hesabın var mı? giriş yap

  • yıllarca bu düşünceyi savundum. türkçecilerle çatıştım hatta konu hakkında dergilerde uzun yazılar yazdım.
    gagavuzca'da modern diller arasında "ğ" sesinin olmadığı konusu ile iddialarımı delillendirmeye çalıştım.

    ne işe yarıyordu aslında g sesi ile alakası olmadığı halde adına yumuşak g dedilen bu ses ya da sessiz? ne yapıyordu bu densiz?

    kendinden önce gelen sesli harfi ikiletiyor ya da iki buçuk nefes uzatıyordu. peki biz de bunu yapsak olmaz mıydı?
    mesela daaa, yazsak dağ yerine.
    ya da yaaamur, yazsak.
    aaaa, yazsak ağ yerine...

    saaalık, yazsak sağlık yerine.

    aaaalama yazsak ağlama yerine...

    olmadı. yıllar sonra anladım ki "ğ" arap harflerinden vazgeçerken türk dilcileri tarafından bulunmuş en müthiş ses ya da sessizliktir. söylemekten çok yazmayla ilişkilidir. gagavuzca yerine anadolu türkçesi ile ilintilidir. orta asyadan getirtdiğimiz gırtlağın türküyle, deyişle harmanlanmış halini yazıya geçirirken sağlıklı geçirme biçimidir.

    çölün hırıltılı sert gırtlağından yumuşak gırtlağa geçişin, dil evriminin kanıtıdır. kendinden önce gelen sesli harfi uzatmakla kalmaz hafifçe de keser. hiç bir zaman daaa ile dağ aynı yumuşaklık ve kesinlikte değildir mesela.

  • dsıde çalışan bir mühendisseniz, köy köy dolaşıp gölet yapıyor, sulama sistemleriyle ilgileniyor olabilirsiniz.
    ziraat bankasında uzman mühendisseniz, karış karış gezip tarıma kredi vermiş bir insan olabilirsiniz.
    maden şirketinde memursanız, işçilerin hakkını alması konusunda destek vermiş, gerekli düzenlemeleri getirmiş, enerji komitelerinde görev almış olabilirsiniz.
    devlet demiryollarında memursanız, dağ taş gezip anadolunun olmadık yerlerine bayramda seyranda gidip sorun çözen bir insan olabilirsiniz.
    öğretmen olabilirsiniz, doktor olabilirsiniz, hakim savcı olabilirsiniz.
    bu insanlar benim dedem, babam, anam, teyzem. hayatlarını insanlara faydalı olacak şeyler yapmaya çalışarak geçirdiler. vatana millete faydalı olmak için okumuşlardı. plazada yabancı bir firmanın temsilciğinde çalışmaktan daha az kazandırdığı doğrudur. ama güvenceleri, tatilleri, lojmanları, dostları, müdürü çekiştirdikleri iş arkadaşları, ve örgütleri vardı.

    memur dediğimiz insanlar her ne kadar bugün devletin çürümüşlüğü içinde kalsalar da ülkeyi çekip çeviren çalışanlar ordusudur. onların emekleri bir devleti sosyal devlete dönüştüren şeydir. manevi olarak zengin bir hayattır. sosyal olarak güzel bir hayattır. sizi özel sektör gibi birbirine maaşını söylemediğin, yanında oturanla rekabet ettiğin bir dünyadan alır, aynı amaçlar için mücadele ettiğin ortağa çevirir. akşamları hobi edinecek çoluk çocukla oynayacak zaman bırakır.

    kar için değil, insanlar için çalışırsınız. onurlu ve anlamlı bir yaşamdır.

    ek:
    “hiçbir zaman inandıramadım seni kahramansız bir dünyaya neden inandığıma. hiçbir zaman inandıramadım seni o kahramanları uyduran zavallı yazarların neden kahraman olmadıklarına. hiçbir zaman inandıramadım seni o dergilerde resimleri çıkanların bizden başka bir soydan olduğuna. hiçbir zaman inandıramadım seni sıradan bir hayata razı olman gerektiğine. hiçbir zaman inandıramadım seni, o sıradan hayatta benim de bir yerim olması gerektiğine.” orhan pamuk, kara kitap

