hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle, veranda ne amk diyecekler için; (bkz: veranda)

    ya ben köy evlerinde bile çok az gördüm bunu. geçenlerde bi çiftlik evinde görür gibi oldum onu da pimapen ile kapatmışlardı amk. bir de teoman kafası iyiyken bir kır evinde görmüş bunu ama nası uçuyorsa orada bi rüzgar gülüne rastlamış konuşmuş falan. yani o da görmemiş..

    her neyse bence amerika'yı amerika yapan şey aha bu verandadır arkadaşım. babanla bir sorunun mu var, otur veranda da konuş. ananla mı var gel verandaya bağır çağır, düşmanın mı var al silahı verandaya otur...

    sen bildin onu filmlerden, beyaz boyalı, sallanan koltuk var orada en yaşlı insan oturuyor. 20 sene sonra gelmiş evlat hesap soruyor,şurada bana tokat attın, orada beni mahçup ettin burada bok ettin diyerek.. tanıdın tabii.

    türkiye de veranda olmayınca ne oluyor, salon var babaya hesap sormaya geliyorsun altı ay sonra ( bizde öyle 20 sene 25 sene ayrılık olmaz en babası bi bayram arası) ülke tv açık. salondaki büfe enerjini alıyor kafadan, büfe ne amk diye düşünürken az yumuşuyorsun, koltuk örtüsünün üstündeki kırlent, bardakların üstündeki dantel, ülke tv spikerinin naif ve mıymıntı sesi derken odaya girdiğinin 10. saniyesinde yumuşuyorsun. bir de anan poğaça viriyim ayrana katık eden mi diye sorunca ne oluyor, hesap soramıyorsun. ömrünce taşıyorsun o ağırlığı.

    amerikalı o verandadan zıpkın gibi çıkıyor. sorunlarını halletmiş, herkes bir diğerini bağışlamış diyor ki sorunum yok madem gideyim afganistan'ı işgal edeyim diye süper güç oluyor, uzaya çıkıyor adam. onun için veranda mecbur tutulmalı. 38 katlı apartmanın hemen giriş kapısının yanında bi veranda olsa fena mı olur?

    neyse bi şarkı ile bitireyim, bir kır evinin verandasında bir rüzgar gülüne rastladım, insanmışçasına konuşmaya lay lay lay..

  • ilk sırasında ali sami yen- türk telekom arena'ya yer verilmiş olan videodur.

    sıralamanın tamamı;

    5- celtic fc
    4- club de futbol amerika
    3- boca juniors
    2- borussia dortmund
    1- galatasaray

    bu video yurt dışında yabancıların galatasaray'ı nasıl gördüklerini çok net yansıtıyor aslında. boşuna demiyoruz galatasaray türkiye'nin dünyaya açılan kapısıdır diye. hala çarşı gfb bik bik diye ötecek olan varsa, şu videoda galatasaray'ı dortmund'un sarı duvarının önünde gösteren sebep ne diye oturup düşünebilirler. belki taraftar diyince kimin gerçekten öne çıktığını anlamaya yardımcı olabilir.

  • başvurularıma dönmeyen bir ton firma varken başvurmadığım halde teklif aldığım firmayla bugün yaşadığım :

    - neden bizimle çalışmak istiyorsunuz ?
    - açıkçası siz beni davet ettiniz.
    - peki neden kabul ettiniz ?
    - neden benimle çalışmak istediğinizi merak ediyorum.

    ciddiydim aslında ben.

  • keanu - ben seçilmişim morfius abi.

    morpheus - psikolojik bir şey varsa ne olacak? öyle zannediyorsun ama öyle değilse ne olacak? bir psikologa görün.

    keanu - bir john wick'in yüzü oluyorum, bir ben oluyorum. bir o oluyorum, bir ben oluyorum. ben olduğum zaman asker kıyafeti giymişim, havacı, asker kıyafeti, yüzbaşı.

    (bkz: keanu reeves'in mehdiliğini ilan etmesi)

  • dersimiz: hayat bilgisi
    konu: insanları takdir etmek.

    (annesi 5 yaşındaki ege'ye işini iyi yapan insanları takdir etmek gerektiğini anlatmıştır. ege uygulamada...)

    evde, servis saatinde gelen apartman görevlisine:

    ege: engin abi tebrik ederim, kimse senin gibi çöp toplayamaz, senin sayende evimizi böcek basmıyor, sen olmasan çöp ev olurduk.

    ilaç getiren eczacı kalfasına:

    ege: sen olmasan hepimiz ölmüştük, doktor gibisin.

    lokantadaki garsona:

    ege: hepimiz senin sayende doyuyoruz, sofrayı da çok güzel topladın, aferin.

    lokantadaki müşteriye:

    ege: aferin, bütün yemeklerini bitirmişsin, göbeğin kocaman olmuş.

    lokantanın otoparkçısına:

    ege: vay canına, bütün gün arabamızın başında beklemişsin, çok iyi bir polissin sen, kıyafetin de çok havalı.

    bütün takdir edilenlerin ortak cevabı: puhahaha teşekkürler.

  • on yaşlarında sakat bir çocuğun, tekerlekli sandalye yerine, bebek arabasında taşınmak zorunda kalındığını gördüğün an. muhtemelen o her yeri dökülen bebek arabasını da başkası vermiştir çünkü çocuğun annesi 1,5 lira olan otobüs parasını bile zor denkleştirdi, ''1 lira olsa olmaz mı? daha geri döneceğiz bir de'' dedi. muavin gencin bile gözleri oldu ''abla hava sıcak, su alırsınız, para istemez bizden olsun'' dedi. bizim kampüsün girişindeki araştırma hastanesinde onlar inene kadar kimseden çıt çıkmadı.
    insanların böylesi zorluklar yaşadığı bir ülkenin vatandaşı olmaktan utanıyorum...