ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hoşlanılan kızın whatsapp'tan gönderdiği son mesaj
-
anlaştık ;)
umarım bu anlasma karlofça gibi ilk topraklarimi kaybettirmez bana.
31 temmuz 2015 istanbul depremi
-
silinmesi gereken ve bir süreliğine çaylağa dönüştürülmesi gerektiğini düşündüğüm bir yazarın açtığı başlık. yapmayın, açmayın şu kalıpta başlıklar. "istanbulda deprem olması ihtimali" vs deyin. burada ben ve benim gibi deprem şoku yaşayan, yakınlarını kaybeden kişiler var. sizi bilmiyoruz ama biz gerçekten tırsıyoruz gerçekten oldu mu diye.
sanmak fiilini geniş zamanda yanlış çeken insan
-
yazar olarak hayal kırıklığı yaratabilir.
bakıyorum iyi yazarlar bile yanlış çekiyor.
yazdıklarından belli, kim bilir kaç kitap okumuş insan, yeri geliyor "sanarlar" diyor.
sözlü olarak o şekilde kullanılmasının sakıncası yok. ama yazı dilinde doğrusunun kullanılması önemli.
çünkü ben bile artık şaşırmaya başladım.
bakın şimdi topu topu altı adet sözcüğü ezberleyeceksiniz:
sanırım, sanırsın, sanır, sanırız, sanırsınız, sanırlar
kaynak: bir yazım kılavuzu alıp bakın derim. yoksa
buyrun: https://en.wiktionary.org/wiki/sanmak
ünlü türk edebiyatçılarından da örneklerle kanıtlayalım.
örnek 1: sanırsın
terkîb-i bend - ziya paşa
---
çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar
handan görünen herkesi hurrem mi sanırsın
bil illeti kıl sonra müdâvâta tasaddî
her merhemi her yareye merhem mi sanırsın
---
örnek 2: sanır
ağlama - ahmet hamdi tanpınar
-----
eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;
seni garip sanır her gören.
ağlama sakın çocuk, ağlama!
korkmayana zarar gelmez, bunu bil.
sevgini hep söyle, sakın saklama.
aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.
örnek 3: sanırız
özdemir asaf
biz değişiriz aşk değişti sanırız.
yiterken de böyleyizdir,
yitince de..
örnek 4: sanırsınız
her sabah, yanılmak ! - attila ilhan
sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız
bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak
denizle gök arasında çiy yorgunu şehre
----
örnek 5: sanırlar
dönmeyenler - can yücel
----
bu murat belgeli murat
çok ingilizce bilir
ama hel'sinkiyle güvey girer
bu özel üniversite randevucuları
aydın doğan solcuları
dünyaya birşey öğreteceklerini
sanırlar
ekonomi ekonomi diye
kendilerini unuttukları gibi
bizleri de unuturlar
*sanırım, "sanırım"ı herkes doğru kullanıyor. o yüzden örnek vermeye gerek duymadım.
edit: bir işi yarım bırakırsan böyle olur işte. her yanda sanarımcılar türer.
örnek 8: sanırım örneği de orhan veli'den olsun
baharın ilk sabahları
----
sanırım ki günler hep güzel gidecek;
her sabah böyle bahar;
ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
derim ki: "sıkıntılar duradursun!"
şairliğimle yetinir,
avunurum.
11 ocak 2022 dolandırılma teşebbüsüm
songül karlı'nın sütyensiz paylaşımı
-
sahuru niye bekliyorlar lan ezan okunmadan sahur yiyebiliyon ?
georges-eugene haussmann
-
georges-eugéne haussmann, iii. napoleon döneminde 1853'te seine ili valisi olmuş ve de paris'i şimdiki haline getirmiş saygı duymadan edemediğim kişidir. sokak lambalarından, banklardan o dönemden kalma olanlar vardır "vay be" dedirtir. paris'i gezerken, bulvarlarda sekerken neşe içinde onu anmak gerektir, zira bildiğimiz hali ile paris'i paris yapan odur. iki yatak denki atılıp tek kişinin geçebileceği genişlikte sokaklar göz açıp kapama zamanında gerilla savaşı karargahına dönüşmesin diye sokakları, caddeleri şu andaki paris havasına sokandır, belli bir estetik anlayışı ile taşınmaz (en azından orda pek taşımaya çalışan yok) şehir mobilyası ile paris'i donatandır, baron jorj öjen haussman.
sabah kalkar kalkmaz düşünülen ilk şey
-
"akşam gelir gelmez vurucam kafayı yatacam" cümlesidir.
akşama kadar köprünün altından çok sular geçer, uyku açılır.
o tatlı uyku özlemi haftasonuna sarkıtılır.
direksiyon sınavı
-
zamanında yapabildiğim en iyi şeyi yapıp komisyonu sohbete tutarak geçmiş olduğum sınav. herifleri öyle bir pozisyona sokmuştum ki beni sınavdan bıraksalar utanıp yüzüme bakamazlardı. zaten fahiş hata yapacak bir şoför değildim fakat bu şekilde ufak tefek şeyleri görmemelerini sağlamış olabilirim. tavsiye değildir. tavsiye niteliğinde bir şeyler diyecek olursam;
-sinyal sizin tutkulu aşığınız. aklınızın bir yerinde hep o olmalı. başka bir yere odaklıyken bile onu bir köşede tutmalısınız. şerit değiştirmek denildiğinde aklınıza ilk sinyal gelmeli.