  • apple'ın ürünlerinde yaptığı fiyat güncellemeleri, hayırlı olsun.

    fiyatlar 12 temmuz, şimdi ve zam yüzdeleri olarak:

    iphone:
    iphone x 64: 7499 > 9999* > 33%
    iphone x 256: 8599 > 11999* > 39%

    iphone 8 64: 5199 > 6499 > 25%
    iphone 8 256: 6299 > 7999 > 27%
    iphone 8 plus 64: 5899 > 7499 > 27%
    iphone 8 plus 256: 6999 > 8999 > 29%

    iphone 7 32: 4199 > 4999 > 19%
    iphone 7 128: 4899 > 5999 > 22%
    iphone 7 plus 32: 4999 > 6299 > 26%
    iphone 7 plus 128: 5699 >7299 > 28%

    ipad:
    ipad 32 wifi: 1899 > 2799 > 47%
    ipad 32 cellular: 2649 > 3899 > 47%

    ipad 128 wifi: 2399 > 3549 > 48%
    ipad 128 cellular: 3149 > 4649 > 48%

    ipad pro 10.5” 64 wifi: 3699 > 5399 > 46%
    ipad pro 10.5” 256 wifi: 4499 > 6649 > 48%
    ipad pro 10.5” 512 wifi: 5599 > 8299 > 48%
    ipad pro 10.5” 64 cellular: 4449 > 6499 > 48%
    ipad pro 10.5” 256 cellular: 5249 > 7749 > 48%
    ipad pro 10.5” 512 cellular: 6349 > 9399 > 48%

    ipad pro 12.9” 64 wifi: 4499 > 6649 > 48%
    ipad pro 12.9” 256 wifi: 5299 > 7899 > 49%
    ipad pro 12.9” 512 wifi: 6399 > 9549 > 49%
    ipad pro 12.9” 64 cellular: 5249 > 7749 > 48%
    ipad pro 12.9” 256 cellular: 6049 > 8999 > 49%
    ipad pro 12.9” 512 cellular: 7149 > 10649 > 49%

    mac:
    macbook 256: 7699 > 11149 > 45%
    macbook 512: 9499 > 13849 > 46%

    mb air 128: 5499 > 7999 > 45%
    mb air 256: 6699 > 9799 > 46%

    mb pro 13” 128: 7699 > 11249 > 46%
    mb pro 13” 256: 8899 > 13049 > 47%
    mb pro 13” 256 touch bar: 10999 > 15599 > 42%

    mb pro 15” 256 touch bar: 14999 > 20799 > 39%
    mb pro 15” 512 touch bar: 17399 > 24399 > 40%

    imac 21.5” 2.3ghz 1tb: 6499 > 9399 > 45%
    imac 21.5” 3.0ghz 1tb ret4k: 7699 > 11199 > 45%
    imac 21.5” 3.4ghz 1tb ret4k: 8899 > 12999 > 46%

    imac 27” 3.4ghz 1tb ret5k: 10999 > 15699 > 43%
    imac 27” 3.5ghz 1tb ret5k: 12199 > 17499 > 43%
    imac 27” 3.8ghz 2tb ret5k: 13999 > 20199 > 44%

    apple watch:
    apple watch series 3 gps: 1999 > 2499 > 25%

    apple tv:
    apple tv 4k 32gb: 1199 > 1799 > 50%
    apple tv 4k 64gb: 1349 > 1999 > 48%

    aksesuarlar:
    airpods: 999 > 1349 > 35%
    pencil: 549 > 729 > 33%
    magic mouse 2: 469 > 679 > 45%

    12 temmuz fiyat listesi için @kori sosu'nun entry'si için teşekkürler.

  • bence bu dizideki en saçma şey çocukların isimleri.

    türkiye'de oğullarına kuzey, güney isimlerini koymuş tek bir fırıncı bulamazsınız.

    fırıncı çocukları sabri olur, remzi olur, mahmut olur.

