hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle yazıdan bir bölüm:
    "kahve tiryakisi de olmuştum. en sevdiğim şeylerden biri evde kahve yapmaktı. ama onu taşıyamıyordum. daha doğrusu ayakları swing dans hareketleriyle yönlendirip salona geçiyordum. ya da benim için taşıyanlar oluyordu."

    eurosport'ta staj yaptığım dönemdi. kafayı kaldırıp etrafa bakındı. her zamanki gibi gözüm üzerindeydi. "hey stajyer!" dedi, "senden bir şey rica edebilir miyim?"

    caner eler, yani benim spor spikerliğine başlama sebebim, bisiklet tutkumun ses bulmuş hali, idolüm, benden bir şey rica ediyordu; bense ricasını zaten emir telakki etmeye dünden hazırdım.

    "buyur abi, tabii ki" dedim.
    "köşedeki starbucks'tan kahve alabilir misin bana?" diye sordu.
    ben hala benden bir şey istediği için şaşkın bir mutluluk içinde ona bakarken açıklamaya yapmaya girişti:
    "ben alırım aslında da, taşıyamıyorum.."

    nasıl üzüldüğümü ama onun için bir şeyler yapma şansına eriştiğim için de nasıl sevindiğimi anlatamam. yazıdaki mavi kısımla yazılan kelimelerin altına saklanan yüzlerce insandan biri olmanın mutluluğu vardı içimde.

    ah be caner abi.. ağladığım yazının sahibi..

  • üst edit: sürücü özer sağlamyürek, 15 aralık'ta görülen ikinci duruşmada 6 yıl 2 ay hapse mahkum edilerek, ama nasıl oluyorsa 4 ay bile yatmadan, salıverildi. bu, aşağıda ayrıntılarını verdiğim, tesla toolbox verilerine dayanan bilirkişi raporuna rağmen oldu. türkiye'de adalet yine ve yeniden kayıp: şehir içinde, ayağınızı gazdan hiç çekmeden, saatte 140 km hızla yaya geçidine girebilir, orada yürüyen birilerini öldürebilir ve 4 ay sonra dışarıda serbestçe gezmeye devam edebilirsiniz. duruşmanın hakiminin hamile bir kadın olduğu, bilirkişi raporunu dikkatle okumasını ve davanın ağır cezaya sevkedilmesini isteyen avukatları terslediği, tüm itirazları reddederek çarçabuk karar vermeye çalıştığı duruşmaya katılan yakınlarımız tarafından anlatıldı.

    üst edit 1) tesla'dan çarpma anı ve öncesi ile ilgili kayıtlar elde edildi ve buna göre bilirkişi raporu yazıldı. 15 aralık günü yapılacak duruşmada (kasım'daki ilk duruşma delillerin toplanması için ertelenmişti) bu bilirkişi raporu mahkemeye sunulacak. rapora göre sürücü özer sağlamyürek çarpma anından önce hiç fren yapmadı ve çarptıktan sonra bile bir müddet hızlanmaya devam etti. maksimum hızı saatte 141 km olarak kaydedildi.

    üst edit: tanık ifadesi eklendi, burada

    özet: 25 yaşındaki kuzenimiz hürcan bulur’u, 24 ağustos akşamı ankara batıkent’teki bir yaya geçidinde, hava henüz aydınlıkken, tesla marka bir aracın çarpması sonucunda kaybettiğimiz olaydır (tesla'da bir teknik kusur yok, ama kısa sürede aşırı hızlanabilme özelliği failin elinde felakete dönüşmüş).

    elimizde maalesef bir video kaydı mevcut değil; ama hem görgü tanıklarının ifadesine, hem tesla toolbox kayıtlarına, hem de olayın hemen sonrasında sürücünün yaptığı telefon konuşmalarını işitenlerin aktardığına göre, araç çarpma anında saatte 140 km hızla gidiyordu (bu yolda hız sınırı 50 km/sa ve uyarı tabelaları mevcut).

    sürücü özer sağlamyürek, bu hükümet döneminde zenginleşmiş, muhtemelen devlet içinde birçok ‘tanıdığı’ bulunan bir ailenin 30 yaşındaki oğlu. baba bekir sağlamyürek, aselsan gibi büyük savunma sanayi firmalarına iş yapan bir firmanın genel müdürü ve ortaklarından biri.

    türkiye’de buna benzer sürüyle olay meydana geldiğinin, dolayısıyla insanların dikkatini çekmenin zorluğunun farkındayız, ama yine de elimizden geleni yapmak istiyoruz. şehir içindeki bir yolda korkunç bir hızla araç kullanıp yaya geçidinde insan öldüren, hayatının baharındaki bir genci ailesinden, hayallerinden koparan bu kişinin mümkün olan en yüksek cezayı alabilmesi için lütfen bize destek olun. teşekkürler.

