hesabın var mı? giriş yap

  • kaydolurken * nickini öylesine vermiştim daha sonra değiştiririm diye. bilmiyordum. yapıştı kaldı. pişmanım.

    bu nick hiç bir başlık entry ve nick uyumuna giremiyor diye geceleri yorganın altında ağladığım oluyor.

    eksiyi ilk keşfettiğimde 2004 falandı o zaman hiç yazar olmak aklıma gelmemişti. biraz salaklık varmış gençliğimde.

    olay butonu ilk yandığında sözlükte bir kavga falan çıktı ona adam çağırıyorlar sanmıştım.

  • çünkü akıllı bıdıkçığım;

    6-7 kasım haftasından sonra milli araya giriliyor ve 8 kasım pazartesi maç oynatamıyorsun.

    bu nedenle perşembe günü avrupa maçına çıkacak galatasaray ve fenerbaçhe 7 kasım pazar, çarşamba günü avrupa maçına çıkacak beşiktaş 6 kasım cumartesi oynuyor. böylece adil bir fikstür dağılımı olmuş oluyor.

    bu kadar basit.

    biraz araştırsanız, 2 dakika kafanızı çalıştırıp mantık yürütseniz sonuca ulaşacaksınız ama bizim ülkede genel bir sorun bu maalesef.

  • edgar allan poe the literary life of thingum bob adlı kısa hikayesinde yazın hayatından çekilmeden önce son bir eser ortaya koymaya yeltenen bir yazarı anlatır. yazar ilk şiirinin sonuna snob imzasını koyar. bu sıradan bir takma isim değildir. onun karakterini yansıtır. çünkü bob züppe bir yazardır. başkalarını üstün zekasıyla nasıl aldattığını, başarıya nasıl adım adım ulaştığını büyük bir zevkle anlatır. poe bu karakterle kendi yaşamını resimlerken, her yazarın doğasında biraz da olsa bulunan züppeliğe işaret eder. bizim gibi işi yazıdan geçen her insanın okuması ve yazı yazmanın sırları hakkında bir şeyler öğrenmesi gereken bir karakterdir snob:

    "bana bakın! - öyle çok çalıştım - öyle çok didindim - öyle çok yazdım ki! ey tanrılar söyleyin, yazmadım mı? gevşemek nedir bilmedim. gündüzleri masamda çalıştım, geceleri sabaha kadar okudum. sarardım soldum. beni görmeliydiniz -gerçekten görmeliydiniz. sağa yaslandım. sola yaslandım. öne eğildim. arkaya yaslandım. dimdik oturdum. tete baissee : başı eğik (kickapooların dediği gibi) oturdum ve başımı ak sayfalara eğdim. ve bu arada sürekli - yazdım. iyi günde, kötü günde - yazdım. açken, susuzken - yazdım. gün ışığında, ay ışığında - yazdım. ne yazdığımı söylemeye gerek yok. tarz! - önemli olan buydu. bunu fatquack'ten öğrendim ve işte size bir örneğini sunuyorum."

  • maliyetler de maliyetler ...
    nedir bu maliyetler (sabit maliyetler)
    değişken maliyetler tekneyi ne kadar kullanacağınız ile ilgili ve oldukça değişken o yüzden ben sabitlerden bahsedeceğim

    küçük tekneler için konuşuyorum biz ölümlü insanların baktığı vw golf ten ucuz ama ondan çok daha fazlasını sunabilecek 5-7mt aralığında türlü türlü fiber tekne mevcut bunların dıştan takma içten takma dizel benzinli türlü türlü motor seçenekleri de var 15 bin ile 150 bin lira arasında hunharca seçenek var

    peşin söylüyorum benim dizel cliom şöyle, böyle ben yağını kudubik ustada 150 liraya değiştiriyorum orjinali yerine çıkma parça kullanıyorum insanı iseniz bu yazı size uygun değil yok eğer öyle iseniz pahalı akıllı telefonlardan ucuz tekneler de var 5-10 bin liraya 5 mt fiber sandal alıp kürekle biraz açılıp yine müthiş keyif alabilirsiniz ama vizyon meselesi gidip 15-20 bin liraya telefon alabilirsiniz.
    tekrar söylüyorum tekne cimri insan işi değil. deniz cimri insan işi değil (bakınız fakir demiyorum cimri diyorum) denizde bütçeniz dahilinde her şeyin en iyisini almalısınız. denizde en iyisi asla ucuz olan/ çıkma olan değildir. asıl olan bütçe meselesidir.