-debriyajı hızlı bırakmaktansa yavaş bırakmak iyidir. basarken de ayak tabanınızı yerde tutun. ayağı yerden kesmeden indirip kaldırmaya alışın. bu şekilde kontrolünüz daha iyi olur.
- devir 3 e gelir gelmez vites atmayın. biraz daha alsın öyle atın. dururken debriyaj + fren kombinasyonunu unutmayın
- kavşaklarda sağa sola bakın. kafayı mutlaka çevirin. kontrollü olduğunuz belli olsun. sola dönüşlerde geniş sağa dönüşlerde dar dönün. en önemlisi de dönerken karşıdan araç gelmese bile durun ve vitesi 1'e alıp öyle kalkın.
-park yaparken acele etmeyin, süreniz bol. geri geri giderken kontrolü hiç bırakmayın. savrulmayın. bir ayağınız frende kalsın
-bir gözünüz bir kulağınız hocanızda olsun, birkaç trik alabilirsiniz kendisinden.
- yokuş kalkışında gaza biraz daha yüklenin bırakın araba bağırsın önemli değil. zaten bundan çok da korkmanıza gerek yok. yeni araçlarda yokuş kalkış desteği mevcut.
- son olarak, bol bol pratik yapıp güzergahı öğrenin. zaten birsz pratikten sonra korkacak hiçbir şey olmadığını anlayacaksınız.
herkese başarılar diliyorum.
disney'in atatürk dizisini iptal etmesi
-
türkiye'den çekilmeleri için üyeliklerinizi iptal edin, olsun bitsin.
game of thrones
-
--- 6x5 spoiler ---
hodor meselesiyle ilgili ufak bir anektodu da aktarayim,
3 yıl önce, michael ventrella diye bir eleman, bir konferansta george r. r. martin ile tanışır. konferansın yapıldığı yerde, martin ile birlikte aynı asansöre binerler. martin, asansörün düğmesine kendisi için basar ve diğer kişilere de hangi katı istediklerini sorar. sonra, ventrella'ya dönüp "hep bir asansör operatörü olmak istemişimdir" der. birlikte gülerler ve odalarına giderler.
bir süre sonra, martin ile venrella tekrar asansörde karşılaşır ve aralarında şu diyalog geçer.
+ ben sanırım kitabınızdaki bir karaktere neden hodor adını verdiğiniz buldum.
- öyle mi?
+ asansör operatörü olmak istediğinize dair sözleriniz üzerinde düşündüm. bence, hodor'un "hold the door" lafının kısası olduğu çok bariz.
- (martin gülmeye başlar) gerçeğe ne kadar yakın olduğunu bilmiyorsun.
bu da, ventrella'nın 2 yıl önceki blog postu.
https://ventrellaquest.com/2014/04/20/got-got/
--- spoiler ---
pideyi kesen bıçak niye atomu kesip patlatmıyor
-
cevabı şudur: atomların etrafı bir elektron bulutu ile çevrilidir. bu nedenle iki atom birbirine çok yaklaştığında birbirlerini iterler. bu nedenle günlük hayatımızda gördüğümüz nesneler atomik boyutta birbirlerine dokunamazlar. biz de benzer şekilde aslında hiçbir şeye dokunamayız. aslında atomik mesafelerde havada dururuz. bıçak çelikten yapılmıştır. çeliği oluşturan atomlar çok yoğun bir yapı sağlarlar. çelik matrisine yerleşen atomlar her nekadar birbirine dokunmasa da birbirlerinden ayrılmaya da pek meraklı değildir. pideyi oluşturan atomlar ise birbirlerine daha az bağlılık gösterirler bu nedenle bıçağı oluşturan atomlar pideyi oluşturan atomların üzerine itildiğinde pideyi oluşturan atomlar birbirlerinden ayrılarak bıçak atomlarına yol verirler. böylece pide kesilir. atomun parçalanması ise çekirdek düzeyinde gerçekleşen bir olaydır. bunu sağlamak için ya çekirdekleri kararsız atomlar, ya da yüksek enerjili atom altı parçacıklara ihtiyaç vardır. bıçak atomlarının gündelik hayatta kullandığımız enerji düzeylerinde pide atomlarının çekirdeklerine ulaşıp onları parçalama ihtimali yoktur.
murat bardakçı
-
--- spoiler ---
(nükleer enerji üretimi sonrası atıklardan bahsediyor)
- derdiniz atıklarsa afrika orada? veririz üç beş kuruşu oraya göndeririz.
--- spoiler ---
yani ne diyebilirim, ne dersem bu korku filmini tam olarak izah edebilir gerçekten bilmiyorum. benim kelime dağarcığımın bittiği bir nokta burası. kan donması nasıl oluyormuş bu lafın sonunda anladım...