hesabın var mı? giriş yap

  • adama, kişilere, gruplara, cemaatlere ,vakıflara, derneklere hizmet işinin bitmesiyle bir çok şey güzel oldu, olmaya da devam ediyor.

    çatlayın amk

  • "hiçbir kitap, hiçbir gita, giçbir unpanişad size kendinizi öğretemez. aynı şekilde, hiçbir filozof, hiçbir profesör, hiçbir psikolog da size kendinizi öğretemez. onların size öğretebileceği tek şey ne olduğunuz veya ne olmanız gerektiği hakkında kendi düşünceleridir. bu ise onların görüşü, çıkarımı, algısıdır, sizin değil.

    asırlar boyunca başkalarının otoritesini, guruların otoritesini, geleneğinizin otoritesini kabullendiniz. işte bu yüzden hiç enerjiniz yok; bu yüzden köreldiniz, duyarsızlaştınız; işte bu yüzden ikinci el insanlarsınız... bu yüzden otorite sizi mahvetti, dinler sizi yıktı. lütfen bu gerçeği görün. bütün tapınak zillerine kulak verip tapınaklara gitseniz de aslında tapındığınız şey haz ve paradır."

  • diş sağlığına dikkat eden insandır. sanki diş fırçalarken, gelip önünde durduğun lavaboya sıçıyor insanlar amk.

  • -anı- 9:25

    2000-2001 yılbaşı... yani 2000.. yılının aralık ayı falan....
    asdasda teknedeyim... karayiplerde... mustik adasının açıklarındayım...
    işte.... eşim.. çoluğum çocuğum...
    allah rahmet eylesin bizim cem şaşmaz...
    eşi...
    1-2 tane daha misafirim.... teknedeyiz....
    adasf öğleden sonrası yılbaşından 1-2 gün önce....
    işte yeni demir atmışız ..... işte orda duruyoruz falan....
    aradan bi yarım saat bi saat geçti birisi bağırıyor denizden,
    ceeeeeeem
    ceeeeeeem, cıkk
    karayiplerin ortasında....
    birisi cem diye bağırıyor, bizim teknenin arkasından....
    dedik kim bu huaadasd falan çıktım baktım bi baktım cem boyner.
    aaa napıyon falan gel bilmem ne....
    .
    .
    .

    edit: bu videoyu 2 sene kadar önce şuan hayatta olmayan çok sevdiğim bir kardeşim atmıştı. "kanka millette ne anılar var ben cümleye maksimum 'beşiktaşta arkadaşlarla' diye başlıyabiliyorum, adam okyanusun ortasından koordinat veriyo" diye anlatıp gevrek gevrek gülerek anlatmıştı. videoyu keşfetme hikayesi de youtube'da eski golcülerin gollerini izlerken jardel'in gollerine gelmiş, jardel'den aklına cem uzan gelince oturmuş bi saat cem uzan röportajlarını izlemiş. arada bu sahneyi görünce de müzmin fakir arkadaşı ben gelmişim aklına, benimle paylaşmak istemiş :) bunları bize niye anlattın diye sorarsanız eğer; siz bu entariye her oy verdiğinizde güzel kardeşim aklıma geliyo yâd etmiş oluyorum. hepinizi seviyorum ama onu daha çok seviyodum...

  • 2023 toronto international film festivalinde (bkz: tiff) kuzey amerika promiyerini yapmis bir nuri bilge ceylan filmi.

    oncelikle kendisinin tum filmlerini izlemis ve sinemasina asina biri olarak en begendigim nbc filmi oldugunu rahatlikla soyleyebilirim. son filmlerinde agirlik verdigi diyaloglar, kuru otlar uzerine'de kusursuza yaklasmis gorunuyor. diyaloglarin akiciligi izleyiciyi 3 saat 17 dakika boyunca cok guzel icine cekiyor ve film cok guzel akiyor. karakterler cok guzel yazilmis ve asiri iyi oynanmis. cannes'da odul kazanan merve dizdar'i golgede birakacak bir basrol performansi ile deniz celiloglu ovguyu hak ediyor. bu ikisi disinda tum yan roller gerek oyuncu secimi gerek oyuncu performansi acisindan cok tatmin edici. bu acidan da nbc oyunculardan alabilecegi en yuksek verimi almis diyebiliriz.

    goruntu yonetmeni olarak gokhan tiryaki'nin eksikliginin bir nebze hissedildigini dusunuyorum. tabii ki yine cok guzel sahneler, cekimler mevcut ama sanirim citayi cok yuksege cikardigi icin sinematografinin daha iyi olabilecegini dusundurdu. gecislere serpistirilen -inanilmaz guzel- fotograflar, nbc'nin tarzinin disina cikmasi acisindan deneysel olmus diyebilirim. ben yadirgadim ama begenenler olacaktir suphesiz. bununla beraber kurgu ve duzenlemede ozellikle sahne gecislerini bir tik vasat buldum. kesinlikle daha iyi gecisler olabilirdi fakat bu haliyle de izleyiciyi rahatsiz eden bir tarafi bulunmadigini belirteyim, kisisel tercih benimkisi. filmin konusu ve surprizleriyle ilgili goruslerimi spoiler kismina sakladim filmi henuz izlemediyseniz gecebilirsiniz.

