hesabın var mı? giriş yap

  • 2023 edit: 2016'da bu entry'i girildiğinden beri hiçbir çözümü olmamıştır bu olayın. o dönemler lisedeydim ve bunun bir hata, düşüncesizlik olduğunu düşünüyordum ama 7 yıl boyunca böylesine bir olayın çözülmemiş olması akp belediyelerinin kedileri azaltmaya yönelik bir politikası olduğunu düşünüyorum. şu anda konya'da yaşamıyorum ve bir ilişiğim yok, eğer bu konuyu tekrar belediyelere taşımak isteyenler varsa iletişime geçilebilecek kişilerin nick'lerini buraya yazabilirim:

    kapaklarının tasarımından dolayı genellikle açık bırakılması ve boyutu yüzünden, kedilerin ölmesine sebep olan çöp kutuları.

    öncelikle: içerisinde kalan bir kedinin fotoğrafı konteynerin dışarıdan görüntüsü konteynerin derinliği hakkında fikir sahibi olabilirsiniz

    fikir olarak güzel olabilir, ama ortada büyük bir problem var. bu çöp kutularının kapakları genelde açık bırakılıyor. hatta gördüğüm bazı yerlerde kapaklar direkt sökülmüş. ve konteynerin derinliği dolayısıyla -resimde de görüldüğü üzere- bırakın buraya düşen bir kedinin, insanın bile yardım almadan çıkabilmesi imkansız. konteynerin temizliği de haftada bir defa olduğu için, giren kedi oradan çıkamayıp ölecektir.

    şu an konya'daki havayı bilenler bilir. dışarıda diz boyu kar var, o hayvanların halini düşünmemiz ve bir şeyler yapmamız gerekiyor. o konteynerlerin içerisinde ölen her hayvanın vebalini üzerimde hissediyorum. farkındalık yaratmamız gerekiyor.

    basit bir kapanma mekanizması ile bu sorun çözülebilir. ve bu sorunu çözebilirsek eğer, bu yapabileceklerimizin sadece bir göstergesi olur. birlik olmamız gerekiyor ve desteğinize ihtiyaç var. bu başlığı gündemde tutmak ,şu kampanya'ya imza atmak ve bimer'e bireysel şikayette bulunmak yapabileceklerimizden birisi.

  • ''bizim heyecanımızı ve kararlılığımızı durduramayacaksınız'' nedir yahu? parti başkanı üslubu resmen komedi. talimatla oraya geldiğini şu cümleden bile anlayabilirsiniz.

  • başlık: türk kızlarının iyi yönlerini yazıyoruz

    entry: dünyanın en pahalı amını kullandıkları için ekonomiye katkıları büyük oluyo

  • kitaplarının müdahil sayıldığı polisiye - gerilim ve macera türlerinde şimdiye kadar okuduğum açık ara en iyi yazar. tüm kitaplarını okudum, haziranın başında türkçeye çevrilmiş le passager adlı kitabını da an itibariyle yarıladım. ve şunu kesin olarak söyleyebilirim ki bu adam bir deha. tam anlamıyla hayranlık duyabileceğim cinsten, yeni kitaplarıyla beni heyecanlandırabilen ve kalbimin küt küt atmasını sağlayabilen tek adam. sebepleri var tabii, sıralamazsak olmaz.

    grangé ilk başta tamamen farklı bir yolu benimsemiş bir yazar. bunu özellikle son birkaç kitapta daha rahat anlayabiliyoruz. oldukça klasik bir şekilde ilerleyen polisiye romanlardan çok farklı bir polisiye grangé'nin yaptığı. nasıl mı? diğer tanınmış günümüz polisiye yazarlarından tess gerritsen, maxime chattam, craig russell ya da ruth rendell'ı ele alalım. bu yazarların kitapları hep aynı taslakta gider. bir cinayet işlenir. muhtemelen bu cinayet farklı bir mizansene sahip olduğu için dikkat çeker. sonra ünlü polis ve ekibi soruşturmaya atanır. olaylar gelişir, en sonunda bir şekilde katil bulunur. bu tip hikayelerin zeka ve yaratıcılık gerektiren tek tarafı katilin umulmadık birisi olmasını sağlamaktır. son zamanlarda tess gerritsen ve craig russell kitabın başında falan katilin ağzından bölümler yazarak işi bi kovalamacaya ya da gizemli bir şekle dönüştürmeye çalışıyorlar ama bu, grangé'nin birazdan anlatacağım muhteşemliğine yetişmek için kesinlikle yeterli değil. 40 fırın ekmek yemeleri lazım.