    ---------------------

    olay 24 ağustos 2023 perşembe akşamı saat 19 civarında, ankara yenimahalle batıkent bulvarı üzerinde bulunan karacılar sitesi’nin önündeki yaya geçidinde meydana geldi (tam lokasyon görselleri 1, 2). ülkemizin ortalama insanına nazaran son derece temkinli birisi olan kuzenimiz hürcan bulur, yaya geçidinin ortasında bulunduğu sırada, korkunç bir hızla gelen tesla marka aracı fark etti ve ileriye, kaldırıma doğru kaçmaya çalıştı (bunlar görgü tanığı ifadesidir). fakat araç, sağ şeride geçip hürcan’a kaldırımın hemen önünde çarparak onu bir sonraki yaya geçidine kadar, 25-30 metre boyunca sürükledi. sürücü özer sağlamyürek, araçtan iner inmez muhtemelen babasını (bekir) veya diğer nüfuzlu tanıdıklarını arayıp “140’la giderken birine çarptım, ne yapacağım, gelin beni alın” diyerek durumdan sıyrılmanın yollarını aradı, ağır yaralı olan hürcan ile ilgilenmedi (görsel ve işitsel tanıklıklara dayalıdır, tanık ifadesi burada, çarpan aracın olaydan sonraki durumu burada). çevredekiler hemen polise ve ambulansa haber verdiler, fail tutuklandı. doktorlara göre hürcan’ın neredeyse tüm kemikleri kırıktı, beyin kanaması dahil iç kanamaları vardı, vücudunun sol tarafı asfalta sürtündüğü için yanmıştı ve vücudunda parçalanmalar da mevcuttu. ambulansta ve hastanede yaşatılabildiği kısa süre boyunca kalbi üç kez durdu ve yeniden çalıştırıldı. hürcan’ı ertesi sabah saat 07:34’te kaybettik. bir evin bir oğluydu (hürcan'ın bir fotoğrafı burada).

    kaza denmesi zor olan bu korkunç olaydan sonra sürücünün ailesi, oğullarından ve kendilerinden utanç duymak şöyle dursun, durumdan sıyrılmak için çeşitli yollara başvurmaya başladı. baba bekir sağlamyürek, merhum hürcan’ın ailesi ile telefon teması kurup bunun “elim bir kaza” olduğunu söyledi ve başsağlığı dileğinde bulundu. fakat bu ölümün hürcan’ın “kaderi” olduğunu, “bir gün herkesin öbür tarafa gideceğini” de eklemeyi unutmadı. edit: kasım ayındaki ilk duruşmada failin annesi, eşimin annesine "suçlu senin yeğenin, kulağında kulaklık varmış" diyecek kadar alçaldı.

    -----------

    edit: aşağıda, kendisine mesaj atmanın nedense mümkün olmadığı bir yazar, failin babasının "allah'tan rahmet" dileklerini insancıl bulmuş, bizim kültürümüzde böyle olurmuş. neden bunları sanki anamıza sövülmüş gibi anlatmışız diye ayar vermeye kalkıyor. sayın yazara şunu iletmeliyim ki, hangi tavrın ve sözlerin insancıl olmaya yorulacağını anlayacak kadar kültürümüzden haberdarız. yazıda bahsetmediğim başka bir sürü ayrıntı (mesela failin babasının hastaneye geldiğinde sarf ettiği "oğlumuz kalp ameliyatı geçirmişti" , "teslalar zaten sorunlu araç" gibi sözler) niyetin çok başka olduğunu anlatıyor. yani bunları ayırt edecek kadar zekamız ve görgümüz var. kültür dersinden ziyade dava sürecini olumlu etkileyecek tavsiyelere ihtiyacımız olur, varsa alırız. bu tip tavsiyelerde bulunan yazarlara çok teşekkür ederiz.

