hesabın var mı? giriş yap

  • görsel
    görsel
    görsel
    son zamanlarda bir olaya bu kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum, sizi bu devletin memuru yapana da, sizi muhendis yapan üniversiteye de sizi yetiştiren aileye de lanet olsun.
    -ali gündüz 1986 ankara, iş müfettişi
    -semih soyalp, 1986 ankara. tai’de elektrik mühendisi.1 taksirli yaralama.
    -ilker karakaş, 1987 malatya, 2 suç kaydı var.
    benzer o.cocuklari aramızda geziyor.
    görsel

  • ön not: grammy ile ilgili genel bilgilerin verilmediğini fark edince kendi bilgilerimden bir entry toparladım. bu entry grammy'nin ne olduğunu, nasıl işlediğini ve yapısını ele alır.

    the recording academy'nin* organize ettiği ödül töreni.

    grammy ödülleri hem reyting hem de prestij açısından abd'nin en büyük müzik organizasyonudur. yapısına bakmak gerekirse:

    - grammy'nin takvimi oscar ödülleri'nden farklı çalışır. ekimde başlar ve eylülde biter. örneğin 2018'de yapılacak 60. grammy ödülleri'nde 1 ekim 2016 - 30 eylül 2017 tarihleri arasında yayınlanan şarkı ve albümler yarışabilir.

    - 30 eylül'den sonra adaylık süreci başlar. ilk önce aday adayları belirlenir. sonrasında esas adaylar belirlenir ki genellikle her kategoride beş aday olur. oyların eşit çıkması durumunda bu sayı artabilir. adaylar genellikle aralık ayının ilk haftası duyurulur. son oylama yapılarak kazananlar belirlenir. kazananlar ocak ayının son haftası ya da şubat ayının ilk iki haftası içinde yapılan iki ayrı törenle duyurulur.

    - bu süreçte oy kullanan kişiler the recording academy'nin üyeleri arasından seçilir (yaklaşık 12000 kişi). üyeler, oscar üyelerinden farklı olarak olarak şarkıları değerlendirmek için bir yere davet edilmezler ya da şarkılar onlara gönderilmez. online ortamda kişisel olarak dinlerler ve oylarlar.

    - yarışacak şarkıları recording academy üyelerinin kendisi seçmez. yarışacak olan projeler, şarkıcılar (doğal olarak onların şirketleri) tarafından kategorisi belirlenerek gönderilir (bu crossover artistler için önemlidir. bir şarkı "country pop" türündeyse, kategoriyi şarkıcı seçer. ister pop kategorilerine gönderir, isterse country kategorilerine). 150 uzman, şarkının veya albümün doğru kategoride olup olmadığına onay verdikten sonra şarkı ve albümler the recording academy üyelerinin ulaşabildiği online ortama sunulurlar.

    - gönderilen şarkıların bir albüme dahil olması, single olarak yayınlanması ya da stüdyo kaydı olması gerekmez ve şarkıcılar aynı kategoriye birden fazla şarkı/albüm yollayabilirler ancak şarkıcıların %95'i single olarak yayınlanan şarkıları yollarlar ve oyların bölünmemesi için kategorilere genellikle bir proje yollarlar.

    - bir albümün grammy'de yarışma süreci iki yıldır ve albümün yayınlandığı yıl "esas yıl"dır ki bu, aday olma ihtimalinin daha güçlü olması demektir. aday olarak bir kez gönderilen projenin tekrar yarışması mümkün değil. istisnalar ise remix versiyonlar ve live performanslardır.