    grangé, kesinlikle okuyucuya bir polisiye hikaye sunma amacıyla yazmıyor. okuyucuyu düşündürmeyi, onunla oyunlar oynamayı, şüphelendirmeyi, okuyucu kitaba ara verdiğinde kafasının bir yerinde öyküdeki soruların cevabını aramasını istiyor. bunu yapmak için de öyle farklı şeyler deniyor ki, işte sizi ona hayran bırakan da bu. mesela, biraz önce saydığım günümüzün tanınmış polisiye-gerilim yazarlarının tamamı, kitaplarında tek bir karakter kullanır ve bu karakter cinayeti çözer. gerritsen'ın rizzoli ve isles'ı ya da russell'ın jan fabel'i her seferinde aynı ekiple aynı şekilde cinayeti çözmeye girişirler. ama grangé farklıdır, tekrara düşmemek için her kitapta bambaşka psikolojik yapılandırmalarla bambaşka karakterler yaratır. burada psikolojik sözcüğü anahtar kelime, grangé için psikoloji kesinlikle vazgeçilmez bir öğe kitaplarında. kişiliklerinin tam bilincinde olmayan karakterler, geçmişiyle yüzleşmek zorunda olan ama bunu beceremeyen karakterler, ve daha nicesi. dili inanılmaz derecede güzel kullanma becerisi -gerçi bunda çevirmenin de payı var ama- kitaplarındaki dozajı muhteşem ayarlanmış gerilim ve kasvet, her sayfada yeni bir şey öğrendiğiniz inanılmaz kültür öğeleriyle süslenmiş hikayeler... bütün bunları inanılmaz bir bağlamda yine inanılmaz bir olay örgüsüyle birleştirip üzerine bir de dünyanın bambaşka ülkelerinin bambaşka yakın tarihleriyle ve mitolojiyle de harmanlayınca grangé bu işin devrilmez kralı olup çıkıyor dostlarım.

    bu adam feci derecede gizemli ve garip şekilde beni kendisine takıntılı hale getirmiş biri. bilmiyorum, abartıyor da olabilirim ama şu son kitabı le passager'ın her sayfasında içim kıpır kıpır. yazdığı her satırı okurken içimde aynı heyecan var, sürekli bir gün görebilirsem ne yaparım diye düşünüyorum. kitaplarına en çok ilginin gösterildiği ülkede yaşadığım için fazlasıyla şanslı sayılırım, bakalım olaylar nasıl gelişecek.

    şu kesin ki, jean-christophe grangé benim için sadece bir polisiye-gerilim-macera kitabı yazarı değil, bunun ötesinde içten içe farklı bir hayranlık beslediğim ve görüp iki kelime muhabbet etmeden ölmek istemediğim biri.

  • kendini çok takdir eden, seven bir insan değilimdir ben. ama bir kadın olarak, bugün, benim kendimi en güçlü hissettiğim gün.

    duvara çiviyi de ben çakıyorum bu evde, kızımın bisiklet zincirini de ben tamir ediyorum. korktuğunda arkama saklanıyor çocuğum. kötü rüyalar gördüğünde "anne öldürürsün canavarları değil mi?" diye bana soruyor. aile resminde evin reisi diye ortaya çizdiği de benim, sene sonu gösterilerinde, piyano resitallerinde, özel günlerinde çift kişilik koltukları dolduran da... iki kişilik seveniyim onun. saçının tek bir telini korumak için dünyayı ters düz edeniyim..

    "anasının kaderi kızına" derler.. çok yakar canımı bu söz.. ama doğru mu sanki? babalar gününde, kendi babasızlığıma yandığım gibi, biraz da kızımınkine yanıyorum ben şimdi..

