hesabın var mı? giriş yap

  • kendisiyle bolca vakit geçirmişliğim, sokak arasında top oynamışlığım bile var. başlığı görünce o günler geldi aklıma, gerçekten çok şanslıymışım. (bkz: super baba) dizisi semtimizde, bazı sahneleri ise evimizde çekiliyordu. dizinin bütün kadrosu, kamera arkası arkadaşımız olmuştu... bu güzel insanlarla bir kare bile fotoğrafımın olmayışı içimi çok burkuyor. o zamanlar en teknolojik aletim tetristi.

  • tahammülsüzlükle alakası olmayan tweet. videodaki çocukların hiçbir aklı selim eğitimle uzaktan yakından alakası yok. çocukların hepsi öyle olmayacak belki ama içlerinde illa karakteri zayıf olanlar çekilen her yöne gidecektir.

  • bir cafede kalabalık bir arkadaş güruhuyla otururken, peder beyden gelen
    "evde sular yok,kakan varsa okulda yap" mesajıdır. tabi yarılmam üzerine telefona bakan arkadaşlar da kahkahayı basarlar. aile yapım sorgulanır, okulda sıça sıça zengin oldunuz geyikleri döner.
    eve gittiğimde mesajın ilkokul öğrencisi biraderden geldiğini öğrenip,böyle bir babam olmadığı için rahatlayıp, biraderin espri anlayışını takdir ederim.

  • 1995 yılında hitnet yazılarımdan ilkini (bkz: #2940055) yazarken kullandığım saçma bkz'lara bakıp "içinde en saçma sapan şeylerin bile en ince ayrıntısına kadar var olduğu bir bilgi kaynağı olabilir mi?" diye düşünüp "yok be imkansız ahahha" diye gülüp geçmiştim.

    1997 yılında disq'in irc'den yolladığı douglas adams'ın the hitchhiker's guide to the galaxy romanını bilgisayar ekranından okudum. "e ilk ben akıl etmemişim ki bunu" dedim.

    1999 yılında ise internet'te içerik yayınlamanın zorluğu yüzünden ekşi sözlük'ü birkaç saate kodlayıp 16 şubat gecesi yayına geçirmiştim. o sırada ilk entry ne girsem diye düşünürken masamın üzerinde klavyenin yanında duran penaya gözüm takılmış ve #1'i yazmıştım.

    bugün ekşi sözlük'ü her ay 19 milyon kişi ziyaret ediyor. her gün douglas adams'ın tüm romanlarının toplamı kadar içerik giriliyor. şimdi 1995 yılında düşündüğüm şeyin hayal edemeyeceğim kadar büyük boyutlarda gerçekleştiğini görüyorum. biz "2010'da sözlük" diye başlık açıp "mars'tan entry girilir hahah" gibi fantaziler kuruyorduk. 2010'u fırladık geçtik back to the future'daki geleceğe geldik bile.

    20 yıl önce gülüp geçtiğim bir hayalin, hayal bile edemeyeceğim kadar büyük bir boyutta, hayal edemeyeceğim sonuçlara vesile olmuş olması beni her sene daha çok şaşırtıyor, hayran bırakıyor. her seferinde konunun benle pek de ilgili olmadığını daha iyi anlıyorum. ekşi sözlük'ün kültürü ve dinamizmi bir toplumun yıllardır açlık çektiklerinin, içine attıklarının dışavurumundan geliyor, benzersiz bir mizahla harmanlanıyor. pek çok şeyini tasvip etmediğim oluyor, kızdıklarım oluyor. ama bu dinamizmin bir benzerini başka mecralarda görmüyorum. tamamen bize ait, bizim kusurlarımızı eksiksiz taşıyan, bizi eksiksiz anlatan bir ortam.

    umarım hikayemizin katipliğine uzun yıllar devam eder. 12 yıl önce dediğim gibi bir gün aniden ortadan kaybolsa bile sonrasında torunlara bahsedecek acayip bir masalımız olacağı kesin.

  • 2023 için göz boyayan tayfanın, seçimleri kaybedeceklerini anladıkları anda ceplerindeki paradan da olmamak için yavaştan kaçması diye yorumladım.

  • kayıp yazar olduğum günlerde, tuvalette oturmuş çamaşır makinesinin üzerindeki orkid paketinin üzerindeki yazıları okurken aklıma geldi.

    prehistorik dönem kadınlarının regl çilesi, insanları hayatlarından soğutan çok beter bir şey olmalı. isa'nın çilesinden eski, kanlı, sancılı ve zorlu bir süreç... bu çile, doğal seleksiyonun insan ırkını mükemmelleştirmesi için de bir adımdır bence.

    düşünsene, mağaralarda yaşıyorsun... hijyenik ped diye bir olay yok. onu geçtim hijyenik hiçbişey yok zaten. mikrop kapmaya müsaitsin. kan kokuyorsun, vahşi hayvanları bulunduğun bölgeye çekiyorsun...

    hadi hepsini geçtim... majezik yok lan!!! majezik olmadan olur mu? olmaz! çikolata yok, sıcak su torbası yok...

    iyi ki bu dönemde doğmuşum.