    yukarıdakileri açıklamak için örnek vermek gerekirse: the weeknd, starboy albümünün ilk single'ı starboy'u 21 eylül 2016'da yayınladı, albümün kendisini ise 25 kasım 2016'da yayınladı. ilk single 30 eylül'den önce yayınlandığı için 2017 grammy ödülleri'ne aday edildi (adaylık çıkaramadı), ancak albüm 2018 töreni için yarışacak. the weeknd'in esas yılı, albümün dahil olduğu 2018 ödül töreni. esas adaylıkları bu törende çıkarması bekleniyor demektir bu. şarkıcı, albümden storboy şarkısı hariç istediği şarkıyı aday edebilir (starboy'un ise canlı performansını gönderebilir). gönderilen şarkı single olmak zorunda değil ama şansı fazla olsun diye single yollaması yüksek ihtimal. the weeknd, müzik dünyasında "crossover" denilen karışık genre şarkılar yapan bir şarkıcı. şarkıları pop ve r&b türünde. diyelim ki i feel it coming şarkısını seçti. bu şarkı pop ve r&b türünde olduğu için kategoriyi kendi seçecek. ya pop kategorisine gönderecek ya da r&b kategorisine. "i feel it coming" şarkısını pop group/duo performans kategorisine gönderdiğini varsayarsak, o kategoriye oylar bölünmesin diye yollama hakkı olmasına başka şarkı yollamayacak. bir diğer şarkısı party monster'ı da r&b kategorileri için gönderebilir. crossover şarkıcıların böyle bir avantajı vardır ama genellikle adaylık çıkarmayı başaramazlar.

    beyonce bir albümden farklı kategorilerde adaylık çıkarmayı başarabilen nadir şarkıcılardandır. örneğin, 2010 ödüllerinde halo şarkısı pop kategorisinde yarışırken, single ladies r&b kategorisinde yarıştı. hatta bir sonraki sene halo şarkısının canlı performansını gönderdi ve şarkı 2011 ödüllerinde bu kez canlı versiyonuyla yarıştı.

    kaldığımız yerden devam edersek;

    - sayıları sürekli değişmekle birlikte bugün 84 kategoride ödül verilir. ancak bu durum akademi üyelerince değiştirebilir. her iki yılda bir kategorilerle ilgili küçük oynamalar olur. son büyük değişiklik 2011 yılında yapıldı. performans kategorilerinde kadın - erkek ayrımı ile grup ve düet farkını kaldırdılar. iki farklı şarkıcının yaptığı düet şarkı da, bir gruba ait olan şarkı da aynı kategoride yarışıyor artık.

    - "genel kategoriler" adı altında dört kategori vardır: yılın albümü (album of the year), yılın kaydı (record of the year), yılın şarkısı (song of the year) ve best new artist (en iyi yeni şarkıcı). yılın albümünde kazanan albümün tüm ekibi kazanmış kabul edilir, düet yapan şarkıcılar dahil. yılın kaydı, şarkıyı seslendiren ve prodüktörlüğünü yapanlara verilir. yılın şarkısı ise şarkıyı söyleyenden ve prodüktörlerden bağımsızdır, şarkıyı yazan kişiye/ekibe verilir. en iyi yeni şarkıcı için piyasaya yeni çıkmış her isim en fazla üç kez başvurabilir.* yeni isim dedim çünkü bir grubun üyelelerinden biri ayrılır ve solo kariyerine başlarsa (zayn malik gibi) uzun bir kariyeri olmasına rağmen bu katgoriye başvurabilir. illa grup üyesi olmak gerekmez. katy perry gibi başka bir sahne ismi seçtiğinde de bu kategoriye başvurma hakkı doğar.

    - çok fazla kategori olduğu için aynı gün iki ayrı tören yapılır. ana törende genel kategorilerin yanı sıra altı ya da sekiz kategori eklenir ve toplam 10 - 12 kategori duyurulur. diğer kategoriler ise ana ödül töreninden dört saat önce başlayan "pre-telecast" denilen küçük törende hızlıca açıklanır.