    edit 2: bazı yazarlar başlıkta ve yazı içinde aracın tesla olmasının neden vurgulandığını anlayamadıklarını yazmış. kaza tesla yüzünden oldu gibi anlaşılıyorsa kusura bakılmasın, öyle bir şey elbette kastetmedim. tesla'nın ileri teknolojiye sahip olmasının, türkiye'de öyle herkeste olmamasının vs birtakım çağrışımları var ve bu da başlığın daha fazla dikkat çekmesine neden oluyor bana kalırsa. yani sesimizi daha fazla insan duysun diye öyle yazdım.

  • işte bunlar hep agile çalışmamaktan. aşiret reisine urgent meeting iletmeden önce “sonraki sprintte deploy ediyor olacağız” denilseydi bunlar olmazdı.

  • avukat olmayanlar için de oldukça kullanışlı olabilen cihaz, ayrıca en güzel yanı, eşiniz de avukat olmadan bu konfordan yararlanabilir.

    avukat demiş miydim?

    avukat.

  • eğer almanya'ya taşınmanızın üzerinden 3 yıl geçmemiş ve elinizde hali hazırda geçerli bir türk ehliyeti var ise aşağıdaki adımlar izlenmesi mümkün olan sistem;

    öncelikle aşağıdaki belgeler hazırlanır;

    - türk ehliyetinizin yeminli tercümandan almanca çevirisi (yaklaşık 10 eur) ve ehliyetin aslı
    - ehliyet sınavı için göz testi yapan -ki çoğu optik yapmaktadır- bir optikten göz testi (yaklaşık 7 eur)
    - pasaport fotokopisi
    - almanya'da ilk ikamet ettiğiniz şehirden onaylı ikametgah belgesi
    - 8 saatlik bir "acil yardım kursu" sertifikası -ki deutsches rotes kreuz'dan alınabilir- (25 eur)
    - bir ehliyet kursuna yazıldığınıza dair belge (ders almayacaksanız 75-150 eur arasında kayıt ücreti alırlar muhtemelen)

    bu hazırlanan belgeleri, ya sürücü kursu ya da siz bizzat sürücü kursunun bağlı bulunduğu kaymakamlığa (landratsamt) teslim edip 45-50 eur para yatırırsınız. iş yoğunluğuna göre kaymakamlık 3-8 hafta arasında sürücü kursuna, ehliyetinizin gerçekten geçerli bir ehliyet olduğuna ve ders almaksızın sınavlara girebileceğinize dair bir yazı gönderir. sürücü kursu size durumu bildirir ve hazır olduğunuz zaman ilk önce yazılı sınavı alabileceğinizi söyler.

    siz de elinizde bulunan 60 adet 30'ar sorudan oluşan soru kağıtlarını bitirdikten sonra, kursu arayıp sınava girmek istediğiniz tarihi söylersiniz ve sınav merkezinde yer var ise sınava kaydınızı yaparlar (86,10 eur). sınavlar tüv -alman teknik denetim kurulu- merkezlerinde yapılır. sınavda 110 puan üzerinden en fazla 10 hata puanı yapma şansınız vardır. sorular 2-3-4-5 puan olmak üzere önem sırasındadır ve her sorunun altında sorunun kaç puana denk geldiği yazar. 10 hata puanı yapıp sınavı geçememenin tek bir ihtimali vardır, o da 5 puanlık 2 soruyu yanlış yapmaktır. 5 puanlık sorular en önemli sorulardır ve genel olarak kolay sorular, o yüzden panik yapmamak lazım. bu sınavı en fazla 3 kere alma hakkı verirler eğer 3 kerede alamazsanız bütün ehliyet alma prosesi en baştan başlar.