    bugün 15 -20 bin liraya harika ahşap 6-7 mt kik( kik kabaca kamarasız demek) tekneler var üzerilerinde 9,5-11 bg pancar motor var bakım masrafı yok yakıt tüketimi yok gibi balıkçı barınakları ayda 300-400 tl ister bunlara yıllık bakımları 1600-2500 (ustanın fiyatı) alır bu tekneleri karaya almak için paranız varsa vinç(500-750) yoksa traktör (50-150) tutarsınız
    en üst seviyeden hesapla 2020 yılında yıllık 4800 (barınak) 2500 usta, 1500 vinç gideri çıksa 8800 tl eder balıkçılar bu maliyetleri en alt seviyeden halledebiliyor bilginiz olsun. yani zengin işi değil vizyon meselesi o sebeple bam güm sıkanlara kanmayın

    diyeceksiniz ki o ahşap tekne pat pat motor hiç karizma değil kızlar sevmez ( yanlış bakımlı ahşap tekne çok karizmatik ve konforlu) o halde sizi fiberlere alalım

    iyi bir fiber tekne 5 mt boy 2mt endir yani 10 m2 marinalar genelde minimum 20m2 tekne parası alıyor aslında 7 mt ye kadar fiber teknelerden hep aynı para alınıyor. 2020 itibariyle çeşme marina 8500 tl alaçatı(port alaçatı) 12bin sığacık marina 10bin levent marina 7 bin çeşme dalyan marina(marinadan ziyade lüks balıkçı barınağı) 5800 tl alıyor fiber teknede karaya alma: römork varsa 0 tl yoksa yerine göre 50-350 tl bakım yok (0 tl) zehirli boya 1500-2000 tl
    en pahalısından alırsak tüm yaz alaçatıda dursa tekneniz en pahalı zehirliyi sürdürseniz 14500 lira para harcarsınız ayda 1000 liradan biraz fazla. çok para diyecekseniz çeşmede hafta sonu bir mekana gitmenizi öneriyorum izmir de şezlonglar günlük 100 lira otopark tı içilen yenene şeylerdi derken aklınızı alırlar haberiniz olmaz.

    ayrıca römorkunuz (4000-8000) çeki demiriniz (1500-2500) var ise zaten yakınınızdaki bir rampadan at çek yaparsınız marina barınak ile uğraşmazsınız. 6mt altı fiber teknelerin barınak fiyatları 250-350 tl aylık dır o da köşede dursun. at çek yaparsanız yılda bir kez 1500-2000 tl zehirli masrafı da yapmazsınız

    özetle tekne sahibi olmanın bütçeden ziyade tercihler ile bir alakası vardır. bakın ucuz demiyorum lakin zengin işin ya da çok manyakça pahalı kısmına katılmıyorum. en nihayetinde bu bir hobi insanların hobilerine harcayabilecekleri zaman ve para konusu çok göreceli. bugün hakkı ile motor sürüp güzelce bundan keyif almak isteyecek kişi de az buz para harcamıyor. ya da tam teşekküllü kamp için de ucuz değil. ama hepsini her bütçeye göre yapabiliyorsunuz.

    vergi konusu 1.5 dizelcilere gelsin dizel araba mtvsinin 4/1 i sadece tekne boyuna göre limana kaydettirirken 1 kez harç ödüyorsunuz o da 5mt için 450 6-7 mt için 750 tl civarı bir şey

    son söz ufak bir tekne alıp kendinizi denize atmak istiyorsanız lütfen sözlükteki sığ yorumlara çok takılmayın.
    en iyi tekne arkadaşının teknesidir diyen insanlar çoğunlukla otlakçıdır. panpa bi sigara versene diyip paket taşımayanlardır. sorunsuz doğru düşünülüp planlanmış bir tekne sahibinin keyfinden geçilmez. biraz araştırın bakın yakın çevrenizde teknenizi bağlayabileceğiniz yerleri araştırın, römork ile tekne indire bilinecek rampaları araştırın, aramaya inanın. kendi bütçenize uygun tekneye karar verdikten sonra onu satın almadan önce ise çok araştırın öyle ki bir süre içiniz dışınız tekne olsun zira o "tekne almeayın yeeeaaa" tiplerinin şahit olduğu anılar deneyimler hep tekneyi acelece iyi düşünmeden planlamadan alan insanların maceralarıdır.

    güzel bir havada kıytırık bir sandalla bile kürekleriniz ile denize çıkabilecek imkanınız var ise çıkın meşrubatınızı açın ve kulaklarımı çınlatın. allah selamet versin pruvanız neta olsun saygılar sevgiler.

  • "çıkar telefonunu." diyen çizgili tişörtlü milli irade dayıları yok, türbanlı bacılarım yok, haftada 6 gün, günde 10+ saat çalışarak asgari ücret alan insanların bindiği kalabalık metrobüs yok.

    bu mu gerçekten istanbul?

  • 6. kez olimpiyata katılmak ne demek önce ona bir bakalım;
    (bkz: 2012 londra olimpiyatları)
    (bkz: 2008 pekin olimpiyatları)
    (bkz: 2004 atina olimpiyatları)
    (bkz: 2000 sidney olimpiyatları)
    (bkz: 1996 atlanta olimpiyatları)
    (bkz: 1992 barselona olimpiyatları)

    2012-1992=20 yıl eder. yani demem o ki bu adam -hani profesyonel olmayan- 20 yıldır dünyada bu dalın en iyi 20-30 sporcusundan birisi. yok efendim survivor'a gitmiş, dans yarışmasına katılmış. arkadaş devlet bu adama ne yatırım yaptı biliyor musunuz da şampiyonluk istiyorsunuz? yanlış biliyorsam düzeltin ama 2500 dolar maaş veriliyor bu adama hazırlansın diye. şimdi bu adam bizim gibi gidip aquapark havuzunda yüzmeyecek herhalde hazırlanmak için. adama olimpik havuz lazım. e sen bizim vergilerimizle yapılan havuzda çalışması için bu adamdan havuz kirası alıyorsan bu işte bir acayiplik var. şunu unutmayın olimpiyatlarda şampiyon olmak öyle kolay bir şey değil. ciddi yatırım gerekir, ciddi paralar harcanmalıdır. neyse nasıl olsa bir çoğunuz anlamayacak. gerçi anlamayacak güruhun da bir çoğu bu adam 92'de barcelona olimpiyatlarında yüzerken portakalda vitamindi.

