hesabın var mı? giriş yap

  • amblyopia hastasidir. lakabi newt'tir. arabalarla ilgili sarkilar*** yapmasinin sebebi genclik yillarinda sevgilisi ile cok buyuk bir kaza yapmis olmasidir. sans eseri cikmislardir arabadan; yanlis bilmiyorsam sevgilisi sakat kalmistir. gecirdigi travmadan dolayi arabalardan korkmaktadir. ochophobia'sina ragmen bir alfa romeo tutkunudur. gerontophobia da diger fobisidir. televizyonda brian may'i gordukten sonra "ben muzisyen olmak istiyorum" demistir; ilk idoludur. ilk gitarini da yedinci dogum gununde hediye olarak almistir (bkz: ispanyol gitar). on yasindaysa ilk grubunu kurmustur (hep beklemisimdir birgun bu caldigi cocuklarin ortaya cikip bu ibne soyleydi boyleydi demesini). ayni sene (1978) abingdon'da bir engelli okuluna kaydi alinmis; orada cok zor gunler gecirmistir. sonra exeter university'ye kabul edilmis ve bir ruh ve sinir hastaliklari hastanesinde hasta bakici olarak calismaya baslamistir. ilginc hususlardan biri de buradaki hastalarin thom'u cok sevmesidir; belki kendine yakin buluyordu hastalar. o zamanlar en buyuk hobisi paranoyak sizofrenlerle sohbet etmekmis. gunlerce ne demek istediklerini dusunur, her gorusunde "hey ne demek istedin? ne demek istedin sen?" diye sorup dururmus bu heyecanli genc (hepten delirtmis garipleri). kendisi tarafindan resmen aciklanmis bir hastaligi olmasa da, davranislarini inceleyen uzmanlar paranoyak oldugundan suphelenmekte (ayni uzmanlarin george w. bush'a da gerizekali dediklerini ekleyelim). thom thom'a baka baka kararmistir belki kimbilir. yazdigi cogu sarkida, acikcasi pek de anlam veremedigimiz bircok cumleyi, bu insanlardan duydugunu biliyoruz. iyi ki dogmus yarasa-kostebek-climbing up the walls'un sonundaki ciglik-insan karisimi skrik kilikli dallama.

    "i love life, but there's so much shit to deal with." - thom yorke

  • çüş amk o kadar tuz artı soda tansiyondan beyin kanaması geçirmeseler iyi. limonun da yarısını heba etti amk.

  • kaleciliğini falan geçtim can adamdır.
    antalya'da akdeniz üniversitesi'ndeki maçtan sonra omuzumdaki oğlum uzaktan takım otobüsüne bakıp el sallarken, bize aşağıya iniyorum diye işaret etmiş, sonrasında yanımıza gelmiş, çocuğu kucağına almış, fotoğraf çektirmiştir.
    yüzündeki o gülümseme asla sahte değildir.

  • yunanistan'dan dönen edirne savcısı fatih aslan'ın arabasını arayan gümrük muhafaza memuru için açılan davada istenen ceza. sebebi de hakimler ve savcılar kanunu'nun 88. maddesi uyarınca savcı ve hakimlerin aranmasının yasak olması. oysa gümrük mevzuatına göre gümrük kapılarında istisnasız her araç aranır. savcı, memur hakkında soruşturma açtırdı. soruşturmayı açan başka bir savcı 2 kez takipsizlik kararı verdi. ama savcı fatih aslan'ın itirazları sonucu üçüncü başvuruda memur hakkında dava açıldı.

    bugün davanın ilk duruşması görüldü. gümrük memurunu edirne baro başkanı dahil 3 avukat savundu. trakya gümrük başmüdürlüğü üst yetkilileri memura destek amacıyla tam kadro mahkemeye geldi. mahkeme nisan ayına ertelendi.

    sonuç olarak devletin iki farklı kanununun birbiriyle çakışması yüzünden ihale memura kaldı. savcı, olayı saçma bir şekilde onur meselesi haline getirip dava üstüne dava açtı. bu dava sonunda memur, istenen 1 yıllık cezayı alırsa o günden sonra sınır kapılarında memur olanlar araçları aramazsa haklıdır.

  • türkiyedeki suriyelileri göçmen kabul edip bir de almanya'ya giden türklerle kıyaslama yapması gerçekten akıllara ziyan. türkiyedeki suriyelilerin hepsi (bkz: sığınmacı) statüsündedir ve türkiye bu suriyelileri göçmen statüsüne alıp ülkeye adapte etmek zorunda değildir. bunu akplilerin de bu tuzu kuru liboşların da iyi anlaması gerekiyor.