  • bilgi içerikli entry olduğu için bundan sonrasını dileyenler okumayı bırakabilir...

    sanılanın aksine ilk buharlı makinayı ingilizler üretmemiştir. bu çok büyük bir iktisat tarihi yanılgısıdır...

    peki ingilizler üretmediyse kim üretti?

    1400lü yıllarda venedikliler vardı. avrupa'nın en gelişmiş medeniyetlerinden biriydi. kiliseyi pek takmayan tavırları, gelişmiş ticaret hacmi, ekonomileri, asker başarıları... bir çok alanda avrupa'nın gözde ülkesiydi. kral gibi bir baş ağrıları yoktu. onun yerine ülkeyi en zengin kişi temsili yönetir, belirli bir ekonomik refahı yakalamış kişiler oy kullanabilir, bu oylar sonucunda da bir çeşit meclisleri mevcuttu. (şimdiki mecliste de bunu görebilirsiniz. zira aday olmak için belirli bir ücret yatırmalı ve belirli bir kesim tarafından tanınmalısınız. ticaret ile uğraşmalısınız. şimdiye kadar bir şirkette maaşlı çalışanın vekil olabildiğine tanık olmadım -olağanüstü şartlar hariç-)

    bir tekstil atölyesi çalışanı buhar ile çalışan dokuma tezgahını kurup çalıştırmayı başarır. sorunsuz çalışan bu cihaz sonrası atölyeden bazı çalışanlar işten çıkartılır. işten çıkarılan işçiler de soluğu tekstilciler loncasında alırlar. şikayet ederler. venedik'te çalışan alt kesim de bu cihazın kendilerini işsiz bırakacağı korkusundan dolayı ufak çaplı bir ayaklanma çıkarırlar. meclis ve lonca toplantı yapar. cihaz yasaklanır. ve bir daha bu tarz bir cihaz üretilmemesi konusunda halka güvence verirler.

    peki venedikliler bu cihazı nasıl icat etti?

    venedikliler de bu cihazı kendileri icat etmedi. aslında çok ama çok uzak bir ülkede, günümüzün endüstri devi ülkesi çin'de bir takım kıpırdanmalar 1000li yıllar civarında ortaya çıkmıştı. (tarih 700-800 veya 1100 yıllarından biri olmalı) pamuk ve ipek toptancıları bir çeşit iplik, ipliği de dokuyan bir çeşit kumaş-dokumaz tezgahını çalıştırabilecek, buhar ile çalışan cihazı ortaya çıkarırlar. tıpkı günümüzde olduğu gibi o zaman da çin, dünyanın en kalabalık ülkesidir. imparator bu cihazın işsizlik yaratacağını, zaten fakir olan halkın daha da fakir ve aç olacağı korkusuyla bu cihazları yasaklatır.

    yüz yıllar geçer aradan. çin'den alınan teknoloji venedik'te, venedik'ten alınan teknoloji de ingiltere'de kullanılır. peki ama ingiltere'de nasıl oldu da sanayi devrimi gerçekleşti?

    1500lü yıllarda ingiltere anlayacağınız dilde konuşursak toprak ağalarının elindeydi. bu toprak ağaları kapalı ekonomi ile bölgelerini yönetirdi. evet insan hakları vardı. ama bölgelerinde kaç hayvan, kaç insan olacak bu ağalar düzenlerdi.1500'lerin sonlarına gelindiğinde bu ağalar kendileri üzerinden karınlarını doyuran ingiliz köylülerden bıkmaya başladılar. bölgelerindeki köylüleri kovup, yerlerine domuz, koyun gibi hayvanlar getirdiler. hayvancılığa yöneldiler. bu ingiliz köylülerde mecburen şehirlere gitmeye başladılar. 8 çocuklu bir ingiliz ailenin, 1500'lü yılların londra'sında 10 metre karelik bir evde yaşadığını düşünün... fakirliği hayal edin.. sanayi devrimi olarak adlandırılan cihaz ortaya çıkar. dolayısıyla fabrikalar ve atölyeler. bu işsizler yığını için fırsattır. işçi sınıfını oluşturmaya başlarlar. zengin olan ağalar da bu fabrikalara koyunlarının yünlerini satarlar, etlerini satarlar, sütlerini satarlar... ağalar zenginliğini korurken, halk en azından karınlarını doyuracak bir iş bulmaya başlamıştır. hem halk kesimi, hem elit kesimi mevcut, hem de devlet. üstelik sömürgelerden de sınırsız şekilde, tüm dünyadan ingiltere'ye hammadde yağıyor.

