hesabın var mı? giriş yap

  • hayır bir şey değil, verilecek cevaplar bi seferde öğrenemilmiyor ki, gelişe gelişe, pekişe pekişe:

    acemilik dönemi:
    -cinsi nedir?
    -kangal.
    -kaç yaşında?
    -2.
    -o zaman bu kırma.
    -yok değil.
    -çok küçük bu.
    -işte hastalık geçirdi güdük kaldı...
    -hayır kırma.
    -ya valla değil bakın aldığımız ye--
    -kırma!
    -ama--
    -sus!
    -*kısık sesle* kırma diil ama olsaydı da severdik biz :(

    öğrenmeye başlarken:
    -cinsi nedir?
    -kangal.
    -kaç yaşında?
    -eee.. 6 aylık.
    -hmm kırma bu.
    -yoo değil niye?
    -bunların arka ayağında tırnağı olur fazla, o yok.
    -e aha var işte, bu ne?
    -y-yok daha büyük olması lazım!
    -iyi kırma o zaman.
    -oley :) kırmaymış

    bıkkınlık dönemi:
    -ne cins?
    -kangal.
    -kırma mı?
    -değil, küçükken hastalanmıştı, bi de döndüreyim şöyle bakın tırnak.
    -belli belli safkan bu, çok güzel.
    -aa oley sonunda!
    -bizim köyde var onlar at kadar. sizinkinin kafası küçük, kafası küçük kangallar oyuncu olur.
    -öfff...

    son durum:
    -ne cins?
    -golden retriever.

  • ya şimdi bu tezgah değil de nedir kardeşim, kapakları niye sayıyorsunuz amk biz ev hanımları gibi bunları bilmek zorunda mıyız?

    insan gibi 4 adet tencere x fiyat yazsanıza, nereden baksan dolandırıcılık, saplarını falan da ekleyin 46 parça olarak satın oldu olacak, lego mu alıyoruz tencere mi... bunu öğrendiğimden beri tadım kaçtı, evet az önce öğrendim.

    bu tip bilmediğimiz başka küçük silkeleme operasyonları varsa birileri bizi uyandırsın.

  • kira öderken her ay maaşımın yarısını çöpe atıyorum gibi hissettiğimden hayalini kurduğum şey. kiradayken evin içine bir şey yaptıramazsınız, mutfak dolapları hilton banyoların anca hayalini kurarsınız, kendi eviniz olduğunda hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek sizin elinizdedir. ama hesap yapıyorum yapıyorum olmuyor, kredi çekerek falan olacak iş değil. ancak eline belli bir miktar toplu para geçecek bir yerden, o şekilde olur ancak. bu ülkede bu şartlarda çok çok zor, allah isteyen herkese nasip etsin, biz şimdilik ancak hayalini kurarız.

  • t : gerçek ‘bourne’ .. görsel

    20 ocak 1887 günü sabah saatlerinde, abd’nin 'rhode island' eyaletinde bir köy olan ‘greene’in sakinlerinden ‘isabelle bourne’, polise başvurur ve marangozlukla uğraşan ve aynı zamanda bir evanjelik papaz olan kocasının 3 gündür kayıp olduğunu rapor eder .. kadının söylediğine göre kocası 17 ocak 1887 günü evden ayrılarak bankadan para çekmek ve akabinde kız kardeşini ziyaret etmek amacıyla şehre inmiş ama kendisinden bir daha haber alınamamıştır .. dosya açılır, şehrin yerel gazetesi olan ‘providence evening bulletin’da, kadının tarifini de içeren şekilde kayıp kocası ile ilgili ilan ve haber yayınlanır ama ‘ansel bourne’ sırra kadem basmıştır .. görsel

    1 şubat 1887 günü, kendisini alfred j.brown olarak tanıtan bir kişi, 'pensilvanya eyaleti' dahilinde bir kasaba olan ‘norristown’a gelir ve 345 east main street adresinde yaşamakta olan ‘pinkston earle’e ait binanın zemin katında bir daire kiralar .. dairenin sokağa bakan kısmını küçük bir dükkan haline getirir ve kırtasiye malzemeleri, mum vs satışı yapmaya başlar .. sessiz sakin biridir ve ev sahibi ‘earle’ler, bu sorunsuz kiracıdan çok memnundur .. ta ki 14 mart 1887’ye kadar .. görsel

    14 mart 1887’de sabah saat 5 civarında ev sahibinin kapısı tıklanır, açtığında karşısında kiracısı durmaktadır .. aralarında şu diyalog geçer :

    - günaydın bay brown, bir problem mi var ?
    - ben ‘brown’ değilim .. adım ‘ansel bourne’ .. ayrıca burası neresi ?