    - kategoriler sadece performans, en iyi şarkı ve en iyi albüm türünde olmaz. hiç popülaritesi olmayan kategoriler de vardır. daha da ilginç olanı ise akademi, albüm paketlerini, şarkı sözü kitapçıklarındaki notları (booklet), aranjmanı, prodüktörleri ve remixçileri ayrı ayrı ödüllendirir. bir albüm, hem stardart versiyonu hem de deluxe versiyonu için kapağının, notlarının ve kitapçığının tasarımını içeren kategorilere aday olabilir.

    en ilginç kategorilerden biri mesela: best spoken word album. bu kategori şiir ve sesli kitaplara (audio books) ödül verir. bazı abd başkanları ve siyasetçiler bu kategori sayesinde grammy sahibi olmuştur. jimmy carter, bill clinton, barack obama, john kennedy ve franklin roosevelt buna örnektir. hatta hillary clinton bile bu dalda grammy kazandı.

    - kategorilerin tamamı için wikipedia.

    - üyelerin hepsi genel kategoriler için oy kullanabilirken diğer kategorilerde uzman oldukları alanlarda oy kullanırlar ve bu dokuz kategoriyi geçemez.

    - yarışan şarkıların çok büyük bir çoğunluğu ingilizcedir ama yabancı dilde şarkılar da yarışabilir. fakat bunun için oscar'daki gibi "en iyi yabancı dilde şarkı" şekllinde bir kategori yoktur. şarkılar ait oldukları müzik türlerinin kategorilerinde yarışırlar.

    not: eski adı "national academy of recording arts and sciences (naras)" olan the recording academy, abd'de müzik endüstrisinin temel kurumudur.

    not 2: bir sonraki entry, sistemin teoride değil, pratikte nasıl işlediğine yönelik olacaktır.

    not 3: bu en karmaşık kategoridir. aslında tam kural: bir şarkıcı ya da grubun "en iyi yeni artist" kategorisine başvurabilmesi için single olsun olmasın yayınlanmış en az beş şarkısı ya da bir albümü olması gerekir. toplamda 30 şarkı ya da üç albümü aşarsa başvuramaz. üst sınır üç albüm olduğu için uygulamada en fazla üç kez başvurabiliyor.

    edit: recording academy bu yıl "yılın albümü" ile ilgili bir kuralı değiştirdi. artık albümü yapan ekibin tamamı değil, %33 katkıda bulunan kişiler şarkıcı/grup ile birlikte ödülü almış sayılacaklar. düet yapan şarkıcılar ya da sadece bir iki şarkıya yardım eden şarkı yazarları artık ödülü almış sayılmayacak.

  • şeytanı görsem "bu nasıl makyaj git yüzünü yıka" diyecek inançta (inançsızlıkta) bir insanım. ama bu anadolu/türk geleneğinin folklorik öğeleri olan canavar, cin, dev gibi varlıkların hayata kattığı renkleri inkar edeceğim anlamına gelmiyor elbette. zaten hepsi pagan kökenli (şeytan dahil, ki en eskisi) bu canavarların günlük hayatın gerçeklerinin halk edebiyatındaki tezahürü olduğunu anlamamak için ya çok batıl inançlı ya da bilgisiz olmak gerekiyor. copy-paste yapmak istemiyorum, ki sözlükte de, nette de var, belli başlı müstesna canavarlarımız şunlar:

    alkarısı: tabii ki doğum sonrası depresyonlu kadını simgeliyor. saç baş dağınık, gözler kıpkırmızı, göğüsler sarkık, (tipik uykusuzluk-bakımsızlık-süt verme, lohusalığın üç atlısı, ki her yeni annenin çekmişliği var) çocuk ciğeri yiyor, (depresyondaki kadının çocuğuna zarar verme olasılığı), erkekten korkuyor. (çocuk bakımı ve lohusalığın ağırlığından çıldırılsa bile üst otoriteyi tanıma, akli melekeleri koruma zorunluluğu) bu gibi güzelliklerle karakterize edilen alkarısı, bildiğin "aklını başına al kadın" uyarısı niteliğinde bir canavar. doğurup efendice ruha şifa, göğüslere süt veren şerbetinizi için, büyüklere itaat edin, yoksa alkarısı gelir ya da siz ona dönüşürsünüz.