    yazılı sınavdan geçmeniz durumunda önünüzde artık son bir engel kalmıştır. pratik sınav (205 eur). bu sınava girmeden önce bir tavsiyem, eğer türkiye'de büyük şehirlerde özellikle de istanbul'da araba kullandıysanız, yaptığınız tüm alışkanlıkları unutun ve ben yaparım diyip delikanlılık yapmayın, efendi efendi 1-2 sürüş dersi (yaklaşık 35eur/45 dakika) alın. sınava gireceğiniz bölgeyi öğrenin, zorlukları öğrenin, ve özellikle "dur" tabelasının önündeki çizgide durmayı öğrenin ve 40 km ile giderken acil fren debriyaj yapmayı öğrenin. pratik sınav 1-45 dakika arasında bir süre içinde tamamlanır. eğer yaya geçidine birileri yaklaşırken durmazsanız, kenara çek lütfen komutu ile 1. dakikada sınavınız bitebilir ya da aynı şekilde bisikletli birini 1.5 m açıktan sollamazsanız, ileride sağda müsait bir yerde komutunu duyabilirsiniz.

    pratik sınavda kesinlikle unutmamanız gereken şeyler;

    * sinyal vermeden önce aynadan trafiğin akışını kontrol etmek- sinyal vermek- doğru şeride geçmek- dönmeden yaya ya da bisikletli gelip gelmediğine bakmak ve omuz üzerinden kör noktaya bakmak- döndüğünüz sokaktaki karşıdan karşıya geçen yaya ya da bisikletli kardeşlerimize yol vermek

    * göbek çıkışlarında mutlaka sağa sinyal vermek

    * stop tabelasının önünde kesinlikle 4 tekerin sabit şekilde durması ve yol müsait ise tekrar devam edilmesi

    * kırmızı ışıkta durmadan ve yeşil ışıkta kalkmadan aynadan arkadaki trafiği kontrol etmek

    * geçiş üstünlüğü olmayan yollarda, sağdan sola geçiş hakkını unutmamak, her sokak çıkışında sağdan gelen trafiği kontrol etmek için yavaşlamak

    * otoyoldan çıkmadan 300m önce sinyal vermek ve kesik çizgiler başladığı anda sağ şeride doğru girmeye başlamak

    * kornaya basmamak

    * ara yoldan ana yola çıkarken en az 2 şerit boş olmadan trafiğe dalmamak

    bunlara dikkat etmeniz durumunda ehliyeti cebinizde bilebilirsiniz. eğer sınavları başarı ile tamamlarsanız, ya anında ehliyetinizi alırsınız ya da size bir belge verir sınavı yapan amca ve ertesi gün tüv'den alman ehliyetinizi alırsınız. hayırlı olsun.

    (bkz: çok mutluyum be sözlük)

  • herkes yöneticidir, mühendistir demiş (eyvallah onlar da kazanıyor bu paraları, ona itirazım yok) ama siz mahalledeki tekel, semt merkezindeki fast food büfenin aylık geliri ne kadar biliyor musunuz?

  • fermuarlı kot giymiş erkek nesil; anlamıştır gerekli acı eşigini. tarifi mümkün olmayan kısa ama şiddetli bir deneyimdir.

  • eskinin mustafa sarp'ı yeninin selçuk inan'ı gibi yapılan defanstır.

    işin komik yanı 1920'lerde yaşamıyoruz. yayıncı kuruluşun varlığından haberleri yok bence. görmüyoruz zannediyorlar. hadi biz televizyondan görmüyoruz tribününde mi farkında değilsin lan.

  • adalet bakanı bekir bozdağ'ın kardeşi ünal bozdağ'ı, adelet bakanlığı yüksek müşavirliğine ataması olayıdır.

    "resmi gazete’de yayımlanan karara göre, “açık bulunan bakanlık yüksek müşavirliğine, personel genel müdür yardımcısı ünal bozdağ’ın atanması, 2802 sayılı hâkimler ve savcılar kanunu’nun değişik 37. maddesi gereğince uygun görülmüştür” denildi."

    (bkz: abiden kardeşe nesil bunlar)

    "açık bulunan bakanlık yüksek müşavirliğine" bakanlıkta böyle bir kadro varmış ve ne tesadüf ki bu kadroda hiç kimse çalışmıyor ve yine ne tesadüf ki bu kadroya en uygun kişi bekir bozdağ'ın kardeşi. tesadüf işte hep bunlar...

    serdar akınan'ın konu ile ilgili tespiti;

    "bakan olarak koltuğa oturtulan zat devlette liyakata bakamayacak kadar ekibinden korkuyorsa ne yapar? tam da bunu!"