hesabın var mı? giriş yap

  • tarihteki ilk imparatorluk / akkadlar

    akkad hanedanının iktidara gelmesiyle (mö 2335 - 2154), ön hanedanlar döneminin tümünü niteleyen şehir devleti boyutunun aşıldığına ve tarihte ilk imparatorluk olarak bilinen devre geçildiğine tanık oluruz. ancak bu faslın incelenmesini zorlaştıran faktör, başkent akkad'ın yerinin henüz belirlenmemiş olmasıdır. dolayısıyla bu konuda güneyde nippur, adab, umma ve girsu; doğuda diyala nehrinin vadisinde tutub ve eşnunna (bkz: tell asmar); daha kuzeyde ise gasur (bkz: yorgan tepe), yukarı habur'un kıyısında tell brak ve tell mozan, elam konfederasyonunda susa gibi merkezlerde ele geçen belgelere dayanan ve çevresel olarak niteleyebileceğimiz bir nokta-i nazar ile yetinmek durumunda kalırız. yine, bu döneme ait kral yazılarının da sayısı çok azdır; çünkü ekseriyeti sargon krallarının, kraliyetin tanrı enlil tarafından meşru olarak bahşedildiği dini merkez nippur'daki ekur'a adadığı, günümüze ulaşmamış heykellerin ve başka adaklık objelerin üzerine oyulmuştur. bu yazıtlardan geriye neyse ki ağırlıklı olarak eski babil döneminde (mö 19 - 17. yüzyıllar) nippur katipleri tarafından kil tabletler üzerine sabırla işlenmiş kopyaları kalmıştır. tarihi bilgiler edinme açısından güvenilir olmayan, ancak kraliyet propagandası açısından kıymeti harbiyesi pek bir ehemmiyet teşkil eden akad krallarının efsaneleri; birkaç yüzyıl sonrasına ait, mezkur hanedanın hükümdarları hakkında anekdotlar içeren edebi metinlerdir. bu efsaneler arasında hanedanın kurucusu hüviyetindeki sargon'un (mö 2335 - 2279) anadolu'daki bir seferinden ilham alınan savaş kralı öne çıkar. mevzubahis eser assur ve ninova kaynaklı kopyalarının yanı sıra, mısır'da firavun akhenaton'un (mö 1353 - 1335) başkenti el amarna'da bulunan tabletler ve hitit dilindeki bir kopyası sayesinde tanınır. hanedan ile ilgili gelişen ve yorumlanması zor olan sözde "tarihi kehanetler" konusunda da benzer şüpheler söz konusudur; kurban edilmiş hayvanların iç organlarının yorumlanmasına dayanarak öngörüde bulunmaya çalışan bu metinler, akkad krallarının saray entrikaları ve bazı savaşları konusunda bilgiler içerir. bereketli hilal'in dört bir tarafındaki yerel memurlar tarafından yazılmış tarihi açıdan güvenilir olan mektuplar ise örneğin; zagros dağlarında yaşayan ve bilahare imparatorluğun çöküşüne katkıda bulunacak olan guti halkı hakkında ilginç bilgilere sahiptir. sargon ile halefleri sayesinde mezopotamya'nın tamamı ilk defa bir sami hanedanının hakimiyeti altına girer ve bölgede adını başkentten alan ilk akkad dili konuşulur. akkadca, mö 2. ve 1. binyıllarda arapçanın ve ibranicenin uzak akrabaları olan babil ve assur dillerinin de türeyeceği temel diyalekti teşkil eder. ön hanedanlar döneminin tamamı boyunca bilhassa orta ve kuzey babil'de sami soyundan halkların var olduğu kanıtlanmıştır. özellikle babil'in güneyinde konuşulan sümer dili mö 3. binyıldan itibaren kaybolmaya başlayacak ancak ortaçağda latincenin rolüne benzer şekilde mezopotamya tarihinin tamamı boyunca kült ve kültür dili olarak varlığını sürdürecektir. akkad hanedanının kendini kabul ettirdiği bir buçuk yüzyıl toplamda hem ikonografik temsiller, hem idare, hem de kraliyet ideolojisi açısından "gelenekle kopuş dönemi" olarak da nitelenebilmektedir.

