.

    bremen'in bir başka güzel yerlerinden biri de schnoor. içinde böyle dar sokaklar bulunan, ilginç restoranlara denk geleceğiniz eski bir yerleşim yeri.

    doğallık arıyorsanız sizi bürgerpark'a alalım. gerçekten de kocaman olan bu parkın içinde hayvan çiftliğine kadar her şey bulunuyor. parkın ufak bir haritası. parkın içerisinde göreceğiniz manzaralar aşağı yukarı şöyle; resim 1, resim 2, resim 3, resim 4. gerçekten huzur dolu bir ortam.

    kafa dinlemelik bir başka sakin yer alternatifi mühle am wall olur. bu yeldeğirmeninin orada sevimli bir kafe var.

    takılıp, nehir kenarı (weser) bir şeyler içelim derseniz en ideal yer schlachte olur. havaların ısındığı zamanlar burası insanlarla dolup taşar. aradan geçen iki yıldan sonra mekanın adını hatırlamasam da bir restoranın çok güzel sangriası vardı. giderseniz weser manzarasında sangria içmenizi öneririm.

    aklıma gelen bir diğer yer de viertel. bana burası biraz daha öğrenci mekanı gibi geliyordu, orada chinchilla diye bir barda ağırlıklı takılsak da bu bölgede birbirinden güzel bir sürü bar vardı. hegarty's irish pub da sürekli dolan barlardan biriydi. irlanda barlarından hoşlanıyorsanız bremen hauptbahnhof'un (ana tren istasyonu) hemen karşı hizasındaki paddy's pit irish pub da oldukça güzel bir bardır. ancak irlanda barlarındaki içki fiyatları diğer barlara göre biraz yüksek.

    hauptbahnhof demişken neredeyse tüm tramvayların buradan geçtiği bilgisini vereyim. bremen'in meşhur gece kulüplerinden biri olan laviva'ya çok yakındır. istanbul gibi bir yerden geliyorsanız gece kulüpleri sizi muhtemelen hayal kırıklığına uğratacaktır ancak cumaları öğrenciye bedava giriş, sadece 2 euro olan bira gibi fiyatlardan sonra insan her şeyi unutuyor. bir ara gece 12'ye kadar sınırsız mojito veriyorlardı.* onun haricinde disko tarzı olan mekanlar; stubu, tower, modernes, avenue (garip tiplerin takıldığı, çirkin müzikli bir yer), lila eule (burayı da tavsiye etmem hem klostrofobik hem kötü müzikli) ve birkaç bu tarz yer var. maalesef hepsinin adlarını hatırlayamıyorum.

    müzeler konusunda maalesef çok bilgi veremiyorum çünkü bremen'deki müzeler pek ilgimi çekmemişti. müze olmasalar da beck's turu ve bir de mercedes-benz turunu tavsiye ederim. evet, mercedes'in de bremen'de bir fabrikası var ve turu inanılmaz zevkli. ilgilileri şöyle alayım. turdan çıkınca robot teknolojisi ve mercedes hayranı oluyorsunuz.

    görmeniz ve resim çekilmeniz gereken şeylerden biri de tabii ki bremen mızıkacıları! baştan uyarı; heykel beklediğinizden çok daha ufak boyutlarda. bu heykeli ilk gördüğünüz zaman eşeğin iki bacağını tutup dilek dilemeniz gerekiyor. tıpkı resimdeki gibi. bunu ne kadar çok insanın yaptığını görseniz inanamazsınız. bremen mızıkacıları demişken bir ilginç bilgi daha vereyim; şehir merkezinde bulunan bremer loch denilen bu rögar kapağına bozuk para attığınız zaman içinden bremen mızıkacılarından birinin sesi geliyor. ben iki kere denemiştim; ilkinde eşek, ikincisinde ise horoz sesi gelmişti. bunu sarhoş halimizle yapıp nedense çok güldüğümüzü hatırlıyorum.

    primark severlere güzel haber, bremen'in alışveriş merkezlerinden biri olan waterfront'da büyük bir primark bulabilirsiniz. istanbul'daki alışveriş merkezleriyle kıyasladığınızda waterfront epey küçük gelecektir ancak içerisinde işe yarayan bir çok marka mevcut. boyner tarzı bir yer isterseniz de şehir merkezinde bulunan karstadt ihtiyacınızı karşılayacaktır.

    bremen demişken werder bremen'den bahsetmezsek olmaz. werder bremen lebenslag grün-weiß! sahaları olan weser stadium'a gidip bir maç izleyin derim. ben şansıma en kritik maçlardan biri olan 14 mayıs 2016 eintracht frankfurt maçına gitme şansını yakalamıştım ve werder bremen'in 88. dakikada gol atıp üst lige çıkmaları sonucu şöyle bir manzara yaşanmıştı. sonra tüm gece kutlamalar falan derken muhteşem zaman geçirmiştim.

    bremen'e yakın şehirlerden de bahsedeyim biraz. eğer öğrencilerin sahip olduğu semester ticket'a sahipseniz bremerhaven, hamburg, hannover, osnabrück, oldenburg gibi şehirlere hızlı tren hariç diğer trenlerle ücretsiz gidebiliyorsunuz. bu yerlerin çoğuna 1 saat gibi bir sürede ulaşıyorsunuz ve genelde saat başı tren oluyor. kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim, özellikle hamburg muhteşem bir şehir. tren hariç bir başka alternatif ise flixbus olur. genelde şehirlerin ana tren istasyonlarını durak olarak benimseyen flixbus ile her yere ucuza gidebiliyorsunuz. çok yakın olmayan ancak 4-5 saatlik sürede olan iki önemli şehir ise berlin ve amsterdam. bremen'de uzun süreli kalıyorsanız bu iki şehre de rahatlıkla gidebilirsiniz.

