ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
banka hesabında 10 milyon tl görünce yapılacaklar
-
kirayı öde.
zira ben hesaba para yatınca ilk kiramı öderim.
ahmet kaya
-
yüzde yüz kötü çocuk türk profili. aynadaki yansımamız. devlet politikası haline gelen şeyleri zamanından önce ve çocukça bir heyecanla söyledi diye beyaz türklerin histerisine mahkum edilmiş en esmer kurban. bir kaç yıl önce, yanılmıyorsam yeni harman 'da, ahmet kaya'nın eşiyle yapılmış bir söyleşi vardı. ahmet kaya'nın fransa'da yaşarken en büyük zevklerinden birisi de acı biber bulmakmış. türkiye'den ya da başka yerlerden buldurduğu acı biberleri harmanlarmış... bir misafiri geldiği zaman "vallahi acı değil, bir tat" dermiş...karşısındaki oyuna gelip, biberi tattığında ve acıdan gözleri yaşardığında ahmet kaya çocuk gibi gülermiş. en favori şakası buymuş ahmet kaya'nın. hiç bıkmazmış bu şakayı yapmaktan. her çocuk şakalarına gülünmediğinde ölür. biz ahmet kaya'yı doğduğu toprakların uzağında öldürüp, her gün serdar ortaç'ı izlediğimiz, ertuğrul özkök okuduğumuz, osuruk beyinli köşe yazarlarının saçma hamaset çığlıklarının gürültüsüne kapıldığımızdan beri çocuklar şaka yapmaya korkar oldu. ne güzel bir ülke burası...iyi ki varsın ercan saatçi, iyi ki varsın reha muhtar, iyi ki varsın ahmet kaya'nın popüler zamanlarında "biz ahmetle kardeş gibiyizdir. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez" deyip, adam linç edilmek istendiğinde derin bir sessizliğe gömülen savaş ay...iyi ki varsınız.
ayşe özyılmazel
-
bugünkü yazısında; "yaşadığım son bir ayı düşünüyorum; bana verilen armağanı..." demiş.
acaba armağandan kastı ali taran mı? yoksa range rover mı?
şahsen ben olsam range rover'ı düşünürdüm.
23 kasım 2016 beşiktaş benfica maçı
-
hayatım boyunca unutamayacağım, efsaneler arasına girecek türden bir maçtı.
size maçın kırılma noktasını kendimce tasvir edeyim; ilk yarı bitmiş, skor 0-3. burdan maç döner mi, dönmez mi kısmını geçiyorum zira beşiktaş, normal futbolundan o kadar uzak bir futbol sergiliyor ki; skor 0-1 dahi olsa maçı döndürebilmesi mümkün değil.
düdük çalıyor ve futbolcular soyunma odasına doğru gidiyorlar, çoğunun başı öne eğik. tribüne çağrılıyorlar fakat yine de soyunma odasına doğru yürümeye devam ediyorlar. ardından şöyle bir kıyamet kopuyor statta: "beşiktaş buraya!" bu sefer taraftara doğru geri yürümeye başlıyorlar. içeride inanılmaz bir coşku hakim. sanırsın 90 dakika bitmiş, beşiktaş 5-0 kazanmış. öyle bir coşku, öyle bir inanmışlık. ve sen 3 gr beyninle bu geri dönüşe "şans diyorsun". çok pardon da hassiktiriniz efendim.
beşiktaş ulan!
m. kemal'in zannedildiği kadar büyük olmaması
-
edit: olum entry girmeyin diyoruz, ısrarla entry giriyorsunuz. bu trollere destek veren sizsiniz amk. sazan gibi atlıyorsunuz başlığa.
cübbeli ahmet müridi birinin açmış olduğu başlıktır. entry girmeye gerek yok. eksi verip engelleyin.
erasmus'a gidip 20 ülke gezen türk kızı
-
kafası çok güzel.
**
en sevdiğiniz şehir hangisi?
- porto unutulmazdı
-------------
en'leri...
en sevdiğiniz beş şehir
berlin, viyana, ljubljana, paris, dubrovnik
**
en havalı ada sahip türk üniversitesi
-
orta doğu teknik üniversitesi değildir. zira içinde orta doğu geçen hiç bir şey havalı olamaz.
aşılı hastaya yoğun bakımda öncelik veren doktor
-
mantıklı olan doktordur.
elinde tek bir yatak varsa eğer, seçimini cahil cühela bir tipten yana kullanmıyor oluşu takdir edilesidir.
nil karaibrahimgil
-
bugünkü yazısının 6. sınıfa giden yeğeni sudenaz'ın günlüğünden koparttığı bir sayfa olduğunu düşünüyor ve umuyorum.
http://www.hurriyet.com.tr/bu-yaz-21261979
edit: link koydum. bu edebi eser, unutulmasın, hep okunsun. arşivin tozlu raflarında kaybolmasın.
anne cam silerken evde yaşanan korku havası
-
annenin camları silmek için cama çıkmasıyla evde yaşanan ''ya düşerse'' korkusudur. silinen camın bulunduğu yükseklik arttıkça korku da doğru orantılı artar. anne lan bu !!!
meritokrasi
-
yeteneklilerin ve zekilerin hiyerarsik anlamda yukarilara yerlestigi toplumsal duzen.