    akkad imparatorluğu'nun gücünün ardında askeri üstünlüğünün yattığına şüphe yoktur ve söz konusu faikiyeti yaratan (doğrudan kralın hizmetinde çalışan ve ok - yay ile savaş baltası kullanımında uzman olan askerlerden müteşekkil profesyonel bir ordu) ise sargon'dan başkası değildir. sargon'un zaferleri onuruna işlenen bir yazıtta şöyle yazmaktadır: "sargon, kral: enlil ona rakip vermedi, 5400 erkek her gün ekmeğini onun önünde yer". bu insanların imparatorun, hiyerarşik olarak düzenlenmiş sayısız taburdan oluşan ordusunun çekirdeğini teşkil ettiği sanılmaktadır. mezkur maaşlı birliklerin, ön hanedanlar devrinin lagaş kralı eannatum'a ait akbabalar steli'nde görüldüğü üzere kalkanlı ve uzun mızraklı çiftçilerden oluşan sümer falanksına karşı fazla zorlanmadığı aşikardır. keza sargon'un kral yazıtlarında daima askeri fetihler vurgulanır ve mezopotamya krallarının karakteristik faaliyetlerinden olan tapınak veya kanal inşasına çok az yer verilir. orduyu oluşturan profesyonel askerlere kısmen yenilgiye uğratılan halkların elinden alınan, kısmen de, hanedanın ikinci kralı maniştuşu'nun günümüzde louvre müzesi'nde bulunan dikilitaşında da görebileceğimiz üzere, piyasa fiyatına alınan araziler verilmiştir. söz konusu yazıtta orta babil'de kral tarafından bir dizi büyük aileden satın alınmış, toplam 3.500 hektarlık çeşitli arazilerden söz edilmektedir. bu sistem bazı açılardan, kral ile ordu arasındaki ilişkinin güçlendirilmesini amaçlayan feodal vassal sistemini andırır.

    tahta çıkışı konusunda kesin bilgilere sahip olmamak ile beraber hem daha geç dönemlere ait efsanelere hem de sümer kraliyet listesi'ne göre sargon, kiş kralı uzbaba'nın sarayında saki iken tahtı ele geçirmeyi başarmıştır. çağdaş yazıtlara göre mevzubahis kentin yeniden iskan edilmesinin akabinde (sargon'un torunu naram-sin döneminde) akkadlara karşı bir konfederasyona katılması ise ihanet eylemi olarak kabul edilmiş ve şehir şiddetli bir biçimde cezalandırılmıştır.
    akkad imparatorluğu'nun yükselme döneminde bir başka kadim sümer şehri olan adab da, muhtemelen tabi olduğu uruk kralı lugalzagesi'ye karşı çıkabilmek amacıyla sargon'u destekler görünmüştür. askeri girişimler önce babil'in güneyini hedef almış ve sargon'un yenilgiye uğrattığı lugalzagesi, zincirlenerek enlil'in nippur'daki tapınağının önünde sergilenmiştir. ardından sargon, gılgamış adlı epik şiirde de bahsedildiği üzere uruk şehrinin gurur kaynaklarından biri olan kent surlarını yok etmiş ve devamında ur, lagaş, umma gibi şehirler de sargon'un gazabından kurtulamayarak uruk ile benzer bir kaderi paylaşmışlardır. tüm bu fetihlerinin ardından sargon, sembolik bir hareket ile "kanla kirlenmiş ellerini" denizde (bkz: basra körfezi) yıkadığını ilan etmiştir. son olarak ise yerel kralların yerine güvendiği valiler atayacaktır. daha önce eşi benzeri görülmemiş bu davranış bir yandan akkad krallarının gücünü gösterirken, diğer yandan da güç uygulamadan bölgenin kontrol altında tutulmasının imkansızlığına işaret etmektedir. bu gelişmelerin akabinde sargon, fırat nehri'ni takip ederek suriye'de mari'ye kadar çıkacak ve ardından ebla'ya, lübnan'ın sedir ormanlarına ve toros'un gümüş renkli dağlarına ulaşacaktır. bu sayede yeni doğmakta olan imparatorluğun ihtiyaç duyduğu kaynakları sağlayacak tüm stratejik ticari rotaları kontrol altına alınmış olur.
    mö 3. binyılda babil'in en önemli istikrarsızlık unsurlarından biri olan elam konfederasyonu'na karşı da muhtelif zaferler elde eden sargon'un haleflerinin görevi, akkadların kontrolü altındaki toprakları muhafaza etmek ve dahi genişletmek olacaktır. sargon'un oğulları maniştuşu ve rimuş hem güneydeki şehirlerde, hem de elam konfederasyonu'ndan aldıkları yerlerde sürekli olarak isyanlar ile karşı karşıya kalacaklar ve mezkur alanları daha iyi kontrol edebilmek adına bölgede askeri üsler oluşturacaklardır. burada gerçekleşen ve tarihte "büyük isyan" olarak bilinen en önemli olay maniştuşu'nun oğlu naram-sin'in iktidarının ikinci yarısında gerçekleşir. babil'in belli başlı tüm merkezleri, akkad hakimiyetinden kurtulmak adına kiş ve uruk'un liderliğinde iki müttefik grubu oluşturmuş ancak bir yıl içerisinde gerçekleşen 9 askeri harekatın sonucunda naram-sin önderliğindeki akkadlar, isyancıların tüm liderlerini esir alarak ayaklanmalara son vermiştir. elde edilen zaferlerin ardından akkad halkı, sümer - akkad tanrılarına danıştıktan sonra naram - sin tanrı ilan etmiş ve onun onuruna akkad'da bir tapınak inşa etmiştir. kuzeye yapılan seferler ile birlikte akkadların hakimiyeti ebla'ya kadar uzanmış ve yazıtlara göre naram sin nagar'da kendisine bir saray inşa ettirmiştir. bu gelişme aynı zamanda akkadların, bulundukları coğrafyadaki uzun soluklu askeri hakimiyetine tanıklık etmektedir.

