hesabın var mı? giriş yap

  • ne kadar birikmiş içe atılmış bok püsür varsa kusulan maildir.
    ve sonu gelmez, yo öyle değil, şöyle:

    re: ikimiz için de en iyisi oldu
    re: re: ikimiz için de en iyisi oldu
    re: re: re: ikimiz için de en iyisi oldu
    .
    .
    .
    .
    re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: ikimiz için de en iyisi oldu

  • şunun şurasında son 5 yıldır türeyen filtre kahve aristokratlarının beğenmediği tiptir.

    "ayy frenç pıres olmadan içemiyorum şekerim"
    " starbaks filtre kahve 5 lira bik bik"
    " frenç press bok gibi! gerçek kahve espresso'dur"

    bir bitin aq yeter artık. nesquik içiyorum en güzeli o.

    edit: "5 yıldır türeyen" diye kast ettiğim filtre kahve değil, yukarıda örnek verdiğim tipler.

  • türkiye'de pek tanınmayan, sovyet rejimi'nin bir şekilde dışladığı, tam adı mihail afanasyeviç bulgokov olan, usta ile margarita'nın dahi yaratıcısı ( master i margarita) hakkında bu kadar seyrek entry girilmesine doğrusu oldukça şaşırdığım yazardır.
    gogol'den sonra ikinci en iyi ukraynalı edebiyatçı olarak sayılabilir. 1891'de kiev'de doğan bulgakov'un asıl mesleği doktorluk olsa da, genç yaşta hekimliği bırakarak hayatını tamamiyle edebiyata ve tiyatroya adadı. romanları ve hikayeleri mevcut sovyet rejimi tarafından içlerinde komunist kahramanlar olmadığından ya da rejimi çok az desteklediğinden dolayı genelde yasaklanmıştır. rejim yazarları iç savaşla anoloji kuarark bulgakov'u kızıl-beyaz savaşında hep beyaz olarak görmüşler, aşağılamışlardır. halbuki üstat ne beyazdır ne kızıl. stalin yönetimi altında 1930'da tüm yapıtlarının yayımlanması yasaklandı. aklımıza hemen boris pasternak ve de ölümsüz eseridoktor jivago gelmekte, bulgakov gibi sovyet rejiminde kadre uğrayan ondan sonra gelen müthiş bir kalem olarak. sadece roman ve hikayeleri değil bir çok tiyatro eseri de yaratmış ve yasaklanana kadar oynatmayı sürdürmüştür. halkın yoğun ilgisine rağmen, rejim bu eselerin çoğunu yarıda kesmiş ve dezenformasyon yapmıştır. usta ile margarita en önemli romanı turbin'in günleri ve moliere efendi en etkili tiyatro eserleridir.

    yapıtlarında bulgakov'u yöneten, hayatın kendi soluğundan başka bir şey değildi. o hayata kayıtsız kalmamış o kadar sıkıntıya ve dışlanmaya rağmen hep çoşkunluğunu korumuştur. anlatacaklarını direkt anlatır dolaylı sanatlara ve zımni yazınlara pek kaçmazdı. herzen'in "kahrolsun eğreltilemeler, üstü kapalı sözler. özgür insanlarız köle değil;gerçeği masalalştırmaya gerek yok" sözlerine sıkı sıkıya bağlıydı. ülkesinden ve rejimden kaçanların yaşadıkları travmaları, kötü sonları kendi oğlunun derdiymiş gibi anlatır, iç savaştan ve ve rus aydınlarından söz ederdi. ülkesinin ahlak gücüne ve geleceğine inanırdı. ancak herkes beyazları savunduğu sanrısında idi. sovyet edebiyatını kirlettiğini söyleyerek soluk alışverişini bile zora soktular. yazıları yasaklanınca kendini tiyatro'ya verdi çok başarılı eserler ortaya koydu. kendini amansızca eleştiren rejim yazarlarına, benim seyircilerim ve okuyucularım var yargıçlarımda onlar siz değilsiniz demiştir. oyunları büyük ilgi görmüş ancak sonunda oyunların büyük kısmının sahnelenmesi yasaklanmıştır. maksim gorki bile bulgakov'a sahip çıkmış, oyunlarda beyazların savunması ya da rejim düşmanlığı olmadığını, oyunların tamamen sanatsal olduğunu savunmuştur.
    stalin'e "yazar olarak düşünmeye ve her şeyi kendi gözüyle görmeye hakkı olduğunu, bu yapılamazsa yaşamanın bir anlamı kalmadığını" belirten bir mektup yazdı. stalin kendisine telefon etti, bu telefon sonrasında tekrar bazı tiyotro eserleri sahnelenmeye başladı.

    gogol hayranıydı. olağanüstü gözlem yeteneği, gerçekçi düz yazının sınırlarını zorlayan eserlerinde gogol izleri görünür. alışılmış kalıplardan, sakız gibi gevelenen sözlerden nefret eder bazen düzyazının ortadan kaldırılmasını bile düşündüğü olurdu. hep bu dünyada başarılı olamadığını, yeterince okuyucu ve izleyiciye ulaşmadığını düşünmüştür. nietzsche'nin "hayatta başarılı olmazsan öldükten sonra değerin anlaşılır" sözlerini doğrularcasına 1940 yılındaki genç yaşta ölümünden sonra çok çok daha ünlü olmuş ve eserleri onlarca dile çevrilmiştir.

  • tabut nuri. dedemin zamanında bunu öldü diye gömmüşler. gece mezardan sesler, gürültüler. köyün çobanı açmış mezarı bir bakmış nuri ölmemiş. beraber köye gitmişler. doktor gelmiş bakmış falan. harbiden canlı. nuri hayatına kaldığı yerden devam etmiş.

    nasıl rahat insanlarsınız arkadaş? gece gece ses gelen mezarı açmak ne? mezardan çıkıp travma yaşamadan hayatına nasıl devam edersin güle oynaya? eski insanlar çok acayipmiş.

    edit: nefessiz nasıl dayanmış diyenlere... ne bileyim ben? ben küçükken dedem anlatmıştı bir kaç defa. çocuk kafasıyla aklı edip soramadık o kadarını, affedin... belki uydurmuştur dedem, belki bir kaç saatlik oksijen kalıyordur mezarda. hiç alanım olan şeyler değil. bilemiyorum.

  • ya kardeşim amk grafitisini marmarayın camlarına kadar yapmış annesizler. kalkmış saygıdan bahsediyorsun. devletin malına zarar vermek bu. kimden izin aldın be amk evladı desen bunu yapan kişiye alınır.

    yap kadıköydeki gibi koca binaya izin alinmiş bir şekilde bizde geçerken hayranlıkla bakalım. gece vakti suikast düzenler gibi vagonlara abuk subuk isim yazmak sanat değil.

  • 18 adettir, ülkenin fakirliğinin göstergesidir. bazı premium çikolatalar olur, her yerde bulamazsınız, belli yerlerde olur onda da aynı bu şekilde az olarak paketlenir ancak böyle devasa bir kutu kullanılmaz daha minimal göze güzel gözüken kutulara koyarlar. fiyatı da haliyle tuzludur.

    bu ise eskiden al çocuğum avuç avuç al diye uzatılan bir çikolatadır.. ulan ne hallere getirildik, ne halleri bize yaşatıyorsunuz. ya adam akıllı doldurun ya da hiç satmayın.