    --- spoiler ---

    filmde doguya atanmis ve tayinden onceki son senesini dolduran samet ogretmenin yasadiklarini kendi perspektifinden takip ediyoruz diyebiliriz. filmin basinda samet ve ev arkadasi kenan bir koy okulunda ogrenciler tarafindan sevilen iki ogretmen olarak sunuluyor. samet bulundugu okulu ve koyu begenmeyip istanbul'a donmek icin gun sayarken, kenan ailesi civarda yasayan koklerine yakin bu okulda gorev yapan fikri hur fakat muhafazakar bir karaker ciziyor. okul ve yerel capta sevilen iki ogretmenin hayati, ogrencilerinin okul muduru ve diger hocalarin sikistirmasi sonucu iki ogrencinin bildirdigi sikayet uzerine zor bir sinava giriyor. iki ogretmen haklarindaki sikayeti ogrendiklerinde kendilerini sikayet eden ogrencilerin kim oldugunu ve olayin arkasini arastirmaya calisirken filmin 1 bucuk saati bir cirpida bitiyor. filmin bu kisminda samet ve kenan'in iliskisi, ogretmenlerin mudurle ve ilce milli egitim muduruyle tartismalari olayin gerginligini izleyiciye harika geciriyor. diyaloglarin zamanlamasi ve tonu o kadar iyi ki film gerceklige cok yakinsiyor ve izleyiciyi tumuyle sariyor.

    filmin bu kisminda merve dizdar hemen hic gorunmuyor. her ne kadar kendisi kalan kisimda cok iyi oynamis olsa da cannes'da aldigi odulu bir tik politik buldugumu belirteyim. konunun hassasiyeti uzerine emektar kadin ogretmene odulu vererek nbc'nin taraf almayan filmine bir mesaj verildigi dusunulebilir ya da hic alakasi olmayabilir, tamamen kisisel bir yorum.

    filmin ikincil konusu doguya atanmis bekar ogretmenlerin kucuk sehir/kasaba hayati icinde bas goz edilmesi uzerine oturuyor diyebiliriz. doguya atanan ogretmenlerin kendi meslektaslariyla evlilige uzanan yolculuklari cok gercek ve bizden bir konu. bunu ele almis oldugu icin bile ulkedeki tum ogretmenlerin izlemesi gerekiyor bu filmi. eminim ayni yollardan gecmis yuzbinler kendi hayatindan cok sey gorecek bu filmde. filme donersek, samet ilcede ogretmenlik yapan nuray (m.dizdar) ogretmenle tanismak uzere bulusuyor ve ikili birbirini kisa sure tarttiktan sonra ayriliyorlar. samet istanbul'a gitme niyetini ve karakterinin hazci yonunu ortaya koyarken, nuray sehirli, devrimci kimligini ve nasil ve neden ilcede yasadigini aciklama ihtiyaci duyuyor. samet bunun uzerine kendisine uygun bir partner olmayacagini dusundugu nuray'i kenan'a anlatip, hali hazirda ailesi tarafindan evlilik baskisi altindaki kenan'la tanistirmayi oneriyor. bu uclunun sonraki gorusmeleri kenan'in nuray'i begenmesi ve nuray'i etkileme cabalari, nuray'in kenan'a ilgisi ve samet'in olaylari gozlemesi seklinde eglenceli sahneleri dogrumus diyebiliriz. samet, ikilinin flortu ve kendisinin disari itilisi uzerine nuray'i arzulamaya baslayip kenan'i cagirmasi gereken yemege tek basina giderek nuray ile bas basa zaman gecirmeyi tercih ediyor. bu oyuna bozulan nuray ile samet'in beraber yedigi aksam yemegi ikilinin fikirsel duellosuna donusuyor ve gecenin sonunda samet nuray ile sevisiyor. bu noktada filmin en buyuk surprizi samet'in yatak odasina gecmeden tuvalete ugramak istemesi sirasinda gerceklesiyor. samet bir anda tuvalet/banyo kapisindan set arkasina geciyor. bu esnada film setinin arkasindaki insanlar ekranda gozukurken samet hicbir etkilesime girmeksizin set arkasindaki tuvalete yol aliyor. film ile izleyici arasindaki duvari yikan bu sahne ozellikle
    zamanlamasi itibariyle eminim herkesi soka ugratacaktir. ben bu surprizi yerinde buldum; zira cok gercekci gecen ve hassas konular uzerinde dolanan bu filmde izleyiciye bunun bir film oldugunun hatirlatilmasi hos bir dokunus olmus, gg wp.