    naram- sin, silahlarının ulaşamadığı yerlerde evliliğe dayalı ittifak politikaları uygulamış ve kızı taram-agade'yi, toros dağları boyunca ve ötesine uzanan hurri krallığı'nın başkenti urkeş'in hükümdarına gelin olarak vermiştir. ayrıca iran yaylasında yer alan markhaşi krallığı'nın bir prensesinin naram-sin'in oğlu şarkali-şarri'yle evlendiği ve ortak düşmanlara karşı beraber hareket etme konusunda adı belli olmayan bir elam kralıyla ittifak antlaşması yapıldığı da yine bilinenler arasındadır. bu dönemde akkad imparatorluğu'nun sınırları "aşağı denizden (bkz: basra körfezi) yukarı denize (bkz: akdeniz) dek" uzanmaktadır. ancak bölge hiçbir vakit tamamıyla barış içerisinde olmayacak ve nitekim şar-kalli-şarri döneminin ilk yarısında çöküş emareleri kendini göstermeye başlayacaktır. ahvalin bu şekilde hasıl olmasında hem istikrarsız iç politika, hem barbar halkların saldırıları hem de umma ile adab başta olmak üzere güneydeki bazı şehirlerin akkadların sosyal dokusuna nüfuz etmeleri başlıca rol oynamıştır. imparatorluğun sonlarında yaşanan anarşi döneminde ise sümer kraliyet listesi'nde belirtilen "kim kraldı ? kim değildi ?" cümlesi durumu özetler niteliktedir. nihayetinde akkad imparatorluğu gittikçe küçülecek ve ülkeyi 40 yıl daha yönetecek olan dudu (mö 2189 - 2169) ile şu-taral (mö 2168 - 2154) gibi son kralların döneminde yeniden, başladığı noktada olduğu gibi, eyalet boyutunda bir merkez olacaktır.

    sargon ile torunu naram-sin'in başarıları, mezopotamya'da kraliyetin ifade edilme biçimleri üzerinde uzun bir süre boyunca etkili olmuş ve onlardan sonra gelen hükümdarlar açısından bir referans noktası teşkil etmiştir. kraliyet propagandası akkad imparatorluğu döneminde büyük ilerlemeler kaydetmiş ve beynelmilel imparatorlukları gerekçelendiren ideolojik araçlar yine, bu zaman zarfı içerisinde inşa edilmiştir. sargon, kadim ön hanedanlar dönemi kiş şehri kralı unvanını akad kültürü içerisinde yeniden yorumlamış ve kendini sar kissatim yani "bütünün kralı" ilan etmiştir. bunun yanı sıra lugalzagesi'yi yenilgiye uğratmasının akabinde sıfatlarının arasına uruk şehrinin koruyucu tanrısı olan an'ın rahibi titrini de ekleyen sargon son olarak, yukarıda da bahsini geçirdiğimiz üzere, çocuklarının evlilikleri yoluyla kurduğu ittifaklar sayesinde hanedanını inanna / iştar ve ay tanrısı nanna / sin ile ilişkilendirmiştir.

    bütün bu gelişmeler, akkad krallarının sayısız yazıt bıraktığı nippur'daki tanrı enlil'in meşru hakimiyet beyanlarıyla bir arada ele alındığında akkadların sümerlerin elindeki güneyde egemenliklerini kabul ettirme amacı taşıdığı açıkça görülmektedir. asıl ideolojik kırılma ise naram-sin'in kendisine "(dünyanın) dört bir tarafının kralı" unvanını uygun görmesiyle ve "büyük isyan"da kazandığı zafer sonrasında adının başına, daha önce mezopotamya'da eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, tanrısal adlara özgü belgili tanımlık getirmesiyle gerçekleşir. naram-sin ikonografik düzeyde kendini, adını ondan alan ünlü stelinde devasa boyutta ve başında tanrılara özgü boynuzlu bir başlık ile tasvir ettirmiş, bu arada tanrılar da kişiselleştirilmiş yıldız sembollerine indirgenmiştir.

    konuya dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere leoard w.king'ten sümer ve akad tarihi, jean bottero ile samuel noah kramer'dan mezopotamya mitolojisi ve umberto eco'dan antik yakındoğu adlı eserleri tavsiye ediyorum.