  • şu an sunumunu hayretler içerisinde izlediğim yeni bir dünya.

    kesinlikle teknolojiye cep telefonu kadar yön verecek.

    eğer söylenilen görüntü kalitesini sağlayabiliyorsa size tam olarak şunları sunuyor; kişisel sinema salonu, kişisel oyun salonu, kişisel ofis ve bekar odası :)

    etkinlikten aklımda kalan önemli özellikler şu şekilde:

    - cihaz ile ilgili şu tanımlama çok iddialı; eğer yeni nesil 4k bir tv ve yeni nesil bir ses sitemi satın aldıysanız henüz vision pro'nun kapasitesine yaklaşamadınız bile. bunu apple söylüyor.

    - içerisinde 5k iki adet ekran yer alıyor. şöyle düşünün akıllı saat ekranı büyüklüğünde bir panele 23 milyon pixel sığdırmışlar.

    - gözlük ile kullanım desteği yok anladığım kadarıyla. (bkz: carl zeiss) tarafından üretilecek olan kişiye özel lens vision pro içerisine takılabilecek ve bu sayede gözlüksüz kullanılabilecek. bu konuda fazla detay verilmedi.

    - cihaz biraz kaba görünüyor ancak gözlemlediğim kadarıyla hacminin yarısından fazlası konfor bileşenleri için kullanılmış. uzun süre yormadan kullanılabilmesi için malzeme biliminden sonuna kadar faydalanılmış.

    - bence en can alıcı özelliklerinden birisi şu; cihaza yüzünüzü tanıtıyorsunuz ve sizin 3 boyutlu modeliniz oluşturuluyor. bu sayede cihazı kullanırken görüntülü görüşme yapabiliyorsunuz. yani karşı taraf sizi değil de sizin gerçekçi bir animasyonunuzu görüyor.

    - tıpkı faceid benzeri yeni bir teknoloji ile güvenlik sağlanmış o da retinaid. gözlüğü taktığınızda retina taraması yaparak cihaz aktif oluyor, müthiş.

    - m2 ve yeni (bkz: apple r1) chip ile kullanıma sunuluyor. işletim sistemi işlerini m2, cihaza özgü diğer fonksiyonları ise r1 üstlenecek sanırım.

    - yine çok iddialı bir özellik ses konusu. kulaklık takmadan, cihazın sap kısmına yerleştirilmiş mini ses sistemleri ile içinde bulunduğunuz ortamın şekline göre bir ses tecrübesi sunuyormuş.

    - cihaz aslında bir vr + ar gözlük. bulunulan ortama dijital özellikler eklemek amacı. yani salonunuzun karşı duvarına sinema ekranı, sol duvarına uygulamalar ekleyerek çok sayıda monitörünüz varmış gibi kullanabiliyorsunuz. elinizde 5k bir ekran var ve kafanızı çevirdiğiniz her bir yönde onlarca 5k monitör varmış gibi bir dünya yaratıyor.

    - cihazı kullanırken yanınıza birisi gelirse o kişiyi görebiliyorsunuz. iç ve dış kameralar yardımıyla dışarıya sizin gözlerinizi yansıtıyor, içeriye de ortamın görüntüsünü aktarıyor. dışarıdan bakan birisi gözlerinizi görebiliyor ancak ne yaptığınızı ve ne izlediğinizi asla bilemiyor. sadece renkli ışıklar görebiliyor.

    - cihazı taktığınızda ios benzeri bir ekran sizi karşılıyor. göz hareketleriniz fare (imleç) görevi görüyor. tıklama vb işlemler için parmak hareketlerinizi takip ediyor. cihazda çok fazla kamera ve sensör mevcut. ayrıca harici klavye de kullanabiliyorsunuz.

    - inovasyon diyebileceğim bir özellik şu; macbook'a bağladığınızda macbook ekranı gözlüğe aktarılıyor ve gözlükte dilediğiniz kadar yan ekran oluşturabiliyorsunuz. macbook klavyesi ile işlemlerinizi. gerçekleştirebiliyorsunuz.

    - cihaz mevcut ortamı arkaplan olarak kullanabiliyor veya hazır sahnelerden bir arkaplan seçebiliyorsunuz. işte bu arkaplanlar ileride binlerce olacak ve o an canınız nerede olmak isterse orada üssünüzü kuracaksınız. sinema salonunda film izlemek, stadyumda maç izlemek veya uzayda her bir gezegene farklı birşey yansıtmak. teknolojinin en çok da bu yönde gelişeceğini düşünüyorum.