    bu noktada hemen bir parantez daha merve dizdar'a acalim: filmi izlerken nuray karakterinin bazi tercihlerini anlayamamistim fakat film sonunda samet'le gecirdigi gece sonrasi kendisini 'ghost'layan kenan'la yuzlesmeye gelen nuray'in anlatimi uzerine filmin derinligine bir kez daha hayran kaldim. bu sahnede nuray'in agzindan samet'le yatmasinin kendisinin yeni haliyle (bir bacagi teror saldirisi sonucu kesilmis, yani engelli haliyle) dunyada kapladigi yeri anlamak ve kendi degerini gormek olcmek/kendine ispat etmek motivasyonu guttugunu anliyoruz ki engelli insan dunyasina dair actigi bu kapi bile filmi bas yapit mertebesine cikariyor diye dusunuyorum.

    filmin son yarim saatinde ise samet ogretmenin kendisini sikayet eden bir zamanlar favori ogrencisi sevim ile yuzlesmesini izliyoruz. bu sahnenin gerginligi de harikulade yansitilmis. ogretmenin manipulasyonlarina karsi tepkisiz kalan fakat korkup kacmayan kiz ogrencinin verecegi tepkiyi beklerken koltuga yapisip ter doktugumuz bir filmden bahsediyoruz. mutlaka izleyin.

    filmin son yarim saatini samet'in ic sesinden dinlememiz de buyuk surpriz. karakterlerinin ic dunyasini voice-over ile anlatmayi daha once hic tercih etmemis nbc'nin bu secimine cok sasirdim fakat daha sonra dusununce hak verdim. film boyunca niyetini ve ic dunyasini tam olarak kestiremedigimiz samet karakterini kendi perspektifinden dinlemek izleyiciyi yine yeniden taraf olmadan tartismanin ortasinda birakarak filmi kapatiyor.

    film genel olarak "insan olmak" temasini tasirken, eylemler karsisinda ve iliskiler icinde insani ve reaksiyonlari anlatmaya odaklaniyor ve izleyiciyi ikircikli konular uzerinde karakterlerle empatiye ve dusunmeye zorlayarak bugune kadar ki en cesur nbc filmi olarak kendine yer buluyor. bana kalirsa gokhan tiryaki ve daha iyi bir edit'le cok net palmes d'or'a kosarbilirmis ama direkten donmus diyebilirim. mutlaka izleyin demis miydim?
    --- spoiler ---

  • 5 6 yaşlarındayım, kız kardeşim yeni doğmuş, hasta ve güçsüz. istanbul'un yeni yerleşim yerlerinden birinde, çamurdan sokakları olan bir semtte yaşıyoruz. daha duvarlarındaki beton kururmamış bir kooparatif dairesinde kiradayız. duvarlar yeşil ve sürekli küflü. kardeşim sürekli hasta.

    ben de muz seviyorum. 1 kere mi ne yedim ama olmaz böyle bir lezzet abicim. kokusu, kabuklarını yana doğru açarak yeme durumu falan. böyle bir şeyin ağaçta kendiliğinden yetişmesi ibretlik yani. işte hatırlarım kardeşime güç bela muz alırlardı, annem bi parça verirdi sonra da tembihlerdi beni, "oğlum kardeşin hasta diye bunları yemesi lazım, çok pahalı alamıyoruz" diye. o evde o muz dururdu da ben gidip bir tanesini yemezdim, arada sırada kese kağıdını koklardım ama yemezdim.

    kız kardeşim evlendi şimdi, geçen gün onlara gittim, bir tabakta meyve getirmiş. dilimlenmiş muzlar... onlar öyle yenmez ki.

  • bizim burada bi tantunici var, adam rica etti direkt bizi ara, yemeksepetinden söyleme diye, 2-3 kez öyle yaptım, hep çok sipariş var diyor, geciktiriyor, tekrar yemeksepetine döndük, 10 dakikaya getiriyor ibne. size komisyon bence %50 olmalı, ibne çakallar.