hesabın var mı? giriş yap

  • kendi içmez,içeni kınamaya bayılır
    yüzünden aldatmaca,sahtekarlık yayılır
    şarap içmiyor diye kasılıp gezer ama
    yedikleri yanında şarap meze sayılır

    diyerek acaba yıllar evvelden hangi ülkenin başbakanını işaret etmiş merak ettiğim ileri görüşlü büyük adam.

  • çok haklı ve anlayış ile karşılanması gereken bir şüphe. ben de tedavi edilmeye başlamadan önce bu tür şüpheler ile insanları gözler ve düşünürdüm. 24 yaşıma kadar fubolcuların döner bıçağı taşımak için konçlarını şortuna kadar çekip sahaya çıktığını, uzun boylu olanların ise konç yetmeyeceği için kilotlu çorap giydiğini sanırdım.

    sonra ilaç kullanmaya başladım ve geçti bunlar... oluyor. şefkat ile çözülüyor.

  • türkiye'de yaşadığınıza delalettir. tek yönmüş, çıkmaz sokakmış, kaldırımmış fark etmez. her an her yerden bir araba çıkıp sizi çiğneyebilir. dikkat etmek lazım.

  • :/

    kelimeyle ifade edemedim özür dilerim.

    "redd-i miras" diyince hemen "aman!". kulağa kötü geliyor diye çünkü. halbuki hiç alakası yok.

    şimdi diyelim ki baban borç yaptı. sen hiçbir söz sahibi olamadın bu konuda. belki senin için borca girdi, bilemezsin, ama o borç karşılığında bir mal mülk proje tiyatro herneyse, birşey edindi. yani "maddi" bir karşılığı var. sonra da baban vefat etti. iki seçeneğin var.

    1) mirası alacaksın, vergini vereceksin, mal mülk -varsa- kalacak, ama borçlar da gelecek. ödeyecek paran varsa ödeyeceksin.

    2) mirası reddedeceksin. mal mülk -varsa- gidecek, ama hayatının baharına da borç yüküyle başlamamış olacaksın.

    gençler ikincisini seçmiştir.

    sana ne?

    şimdi gelmiş bazıları "vay efendim onun mirasına nasıl sahip çıkmaızya09a" mahiyetinde birşeyler filan deniyor.

    çocuklar manevi mirasını reddetmedi ki? maddi mirasını reddetti. borcuyla malıyla -kaldıysa- onu reddetti. eğer "sanatçıya vefa" ise belki de çocukların eğitimi için olan yapılmış borçlar -ki manevidir, karşılığı yoktur- borçları ister istemez çocuklar üstlerine aldılar zaten. o sorumluluk zaten onlarda var.

    hayata temiz başlamak onların da hakkı. ama sen kendi uydurmuş olduğun bir sorumluluk ile o gençlere bu borcu yüklemeyi "namus borcu" filan gibi görüyorsun.

    bravo.

    aynı şeyi başkaları sana "ataların için ölmelisin" filan şeklinde de yapıyor, hatırladın mı?

  • bir yönleriyle eksik, arizali insanlardir ve günlük hayatlarinin her deminde bunun azabini yasarlar.
    ecnebice "sense of direction" diye adlandirilan bu yetileri gelismedigi gibi, psikoloji biliminde "cognitive map" olarak nitelendirilen, gittikleri, gördükleri yer hakkinda kafalarinda bilişsel bir harita oluşturma becerisi de acinakli bir şekilde uzaktır onlara.
    maalesef kendimden biliyorum diyerek ve şahsi hatıralarımdan örnekler vererek devam etmek zorundayim ki, böyle insanlar hayatlari boyunca kaybolmaya mahkumdurlar.
    yabanci ülkelerde, şehirlerde haritasiz gezdikleri anda istisnasız kaybolurlar, zaten harita okumada da başarılı değillerdir. sadece yabancı ülkelerde kaybolmazlar üstelik, kendi şehirlerinde, kendi okullarinin içinde, bazen başka okullarda kaybolurlar (itü'nün maslak kampüsünde karanlik ve çamurlu bir gecede kaybolmak ne demektir, böyle bir sergüzeştten geçerler), bazen kendi şehirlerinde yol soranlara, yol sorduklarına ve taksi şoförlerine (iyice zevzek görüntüsü çizmemek için) "ben yeni geldim de istanbul'a" dedikleri vuku bulur. yolları, yerleri hiç bilmediklerinden, bilhassa az tanıdıkları bir muhitte bindikleri her takside "acaba kaçırılıyor muyum" paranoyasına kapılır, arka koltukta şaşı ve tikli taklidi yaparak şoförün motivasyonunu kırmaya çalışırlar. yabancı bir ülkede, bir evde bir ay kaldıktan sonra bir akşamüstü evin anahtarının neden bir türlü uymadığını keşfetmeye çalışır, sonra yanlış eve girmeye yeltendiklerini yer yer kederle yüklü bir neşe içinde idrak ederler. arkadaşları daha önce beraber gidilmiş yerlerde buluşmak üzere randevu verdiklerinde, oraya nasıl gidiliyordu, bilmiyorum diyerek, artık olayı benimsemiş arkadaşların acımayla karışık bir sevecenlikle yüklü bakışlarıyla karşılaşırlar. yanlışlıkla erkeklerin soyunma odalarına girmelerinin sebebi de budur, başka bir şey değildir (bkz: yanlislikla erkeklerin soyunma odasina girmek).
    evet, işte böyle... dalgın ve dikkatsizdirler, zeka katsayilari da çok yüksek değildir belki. ama hor görmeyelim, sevelim onları, bağrımıza basalım, yardımcı olalım.