hesabın var mı? giriş yap

  • - evet beyler şimdi hep beraber biraz gaz alıyoruz.

    + ne diyelim başkanım?

    - sen 300-500 göçmen yakaladık de, sen sınırları kale gibi koruyoruz de, sen bu arkadaşlar misafir zaten gidecekler de. hadi bakalım.

    + ama başkanım ümmet, himmet, ensar falan filan!

    - şişti olm ortam kör müsün, onu sonra söyleriz.

  • sonucu yazalım
    -akp ve mhp oyları ile kabul edildi.

    eğer cinayetlere, tacizlere, tecavüzlere dair bir şey sunulursa sonuç:
    -akp ve mhp oyları ile reddedildi

    arkadaşlar bunları artık ezbere biliyoruz.

  • yeter be abazanlar. yok traktör süren afet, yok saban yapan afet, yok inek sağan afet. her gün sol tarafta bu şekil bir başlık. nasıl bir yokluk içerisindesiniz anlamadım ki?

    edit: imla

  • 3.5 yıllık mühendisim. geçen müdür kenarıya çekti. sadede gelecek olursak bey maaşınıza 500? zam geldi dedi. yani dedim 3500? oldu. evet dedi. sustum. ne düşünüyorsun diye sordu. dedim ki elimden geleni yapıyorum, yapacağım. doğru ya da yanlış bir iş etiği vardır, bunu çiğnemem. ama az dedim. biliyorum dedi. sustuk. onluk bir iş olmadığını biliyorum. onun da elinden bir şey gelmiyor.
    maalesef ki beterin beteri var. gelecek adına pek bir ümidim yok. onlar da biliyor daha iyi bir iş bulsam bırakacağımı.
    şu anda tüm birikimimi kendime harcıyorum ve kenarda bir ay yetecek param yok. kendimi geliştirip gitmek istiyorum ama annemi bırakmak da zor. türkiye’de aha böyle başlıklara içimi dökerek ömrümü tamamlayacağım.

  • yunancada nostos "eve dönüş", algia (algion) "acı, sıkıntı, rahatsızlık" anlamında. nostalji ikisinin birleşimi, yani "eve dönüş sancısı" gibi bir şey (yazacağı öyküye bu başlığı koyacak olanlardan telif isterim). nostaljinin latincesi ve ingilizcesi nostalgia. 1700'lerde ingilizceye "evden uzun süre uzak/yoksun olmaya bağlı bir melankoli (melancholia) formu" anlamında geçmiş, bazı metinlerde "nostalgia or home sickness" deniyor, yani "nostalji ya da ev hastalığı".

    daha sonra basitçe ve zararsızca "geçmişi ya da geçmişteki herhangi bir kesiti anımsama, üzerine düşünme" anlamında günlük hayatımıza girmiş. kelimeyi ister bu, ister öteki bağlamda düşünelim, farketmez. en nihayetinde giderek kendisinden uzaklaştığımız geçmişimizdeki kimi unsurlar bizim asıl evimiz olarak belleğimizde yer ediniyor ve bu uzaklaşma bize bir sıkıntı veriyor, evin önünde olup da kapının anahtarını bir türlü bulamamak gibi bir şey değil, daha çok bireyin kendisini ait hissettiği evi bulamaması gibi bir şey. peki, o eve tekrar dönmenin herhangi bir yolu var mı? belki var ama ben bilmiyorum, benzerini ya da daha iyisini yaratmak daha mantıklı ve sağlıklı, hem sizin, hem de çevrenizdeki herkes için.

    zira nostomania diye bir şey de var, türkçeye henüz geçmedi galiba ya da ben hiç görmedim, nostomanyaklık denilebilir, yani nostaljinin dibine vurma ve oradan hiç çıkamamaya bağlı bir delilik türü. profesyonel toplayıcı, eskici, antikacı yani nostaljist değilseniz, nostalji bugününüzü ızdıraba dönüştürme ya da muzdarip bellek için bir işkence aletidir, "bak, eskiden böyle bir şey vardı, ne güzeldi, hatırladın mı, işte o senin asıl evindi" denmesinin bir şeklidir, cevaben "bunu da nereden çıkarıyorsun iç sesim?" diye sorulabilir ve karşılığında "sözlükteki ilk anlamından hareketleniyorum koçum" cevabı alınabilir. geleceğin nostaljisini yaratıp onu hiçbir zaman ulaşılamayacak sersem bir hedef olarak düşünmeli, hep yarın olsun diye yatağa yatıp bugüne uyanmak gibi.