ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
atatürk fransızcayı ne ara öğrendi
-
atatürk 14 yıl eğitim görmüş.
14 yıl boyu fransızca eğitim almış.
fransızca eğitimi veren de osmanlı devleti’nin okulları.
düşman olmak cahil olmayı gerektirmiyor.
mucize doktor
-
sabahtan beri izliyorum hala kutsi çıkmadı. bu nasıl doktorlar lan.
twerking esnasında altına eden rus kız
-
(bkz: sıçtı tanya bez getir)
türk nasa'sına isim önerileri
-
türkiye cumhuriyeti ulaştırma denizcilik ve haberleşme bakanlığı havacılık ve uzay daire başkanlığı uzay araştırmaları kısım şefliği.
döviz/altın alımında kambiyo vergisinin %1 olması
-
(bkz: muamele vergisi)
hükümet en azından bu konuda dürüst.
bence direk olarak hesaplarımıza el koysunlar böyle yavaş yavaş gelen hamleleler çok can sıkcı oluyor çünkü.
kolay değil, 18 senedir yiyorlar ve delik o kadar büyük ki artık nasıl kapatacaklarını şaşırmış durumdalar.
ne diyorum hep; (bkz: siyasal islamcılar bu ülkenin kanseridir.)
reddedilen erkeğin selam almayıp ters davranması
-
bu adamı eleştiren ağır ilgi budalasıdır. bunu yapan adam da kalitelidir. ne yapsın adam ya? diğer hayvan oğlu hayvanlar gibi başınıza bela mı olsun? oradan-buradan karşınıza mı çıksın? ya benimsin ya toprağın diyen öküz oğlu öküz kırolar gibi sizi rahatsız mı etsin? sizi cadde-cadde, sokak-sokak takip mi etsin? sürekli sizi arayıp, aptal aptal mesajlar yazıp, huzurunuzu mu kaçırsın? birisini reddediyorsanız; ondan hoşlanmıyorsunuz demektir. hoşlanmadığınız bir kişinin sizin etrafınızda olmasını, sizinle konuşmasını istemezsiniz. ciddi söylüyorum sizler ne istediğini bilmeyen, karakteri oturmamış bir yığın aptalsınız. istiyorsunuz ki peşinizden koşsun, yalvarsın yakarsın.
var ama bunun gibiler. ben ilişki istemem der, arkanıza dahi bakmadan çekip gidersiniz, aradan birkaç gün geçer "hayırsız, hiç aramıyorsun, sormuyorsun :)","biraz daha uğraşsaydın olurdu :)" gibi mesaj atarlar. yüzsüzler.
bakın bir erkek olarak diyorum; siz "hayır" dedikten sonra; karşınıza çıkmayan, sizi rahatsız etmeyen adam, iyi adamdır.
edit: sayın arkadaşlarım; bu tür eleştirileri cinsiyetçilik olarak ele alıyorsunuz ve cinsiyetçilik gibi bir durumun ciddiyetini mahvediyorsunuz. burada aptal dediklerim; bu adamı eleştirenlerdir. erkek ya da kadın fark etmez. ayrıca toplumdan izole olarak yaşayanlar; lütfen bunu eleştirmeye kalkmasın. yukarıda yazdığım davranışları sergileyen, laftan, sözden anlamayan adamlar var bu ülkede. sizin başınıza böyle saplantılı aşık, kırolar denk gelmediyse ne mutlu size. daha bugün sevgililik teklifini reddeden kadını öldüren adam haberini okudum. tanışma teklifini reddeden kadını bıçaklayan, darp eden adamların haberlerini hatırlıyorum. yaşadığınız topluma bu kadar yabancılaşmayın.
edit 2: bak özel mesaja bak ya. benim entryimden "bizim, bunları size yapmadığımıza şükredin" mesajını çıkaran, benim bu davranışları sergileyecek potansiyel taşıdığımı söyleyen kişi en hafif tabiriyle şeref yoksunudur. o bağnaz zihniyetiniz ve taktığınız at gözlükleri yüzünden konuyu başka yerlere çekiyorsunuz, çekmeyin. ne demek istediğimi anlayan anladı.
permiyen-triyas kitlesel yok oluşu
-
250 milyon sene önce sibirya'da başlayan büyük ölçekli volkanik faaliyetlerle tetiklenmiştir. bu küresel felaketle yeryüzündeki türlerin %95' i yok olmuştur. volkanik faaliyetler yerkürenin ortalama ısısını 5 derece arttırmış, artan bu ısı okyanus diplerinde tutulan milyarlarca ton metan hidrat' ın serbest kalmasına yol açmış, karbondioksitten 20 kat daha güçlü sera gazı özelliğiyle milyarlarca ton metan gazı atmosfere karışmıştır. bu ikinci felaket bir 5 derece daha ısı artışına yol açmıştır.