  • 10 senelik bir süre içerisinde imf'ye olan 20-25 milyar dolarlık borcunu bitirirken, toplam dış borcunu 120-130 milyar dolardan, 380-390 milyar dolara taşıyan bir ülkede yaşanmış son derece güzide bir hadise.

  • sizi sizden çok düşünen erkeklerden uzak durun kızlar. uzak durun ki kurusun soyumuz. ne gereğimiz var bu dünyada.

    gece uykunuzda öksürünce kalkıp koşa koşa su getiren erkeklerden uzak durun. avucunuzun içini özleyip öpen erkeklerden aman ha koşarak kaçın. gözlerinizde eriyen erkekleri savuşturun bir an önce. ya da yok yok. severmiş gibi yapın ilgi kotanızı doldurun. bir öyle eyleyin bir böyle eyleyin. ne de olsa siz genlerinizi bir sonraki nesle evi, arabası yüksek maaşı olan bir erkekle aktarmalısınız. ya size bok gibi davranan ya da köleniz olacak bir erkek seçin ki dengesizliğinizin doruklarına ulaşın. olur mu? lütfen ama.

    sizin bu aptal eğilimleriniz yüzünden soy kırılması yaşadı lan dünya. iyi erkekleri birer birer yok ettiniz. sonra gelip buralarda başlıklar bilmem neler "iyi erkekler nerede". öldü kızım öldü. siz öldürdünüz. o kadar az kaldı ki, hemen hemen hepsi uzak durulacak tip oldu artık sizin için.

    post modern öğretiler aklınızı buharlaştırdı lan. hayatınızı dizi film tadında yaşayacaksınız diye bok ettiniz dünyayı. çok garip varlıklar oldunuz vallaha benden demesi.

  • ekonomik krizlerin, ülkelerinin zengin - yoksul arasındaki farkın açık olmasından anlaşıldığını ve böyle bir ülkedeki %1'lik zengin kesimin bile rahatlıkla herhangi bir telefonun stoklarını bitirebileceğini anlamazdan gelen,

    parasızlıktan okuyamayan çocukları, temerrüte düşmüş kredi tutarlarını, iflas eden şirket sayısını görmezden gelerek "millet ayfon alıyo la acayip zenginiz demek" diye yorumlayacak kadar "şey",

    tabi o kadar da "şey" olması ihtimali düşük olduğu için de propaganda yapmaya çalışan bir maaşlı aktroll olması muhtemel,

    bir cahilin yorumudur..

    çok özür dileyerek edit;
    anam ! ?? bir bu temerrüte “temettü” yazmam bir de strateji yerine starteji yazmam… yıllardır çözemiyorum bir türlü. allahtan mesaj gönderenler var. teşekkürler.

    diğer yandan yıllardır ekşi de yazıyorum ilk kez 50 küsur kişiden dm aldım. arada saçmalasam iyi olacak galiba ??

  • ikametgahı istanbul olan herkese ''ulaşım vergisi'' eklenerek yapılabilecek bir şeydir. belki de istanbul'un nüfusunu azaltacak olan çözüm bu olabilir. ya da en azından insanlar ''nasılsa parasını veriyorum'' mantığı ile toplu taşıma kullanmaya başlar ve böylece daha kaliteli ve efektif bir toplu taşımamız olur.

    düzenleme: sürekli olarak "herkes ikametini başka yerde gösterir" mesajları alıyorum. öncelikle, basit bir hesap yapalım. iett'nin 2015 faaliyet raporunda (google) 2015 toplam gider 1.355.000.000 tl civarında. bunu 15 milyona böldüğümüz zaman, kişi başı senelik 90 tl gibi bir meblağ çıkıyor. mevcut sistemden daha iyisini talep ettiğimiz için yıllık 100 tl'lik bir vergi pek çok sorunu çözer. ayda 10 tl'den ucuza geliyor.

    ben ve benim gibi toplu taşıma kullanan insanlar, bu rakamları zaten ödüyor. ama asıl amaç, toplu taşıma kullanmayan insanları sisteme çekmek olduğu için; bu yöntem bence insanları toplu taşıma kullanmaya itebilir. talep arttığı için daha yaygın, daha optimize ve daha kaliteli bir toplu taşıma sahibi olabiliriz. bu durumdan herkes kazanır.

    denetim mevzusuna gelince, küçük bir resmi işlem için bile ikametgah gerekmesi olayını geçiyorum; elektrik, su, doğalgaz, kredi kartı faturaları ile denetim kolaylıkla yapılabilir.