hesabın var mı? giriş yap

  • hayatı boyunca “köklerinizden kurtulun, kopun, her şeyi reddedin” diyen nietzsche‘nin doğduğu ile öldüğü yer arası mesafenin sadece 30 metre oluşu; “kötülük en büyük güçtür, merhamet büyük zayıflıktır” diyen nietzsche‘nin kırbaçlanan bir atı görüp merhametten hüngür hüngür ağlaması..

    demem odur ki; insan çelişik ve ironik bir varlıktır. insanların ne dediğinden çok ne yaptığına dikkat etmekte fayda vardır. iyi geceler..

  • (bkz: enerji ve tabii lan manyak mısın bakanlığı)

    debe editi: işin şakası bir yana 301 madencinin göz göre göre katledilmesinde istifa etmeyen zihiniyetin, ülke genelinde kesilen elektrikler, bu sebeple çalışmayan telefon hatları, bağlanmayan internet, duran metro ve ulaşım sistemleri, çalışmayan trafik ışıkları, kaosa dönen trafik, 100 milyon dolar üretim kaybı* vs. nedeniyle istifa etmesini bekliyor değildik. istifa beklentisini alaya alırken umarım enerji bakanı "nasılsa seçim yakın 3 döneme de takılıyorum istifa etsem iyi olur güzel anılırım" demez diye de aklımdan çok geçti. çünkü dün enerji bakanlığının beceriksizliğiyle yaşanan bütün bu süreç, yitip giden 301 gariban madencinin hayatından, babasız kalan çocuklarından, bir başlarına kalan eşlerinin durumlarından daha trajik, daha beceriksizce ve daha kötü değildi. sizler istifa edip erdemli ve onurlu anılma hakkınızı soma faciası'nda kaybettiniz beyler ve iyi ki dün istifa edeniniz olmadı. unutma unutturma! (bkz: 13 mayıs 2014 soma maden ocağı patlaması)

  • eğer ilk anınızı 2 yaşınızın altındayken hatırlıyorsanız muhtemelen istemsizce yarattığınız bir kurgudur. hafızadaki hatırlanan en eski anı yapılan bilimsel araştırmalara göre 3-3.5 yaş aralığındadır. ama bebeklik anılarını hatırladıklarını iddia eden çoğu kişinin ne kadar haklı olduğuna dair de araştırmalar yapılmış. aşağıdaki paragrafı hikayevari şekilde yazıyorum.

    -------------
    bunu irdelemek için yapılan geniş çaplı bir araştırmaya toplam 6.313 kişi katılıyor. katılımcılardan kesinliğinden ve detaylı olduğundan emin oldukları ilk hatıralarını ve bu hatırayı kaç yaşındayken edindiklerini açıklamaları isteniyor. yani bu hatıralar deneyim edilmiş olmalı. örneğin bir aile fotoğrafına, aile hikayesine veya doğrudan edinilen deneyim dışında herhangi bir kaynağa dayanmamalı. 1.592 kişi ilk hatırasını 2 yaşında edindiğini, 887 kişi ilk hatırasını 1 yaşının altında edindiğini öne sürüyor. yani katılımcıların %40'ı ilk hatıralarının 2 yaşın altında olduğunu savunuyor. katılımcılardan aldıkları verilerden yola çıkarak en eski hatıra açıklamalarının içeriği, dili, doğası ve detayları inceleniyor. bunun sonucunda bilimsel olarak ilk hatıralar 3-3.5 yaş aralığındayken nasıl oluyor da insanların yarısı 2 yaşın altında hatıralara sahip oluyor diye "kurgusal ilk anı" denen şey ortaya çıkıyor ve bu araştırılmaya başlanıyor.
    ----------------

    sonuç olarak, katılımcılar bu bebeklik anılarını hatırlarken aslında olan şey, gerçek anılar yerine, hatırlanan erken deneyim kırıntıları ve kendi çocuklukları hakkında bazı olaylar veya bilgilerden oluşan zihinsel bir bütünlemedir. katılımcılardan gelen yanıtlara bakıldığında, bu ilk 'anıların' çoğunun sıklıkla bebeklik ile ilgili olduğu ve genellikle "bir çocuk arabasına dayanan bir anı olduğu" görülmüş. peki bu hatıra gerçek değilse o halde böyle bir hatıraya sahip olduğunu onlara düşündüren ne?