    karakoncolos: günümüzde en tanınan canavar olmalı bence, karakış zamanı bakımsız dişle, saç sakala karışmış, pasaklı geziyor, tarakla insan yaralıyormuş:) lan arkadaş şuna da inanılır mı? soru sorduğunda cevabın içinde " kara" kelimesi geçmezse oracıkta yan basıyormuşsunuz. bana devlet üniversitesinin herhangi bir bölümünde ailesinden ayrı ve parasız okuyup saçını sakalını kesememiş, gece yarısı ağlayarak dolaptan çıkmış kütle halindeki salçasız bulgur pilavını yemeye çalışan sakallı ve pis bir öğrenciyi anımsattı, inanmıyorsanız az ucuz birahane gezin, onlarca karakoncolos görebilirsiniz. burası isveç olsa sarıkoncolos olacaktı, malum genetik vaziyetler...

    hırtık: elazığ kökenli gakgoş bir cinimizdir. bence en ürperticisi bu, sevdiğiniz ya da tanıdığınız insanın suretine girip sizi kandırıyor, dere, çay kenarında hümmüğünüze çökerek öldürüveriyor. hırtık dedektörü de ateş: baktınız konuştuğunuz kişi kardeşiniz değil hırtık, ateş yakıyorsunuz, tutuşuyorsa hırtıktır, tüyleri alev almıştır.

    hınkır munkur: acayip çirkin, insanı boğup öldüren şerefsiz bir yaratıktır, üzerine çiş yaparak (valla) kaçırabilirsiniz, altınıza ettiğinizden alıp atıverin üstüne.

    demirkıynak: son derece pis kokulu, sudan korkan bir varlık, bence toplu taşım araçlarındaki çoğu insan demirkıynaktır. demir tırnakları var, freddy kruger'ımsı tatlar da taşıyor bu bakımdan. karşı karşıya gelinirse koşarak kaçmak, olabildiğince az nefes alarak kokuya maruz kalmamak olası çözümler gibi duruyor. mesela bugün ben yemekhanede bir tanesinin arkasındaydım. allah etmeye, pek fena. eskilerden hijyen takıntılı olanlarının pis insanları kırmadan temizliğe davet etmek için kullandıkları bir sembol olduğu çok açık.

    tepegöz: sadece anadolu değil, yunan mitolojisinde de görülen bir yaratıktır. adı üstünde tek gözlü olan bu yaratık kuralsız, insana saygısız ve açgözlüdür. insan etiyle beslenir, yaşadığı yer kemikle inşa edilmiştir. annesi bir çobandan isteği dışında hamile kalan bir peridir, "piç" olarak yaftalanan ve dışlanan birinin ötekeleştirilmesi ve o kişinin zararlı olacağı paranoyasının rasyonalize edilmesi çok belirgindir tepegöz mitinde. zavallı. bu arada tepegöz beowulf' daki canavar grendel ile çok büyük benzerlik taşır, ilk okuduğumuzda çok şaşırmıştım. aynı toplumdan tecrit ve nefret objesi olma durumu.

    ahubaba: siz onu daha çok gulyabani olarak bilirsiniz, gündüzlerini karanlık bir mezarda geçirip geceleri ortaya çıkan tüylerle kaplı bir canavardır, dağlarda ve çöllerde geceleri icraatte bulunur, avcılarla da uğraşır, yol kesen eşkıya korkusunun ortaya çıkmasında etkili olduğunu düşünüyorum. bir miktar vampir tadı da vermiyor değil gündüzü karanlık bir delikte geçirme iddiasına bakarsak.

    ecinni: bildiğiniz cin, azerbaycan, anadolu, özbek, karakalpak, kırgız ve kazak halklarınca inanılan doğaüstü yaratıklardır, geceleri küllüğe işemek falan gibi gereksiz aktivitelerde bulunursanız çarparlar, eskilerin röntgencileri ve dışarıda tuvalet ihtiyacını giderenleri yıldırmak için uydurduklarını düşünüyorum. ha unutmadan ayakları tersinedir, bu tersine ayak fikrinin varlığın hem fiziki hem ruhani olarak ters ve sapkın oluşuna dikkat çekmek için ortaya atıldığını düşünüyorum.