çocuğunun duvarı boyamasına izin veren anne
-
benim annem de hangi umutlarla buna izin verdi bilmiyorum da tum evi boyamama ragmen resim becerim sifir. tablolarin sergilendigi muzelere gitmeye bayilirim cunku dukkanlarinda cok guzel seyler satiliyor. hatta gidip dukkani gezip bir tane tabloya bakmadan cikmisligim da coktur. ama cocuklugumda sehpalarin altina girip terslerini bile boyardim. adeta bir resim asigiydim. ranzanin ustune cikar bos kalan yerleri de degerlendirirdim. cok mukemmel ciziyordum ya o yuzden.
annem koltuk minderlerinden ev yapmama da karismazdi. hatta tencereleri asmak istedim diye salonun ortasina ipler germisti. ne kadar tencere tava varsa asmistik. onlari calip dans ediyordum. oyle gerzomat cocugum olursa dover miyim acaba ya simdi onu dusundum. bir de mayo giyip kendimi de boyuyordum cunku kizilderiliymisim. annem karismazdi, bazi seylerin esyadan, evden daha onemli oldugunu biliyordu cunku. ya da benden bikmisti:/ hatirliyorum da o ev hala cocuklugumuzdan kalma resimlerle dolu iken evi boyatmaya verecekleri para ile bana teleskop, mikroskop almislardi. ev bir sene daha oyle kalmisti da arkadaslarimi cagirmaya utaniyordum.
sonra bir komsumuz vardi, kizi arkadasimdi, duvarlari boyamayi birak oyuncaklarini bile sirayla oynayabiliyordu, daginiklik olmasin diye. iste boyle psikopat olmayin. ben cok eglendim cocukken. annem sacma sapan seylere yasaklar koymadigi icin super bir cocukluk gecirdim. ha tabii soyle bir konusma da oldu aramizda:
s: cocukken hic beni dovesin gelmiyor muydu?
a: camdan bile firlatasim geliyordu bazen
s: tamam:(
sonucta firlatmamis:/ dovmemis de, boyle olmusum. bi garip yani o yuzden siz bilirsiniz bu izin verme konusunu millet.
cocugum olsa ben de hic karismam. boyali duvardan daha guzel bir sey olabilir mi? cizsin her yeri, koltuk minderlerinden de ev yapsin, sandalyeleri ters cevirip sandal yapsin, carsaflardan cadir yapsin, camlari bile boyasin - ben boyamistim.
o boyamazsa da ben boyar cocuk boyadi derim valla.
10 yıl sonra gelen edit: çocuğum oldu ve birçok şeye izin veriyorum evet. ancak sınırlar konusu var insan bunu çocukla yaşarken öğreniyor. oğlum duvarı boyamaya çalışmadı, çalışırsa odasını boyamasına izin veririm tüm evi değil. çünkü sınırlar. ve burada yazdıklarım hiçbir şeymiş meğerse. ne biçim sınavlardan geçiyoruz oğlan çocukla, bunlar ne ki:)
1 saate kadar borcunu ödemezse öldürülecek olmak
-
polise gitsene arkadaş. neyiz biz ekşi özel harekat timi mi?
van halen
-
dünyanın her bir köşesinde konser veren grubun, konser organizatörleri tarafından şarkıları kadar iyi bilinen başka bir özelliği daha vardı: organizatörlere gönderilen sözleşmedeki garip bir istek!
--- garip istek ---
kuliste, m&m's şekerlemesi olmak zorunda... ama kahverengi m&msler ayıklanmış olmalı.
--- garip istek ---
eğer, van halen, kuliste bulunan m&msler içinde kahverengi bir m&m's bulursa, konseri iptal etme hakkına sahipti. hatta, grup, amerika’nın colorado eyaletinin bir şehrinde, sırf bu nedenle konser bile iptal etti. bir çok kişi, bu isteği "en şımarık rock grubu isteği" olarak isimlendirdi. halbuki bu isteğin arkasında yatan çok önemli bir neden vardı. hem de çok zekice planlanmış bir neden.
van halen, popülerliği nedeniyle, amerika’nın her bir köşesinde konser veriyordu ve bu konserler için, 9 kamyonluk (tır) ve birkaç tonluk ekipman ile yola çıkıyordu. basit gibi görünen bir konser, 9 kamyonluk ekipman, yüzlerce kişinin saatlerce emeği ve binlerce küçük detay sonucunda ortaya çıkıyordu. çoğu zaman büyük şehirlerde gerçekleşiyordu bu konserler ama bazen, küçük kasabalarda da konser verdiği oluyordu grubun. bu küçük kasabalar, tarihlerinde ilk kez, van halen tarzı büyük bir prodüksiyonu ağırlıyorlardı yani, o küçük şehirlerin alışık olduğu konserlerden daha farklı ve büyük bir prodüksiyona sahipti bu konserler. grup, birkaç küçük şehir konseri sonrasında anladı ki, birçok organizatör, gönderilen teknik ve güvenlik kurallarını önemsemiyordu. önemsenmeyen detaylar, çoğu zaman bir sorun yaratmıyordu ama göz ardı edilen küçük detayların hepsinin bir araya gelmesi, grubun hayatlarını tehlikeye sokacak kadar büyük sorunlar yaratabiliyordu, örneğin, tonlarca ağırlığa sahip ışıklandırmanın yer aldığı rayların, bu ekipmanın ağırlığını kaldıracak kadar güçlü olmaması gibi.
