hesabın var mı? giriş yap

  • açıklama yapmış; "eşitler arası bir selamlaşma ve yakınlaşma ritüeli olan el sıkışmayı; kendinden olmayanları ötekileştirenle, fakiri zengine böldürenle, güçlüleri tutup zayıfları hor görenle yapmayı reddediyorum" diyen cumbul, sözlerine "yüreğime ve sevgiye düşman olanla, gözlerim ve ellerim dost olamaz" diye devam etti

    bu cevap tam da olayın bireysel aralarındaki bir sorun olmadığını, yandaşlığa karşı bir hareket olduğunu gösteriyor.

    çok güzel yapmış meltem cumbul. kimse yandaş ve yalakalarla iyi geçinmek zorunda değil, aksine onları ifşa etmek ve tutum almak daha faydalı. ülkede 10 yılda yaşanan hiçbir şey normal değil, baskıların boyutu çoktan kritik seviyeyi aştı... hala aşırı naif bir şekilde "etik" tartışması yapanlar var, taraflar çoktan belirlendi onların haberi yok...

  • sabah karanlıkta kalkar, servisine koşarsın,
    makyajını tuvaletlerde yapar, ojeni kübiğinde yamalarsın,
    plazandan hava kararınca çıkarsın,
    ne çektin be #beyazyakalı

    yemekhanede bu oglen ne var?
    lakin tabildottan da için bayar
    anca seni starbucks’tır nero’dur haklar
    rutinlerini seveyim #beyazyakalı

    nice elçin’ler dile gelse bu şiir bitmez,
    esasında mavi olmuş beyaz olmuş farketmez,
    sonuçta yakalar bir araya gelmez,
    hiyerarşide yerini ara ki bulasın #beyazyakalı.

    elçin

  • bu şekilde yürümeyi seviyorum. hem vücut daha dik oluyor hem de sırt ve boyun ağrılarıma iyi geliyor. lakin ne vakit bu şekilde yürüsem, bu şekilde yürüdüğümü gören kadınların bana bakmayacağını düşünüp ellerimi çözecek gibi oluyorum. hemen sonra normalde de bakmadıkları aklıma gelince bu fikrimden hemen vazcayıyor kaldığım yerden devam ediyorum.

  • - ya sevgilim ben neden sayfa açamıyorum bu bilgisayarda şunu bi yapsana.
    - bak şimdi aç internet explorerı. toolsdan internet optionsa gel.
    - ya bana anlatma gel yap şunu iki dakikada işim çok acele noolur.
    - ya ben her zaman yanında olmayabilirim. kendin yapacaksın, öğreneceksin!
    - sonra öğrenirim söz. şimdi sen yap.
    - illa bana balık ver diyorsun ya! hayır vermeyeceğim. balık tutmasını öğreteceğim sen yap benim dediğimi toolsdan options....

    gecenin ilerleyen saatleri yatay vaziyetler.

    - hanimiş benim minik kuşum gel bakiim buraya bik bik.
    - necmi dur şimdi bişi öğreticem sana.
    - oo öğret bebeğim öğret
    - şimdi ellerini benim üstümden çek.
    - ee
    - göbeğinin üstüne koy. sonra yavaşça aşağı indir.
    - nası yani? böyle mi, eee?
    - eesi ben her zaman yanında olmayabilirim!
    - hönk?!?
    - işim acele diyoruz hâlâ yok tools yok options... indir elini indir. hah, tuttun mu balığı şimdi, eşşoğlueşşek seni be!

  • karayolu projelerinde 10 km'den daha fazla düz yol yapılması; dikkat dağılması sebebi ile uygun bulunmaz. yani dümdüz yolda da sürücüler dikkat dağılması, uyuklama vb. nedenlerle kaza yapmaya oldukça yatkındır. işte bundan haberi olmayan yazar hezeyanıdır bu istek.

    kaldı ki bu mantıkla konya ovasında hiç trafik kazası olmaması gerekir.

    edit: itü yayınlarından yol inşaatı adlı kitabın 120. sayfasından:

    "gerçekte arazi durumu elverişli olsa da bir yolun uzun bir mesafe boyunca düz yani alinyiman olarak devamı istenmez. çok uzun, örneğin, 8-10 km'den daha uzun alinyimanlarda monoton bir ortam ve taşıt kullanma sonucu sürücünün dikkati dağılır. ayrıca, yolda yolda orta refüj yoksa geceleyin karşılıklı far etkisi yani göz kamaşması artacağı gibi yol doğu-batı yönünde ise uzun süreli güneş etkisi de söz konusu olur. her üç durum sürücü yönünden kazaya karışma olasılığını arttırır. bu gibi durumlarda, uzun alinyiman (düz yol) yerine daha kısa alinyimanlar teşkil edip bunları büyük yarıçaplı kurbalarla (viraj) birbirine bağlamak uygun olur. "

    demek ki neymiş, kendi kendine giden araçlar yapılmadıkça dümdüz yol ağı bir hayalmiş.

  • - 30 yil daha bekleyelim direkt marsa gidelim uzaya cikmaya gerek yok
    neil armstrong akp bagcilar ilce kollari basgani

  • sıfır atık için yapılabilecek en iyi tatlı diye övdükleri limon tatlısı sıfır atık falan değildir. mehmet şef limon kabuklarının en az 60 derecede bir gece pişirilmesi gerektiğini söyledi. bir gece boyunca(8 saat diyelim) bir fırının harcadığı elektrik enerjisi doğaya çok daha fazla zarar veriyor. o kabuğu sıfır atık derdine pişirmek yerine çöpe atarsanız doğa için daha faydalı bir iş yapmış olursunuz.

  • misal, 10-15 yıl önce öyle olsaydı ben üniversite okuyamayacaktım.
    çünkü maddi imkanım yoktu.
    kredi mi?.. üç kuruş öğrenim kredisi bile vermemişlerdi o zaman.

    sonuçta, üniversitede okuyamayacaktım.
    şu anda yaptığım mesleği yapamayacaktım.
    tanıdığım benim gibi onlarca arkadaşım gibi...
    çok muhtemeldir ki, çocuğuma da üniversitede okuma şansını, yani parayı sağlayamayacaktım.
    işçi çocuğuydum.
    işçi olarak kalacaktım.
    çocuğum da öyle kalacaktı..

    ama aldığım her nefes için vergi ödemeye devam edecektim.
    peki her bir boku devletten parayla satın alabileceksem, ben neden bu kadar çok vergi ödüyorum anasını satayım? bir tek polisin copu mu bedava kamu hizmeti olacak bu ülkede?