    çarşamba karısı: feminazi damarımı kabartan bir canavar: güya uğradığı evlerde iş bitmezmiş, çarşamba hiç bir işe başlanmaması gerekiyormuş yoksa bu uğursuz varlık bozarmış her işi, kim bilir hangi cadı kaynana gelininin hangi beğenmediği ve uzun süren işine kıl olup hınçla başlattı bu söylenceyi, ha bir de tabii ki çok çirkin ve çocuk da kaçırıyormuş. (torunları uzak tutan gelin?)

    germakoçi: dağ adamının (gürcü ve laz dağları) ortaya çıktığı coğrafi koşullara bakarsak batının kar canavarı yeti ile benzerliği vardır. yamyamdır, karakoncolos' un etsever amcaoğlu gibi bir şeydir düpedüz, bu kıllı, çirkin yaratık yamyam kızılderili canavarı wendigo' ya da benzer, şu an aklıma geldi.

    karakura: yatakta ekmek kırıntıları bulunanı çarpar, evet bingo: "yatakta yimek yinmez" ekolünün ürünüdür, tepside kahvaltı hayal yani, al buyur. bu yaratık yine alkarısı gibi lohusalara musallat olup boğazlarına da çöker.

    karabasan: son yıllarda bağımsız korku filmlerinde de işlenen bir varlık, asıl olay uyku felci tabii, ki lohusalıkta, ateşli hastalıklarda, ağır yenen bir yemeğin arkasından uykuya dalmakta çokça deneyimleniyor. muhtemel sebepleri ateş, hormon dalgalanmaları ve kan kaybı. bazen belli bir sebep olmaksızın da başa gelebiliyor. ama bunu bilmeyen insanlar bu olguyu boğaza çöküp nefes kesen doğaüstü bir varlık olarak yorumluyordu. üzülmeyin hala yorumluyorlar, mitler ve söylenceler her insanın beyninden kolayca kazınmıyorlar. bilimsel açıklaması yapılınca üzülen kişi tanıyorum ben, oysa olguyu ve bunun yaşattıklarını beyninde nasıl fantastikleştiriyor ve olağanüstü bir şey yaşadığını düşünüyordu:)

    umacı: yani öcü çocukları korkutup altına işetmek için birebir canavar çeşidi, açın youtube' da crypt tv kısa korku hikayelerine bakın, batılı da buna bayılıyor, vaktinde uyunmazsa, istenilen yemek yenmezse, yaramazlık yapılırsa yatağın altından ya da dolaptan çıkan bu şerefsiz varlık kaç çocuğun travması olmuştur. çocuk terbiyesinin pagan ve barbarik yolu. çocuğunu bununla korkutan şuursuz ebeveyni eşşek sudan gelinceye kadar dövmek istiyorum.

    son söz: ben burada saksı değilim, paranormal olaylardan, varlıklardan sizi korumak için varım. şimdi etrafa sidik sıçratmadan işiyor, sapa yollarda gezmiyor, mezarlıklara akşam üstleri gitmiyor, hırtık kılıklı öğrenciye evinizi kiraya vermiyor, karakoncolos kılıklı olup "abi ateş var mı?" diyenleri görmezden geliyor, çarşambaları o yeni dosyaya başlamıyorsunuz. yazmışım tuğla gibi, albasıp çarşamba karısı gelirse katiyyen mesuliyet kabul etmem.
    edit: imla

  • eger bir kiz erkege arada bir bakip caktirmiyorsa ondan hoslaniyor olabilir, eger bi kez bakip bi daha hic bakmiyor,ilgilenmiyor gibi yapiyorsa ondan kesin hoslaniyordur,eger kiz bi kere bakip ortadan kaybolmussa ve ortalik sessizse bilin ki o kiz bordo bereli kizdir..merak etmeyin o sizi bulur.

