ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kişinin büyümediğini anladığı an
-
şehirlerarası yolculukta muavin gelip "ne alırdınız" diye sorduğunda yanınızdaki adam kahve veya çay alırken sizin hala kola veya meyve suyu aldığınızı fark ettiğiniz an.
hele kahveyi alan adam "kek istemiyorum" derse sıkıntı daha da büyüyor. keksiz yapamam çünkü, kek önemli.
bir oy çatı adaya bir oy zafer partisi'ne
-
önümüzdeki genel seçimlerde yapacağım tercih.
(bkz: suriyelilerin 20 tl vermeyen çocuğa kezzap atması)
yetti artık. iktidar göndermeyeceğiz diyor, sarı muhalefet ise gönüllü olanları göndereceğiz diyor. kim gönüllü olarak gitmek ister ki? aptal mı kandırıyosunuz be!
gerekirse zorla göndereceğiz diyebilen tek parti zafer partisi, tek lider de ümit özdağ.
millet ittifakı denen oluşum çatı aday olarak kimi aday gösterirse ona mühürü basacağım, kemal dede aday olsun, ona bile mühürü basacağım ama milletvekili seçiminde oyum zafer partisi'ne gidecek. hem de mühürü öyle bir vuracağım ki, sesi brüksel'den duyulacak!
yetti lan artık, biz bu vatanı sokakta bulmadık. türkiye'yi de rakka'ya çevirmelerine izin veremeyiz.
2022 katar dünya kupası için polis göndermek
-
katar'da düzenlenecek olan fıfa 2022 dünya kupası organizasyonunun güvenliğini bizim polisimiz sağlayacakmış.
içişleri bakanı süleyman soylu, “katar'ın bize emanet ettiği güvenlik konusunda sanki bizim bir düğünümüz var ve biz heyecanlıyız. bunu başarıyla bitirme arzusu içerisindeyiz” dedi.
la ne düğünü? 10 milyar $ para dilendiniz, bir de polisimizi sanki sizin malınızmış gibi gönderiyorsunuz.
cb diyor ya hani, ihracat ile kazanacağız vs. askerimizin yanına polisimizi de kattık artık satılık-kiralık olarak.
edit: kaynak eklendi:
https://www.birgun.net/…ar-gibi-heyecanliyiz-368702
dilenciden rahatsız olan insan
-
kafası çalışan insandır.
amk memleketinde hala ama ihtiyaçdan dileniyorlar yok sistem yok çaresizlik diye inanıp bunlara para veren salaklar var. sanıyor ki adamın/ kadının çok acil paraya ihtiyacı var çok kötü durumda o yüzden dileniyor. lan gerizekalı adam dileniyor çünkü bu işi meslek edinmiş. adam bu işi meslek edinmiş çünkü çalışmak adama zor geliyor. haftada 50 saat eşek gibi çalışıp 1000 tl kazanmaktansa salakların kendi ayaklarıyla yanına gelip para vermelerini bekleyerek daha fazla kazanıyolar
çocuk yapmanın parayla pulla alakası yok
-
bir recep tayyip erdoğan beyanı:
"erdoğan, konuşmasının sonunda, ailelerden yine en az 3 çocuk sahibi olmalarını istedi. 'bir olur garip olur. iki olur rakip olur. üç olur dengi olur. dört olur bereket olur, gerisi allah kerim demek lazım. efendim ama nasıl bakacağız? kusura bakmayın rızkın sahibi ne sizsiniz ne de biziz. hiç endişe etmeye gerek yok. bakıyorsunuz anadolu’dan bir çok örnek verebiliriz. 7 tane kardeş 7’side tahsilini yapmış. zengin bir aile değil bizdeki milyarderlere bakıyorsunuz bir, iki çocuğu var. bu işin para ile pulla alakası yok.' "
kaynak: t24
kendisinin ailenin parasızlığından süt yerine çay içen bebekten haberi yok demek: (bkz: bebeğine süt alamadığı için çay içiren anne)
ya da evlerini düzeltecek paraları olmadığı için donarak ölen bebekten: 40 günlük ayaz bebek zatürreden öldü
ya da hep "mehmet şimşek'in 8 kardeşi var" diye örnek gösterdiği mehmet şimşek'in kız kardeşlerinden hiçbirinin okuyamadığından: mehmet şimşek ile röportaj
ya da "allah rızkını verir" derken dünyada açlıktan ölen milyonlarca çocuktan: foto
bu laflarla türkiye'de aileler bakamayacakları kadar çocuk yapıp o çocuklar süründüğünde sorumlusu önce kendisidir.
generative adversarial networks
-
gans, 2014'te (bkz: ıan goodfellow) ve silah arkadaslari tarafindan su paper ile tanitildi. mimarinin icinde 2 farkli model var generator ve discriminator, generator surekli yeni data uretmeye calisir, discriminator ise generator tarafindan uretilen datanin gercek olup olmadigina bakar. zamanla generator sahte data uretmekte uzamanlasirken discriminator ise sahteyi gercekten ayrimakta uzmanlasir. genelde kalpazan-polis ornegi verilir konuyu high level anlatmak icin. sonucta boyle, boyle ve soyle cok guzel uygulamalar ortaya cikar.
ikinci gezi mi planlanıyor
-
'demokratik tepki, bir haktır. yeter ki şiddete bulaşılmasın.' kısmında güldürmüş, bir mizah yazarı cümlesidir.
sen komik misin abdülkadir?
georges-eugene haussmann
-
haussmann gibi kent yöneticileri, mekanları değiştirmenin kent içindeki yaşantıyı değiştireceğini bilirler.
batman filmlerinde gördüğümüz ra's al ghul, bir şehirdeki ahlaki ve kültürel çöküşü dönüştürmenin tek yolunun şehri yıkıp yeniden inşa etmek olduğunu biliyordu örneğin.