  • bkm kadrosundan birilerinin olduğu ve internet fenomenlerinden herhangi bir şahsın bulunduğu hiçbir filmi izlemem. çünkü onlar film degil komedi skeçlerinin uzatılmış halleridir, 'filmsi' dirler.

  • tam tersini yaşamış biri olarak imrendiğim şeydir. bir gün taso oynuyoruz neyse bi arkadaş geldi "ben de oynicam ama tasom yok bana satar mısın?" dedi. benim cepler de dolu. tasodan para kazanacam falan. sonra çocuk: "ama yanımda para yok annemden alınca veririm" dedi. kabul edip 4 tanesi 250 bin liraya anlaştık. neyse oynuyoruz bu çocuk 4 tane tasoyla benim elimdekilerin hepsini tabiri caizse üttü. anasının dini demeyin gerçekten öyle oldu. sonra "hani ben senden 4 tane borç almıştım al onları veriyorum" dedi. bir daha oynadık o 4 taneyi de üttü. kaldık öyle s.k gibi ortalıkta. böyle bir talihsizlik yaşamışımdır hiç unutmam.

  • anlamsız polis şiddetinin bir diğer halkası. gün itibarı ile bu ülke bunu da görmüştür.
    zamlara karşı evden getirdikleri yiyecekleri okul arkadaşlarıyla paylaşarak kantini boykot eden lise öğrencilerini okul yönetimi engellemek istedi; yönetimin çağırdığı polis üç öğrenciyi göz altına aldı.
    http://www.milliyet.com.tr/…akika&articleid=1331891

    işin garip tarafı, bir müdür yardımcısı önce yiyeceklerin satıldığını öne sürüp öğrencilere müdahale etmek istemiş de sonra öğrenciler satış yapmadıklarını söyleyince "bu simitlerin içinde uyuşturucu satmadığınızı nereden bileyim?" diyerek boykota son verilmesini istemiş ve masayı dağıtmaya çalışmış. beceremeyince de polis çağırmış.. küçük bir manga halinde gelen polis de, darp ederek o taze beyinleri göz altına almışlar.

    ben senin gibi eğitim neferinin de, göz yumanın da, gelip müdahale edeninde... ya ben lan neyse bir şey demiyorum

  • subasar olarak da bilinen bir çeşit orman ekosistemidir. derelerin önlerindeki kumullar nedeniyle denizle bağlantısı kesilmiş olan göl ve bunların bataklık alanlarında son bulması ve denize ulaşamaması sonucu doğar. söz konusu göllerin suları, denize dökülemeyen dereler yüzünden özellikle bu derelerin taşıdıkları su miktarının arttığı ilkbaharda taşar. araziyi kaplayan taşkın sular da longozların oluşumunu sağlar. kış ve ilkbahar aylarında sularla kaplı olan, yaz ve sonbaharda ise suyu kısmen çekilen fakat taban su seviyesi yüksek olan longoz alanları organik madde bakımından çok zengindir. tropikal ormanlara benzeyen longozlar taban su seviyeleri düştüğü takdirde kısa sürede özelliklerini kaybeden bir yapıya sahiptir. bir başka ifadeyle kendilerini besleyen derelerin kuruması veya taban suyu seviyesinin herhangi bir nedenle düşmesi halinde yok olmaya mahkum olan ormanlardır. türkiye'de kırklareli'nin demirköy ilçesine bağlı iğneada beldesinde avrupa'nın da en büyük longoz ormanları olan iğneada longozları bulunur.

  • başlık: şirkten korkmayan sevgilimi dövdüm.

    entry: olay dün akşama doğru gerçekleşti. sevgilimle çay bahçesinde oturduk. 2 çay söyledim. bu bişeyler anlatıyor, köpek mi ne kovalamış, ben de ilgileniyomuş numarası yapıp derbiyi düşünüyom, etraftan sarı kız kesiyom falan neyse bu anlatırken bi ara ''allahtan hızlı koşuyorum'' deyince kan beynime sıçradı. ağzımdaki çayı püskürttüm allahu ekber dine dön diyerek yapıştırdım tokadı. bu da böyle anımdır.

    debedit: emek verilmeden yazılan entry'lerin debe'ye girmesine her zaman karşı çıkmışımdır. maalesef bu da öyle oldu. fakat ilk kez debe'ye girdiğim için yataktan fırladığımı itiraf etmeliyim. herkese teşekkürler.