ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bim'in başarısının sırrı
-
elektrikli testere ile yoresel sucuklari ayni potada eritebilmesidir.
kimse kusura bakmasın cumhuriyeti
-
avrupa'nın yükselen değeri, büyüyen ekonomisi, üretim ve ticaret hacmi, dev istihdam rakamları, sarsılmaz milli iradesi ve demokratik açılımları ile milletler cemiyetinin yeni prensi, orta doğu ve balkan halklarının ezeli hamisi, afrika kabilelerinden amerika yerlilerine kadar tüm dünya ezilenlerinin umudu.
evet. o bir dünya lideri. o, yeni türkiye.
yalnız iç ve dış mihraklara uyarı olması bakımından ülkenin adını bu şekilde değiştirmekte fayda görüyorum. anayasanın ilk maddesi de "ülke sınırları içinde kimse kusura bakamaz" şeklinde acilen yeniden düzenlenmeli bence.
nasıl ki memleketimin en ücra köşesindeki kahvehanede bile "kapalı mekanda sigara içmek yasaktır" uyarıları yazılmışsa, "2013/5107 sayılı bakanlar kurulu kararı ile kusura bakmak yasaktır" temalı afiş ve görsellerin kamuya açık tüm alanlara asılması tez elden sağlanmalı, vatandaş bu konuda aydınlatılmalıdır.
kusura bakmak isteyen olursa da, onun yeri tabi ki sandıktır. yiyosa gelir efendi gibi kusuruna bakarsın orada. işte demokrasi budur.
osmaniye'de şemsiyeyle uçan adam
-
ulan kemal sunal filmleri gibi aynı; 5-10 kere de izlesen sıkılmıyosun. adam resmen göğe yükselmiş
edit: tekrar tekrar izleyince detaylar daha bir ortaya çıkıyor; uçuşa engel olmak isteyen dayılardan bir tanesinin elindeki çay bardağı ve uçuş gerçekleştirdiği anda bile o çay bardağından vazgeçmeyişi, sıkı sıkıya, hayata sarılırcasına sarılışı...
yaran olaylar
-
arkadaşla, çalıştığı yerdeki işçi iddiaya girerler.
işçi: ben bu ineğin bokunu yerim abi
arkadaş: hadi be... yiyemezsin
i: yerim
a: yiyemezsin
i: hadi o zaan 4 paket sigarasına, var mısın?
a: varım
işçi dışkıyı yer. sonrasında;
i: insanınkini de yerim. var mısın iddiaya?
a: oofff... yokum ya yokum lanet olsun
bana bunu anlattıktan sonra, ekledi;
- hayır bi de bu adam yemek seçiyor ya. onu yemem bunu yemem... bok seçmiyor yemek seçiyor
sınavlarda verilmiş en kötü yanıtlar
heisenberg'ün istanbul'a gelmesi
-
(bkz: methinizi çok duydum efendim)
ilginç kablosuz ağ isimleri
-
sifresiz hali: "abartmadan kullan"
aradan zaman gecince pezevenk sifre koymus ve kablosuz ag adini da "abarttin" olarak degistirmis.
askerlikte ilk gece
-
akabindeki 3 4 gün boyunca devam edecek olan sıçamama hadisesinin başlangıcıdır. mecaz falan değil abi, bi şey oluyor sıçamıyorsun. başka yerlerde askerlik yapan arkadaşlara da doğrulattım onlarda sıçamamışlar. biz pasta kesmiştik ersoy sıçtı diye. öncü birlik oldu o bize, sonra hepimiz kahramanca sıçmıştık. ne günlerdi bea.
satrançta at mı fil mi daha değerlidir sorunsalı
-
bir fil ile at kıyası olduğunda atın,
iki fil ile iki atın kıyasında ise iki filin daha değerli olduğu ile açıklanabilecek sorunsal...
debe edit: böyle yoğun ve üzücü bir gündemde böyle bir entry'nin debe'ye girmesi aslında beni şaşırtmadı.
efsaneye göre vaktiyle eşit güçte görünen ordular birbirlerine çok zarar vermesin, insanlar yaralanıp ölmesin diye, düşman güçlerin komutanları kendi aralarında satranç oynar, oyunu kazanan taraf savaşı da kazandı sayılırmış ve kimsenin burnu kanamadan savaş son bulurmuş. her gün acıların katlanarak çoğaldığı bir günde satrançla ilgili basit bir bilgi içeren entry'nin debe olması da, bizlerin efsanedeki insanların genlerini taşıdığımızı gösteriyor belki. umarım kan ve göz yaşından dersler alır, sorunları savaşlar yerine aynı satrançtaki gibi felsefe, zeka, bilgi, teknik, matematik, sanat ve mutlulukla çözeriz; kimsenin kılına zarar gelmeden.
ingilizlerin hem dayıya hem amcaya uncle demesi
-
filmlerde karışıklık yaratan durum.
lan ota boka elli ayrı kelime bulmuşsunuz, şunu ayırmamışsınız hulan.
george bernard shaw
-
"sadece deneyimlerden bir şeyler öğrenilebilseydi, londra'daki kaldırım taşları en akıllı kişiden de akıllı olurlardı." şeklinde bir sözü vardır.
al pacino bal pacino yanakları gül pacino
-
corleone yöresinden derlenmis bir sicilya türküsü
para değil 100 çocuğa mont istedim
-
kendisine çarpıp kaçan iş adamından şikayetçi olan izmirli hurdacı bir abimizin sözleri bunlar. iş adamı uzlaşma talep etmiş, hüseyin abimiz para istememiş, 100 tane çocuğa mont talep etmiş. sözlerinin tamamı ise şöyle;
"günde ortalama 20 tl kazanıyorum. allah bin bereket versin. bugüne kadar haram lokma yemedim. kazanın olduğu gün, sobada yakmak için bir şeyler toplamıştım. karşıdan karşıya geçmek için kaldırımın kenarında bekliyordum, yoldan geçen araç el arabama ve bana çarptı. çarpan kişinin yardım etmek için durmaması beni çok üzdü. ancak sonradan metin bey’i dinleyince, olayın istemeden olduğunu anladım ve ‘kazadır, insanlık hali, hepimizin başına gelebilir’ dedim. uzlaştırmacı canan hanım bana haklarımı anlatınca, şikâyetten vazgeçmek için metin bey’den para değil, 100 çocuğa mont bağışlamasını istedim. hakkım olmayan bir parayı, onun gönlünün rızası olmadan alsaydım, bunun günahını taşıyamazdım. 3 kız evlat büyüttüm, yoksulluğu iyi bilirim. şimdi 100 çocuk sıcak monta kavuştu. bundan güzel bir şey var mı?"
ilgili haber;100 çocuğu ısıtan kaza