ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
namaza gittiği için işten kovulan adam
-
konya'da kimse kimseyi cumaya gitti diye işten atmaz, bilakis o kişi terfi alır. altında başka bir sebep vardır onun, camiye ayakkabıyla girip bira içmiş olabilir.
18 gün tam kapanmada verilecek destek paketi
-
adamlar 128 milyar dolari ic ettiler destek paketi diyor senin paketini "almasinlar" da gerisini bos ver.
pınar protein süt
-
(bkz: sırada reklamlar)
almayacağız ulan almayacağız başlığını diriltmeye çalışmayın artık.
(bkz: #pınarürünleriboykot)
bergüzar korel
-
ya sen evli adamdan hamile kalmış adamın karısını kürtaja zorlamış bir varlıksın senin annelik kutsamaya hakkın yok sevgili loserlık abidesi avam kadın.
bende tiksinti uyandıran tek ünlü
bebeğim kimden bilmiyorum yardım edin
internet kafelerin internet kafe olduğu yıllar
-
sanırım bu yıllar 90'ların sonları ile 2000'lerin ortaları arasında yaklaşık 10 yıl devam eden bir dönemdi. sonra herkes kendi evine bilgisayar almaya başlayınca o güzel dönem de artık mazide kalmış oldu.
o zamanlar şimdiki gibi kafeler sinek avlamazdı. misal biz oturacak masa bulabilmek için öğlen 12'den önce kafeye ulaşmaya çalışırdık. öğleden sonraları ise kafeler o kadar kalabalık olurdu ki kafe sahibinin tuttuğu sıra kağıdına ismimizi yazdırırdık. sırada bekleme süresi bazen 2 saati bile bulurdu. kafelerin bazıları atariler, normal oyun bilgisayarları ve sadece internet kullanımlık bilgisayarlar olarak bölümlere ayrılırdı.
yine bu dönemin başlarında kulaklık diye bir icat pek yaygın olmadığı için internet kafelerin içinde son ses açık bilgisayar ortamı mevcuttu. fareler, klavyeler desen kirden kabuk bağlardı tabiri caizse. hele o toplu mekanik fareler... az sinir etmemişti bizi.
"32 kişilik dust kuruldu, isteyen girsinnn", "pusmak yok", "ekran yapma aq", "rest çek", "impulse'yi aç" gibi efsane counter-strike replikleri inletirdi salonları. 4-5 kişi ile yapılan age of empires ii the conquerors multiplayer'ların ise tadından yenmezdi. tat demişken; o klavyenin yanına serilen gazete parçasının üzerinde yenilen simit ise internet kafe atmosferinin en hoş ayrıntılarından biriydi.
the settlers'lar, heroes might and magic iii'ler, delta force'lar, red alert'lar midtown madness'lar, cm serileri, fifa 99-2000'ler, vs. en kral oyunlarıydı buraların.
son olarak leş gibi sidik kokan tuvaletleri de unutmayalım.
demem odur ki ben bile en az 3-4 yıldır bu yerlere hiç uğramadım. çocukluğumuzun eğlence merkezi olan buraları bu şekilde görmek biraz üzüyor beni. çoğu kafe de zaten playstation salonlarına çeviriyor kafeleri.
neyse başkan bağırıyor: "17 bittiiii." kalkmam lazım...
hiç aşk acısı çeken kadın olmaması
-
erkek olduğumu anlamama vesile olmuş tespittir. şimdi müsaadenizle, ayakta işemeye gidiyorum.
emniyetin kaçak maç izlenen evleri basacak olması
-
polis: yat yat yat yat..
izleyici: yattık zaten amk..kadıköy'de 3 yemek nedir amirim ya ? gitti paralar :)
erkekte şık duran davranışlar
-
derhal bir bmw, mercedes sahibi olmak. hadi o olmadı audi bari olmalı. o da şık duruyor.
ondan sonra yapacağı her hareket nasılsa iyiye yoruluyor.