    çocuğunu deliler gibi sevip gözünden sakınan, onu korktuğu o canavarlardan, kötülüklerden, dünyanın pisliğinden korumayı nefes alışı gibi doğal sayan, her ihtiyaç duyduğunda yanında olan, evladına "babam hep benim yanımda, sağımda, solumda, arkamda"
    dedirtebilen baba gibi babaların günü zaten kutlu olsun ama...

    bir de benim gibi hem annelik hem babalık yapan; çoğu zaman kendini yetersiz, yorgun, bitkin hisseden, çocuğundaki baba eksikliğini kendi benliğinden koparttığı parçalarla tamamlamaya çalışan tüm kadınların da babalar günü kutlu olsun...

  • şaman adetlerinden biridir. aileler çocuklarının kısmeti açılsın diye yaparlar. bir şey olacağından değil de batıl inanç işte napacaksın.

  • şimdiye kadar edindiğim tecrübelere göre iki takımın toplam kazandığı para 90000-90000 pezo olacaktır.

    sonra en iyi kız en iyi erkek yarışır.

  • güzel ve kaliteli bir uyku için en iyi ortamı oluşturan yardımcılardan biridir. çoğunlukla etrafta çıt sesi bile olsa beyaz gürültü açmadan uyumuyoruz. ve son zamanlarda fark ettim ki eğer bu sesler uykuma eşlik etmiyorsa uyumakta zorlanıyorum. sesin yarattığı etki resmen hipnotize edici.

    beyaz gürültüyü açıklayacak olur isek, bizim duyabildiğimiz frekans aralığının bir kombinasyonunu oluşturmaktadır. hatta bazı yapay kaynaklar bu frekansı tam ayarlayamadığı için özellikle bebeklerde uykuya yardımcı olmaktan ziyade, uykuya dalmayı imkansız hale getiren bir yardımcıya dönüşmektedir. beyaz gürültü tüm frekanslarda eşit güce sahip olmalıdır.

    tabi bazen beyaz gürültü kişiye uygun olmayabilir de. frekansların gücünün farklılaşması ile diğer gürültü renkleri elde edilmektedir.

    -pembe gürültü (pink noise) : derin bir ses oluştur ve düşük frekanslarda daha yoğundur. hışırtılı yapraklar, sabit yağmur, rüzgar sesleri bu grupta nitelendirilir.

    -kahverengi gürültü (brown noise) : daha düşük frekanslarda daha yüksek enerjiye sahiptir. beyaz ve pembe gürültüye göre daha derin bir ses oluşturmaktadır. güçlü şelaleler, gök gürültüsü sesi bu gruptadır. gök gürültüsü mavi gürültü kategorisinde de yer almaktadır.

    gürültünün sadece uyku üzerinde yardımcı etkisi yok pek tabii. konsantrasyon arttırıcı özelliği de bulunmaktadır. hatta yapılan bir çalışmada beyaz gürültü ile bilişsel performansın arttığı gözlenmiştir. beyaz gürültü eşliğinde yapılan çalışmalar sonrasında yeni öğrenilen kelimelerin akılda kalıcılığı artmıştır.

    gürültü eşliğinde yapılan çalışmalarda iş verimliliğinin arttığı gözlenmiştir.

    yüksek gürültülü ortamda beyaz gürültü eşliğinde uyumak, uyku kalitesini ve uyku süresini olumlu etkilemektedir.

  • bu soruyu ali ismail korkmaz , abdullah cömert , ethem sarısülük ,berkin elvan somada ölen madenciler , suructa havaya uçurulan gençler , daglicada sehit dusen askerler ve daha sayamadığım onlarca yüzlerce manasız cenazenin abilerine soracak firsati hic olmadi.

    allah aşkına soruyorum size biraz iman sahibiyseniz hiç mi günahıniz yok kardesim. siz yıktığınız vesayetin yerine kurduğunuz rejimin meyvelerini yerken masumiyetinizden ve sorumlulugunuz olmadığından eminseniz , neden korkuyorsunuz?

  • başlatan kadınların tiplerini görünce bir erkek olarak sonuna kadar destekleme kararı aldığım kampanya.