    - 3 boyutlu video izleme imkanı sunuyor. hatta dahili kamerası ile 3 boyutlu video çekip daha sonra izlerken hala o ortamdaymışsınız hissi yaratabiliyor.

    - cihaz dahili bir bataryaya sahip değil. o gördüğünüz kordon harici bir bataryaya bağlı.
    bu sayede yaklaşık 2 saat kullanılabiliyor. tüm gün kullanmak için bir adaptöre bağlamak gerekiyor.

    - 2024 başında abd mağazalarında satışa sunulacakmış. 2024 sonuna kadar farklı ülkelerde de satışı yapılacakmış.

    kişisel yorumum şudur; bugün herhangi bir cihaz tanıtılmadı yepyeni bir dünya tanıtıldı. farklı şirketlerle yapılacak işbirlikleri ve yazılımcıların geliştireceği uygulamalar bu dünyayı bambaşka bir boyuta taşıyacak. ve şunu net söyleyebilirim ki bu zamana kadar tanıtılın herhangi bir teknoloji ürününün ilk versiyonunun bu kadar ileri seviye bir teknoloji barındırdığını hatırlamıyorum. ilerideki versiyonlarını hayal dahi edemiyorum.

  • jürinin, amber heard'ün johnny depp'i karaladığı için 10 milyon dolar maddi ve 5 milyon dolar da cezai tazminat ödemesine hükmettiği davadır. karar - video

    cezai tazminatlar, virginia yasalarına göre 350.000 dolar ile sınırlandırıldığı için 5 milyon dolarlık cezai tazminat 350.000 dolara düşürüldü ve amber heard'ün toplamda 10.35 milyon dolar ödemesine karar verildi.

    verilen cezadan daha çok johnny depp'in aklanması önem arz ediyor. kendi deyimi ile "jüri, 6 yılın ardından hayatını ona geri verdi."

    jüri ayrıca, amber heard'ün, johnny depp'in avukatının daily mail'e yaptığı açıklamalarda kendisini karaladığı yönündeki üç iddiasının birinin doğru olduğuna hükmederek johnny depp'i sorumlu tuttu. johnny depp'in 2 milyon dolar maddi tazminat ödemesine karar verildi, ancak cezai tazminata hükmedilmedi.

    tarafların, jüri kararının okunmasının ardından yayınladıkları açıklamalar:

    (bkz: 1 haziran 2022 johnny depp açıklaması)
    (bkz: 1 haziran 2022 amber heard açıklaması)

  • the last dance gibi türünün belki de en değerli örneklerinden olan ve nakış gibi işlenmiş bir belgeseli, cahil oğlu cahil bir çevirmenin eline teslim edip, çıkan ürünün nasıl bir facia olduğunu algılayamayan cahil oğlu cahil bir denetim mekanizmasına sahip kişi, kurum ya da kuruluş. ya hep kendimi tekrar ediyormuş gibi hissediyorum ama gerçekten vasatlık bizde ata sporu. tüm genetiğimize sirayet etmiş.

    televizyon sektöründe çalışmaya başladığım ilk yıl boyunca yaptığım diğer işlerin yanında altyazı da yazıyordum. hata yapmamak için o kadar çok kontrol ediyordum ki yazdıklarımı, hakim olmadığım bir alanda yazıyorsam en az 2 gün ön çalışma yapıp, her tereddütümde de arama motoru üzerinden çevirilerimi teyit etme ihtiyacı duyuyordum. az izlenen ve görece değersiz projeler olmasına rağmen verilen emeğe olan saygımdan dolayı bunu yapmak zorunda hissediyordum.

    arkadaşım eline the last dance altyazı çevirmeni olma fırsatı geçmiş, be cahil oğlu cahil, bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken bir adet basketbol terimini bile nasıl doğru çeviremezsin. hadi diyelim bu adam/kadın içerikle alakalı cahil, tamam denetim mekanizması da basketbol topunu görse bomba zannedecek tipler, abicim ilk iki bölümün ardından bir sürü eleştiri ve uyarı gelmiş size. 10 saatlik bir içeriğin altyazısını küçük bir ekiple yazmak 2, bilemedin 3 günlük iş. ver parasını, al danışmanlığını, tekrar yazdır. eminim ki sözlükten bile bu işi bedavaya yapmaya gönüllü pek çok insan çıkar.

    ben belki 2-3 kişinin okuyacağı şu yazıyı yazarken bile en az 5 defa kelimelerin doğru yazılışını aratıyorken, her ay belli bir miktar para karşılığında bana sunulan bu vasatlığa tahammül edemiyorum.

  • @elif_safak: elif hanim ben konya esnaf odasi başkaniyim, mevlana'dan yediğiniz ekmek kadar konya etli ekmeği yemediniz, esnaf kan ağliyor.