    yazacak çok şey var. bremen hakkında sayfalarca şey yazabilirim ama artık sizi iyice sıkmış olurum. bu entry'yi yazmaya 9 mart 2016 tarihinde başlamışım, nihayet 2 eylül 2018 tarihinde sonlandırıyorum.

    dipnot: olur da bremen hakkında sohbet etmek istersiniz, ya da bir şeyler sormak istersiniz her zaman mesaj kutuma beklerim. bu arada bremen'de huchting flämische straße civarında yaşamıştım. epey huzurlu bir yer, buradan bir durak uzakta sodenmatt see bulunuyor, gitmenizi tavsiye ederim.

    dipnot 2: biriniz kanıma girin de birlikte bremen'e gidelim. vallahi çok özledim canım şehrimi.

  • üstedit: her şey bu konuşma ile başladı. @aydinlanayazan uyardı video eklememişim

    erdoğan'ın bugünkü kılıçdaroğlu'na yönelik imada bulunduğu "haysiyetsizdir, onursuzdur, şerefsizdir, haindir" açıklamalarına cevaben chp grup başkanvekili engin özkoç çok sert açıklamalar yapıyor. canlı yayın bitince link paylaşacağım. mecliste konuşuyor şu anda. "müslümanların ölümüne neden olan bop eş başkanı şerefsizdir, onursuzdur, haysiyetsizdir" diyor ve bu ithamlar tüm konuşma boyunca devam etti devam ediyor. engin özkoç'un ifadelerinden birkaçı:

    "şehitlere kelle diyen bir kişi haysiyetsizdir, şerefsizdir, onursuzdur, vatan hainidir."

    " etrafta şeytanlaştıracak insan arıyorşeytani planlar yapıyor! şeytan mı arıyorsun? şeytanın ta kendisi sensin! baş şeytan abd ile işbirliği yapıyorsun! ordumuz, idlib'de gereksiz yere duruyor biz evlatlarımıza sahip çıkacağız!"

    " şehit cenazeleri daha kalkmamış, şehit evlerinde haykırışlar dinmemiş, şehit haberleri gelmeye devam ediyor. haysiyetsizliğin, şeytanlığın, şerefsizliğin ve onursuzluğun resmini görüyor musunuz? türkiye'de şehitler gelirken, daha "başınız sağ olsun" demeyen, evlatları için "allah rahmet eylesin" demeyen kişi trump'a akıl vermiş de, putin'e akıl vermiş de, ekonomide şöyle yapmış da... o trump sana mektup gönderdi, aptal yerine geçecek lügatlar kullandı. sen o mektubu cebine aldın, trump'ın yanına gittin. sen atatürk'ten bahsediyorsun. atatürk kim, sen kimsin? atatürk türkiye cumhuriyeti'nin kuruluşunun lideridir, sen türkiye cumhuriyeti'ni itibarsızlaştıran akp'nin genel başkanısın. atatürk eğer bugün olsaydı, ne o trump o mektubu yazmaya cesaret edebilirdi ne de türkiye'nin cumhurbaşkanı türkiye'yi bu duruma düşürürdü. atatürk bugün olsaydı, suriye'de ne mehtmetçiğimiz şehit olurdu ne de o saray'dan değil gelir meclis'ten bu mücadeleyi yürütürdü."

    edit: link

    edit 2: sözlerle ilgili engin özkoç hakkında soruşturma başlatılmış link

  • bu listeye katkıda bulunmayı borç bilirim:

    meyhane:
    1-nihat baba tulumbalı meyhane-tepecik(izmir'in en eskilerinden-kokoreç-badem-kağıtta pastırması ve ambiansı güzel)

    2-meyhane piero-alsancak -muzaffer izgü sokak-popüler bir mekan-kelle-pastırmalı humus-işkembe kızartması tavsiye ederim

    3-ara sokak meyhanesi-mezeler taze-günlük-ambiansı fena değil-kıbrıs şehitleri askeriye karşı sokağı

    4-köfteci hidayet:bu mekana dikkat.kemeraltı-hisarönü camiine yakın.gündüz köfteci , akşam kalabalık çekilince el altından kağıt bardakta rakı servisi ve değme lüks restoranlarda yiyemeyeceğiniz t-bone steak-dana pirzola-kuzu beyti.. aşırı iyi denebilir etlerine. bir iki çeşit meze de bulunuyor.

    kokoreç-söğüş v.s:
    1- asım usta-yeşilova.ülke sınırları dahilinde daha iyisi olmayabilir

    2-göz göz kokoreç-göztepe:badem ile karışık kokoreç yapıyor.başarılı

    3-söğüşçü cim bom-kemeraltı

    4-söğüşçü celal ve oğulları-ikiçeşmelik olu başı-katlı otopark karşısı

    balık:

    1-urla yengeç restoran:bilimum kabuklular-çok farklı mezeler-hızlı servis-her daim taze sunum.benim için izmir'de bu alanda en iyisi

    2-kordon yengeç:kordon'daki standart balıkçılardan daha lezzetli.ancak fiyatları yüksek.

    alternatif mekanlar:
    1-must - muzaffer izgü sokak.yemekleri-aperatifleri ve içki seçenekleri tatmin edici.

    2-mezzaluna-konak pier:pizza konusunda oldukça iyi.ancak aperatif anlamında da fena değil.

    aklıma geldikçe editi borç bilirim..