    (bkz: ülkemde suriyeli istemiyorum)

  • basın toplantısında ali ağaoğlu tarafından ciddi ciddi yapılan espiri.

    şimdi bu "ağaoğlu central park" projesini tanıtmak için bakırköy'deki satış ofisinde lansman düzenledi. önce emlaktaki durgunluktan dem vurdu, alım gücünden yakındı falan sonra konuyu türkiye'de patlayan bombalara getirdi ve şöyle devam etti, "pazar günü ortaköy'deki evimdeydim. ev boğazı baştan sonra görüyor. baktım köprüden 5 dakikada bir araç geçiyor, normalde trafik olması gerekirken çok seyrek araç geçiyor. ben dedim teröristlere inat evde oturmayacağım. ortanca hanımı aldım bir de 10 yaşındaki oğlumu çıktım istiklale. hem benim için nostalji oldu. bombanın patladığı noktaya gittim. baktım millet fakir sadece karanfil bırakıyor, ben gittim gül bıraktım."
    sonra salonda kahkahalar, gülüşmeler yankılandı falan.

    fakir espirisini ali ağaoğlu'nun bizzat kendisi yapması kulağa gerçekten komik geliyor ancak bu espriyi patlama üzerinden yapması son derece itici geldi. olay daha yeni oldu kameralar da kayıttaydı. bir iki saate düşer sanırım.

    bir de "ortanca hanım" ne demek ya?

    zorunlu edit: arkadaşlar özel mesajdan sürekli kaynak soruyor. bakın toplantıda en az 6-7 kamera vardı. ajanslar oradaydı, ekonomi programı yapan gazeteciler oradaydı. zaten toplantıya giden medya belli. varsa bir babayiğit o kısmı koysun youtube'a. durduk yere öyle bir şeyi uydurmam, yazmam.

    edit2: nihayet biri yüklemiş. görüntü entriye eklendi.

    büdüt: ohaaa ya! yemeğe indim geldim ortalık çalkalanmış. tüm haber sitelerine düşmüş.

    debe editi: bu kadar gündem olacağını beklememiştim. çünkü o toplantıya havuz medyası gitmişti. ağaoğlu buna güvenerek saçmalamakta beis görmedi. orada yaşanan olayı buraya taşımasaydım sanırım bu olay halı altına süpürülecekti. ayrıca akşam haber bültenlerini patlamış mısırla izledim. kusura bakma alicim canını sıktım kib. ss (bkz: swh)

    debe editi2: konu meclise taşınıyor. millet istiklal caddesinde karanfillerle yürüyor. vay anam vay!

  • kendisini bir kenara koymuş, başkalarının görüşlerini önemseyen, "hayır" diyemeyen, içinde koca koca ukteler biriktiren insandır.

  • arkadaşın düğünü esnasında pistte envai çeşit figür sergilerken

    ben: olm serdar ortaç'ta dansediyoz rezalete bak
    ark: lan onu bırak şarkılara eşlik ediyoz. nerden biliyoz olm biz sözleri? asıl rezalet o!!!

  • sirf turklere ozgu bir huy degildir. genellikle sosyal hayatta kendini yeterince ifade edemeyen, azicik da asagilik kompleksi olan tum insanlar, kendilerine azicik adam gibi davranip kibarlik eden insanlari gorunce hemen kendilerini birsey zannedip, karsilarindaki insanin kibarligini eziklikle karistirip, ust perdeden cevaplar verirler. karsilarindaki kisinin kibar davranmasi nedeniyle, kendilerine tabi oldugunu dusunurler, o yuzden kibarlik edenin tepesine cikarlar. hazimsiz insan davranisidir.

    (bkz: ukteydim doldum)

  • "nasa'nın argeye ayırdığı para kadar biz de diyanete ayırıyoruz, o kadar research ediyoruz ki yeni bir din bulmamız an meselesi"

  • 11 yabanciyla sahaya cikarken yabanci siniri gelsin, turk oyuncular formayi kaptiktan sonra daha fazla yabanci hakki.

    gercekten galatasaray'in durumuna gore sekillenen bir konu bu.

  • - bir iddiaya var mısın?
    - peki..
    - dudaklarına dokunmadan, seni dudaklarından öpeceğim..
    - 20 dolar?
    - tamam..
    - hadi bakalım..

    (adam kıza yaklaşır ve kızı dudaklarından dokunmak ne kelime, sömürerek öper..)

    - kaybettin (kız güler)
    - evet.. ama her kuruşuna değerdi.. (adam güler..)

    (sonraki sahne: yatak..)

    (bkz: derailed)