ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
balkon demirinin tadını bilmek
-
aynı zamanda ayak topuğuna karpuz çekirdeğinin yapışma hissini de bilmektir.
demet akalın'ı takipten çıkıyoruz kampanyası
-
bir insan niye demek akalın'ı takip ederki? kitlesi de onun gibi olduğu için amacına varmayacak kampanyadır.
izmir marşı'nı duyunca salonu terk eden protokol
-
"bozulmuş düşmanlar" gibi kaçmasaydınız keşke :)
metroda gelen trenin önüne itilmekten korkmak
-
çoğu kişide olduğuna inanmak istediğim korku çeşidi. bende de mevcut tabii ki. eğer en önde duruyorsam sarı çizginin gerisinde yanlamasına durup ağırlığımı içeri doğru veriyorum ki itilme kakılma gibi bir durum olursa dengemi kaybetmeyeyim.
hafif şizofrenlik iyidir hem, aklı dinç tutar.
yaran başlıklar
volkan konak
-
iki sene önce.
cerrahpaşa'ya yatıyorum.
teşhis kötü, tanı kötü..
cerrahpaşa geceleri karanlık, ıssız. aylarca yatıyorum, duvara görünmez çentikler atarak. on adım sayıyorum odamda, ayağa kalkabilsem on adım atarım odadan çıkmak için. ayağa kalkabilsem, şu pencereyi olsun açabilsem, yıldızları görebilsem... oysa odam çamaşırhaneye bakıyor, biliyorum.
gece ıssız, gece uğursuz gibi sessiz. telefonuma bir mesaj düşüyor, tanrı'nın tesadüfler yoluyla benimle eğlendiğini düşünüyorum. deliler gibi ağlıyorum sonra, sonra gülmeye başlıyorum halime.
"volkan konak- cerrahpaşa şarkısını xx kontöre cebine indir" diyen bir spam telefona düşen. inanır mısınız indiriyorum sittin kontöre, zil sesi yapıyorum. " cerrahpaşa'ya koydum canımın yarısını " diyecek kimsem olmadığı için o vakit, anamdan başka, daha bir ağlatıyor şarkı...
orada öyle ince, öyle derinden anladım ki ben bu adamı. acısını acıma karıştırıp öyle bir ağladım ki, kimseler duymadan öyle feryatlar çıktı ki ağzımdan.
şimdi her halta inat ayaktayım, şükür. cerrahpaşa'da değil, evimdeyim ama.. öyle bir anladım, öyle bir sevdim, öyle bir acısına ortak oldum, öyle bir ağladım ki bu adamla. işte bu yüzden tüm sikko anketlerde, ne zaman kim sorsa "en sevdiğin sanatçı kim?" diye, hep volkan konak derim. içten, yürekten söylerim, öyledir.
az evvel cerrahpaşa'yı söyledi yine.
öyle güzel söyledi ki...
börekçinin 1.5 liralık böreği geri alması
-
aile işi olarak börekçiyiz. 20 senedir bu işi yapıyoruz.
1.5 liraya sebep böreği geri alıp tepsiye koyan adam esnaf değildir. tamam abi 50 olsun canın sağolsun der geçersin. müşteriyi memnun edersin. bunun adabı budur. eğer ki o müşteri sürekli benzer şeyler yapıp 1-2 lira geçirmeye çalışan biriyse ancak o zaman o 1.5 liralık böreğin hesabını sormaya kalkarsın bu iş böyledir.
bir de bir ihtimal o an tezgahta olan eleman iş yerinin sahibi değilse ve çok detaylı bir şekilde ondan hesap soruluyorsa adam kasada bir dengesizlik olmasın diye o 1.5 liranın peşine düşmüş olabilir. ama yinede çalışanından 1.5 liranın hesabını soracak işletmeden de hayır gelmez. neresinden tutsan ofsayt. eyyorlamam bu kadar.
halayı icat eden siyah elbiseli kız
cadılar bayramı
-
muharrem ayı vesilesiyle aşureyi joker kostumüyle dağıtacağım bayramdır.
araba sahibi kız arabasız erkek ilişkisi
-
(bkz: ustam geldi sırtıma vurdu)
yeliz yeşilmen
-
hem ünlü hem siyasal islamcılara farz olan ibadetler;
en aykırı hayatı yaşayıp muhafazakâr ayaklarına yatmak
türbanlı fotoğraf paylaşmak
namaz kılarken fotoğraf çektirmek
hac ibadeti sırasında selfie çekmek
kûn feyekûn.
hititlerin çorumlulaşarak yok olması
-
koca medeniyetin cepte kalmis bir avuc leblebiye tav olmalari da insani kahreden baska bir ayrintidir.*
yüzüklerin efendisi'ndeki unutulmaz replikler
-
sam kardeşimizin '' yüzüğü sizin için taşıyamam bay frodo ama sizi taşıyabilirim'' sözünün de yer aldığı repliklerdir. fedakarlık başka türlü nasıl anlatılabilir ki? sırf bu cümle bile aslında asıl kahramanın sam olduğunu gösteriyor.