işte bu nedenle, sırf organizatörleri test etmek için, grup, kahverengi m&m's kuralını, teknik detayları listelediği sözleşmenin içine ekledi. eğer, grup, kuliste kahverengi m&m's görürse, bu onların diğer teknik detayları gözden geçirmeleri için ikazdı. eğer, organizatör, böylesine küçük bir detayı gözden kaçırdıysa, acaba, hangi önemli detayı yerine getirmemişti!
frontotemporal demans
-
beyindeki frontal ve temporal loblardaki protein birikmesi (tau proteini) sonucu ortaya çıkan ve bu nedenden ötürü ilerleyen zamanlarda nöronların düzgün çalışmamasıdır. çokca vakanın 45-65 yaş aralığında görüldüğü ayrıca da daha genç ve de erken yaşlarda da görülebilen rahatsızlıktır.
öncelikle frontal lob için (bkz: #9437220)
temporal lob için ise (bkz: #63246379)
diğer demans türleri gibi uzun ve yavaş gelişim sürecinden sonrasında gittikçe daha kötüye giden bir durum ile karşılaşılır.
semptomları ise;
-davranışsal değişim: bencilce düşünme, kişisel hijyene dikkat edememe ya da etmeme, aşırı yeme ya da belli bir şeye düşkünlük (tatlı, alkol, sigara),
-dil problemleri: uygun kelimeyi hatırlamama, konu ile ilgili alakasız kelimeleri söyleme ya da belli bir kelime ya da cümleyi sürekli dile getirme, konuşulan şeyleri tekrar etme
-bilişsel yetenek kaybı,
-motivasyon kaybı, tekrar edici davranışlar (fiziksel bir hareket ve/veya bir kelime ya da cümle)
-idrar ya da dışkı kontrolü kaybı, yutmada zorluk ve/veya sofra adabına dikkat edememe.
hafıza problemleri bu problem ise daha sonra gözükme eğilimindedir.
hastalık belirtileri genel olup, belirtiler kişiden kişiye değiştiğinden dolayı teşhis etmesi oldukça zor bir hastalıktır.
teşhisten önce ortalama 7-8 yıllık bir gelişim süreci olduğu tahmin edilir.
ailede hastalık görülmüş ise genetik olma ihtimali olduğundan risk grubu içinde yer alınabilir.
teşhisi ise oldukça zorlayıcı olan bu hastalığın tıpkı alzheimer gibi tedavisi yoktur.
korunma için ise alzheimer için alınması gereken önlemlerin alınması önerilir.
(bkz: #79692889)
bu lanet hastalık nedeniyle anneannem hakk'ın rahmetine kavuştu. buradaki belirtilerden bazısı görülmedi, bazısı ise çok belirliydi. tabi biz bunları teşhisten sonra farkettik. teşhis konması da oldukça uzun sürdü. bu giriyi yazmayı da neredeyse 3 ay bekledim.
hastalıkla ilgili ise söylenebilecek tek şey daha önce yazılmış yine yazacağım "keşke bu hallerini görmeseydik" dedirtiyor.
son bir not olarak şunu da ekleyeyim, hastalığın son evrelerinde dahi kişileri tanımaya devam etti ta ki konuşma yetisi kaybolana kadar.
kaynaklar;
https://www.nhs.uk/…itions/frontotemporal-dementia/
https://en.wikipedia.org/…i/frontotemporal_dementia
dan piraro'dan erdil yaşaroğlu'na telif suçlaması
-
üst edit: erdil yaşaroğlu dan piraro'dan gizlice özür dilemiş ve dava açmaması için uzun bir mesaj döşemiş. yani yaptığı hırsızlığı kabul etmiş.
https://www.bizarro.com/…2/7/repairing-what-you-sow
amerikali karikaturist piraro'dan dun yedigin hurmalar tarzi bomba gibi suclamadir. erdil yasaroglu sadece ulusal degil uluslararasi ortamda da rezil olmustur.
https://twitter.com/…rro/status/1357038100048920577
emekli, ogretmen, ogrenci demeden blogunda, forumunda, slaydinda begendigi karikaturu paylasti diye kurdugu sebekeyle magdur edip telif adı altında on binlerce lira almaya calisan erdil yasaroglu'nun takkesi dustu. kendisi bizzat yuzlerce karikaturistin karikaturunu kendi sitesi komizakaze.net'te izinsiz yayinlamis. hatta kendi kafasina gore tercume edip imzasina bile yer vermemis.
(bkz: #118783332)
(bkz: #118787850)
https://en.wikipedia.org/wiki/dan_piraro