19. yüzyılın başında paris, bire bir aynı olmamakla beraber, benzer ahlaki bir çöküş yaşıyor, toplumun bazı kısımları yoksunluktan dolayı isyan çıkarıyor, bunu fırsat bilen provakatörler de halkın ayaklanması için çabalıyordu. paris'in o dönemdeki sokakları da kontrol edilebilirliği minimuma indirecek düzeyde olduğundan, güven ortamı sağlanamıyor, isyanlar bastırılamıyordu.
o dönemki sokaklara bir örnek vermek gerekirse: http://i.hizliresim.com/9gxpqk.jpg
haussmann bu durumun farkında bir baron olarak paris'i yönetmeye başladığında, çözümün nasıl olacağını da biliyordu. zamanı geldiğinde kendi evi de dahil olmak üzere kentin tarihi binalarını ve sokaklarını yıkarak bugünün paris'i ortaya çıkarmıştır. geniş sokaklar ve sokakların bağlandığı kocaman bir champs-élyséesyarattı. bugün paris'i güzel olarak nitelerken, 19. yüzyılın paris'ini görmemek ve karşılaştıramamak büyük bir acıdır.
haussmann'ı bugün yazmamın bir sebebi var. tarihe de not düşelim. 2016 kasım 16
şu an türkiye'de yaşıyorum. bundan 10 yıl sonra dönüp bu yazıyı okuduğumda hala türkiye'de olur muyum emin değilim.
söylemek istediğim asıl konuya dönersek, başta ne alaka diye okuduğunuz ra's al ghul ve haussmann'ın ortak noktası yozlaşmış şehirlere karşı takındıkları tavırdır.
batman'i şehri kurtaran bir kahraman gibi gösterirler ancak, ne suç ne de sınıf ayrımı değişmeyen gotham, varlığını aynen devam ettirir. batman yalnızca çarka çomak sokan bir adam olarak vardır. daha fazlasını üretmez.
gelelim türkiye'ye, bugünün türkiye'si=19. yüzyıl paris'i=gotham
sınıf ayrımı, ahlaki çöküntü, kültürel değerlerin yıkılması, saygının kayboluşu...
ülkemiz, bir haussmann'a ya da ra's al ghul'a sahip değil. zira kentin bu güce sahip yöneticileri de çarkın bir parçası olmuş durumdalar.
bu çarkın dönüşünden rahatsız olanlara hiç bir şey söylemeyeceğim. zira onlar çarkın varlığıyla ilgili sorun sahibi değiller.
bu çarkın varlığından rahatsız olanlar, sizler bu ülkeyi dönüştürecek güce sahip olanlarsınız. çünkü siz yapmazsanız, hiç kimse yapmayacak. o yüzden çalışmak zorundasınız. üretmek zorundasınız. engelleri aşmak zorundasınız. başka yolunuz, başka yolumuz yok. bu yolda kaybettiğiniz azim ve istek, sizden sonraki neslin felaketi olacak.
belki 10 yıl sonra gerçekten türkiye'de olmayacağım. ama olmak için elimden geleni yapacağım. siz de yapınız.
edit: link düzeltildi.
acemi asker komutan diyalogları
-
komutan, kısa dönem acemi askerlere mesleklerini sormaktadır.
komutan: sivilde ne iş yapardın?
asker: mühendistim komutanım.
komutan: güzel. sen ne iş yapardın?
asker: veterinerdim komutanım.
komutan: iyi. sen ne iş yapardın?
asker: öğretmendim komutanım.
komutan: ne güzel. peki sen ne iş yapardın sivilde?
asker: savcıyım komutanım.
komutan: sav cıy dın!
hıncal uluç yorumu sonrası oluşan ölüm sessizliği
-
90 dakika programında bol bol gözlemlenecek bir hadisedir. hıncal amcamızın ''en son yorum benden olacak aga'' muhabbeti malumunuz. yaptığı yorumdan sonra şöyle bir olay gelişir;
h.u: ... kardeşim, kocaa camia bir tane bile tezahurat geliştiremez mi? hala galaaatasaray, galataaasaray... garabet bu garabet!
-gözlüğünü önündeki bankoya atar- tak!
işte ölüm sessizliği bu andan itibaren başlar. stüdyodaki herkes sanki çok büyük bir hata yapmış ve bunun sonucunda hıncal abilerinden fırça yiyormuş gibi kafalarını öne eğerler ve huşuu içinde bir süre öyle kalırlar. bu sessizliği bozmak ise fuat akdağ'a düşer. donuk ve mahçup bir ses ile;
- szıı (nefesi geri çekerken çıkan ses) şimdi bir reklam arasına giriyoruz.