    işte böyledir esas sanayi devrimi. çin, fakir halk ve yoğun nüfus yüzünden, venedik lonca ve işsizlik korkusu yüzünden devrimi gerçekleştirememiştir. ingiltere ise bunu başarmıştır. belki çin ve venedik'ten haberleri vardır ve bilerek tasaladılar. belki de şans yanlarındaydı. kim bilir?

  • sağlam yamuk yapmıştır, tanımadan&tanışmadan gönül koyduğum yazarlar kervanına katıldı..

    14 aralık ekşi sözlük kemal kılıçdaroğlu buluşması için kendisine katılmak istediğimi belirten bir mesaj attım. 1-2 gün sonra dönüş yaptı ve beni listeye aldığını söyledi. çok mutlu oldum. uzun zamandır istediğim bir görüşme olacaktı. kılıçdaroğlu'na yöneltilecek sorularımı hazırlamaya başladım. sonra benden iletişim bilgilerimi istedi, gönderdim. günü biliyordum ama saati sordum. cumartesi günü de çalışan bir kapitalizm kölesiyim. özellikle yılın bu zamanları çok daha yoğun oluyoruz. saati de söyledi ve o saat için yöneticimle görüşüp izin aldım. yaklaşık 3 saat izin aldım ve o 3 saate gelen müşteri randevularımı arayıp tek tek erteledim özür dileyerek.

    neyse sonra kendisi 20 kişilik listeyi açıkladı, heyecanla adımı aradım ama bulamadım. listeyi açıklamasından 120 saniye sonra mesaj attım kendisine, o derece bekliyorum çünkü. unutmadım seni, sen de varsın, geliyorsun dedi. ben de çok absürd birşey sormadım, acaba dedim yedek listeye mi attın beni. yok bildiğin varmışım ekipte ama ne hikmetse ismim yazılmadı. editlesin diye bekledim editlemedi. iletişim bilgilerimi vermiştim, buluşma yeri ve saatini bekledim haber gelmedi.

    şu an galiba görüşme yapılıyor ve ben işyerinde çalışıyorum. galiba beni yedek listeye koyduğunu [eğer böyle bir liste varsa] dahi söyleyebilecek kadar bile kıymet vermiyor karşısındakine, diyalog kurduğu yazara. çok daha farklı şeyler yazabilirdim ama yazmıyorum, sağlık olsun. bu vesileyle tanımış oldum kendisini. belki de makul bir mazereti vardır, kim bilir..

  • a milli takımın yeni beyni, on numarası. orta sahanın ortasında koşar. 22 nolu formayı ıslatır.

  • adamın biri bara girer ve barmene seslenip konuşmaya başlar..

    adam- sana bir teklifim var
    barmen- duyalım bakalım..
    a- senle 500$a bahse girerim barın arkasındaki ikinci raftaki boş bardağa buradan bir damla taşırmadan işeyebilirim..
    b-zuhaha tamam kabul..

    adam bardak dışındaki her yere işer.. özellikle barmenin üzerine ve sırıtarak işini bitirir ve barmene bakar..

    b- pekala üstüm başım rezil oldu ama şu 500$ papeli görelim..
    a- al! sırıtmaya devam ederek parayı bara koyar
    b- sen neye gülüyorsun lan denyo 500$ kaybettin!
    a- hayır! ben şu köşede bilardo oyanayan adamlarla 1000$ına bahse girdim, senin ve barının her tarafına işeyebileceğime ve senin bundan memnun bile olabileceğine!!!

    dipnot: bu fıkra desperado filminde de anlatılmaktadır ve çok çeşitli varyasyonları vardır!
    dipnotun dipnotu: bu fıkrayı tarantino hazretleri desperado filminde bizzat anlatmaktadır