  • bakın açık söylüyorum.
    doktoram bitti.
    ikinci master bitmek üzere.
    işime de tapıyorum.
    ama hiçbiri beni "kod yazan kadın" olmak kadar havalı yapmıyor.
    yeni başladım, keyifle devam ediyorum.
    resmen "girl talk"tan sıyrılıp "man talk" olayına giriyorsunuz.
    masaya onlarla birlikte oturuyorsunuz.
    "man the maker"a kafa tutuyorsunuz.
    "solu birleştirecek kodu buldum:
    <div style="text-align:left;">"
    gibi salak geyikler bile yapabiliyorsunuz.
    buradan tüm hemcinslerime sesleniyorum:
    yo kızlar bunu hak etmiyoruz!
    yo kızlar bunu kabul etmeyelim.
    yıllarca "teknolojiyi getiren erkek" miti ile uyutulduk. persil yeşil adam ve mr. muscle bile bu fikri ekti beyinlerimize.
    inanın kolay!
    inanın salak diziler izlemek, popüler edebiyat okumak yerine buna zaman ayırsanız dünyayı değiştiririz.
    avm tipi aile kadını olmayın nolur!
    tüketen değil, üreten biz olmalıyız.
    hepimize güveniyorum.

    edit: hepiniz çok tatlısınız! ayrı ayrı mesaj atacağım akşama.
    (bkz: minik ilayda'ya yardım kampanyası)

  • video: ispanya arda turan'ın golünü konuşuyor (atl. madrid 2 - 0 getafe)

    http://www.youtube.com/watch?v=m5hnh72fgmy

    yorum: "ispanyadan arkadaşımı aradım meşgule verdi msj attı. bu golü konusuyoruz daha sonra ara dedi."

    dbe editi: o kadar entry yazdım, uzun uzun anlattım. şu yorum kadar kadir kıymetim olmadı. listelere giremedi. yazıklar olsun sözlük. bu vesileyle; eyy nadyokomanachi nickli youtube kullanıcısı, sen de hakkını helal et moruk. taçsız kral pele'ye de selamlar..

  • market ya da ormanda yürüyüş dışında dışarı çıkmadığım, eşim dışında hiç kimseyle fiziki olarak görüşmediğim karantina sürem 1 ayı geçti.

    neredeyse her gün ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum bu aralar. evlenirken “hayatı beraber geçirmek istediğin insan”ı seçtiğini düşünüyorsun ama birebir yaşayıp görmek çok değişik bir duygu.

    mutlu olunca “kesin bir bokluk olacak” diye düşünen bir insan olduğum için, şimdiye kadar hep içimde evlendik ama belki birkaç yıl sonra aslında doğru insan olmadığızı anlarız belki gibi bir korku vardı. “ya hata yaptıysam” korkusu. şu bir ayı geçirdikten sonra, anladım ki çok doğru bir karar vermişim.

    başka hiç kimse olmadan, 1+1 ufacık evde mutlu mutlu yaşayabildiğim bir insanı bulmuş olmak inanılmaz.

    o kadar insan içinden nasıl oldu da böyle harika bir insanla ikimiz de bekarken tanıştık, ikimiz de birbirimizi çekici bulduk, zaman geçti iyice bağlandım, o da bana bağlandı ve mutlu olduk. nasıl bu ufak ihtimal gerçekleşti? aklım almıyor.

    ilerde daha ufak bir yere taşınsak şehir hayatını özler miyiz, beraber sıkılır mıyız tantana olmadan diye düşünüyordum arada. çok daha mutluymuşuz meğer.

    mutlu evde büyümediğimden herhalde bana öyle olağanüstü ve inanılmaz geliyor ki... neyse hayat bu ama şimdilik pek güzel.

  • hiç biriniz bayram sabahı 6:38 de bir şeyler çıkar umuduyla çöp karıştıran insandan yalnız değilsiniz, sabah gördüm namaza giderken içim parçalandı mk.

    tanım: sorgulatır.