hesabın var mı? giriş yap

  • her detayına bakmak lazım.

    kutudan başla mesela. herşey birebir aynısı mı?(bazen jelatin olmasa da parfümde sorun olmuyor)

    sonra şişe tamamen aynı mı? şişe sahte ise mutlaka kaliteden veya bir detaydan ele veriyor kendini. ya kapak plastiği dandik oluyor ya üzerindeki etiket kalitesiz oluyor ya şişe soluk oluyor ya ifadelerde eksiklik oluyor.

    bazen eski orjinal şişelere dolum yapıyorlar. o zaman iş kokuya kalıyor. kokusu eğer orjinalini daha önce kullandıysanız kesinlikle farklı oluyor. o yapay ve burun direğini sızlatan koku kendini belli eder.

    ayrıca en önemli şeylerden birisi https://m.checkcosmetic.net/ tarzı parfum kodunu sorgulatabileceğiniz siteler. bazen parfüm herşeyiyle orjinal olsa da 5-10 yıllık oluyor. 3 yıldan sonra koku ve rengi değişmeye başlıyor parfumun.

    bugüne kadar birçok kez online olarak hepsiburada dan alışveriş yaptım. yukarıdaki saydıklarım problemlerin çıktığı onlarca parfümü iade ettim, sebebini açıklamaya yazdım, sorun çıkarmadılar.

    parfüm alacaklara benden tavsiye olsun.

  • cevabı ev yoğurdundan daha sağlıklıdır olan sorudur. düzgün, soğuk zinciri kırılmamış, tarihi geçmemiş, testleri yapılmış, bilindik markalardan alınmış yoğurt evde yapılan yoğurda göre her tür kontrolü yapılmış, süreci sterilizasyon açısından tamamen kontrol altında üretilmiş yoğurttur.

    doğallık safsatası peşinde koşup bir şey bilmeden konuşan trenderlara itibar etmeyiniz.

    bir şeyin bozulması iki faktöre bağlıdır:
    1- içinde çoğalacak zararlı organizma olması
    2- organizma varsa koruyucu olup olmaması

    insanlar koruyucu varlığından endişe duydukları için bozulmayan her şeye "koruyucu var" gözüyle olumsuz yaklaşıyorlar halbuki yoğurt ve süt ürünlerindeki pastörizasyon*, uht vb prosesler çoğalıp bozulmaya neden olabilecek organizmaları yok eder ve ekstra koruyucu gerektirmez. sizin ev yoğurdunuzun çabuk bozulması koruyucu olmaması açısından iyiyse de siz yine de çoğalabilecek organizmalar olduğundan zamanında tüketmeye ve iyi koşullarda saklamaya dikkat edin.

  • duyduğun kişinin kim olduğuyla çok alakalıdır.

    misal aşık olduğunuz adam:

    - ne güzel lan saçların falan.
    + hiiii *ayak yerden kesil* ovvv

    sıradan biri:

    - kristallerle bezeli saçlarınızın her bir teli boynumu bir kılıç gibi kesip yüzlerce kez bedbaht bedenimi aşkınıza kurban etse de gam yemem.
    +..diyosun

    bu işler böyle.

  • hızlı bir biçimde ekşi sözlüğün ticari yönünü kafasında ve uygulamada bir yerlere oturtması gerektiğini düşünüyorum.

    bu oturttuğu yeri de bizlerle paylaşması gerekir. medyaya verdiği röportajlarda sözlüğün fenomen haline gelme sebebinin içinde barındırdığı protest ruh olduğunu kendisi bizzat tarif etmişti.

    şimdi işler değişti. ekşi sözlüğün sahibi/yöneticisi artık yanlızca burada yazan bir takım huzursuz tiplerin bildiği, saydığı kişiler değil, bir yandan bu işlerden kazandığı paralarla mercedes'e binen, canı sıkıldı mı 2 bilet alıp oraya buraya tatile gidebilen tipler. işin içine para girince her iş değişiyor, çoğunlukla da çirkinleşiyor. sözlük de çirkinleşti artık.

    ha bu paralar gelmeye devam eder mi? eminim ki sonsuza kadar olmasa da çok uzun bir süre evet devam eder. ama şunu unutmamak lazım;

    işlek bir yerde açtığınız umumi helayla bir tıp profesörünün kazandığından daha fazla para kazanabilirsiniz. hayatta tıp profesörü mü olmak istersiniz yoksa helacı mı? bence bunun cevabını versin. bize de bildirsin. bizde ssg ve kilolu arkadaşının uygun gördüğü başlıklara, onların uygun gördüğü fikirlerimizi ona göre yazalım.

  • edit: başlık başa kalmış. başlığı açan yazar uzun bir liste yapmıştı, içinde jeoloji de vardı. işbu entry, ona istinaden yazılmıştır.

    içlerinden jeoloji öylesine gereksizdir ki, aylar önce erzurum'da şev duraylılığı bilgisizliğinden aşağı kayıp ülke bütçesine milyon dolar zarar veren tesisle alakası yoktur.
    3. havalimanı ve 3. köprüyle ilgili saha çalışmalarında bizzat doktorlar ve avukatlar çalışır.
    petrol ile ilgili saha araştırmasını da ebem yapar. keza raporu da yine ebem hazırlar.
    mars'tan alınan kayaç numunelerini dişçiler incelemektedir.

    aylar sonra gelen edit: yine amerika'da usgs, gezegenlerin jeolojik yapısını irdeleyen kendisine bağlı bir astrojeoloji departmanına sahip. keza nasa'da çalışan jeologlar mevcut. adamlar şu sıralarda sen göbeğini kaşırken muhtemelen new horizons'tan son gelen görüntüler ışığında plüton'daki jeolojik faaliyetleri, tektonizmanın olup olmama ihtimalini yorumluyor, jupiter'in uydusu europa'nın yüzeyinde gözlenen yapılardan, kabuğunun altında ~100km (challenger deep'in kabaca 10 katı) derinliğinde bir okyanusun varlığından ve yitim zonlarından söz ediyorlar. io'nun volkanik faaliyetleri ve püskürttüğü gaz hakkında incelemeler yapıyorlar. 67p/churyumov-gerasimenko üzerinde yapılan çalışmaları paleontolojik bulgular ile sentezleyerek yeryüzünde hayatın orijinine dair teoriler üretiyorlar. mars'a yapılması tasarlanan insanlı görevlerde görev alacak bilim insanları içinde jeolog var. curiosity ve mars reconnaissance orbiter tarafından sağlanan verileri jeolog yorumluyor. aralık 1972'de, apollo görevlerinin sonuncusu olan apollo 17 göreviyle ay'a giden harrison schmitt bir jeologtu ve 111 kg numune ile dünya'ya döndü. ha "bunlar benim ne işime yarayacak?" diyorsan o senin problemin.

    bunun dışında fosil yakıtlar başlı başına jeoloji ve jeofizik ile ilgilidir. karbonifer döneminde oluşan kömür yataklarından tut, deniz dibine gömülmüş canlıların fosilleri sayesinde hayatımızda yer edinen petrol ve doğalgaz gibi yakıtlar bugün insanoğlunun temel enerji rezervini oluşturur. ha "ben hiç bunlara bulaşmayacağım, nükleer santrallerde kendi enerjimi kendim üreteceğim" diyorsan da uranyum ve türevi radyoaktif elementlere mecbursun. bunların nerelerden nasıl elde edileceği ile bu adamlar ilgileniyor.