    1 yaşındayken bebek arabasında olduğunuz bir günü detaylıca hatırladığınızı varsayalım. anıyı şöyle oluşturuyoruz: 3 yaşına geldiğinizde, başka bir kişi size (yetişkinlikte hatırladığınızı öne süreceğiniz) 1 yaşınızdaki "bebek arabasıyla gezdirildiğiniz günü" anlatıyor. 3 yaşında, size anlatılan bu anı sırasında siz o anın nasıl göründüğünü hayal ediyorsunuz. bir süre sonra yine 1-2 yaşınızdaki bir başka anı size bir başka kişi tarafından anlatılıyor. size birkaç done daha veriliyor. deniyor ki: "annen seni sıcak bir günde parkta gezdiriyordu, o sıcakta parka gittiğimiz için annene söyleniyordum." siz tekrar o günü zihninizde hayal ediyorsunuz.

    zamanla, belki birkaç ay veya yıl sonra bize aktarılan bu anı kırıntıları bütün bir anı haline geliyor. peki nasıl geliyor? işte burada beyniniz mimarlığını sergiliyor. ilk anlatılan anıyla, ikinci anlatılan anıyı harmanlıyoruz ve üzerine mekanı yaratmak için gereken detayları kurguluyoruz. sonra bunları edindiğimiz gerçek bir anıyla birleştiriyoruz. nihayetinde ilk anımız şöyle oluyor: "annem beni o gün gölgeliği kapalı yeşil bebek arabamda, parkta gezdiriyordu. benim ağzımda biberon vardı ve gölgeliğin arasından sızan güneş ışığı yüzüme çarpıyordu. annemin saçları o zaman sarıydı ve babam eşofman giymişti." ilk iki anıyı birleştirdik. ikinci anıda bahsedilen "sıcak günü" gölgeliğin arasından sızan güneş ışığı olarak yansıttık, ağzımızdaki biberonu anıyı tamamlamak için bir detay olarak kurguladık. ebeveyn detaylarımız gerçek bir anıya dayanıyor.

    muhtemelen kurgulanan bu anıyı çocukluk veya yetişkinliğimizde oluşturacağız. ebeveynlerimizi detaylandırdığımız gerçek anı kırıntımız, detaylı ama kurgusal başka bir anıya dönüşmüş olacak ve gerçek anının yerini alacak. bunu kasıtlı olarak yapmıyoruz. sadece beynimizin bir oyunundan ibaret. aynı bilgisayarlarımızda disk birleştirme için yaptığımız defrag işlemi gibi. parçalanmış verileri bütün haline getirmek.

    katılımcılara açıkladıkları anılarının kurgu olduğu söyleniyor. tabi ki katılımcılar bunu reddediyor. ki bu çok doğal çünkü gerçek olmasa da o kişi için o anı var. beyin buna inanıyor ve saklıyor. haliyle o kişinin beyninden o hatırayı silmedikçe aksini kabul etmesi pek kolay değil.

    kaynaklar: city university london, sage.journals,

  • kaçmasınlar. dün mesleklerinden attıkları adamlar kaçmadılar yattılar. dün sırtına basarak torpille ezip geçtikleri adamlar kaçmadılar ülkede didindiler. ölmeseler iyiydi ama allahın sopası yok derler

    edit : imla. (teşekkürler @kafirimam)

  • bir yay erkeği olarak bu kadar atış okuduktan sonra size bir truth table yapalım...

    yay erkeği duygusaldır: dibine kadar doğru, zirvede yaşarlar.

    kendinden çok etrafındakileri düşünür: tamamen doğru, hatta kendi hayatlarını etkiliyebilecek yanlış kararlar alırlar.

    patavatsız denicek kadar açık sözlü: duygusal konularda biraz utangaç ama onun dışında tutana aşkolsun.

    dürüstdür: unisex olarak güvenilirdir, kadın erkek farketmez ama benden ufak bi tavsiye; siz siz olun insanoğluna pek güvenmeyin.

    alkoliktir: alkole yatkındır, özellikle hezeyan dönemlerinde ama alkolikte değildir.

    dediğim dediktir, özgürdür: sadakat konusunda iyi sayılabilir ama onun dışındaki konularda izin istemez sadece haber verir

    mükemmeliyetçidir: bu erkeğine göre değişir ama çoğunlukla mükemmel olsun derken sıçıp batırabilir

    içine atar: en büyük sıkıntı burada işte, içine attıkları onu bir bombaya çevirebilir ama sevdiğiyle veya en yakın dostuyla paylaşma ihtimali olası

    titiz değildir, dağınıktır: hayır efendim titizlikten kafayı yer ama dağınıktır. o dağınıklıkta da aradığını şak diye bulur

    toplumda farkedilmek isterler: kardeşim kim istemez bunu, laf olsun torba dolsun

    sıcak kanlı sevecendir: genelde erkekler arasında "... kafa adamdır yaa", denir. ama bir bayansanız ve yay erkeği sizle konuşmuyor, kaçıyorsa bilinki sizi görünce içi cız ediyor olabilir. bu ağzı laf yapan herifler kendine uygun bir dişi buldumu sudan çıkmış balığa döner.

    tembeldirler: yorumu tarafsız yapıcaktık dimi hmmm. doğrudur hatta bazen şikayet bile edebilirsiniz, en kötü yanlarıdır. mesela koca bir hafta çalışan yay erkeği cumartesi gezer tozar ama pazar gününü evde geçirmek ister.

    akıllıdır, yakışıklıdır, zarifdir, beceriklidir: kişiden kişiye değişir, şimdi ben buraya "hakkaten öyle" yazsam yukarda yazdıklarım beş para etmez sizin için...