    alelacele bir doktor çağırılır .. ansel bourne, 17 ocak 1887 günü evden çıkıp şehre inişini, bankadan tam olarak $551 çektiğini ve kız kardeşi ve yeğenini görmek için yoluna devam ettiğini sokak sokak hatırlamaktadır ama sonrası hafızasından tamamiyle silinmiştir .. iki ayı aşkın sürede olup biteni hiç hatırlamamaktadır .. hemen providence’a telgraf çekilir, adamın kimliği doğrulanır ve birkaç gün sonra gelen yeğeniyle birlikte 'ansel bourne' evine döner .. görsel

    olay elbette gazetelerde haber olur .. amerika’da ‘psikolojinin babası’ olarak bilinen dönemin ünlü ismi, harvard üniversitesi profesörü ‘william james’ , ansel bourne ile bizzat ilgilenir .. ‘bourne’un rahatsızlığı, ‘çoklu kişilik bozukluğu’ gibi gözükse de aslında tanı ‘disosiyatif füg’dür .. görsel görsel

    disosiyatif füg, ruhsal hastalıklar içerisinde en az bilinen ama klinik semptomları sebebiyle son derece ilgi çeken bir rahatsızlıktır .. rahatsızlık, kişinin geçmişini tümüyle unutup, yeni bir kimliğe bürünerek, birden ve beklenmedik bir biçimde evinden ya da işyerinden ayrılıp gitmesi olarak tanımlanmıştır .. füg, çoğu zaman kısa saatler veya günler boyu sürse de zaman zaman aylarca sürdüğü ve hastanın binlerce kilometreyi içeren seyahatler yaptığı da görülmektedir .. görsel

    ‘ansel bourne’un hikayesinin, ‘bourne üçlemesi’ndeki ‘jason bourne’ karakteri ile ilgili olarak yazar ‘robert ludlum’a ilham vermiş olduğu iddiası 'abc news' da yer alan bir makaleye atfedilmekle birlikte (elbette yazarın yaşadığı sürece kendi ağzından ispatlanmamış olsa da) büyük ihtimalle doğru bilgi .. görselgörsel

    kaynak : 'smallstatebighistory', 'abcnews.go.com', 'hsp.org', 'cambridge.org'

  • sokaktan sahiplenin. eğer gerçek bir kedi ile tanışmak istiyorsanız tekir kedi sahiplenin. tekir candır. bu arada tekir bir kedi cinsi değildir, tüy desenine verilen isimdir. kahverengi, gri veya sarman olabilirler, beyazları da olabilir. "challenge istiyorum, getirin lan en manyağını" diyorsanız şayet, kızıl tekir deneyin.

    tekir candır, kedi olduğunu hissettirir bir kere. asla biblo değildir, evin düzenini skip atar, koltuk perde bırakmaz. süt liman bir ortamda bile çotannk diye bir yerlerden havaya zıplar, evde haşerenin yaşama ihtimali teorik olarak sıfırdır. camlarınızda mutlaka sinekliğiniz olsun, ama oldu ya eve bir sinek girerse o sinek eninde sonunda kedinizin patisi altında can verecektir. sineğin yüksekte uçması tavana konması asla bir kurtuluş degildir. tekirinizin aklındadır o, arada bir volta atar ama gözü hep oradadır. eninde sonunda indirecektir.

    bir tekir sahiplendiğinizde mobilyalarınızın ömrünün maksimum 2 yıl sürebileceğini bilin, o yüzden ucuz mobilyaya yönelin.

    bu derece hareketli ve sinir bozucu olmasına rağmen yorulup uykusu geldiğinde içini çeker, dibinizde kıvrılır ve dünyanın en masum canlısı olur çıkar. işte tam bu duruma tanıklık ettiğiniz ilk an, ona aşık olursunuz. o andan itibaren (allah gecinden versin) anca ölüm sizi ayıracaktır, buna emin olabilirsiniz.

  • "mevlana gibi benim de her lafa verilecek cevabım var.
    amma ve lakin; olay anında değilde gece yattığımda aklıma geliyor sinir oluyorum!:)"

  • biçimsel açıdan saçma olsa da, içeriği haksız değildir.

    kadın 2.5 yıldır bu işi yaptığını ve "en iyi çıkış yapan" ödülünün kendisine verilmesinin saçma olduğunu söylemiş.

    bunu haksız bulamayız ki.

  • sanırım geçtiğimiz seçimlerde seçimi erteleyip günlerce usb ve ssd sıfırlamakla uğraşan kişiler tarafından çekilmiş olan belgesel.